:: YAZI

Eklenme: 13.12.2007 03:03 


Tarihi elerken, "Bir dokun/Bin ah dinle" feryadını duymamak mümkün değildir. Yalan söyleyen tarihin bile utanmadığı nice gerçekler, insanımızdan gizlenmiş; kahramanlara hain, hainlere kahraman diyen bir zihniyetin hakimiyeti görülmüştür.
Ne yaptıkları, yapacakları belli olmayan, menfaat uğruna din değiştiren, binbir kıyafete bürünen, 360 derece dönüş yapan zihniyet bellidir. Türkiye'de medyanın kime ve kimlere hizmet ettiği de bellidir. Türkiye'nin ekonomik devi olarak gösterilen Yahudi iş adamlarından Vitali Hakko'nun ölümündeki yayınlar da bellidir. Sözüm ona milliyetçi, muhafazakâr geçinen gazeteler, televizyonlar bile, üç kuruşluk reklam uğruna bu adama çarşaf çarşaf yer verdiler, dakikalarca haberler yaptılar. Bir âlime gösterilmeyen ilgiyi gösterdiler. "Ruhun şâd olsun!" diyenleri mi sorarsın, "Güle güle git!" manşetlerini çekenleri mi sorarsın.. Dalkavukluğun, riyanın ve takiyyenin bu derecesine pes doğrusu...
Zafer Dergisinin 213. sayısında, Uğur İlyas Canbolat tarafından hazırlanan "Şapkasız kafaya katran" önemli bir araştırmadır. Hasan Işık hoca ile yapılan röportajda; Şapka Devriminde, halka yapılan baskı ve işkenceler, zulüm boyutuna ulaşan olaylar anlatılıyor. (Bu araştırmanın tamamını, Sen Kimsin? Eserimizin, sekizinci baskısında, sayfa 313 de okuyabilirsiniz.)
Hasan Işık Hoca hatıralarının bir bölümünde şöyle diyor:
"Şapka giymeyen Müslümanların başına katran sürülüyor, giymemekte direnenlere çeşitli işkenceler yapılıyor, İskilipli Atıf Efendi gibi niceleri darağacında sallandırılıyordu.
O tarihlerde mısırın kilosu 40 para, en kötü kasket 25 kuruş, fötr şapkalar ise bir liradan satılıyordu. Yani bir ambar buğday veya mısır verip şapka alacaksınız. Alamazsanız, almazsanız; ya kafanızı katrana bulayacaklar, ya da dar ağacına gönderecekler.Bu işkenceyi Yunan bile yapmadı bu halka.."
21 Mart 1988 tarihli Milliyet Gazetesinde, Vakko'nun sahibi, Yahudi Vitali Hakko'dan bir hatırayı nakledelim:
"Kemal Atatürk giyim/kuşam reformu yaptığında, Türkiye'de bu alanda bir dünya açıldı. Şapka reformuyla, çarşafın ve fesin atılmasıyla ilk aklıma gelen şey, şapka yapmak oldu. Kapalı karşıda bir dükkân açmıştık. Şapkaları gece hazırlar, gündüz satardık. Öyle kuyruk olurdu ki, izdihamı önlemek için polis çağırırdık. Kısaca, Atatürk bu reformu yapmasaydı, bugüne gelmiş olmayacaktım."
Vakko Markası ile Yahudi olduğunu saklamayan, kazancının büyük bir bölümünü Siyon ideal ve ideolojisine harcayan, öldüğü zaman sinagogda yapılan merasimle, Ulus Musevi mezarlığında toprağa verilen 94 yaşındaki Vitali Hakko moda sektörünün duayeni olarak gösterilirken, tesettürlü bayanların bu firmanın pahalı eşarplarını giymeleri acı bir gerçek, büyük bir hastalık, yara ve Mizan'a taşınacak hesaplar arasındadır.
Kısa yazımda, daha fazla kurcalamak ve yorum yapmak istemiyorum. Nereden nereye geldik, getirildik?.. Bizi kimler yönetiyor, tarih bizim için nasıl yazılıyor?..

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem