VALİLER GELİR, VALİLER GİDER..
Eklenme: 10.12.2007 03:36
Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünde, geri bir hizmette emekliliğini beklerken,
Türkiye'nin dördüncü büyük şehri Bursa'ya Milli Eğitim Müdürü olarak, birileri tarafından getirilen Reşat Kumbasar'dan sonra, Vali Nihat Canpolat da merkeze alındı.
Halk arasında ve bazı yazarların kaleminde "Pili bitmiş/İşi bitmiş" olarak tanımlanan, Bursa Milli Eğitim Müdürlüğü makamını dolduramayan, yapılan icraat ve çalışmalarında başarılı olamayan, millî eğitim kadrolarında kaos meydana getiren, çok çeşitli şikâyetlere vesile olan, geldiği yerde, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünde bir daire başkanlığına atanan Reşat Kumbasar yanında, halktan kopuk, polis evi misafirhanesinde oyun oynamak, zenginlerle nargile, sigara ve ara/sıra içki içmekle zaman geçiren, eşi Sevim hanım tarafından mason derneklerini kabul eden eski Vali Nihat Canpolat da Bursa'dan ayrıldı.
"Gidenin ve ölenin arkasından konuşulmaz" diyebilirsiniz... Kazın ayağı böyle değil.. Vali Canpolat'ın Bursa'da kaldığı süre zarfında, sert ve dürüst bir samimiyetle, riya perdesi altında saklanan yapmacık nezaketten uzak kalarak; "Gelen gideni aratır mı? Valiler de gider" başlıklı makalelerimizi yazmış, mülki âmir olmasından çekinmemiş, gerektiğinde bir valiyi de tenkit edebilme cesaretini kendimizde bulmuştuk.Öze randevu verdiği makamında; Bursa ve meselelerini anlatmış, ilgili eserlerimizi vermiş, icraatlarında etkili ve tepkili olmasını istemiştik.Mason Lobilerinin Bursa'daki oyun ve senaryolarından bahsetmiş, valiye büyük görevler düştüğünü söylemiştik.
"Mülki âmir. Mâlik, bir vilayeti idare eden en büyük memûr" gibi sözlük anlamları bulunan vali, ayni zamanda Esma'ül Hüsna'da EL-VÂLÎ: "Kâinatın tek yöneticisi" olarak da ye alır. Vali olmak kolay olmadığı gibi, o makam ateşten bir gömlek, dipsiz kuyu, çıkmaz sokak ve mesuliyeti/vebâli çok büyük bir dünya makamıdır. Dicle kenarında bir keçiyi kapan kurt için mesul olan vali/başkan adaleti, bizim temel değerlerimiz arasında köşe taşıdır.
Tarihte önemli bir yeri bulunan Osmanlı'nın Dibâcesi Bursa'dan ne valiler geldi/geçti. İz bırakanlar, adı bile unutulanlar, arkasından lânet okutanlar, gittikten
sonra mahkemelerde yargılananlar ve daha neler neler.. Bilgisayar kurslarına devam edip sertifika almak isteyen öğrenci ve doktorların başları örtülü resimlerini kabul etmeyen, imzalatmayan, vermeyen valiler mi görmedik?.. Zeytin tüccarı Erol Evcil'i koruduğu, milyarlık rüşvet içinde adı basında çıkan valiler mi okumadık. Polis evinde bol sigara, nargile, viski içip, zengin tüccarlarla kumar oynayan valiler mi duymadık.Halktan kopuk, belli merasimlerde ahkâm kesen, cümleleri tekleyerek okuyan, kabuğundan bir türlü çıkamayan köşke kapalı valiler mi yaşamadık?.. Görev yaptığı dokuz vali yardımcısı ile uyum içinde çalışmayan, vilayet makamının kumkuma haline geldiği dedikodularının ayyuka çıktığı zaman dilimleri mi yaşamadık?.. İsmi mahfuz bir bayan memurenin valinin eşi olması şartı ile kandırılarak ilişki içinde olduğunu mu fısıltı gazetelerinden duymadık?. Daha neler neler,gerçekleri yazmak her babayiğidin kârı değildir, biz yazarız.
Bursa'dan kimler gelip geçmedi ki?.. Hani han ve hakanlar, padişahlar, paşalar, valiler, beyler, nice zenginler, han/hamam sahibi Karunlar.. Siyasi kabristana gömülmüş nice değerler, değersizler, ünlüler, ünsüzler, şöhret ve şehvet sahibi dünyaya hükmedeceğini sanan
İnsanlar...
Tarih penceresinden, tarihi elerken; özellikle Cumhuriyet döneminde Bursa'ya çok değerli valiler tayin edilmiş, ölmez eserler bırakarak göçmüşlerdir.
At izi ile it izinin birbirine karıştığı günümüz kaos ve anlayışında, siyasi mülahaza ve parti görüşleri doğrultusunda kararnameleri çıkan nice valimizin de ömürleri kısa olmuş, bir eser bırakamadan Bursa'dan alınmışlardır.
İsimleri çeşitli şaibelere karışan valilerimizde olmuş, inançlı kadroların kıyımında, atama ve sürgün edilmelerinde mülki amir olarak icraatlarının hesabı Mizan'a kalmıştır. Özellikle zengin sofralarında, gecelerde, balolarda ömür geçiren iki valimiz halen iki holding müessesede ömürlerinin son günlerini geçirmektedir.
Özel sürücü ve bilgisayar kurslarında başları kapalı kursiyerlerin başarı belgelerini imzalamayan, türban konusunda Bursa'da terör estiren, imam-hatip kapılarına yığdıkları jandarmalarla kızlarımızın başlarını zorla açtıran, zeytin patronu bir kişinin olaylarına ismi karışarak merkeze alınan ve halen ismi bir okula verilen Orhan Taşanlar gibi valiler de Bursa'dan geldi/geçti...
Halk adamı Orhan Kağan Köksal gibi valilerde geldi/geçti Bursa'dan... Bir tek zengin patronun iftar sofrasına bile katılmayan, makamına gelenlerin boş dönmediği, Nilüfer kıyısında bir koyunun bir kurt tarafından kaçırılmasındaki mesuliyeti taşıyan ve yaşayan bir vali.. En ücra köylerimize kadar giden, hizmetleri halkın ayağına götüren, kültürel ve sosyal faaliyetlerde, anma merasimlerinde, ihtifal ve festivallerde mutlaka bulunan, konuşan bir vali..
Siyasi, ideal ve ideolojilere dayalı, adam kayırma, bölgecilik ve özellikle ırkçılık yapılarak yapılan bütün tayin, atama ve nakiller, fayda getirmemiş, kaybedilen zaman halkımızın ve Bursa'nın aleyhine olmuştur
Kendi ideal ve ideolojilerinde, işlerine gelen bürokratları sütunlarında ve ekranlarında göklere çıkaran, işlerine gelmeyenleri salvo ateşine tutan, her fırsatta milli ve manevi değerlere saldıran, bilmedikleri hususlarda ahkam kesen, görevden alma zamanında olayları manşetlere taşıyan, hükümete veryansın eden bazı "Patron Gazeteciliği" dalkavuklarını Bursa medyasında da görmek mümkündür.
Birinci ve son sayfasında mutlaka bir çıplak kadın resmi yayınlayan, ilavelerinde mutlu azınlığın alemlerini resimlerle ballandıra ballandıra anlatan gazetelerimizden birinde, henüz mürekkebi kurumayan bir yazar, Bursa'ya yeni atanan vali Şehabettin Harput için arabaya daha şimdiden taş koyma gayreti (!) ile neler yazmamış ki?. .Birilerinin gitmesi ve görevden alınması ile yaygara koparanlar, gazetelerini arena gibi kullananlar, şimdi de gelenler için zıplamaya başladılar. Sade bu adam mı, köşe kapmaca oynayan daha nicelerini ateş almış, veryansın etmeye başladılar. 1973 yılından beri mülki mir olarak görev yapan yeni valimizin; Tarikatlara sempatisi varmış, Urfa valiliği sırasında halkı Kur'an etrafında toplanmaya" çağırmış, ŞURKAV Vakfına ait, 4 yıldızlı otelde içkiye geçit vermemiş, Ecevit Başbakan iken 1500 araçlık DSP. Konvoyunun Urfa girişini polis aracılığıyla engellemiş, filan/falan/feşmekân.. Bakın hele, köşe kiracılarına bakın.. Vay anasını vay, neler yapmış bu vali?..
Bursa Osmanlı'nın dibâcesi, altı üstünden canlı bir medeniyet çınarıdır. Beynelmilel Mason teşkilatlarının odak noktası olarak görülebilir.Yıllardan beri Bursa'yı sömürenler, fikir yapısında beyinleri yıkayanlar, "şehvet/şöhret/hıyanet/menfaat/yalan" beşgeninde medyaları sayesinde at oynatanların pili bitti sanırız. Yalan kalemleri, işe yaramayacak gibi görünüyor.
Sayın valimiz; 200 bin veli, altı cihangir padişah, İstanbul'un fethinden sonra ikinci fetih destanının yazıldığı ilk tohum, ilk çekirdek, Osmanlının mirası tarih ve medeniyet şehri, beyazla, yeşilin ve mavinin kucaklaştığı, tabiat eczanesi, sanayi merkezi, aroma şehri Bursa'ya hoş geldiniz!
Bursa ve Bursalı, Osmanlı ve Anadolu değerlerini omuzlarında taşır. Bir avuç azınlık, patron medyası karalama edebiyatı yapabilir, yalanlar yazabilir.Görülmemiş icraatlarınıza karşı gelebilir, kampanyalar açabilirler. Fikir yapıları belli olan Bursa medyası böyledir, değişmeleri mümkün değildir.
Önemli olan; Hak, adalet, doğru, güzel, iyi olan her şey, eser ve iz bırakmak değil midir?
Bursa ve Bursalı sizden çok şeyler bekliyor. Bekliyoruz!
|