DEMİRBAŞ DOĞANLAR..
Eklenme: 03.07.2007 04:21
*Siyaset insan idare etme sanatı olmakla beraber, "Sahtekârlık Mesleği" diyenlerde vardır. At idare edenlere seyis, insan idare edenlere siyasetçi denilir gerçeğinde; doğru olanla, olmayan tartışılabilir, iddialar su götürür..
Tanzimat'la başlayan batılılaşma hareketi, insanımızdan çok şeyler götürmüş, hak ile bâtıl ayni kefeye konar hale gelmiştir. Başların ayak, ayakların baş olduğu, değersizlerin el üstünde tertemiz tutulduğu nice devirler yaşanılmış, hainlere kahraman, kahramanlara hain diyen çığlıklar, nutuklar geçerli olmuştur.
Nice siyasi partiler kurulmuş, niceleri tarih kabristanına gömülmüştür. Nice liderler gelip geçmiş, niceleri millete maskara olmuş, niceleri sapıtmış, niceleri hak ile yeksan olmuş, niceleri kafayı yemiştir. Ölmeden önce düştükleri maskaralıkları görenler de vardır.
Cumhuriyet dönemi siyaseti bir başka olmuş, iktidar olanlar, muktedir olamayanlar, millî irâdeye rağmen milletin ensesinde boza pişirenler, temel değerlerine ters düşenler; "Devr-i Sabık" gibi bir dönemi tarihe yazdırarak, Müslüman Türk Milletinin "Kara Kitabı" nı meydana getirmişlerdir.
Milletin parasını yağmalayanlar, ecdadın mirasını satanlar/savanlar, talan edenler, kültür değerlerimiz üzerinde menfaat bezirgânlığı ve takiyye yapanlar, devletin deniz gibi malını yiyenler, bankalarını boşaltanlar, hırsız/arsız/ursuz çeteleri, mafya bozuntuları, ak süt içinden çıkmış ak kaşık gibi maddi güçleri sayesinde meydanları doldurmuş, mahkum olsalar bile kollarına kelepçe takılamamış; sefilleri, mazlumları (!) oynamışlardır.
Partileri bir hizmet makamı, odağı değil, menfaat pastası olarak görenler, çeşitli rant kapılarından içeri girenlerin sayısı az değildir. Partiden partiye zıplayan, nerede bir ışık görürse orada tüneyen, köşe ve sandalye kapmak için çeşitli kılıklara giren yallozların, bukelamunların da sayısı az değildir.
Millî Nizamdan, Millî Selamete, Refaha, Fazilete ve Saadete koşan, teşkilatlarda görev yapan, meydanlarda mangalda kül bırakmayan, ideal ve ideolojilerini açıkça gösteren, cami ve cemaat kapılarından ayrılmayan siyasi demirbaş doğanları herkes bilir, bilmece değildir.
Türkiye'nin dördüncü büyük şehri, siyasette on altı milletvekili çıkaran Bursa'mızda da böyle simalar vardır. Bunlar için siyaset ve parti araç değil, amaçtır. Yerine göre servetlerini bu yola harcamış, şahsiyetlerini siyasete tescillemişlerdir. Her devrin adamı, iktidar partilerinin demirbaşlarıdır bunlar. Geldikleri makamlarda, siyasi yerlerini perçinlemek için, ellerinden ne gelirse yapmaktan çekinmezler. Fikir ve zihniyet önemli değildir. Bürokratik makamlara kendi adamlarını yerleştirir, yeri geldiği zamanda faydalanmasını bilirler. Bölgecilik, ırkçılık ve arkadaşlık/dostluk ilişkileri de önem taşır. Layık olmadıkları yerlere, getirdikleri ehil olmayan kişiler topluma faydalı olmasalar dahi, düdükleri öter, şikâyet ve eksilere gözleri kapalıdır. Ankara'da kızağa çekilmiş, emekli olması için sondan bir görev verilmiş işi ve pili bitmiş bir kişiyi, Bursa gibi bir ilin başına millî eğitim müdürü olarak atayanlar, DSİ. gibi bölge müdürlüklerine, hastane baş hekimliklerine, müdürlük ve makamlara Artvinli, özellikle gürcü hemşehrilerini getirenler, sert ve dürüst, samimi, başarılı yiğitleri görevden alıp, yerlerine na ehil olanları getirenler, demirbaş doğanlardır.
AK Parti'de yüzün üzerinde aday adayının bulunduğu Bursa'da, listeler nasıl hazırlandı, teamül yoklamaları nasıl yapıldı, listeye alınanların özellikleri nedir, liste başında yer alanların, aday adayı olanlara göre artıları nelerdir, aylar öncesinden seçim bürosu tutan, mülakata bile alınmayan liste garantisi başkan kimdir, millet vekili olmazsa dokunulmazlığı kaldırılacağı için bir davadan başı derde girecek milletvekilimizin kazanacağı bir yere konulması, üç bayan adaya listede yer açılması, "Aday Adayı" olmadığı, tanıtım, yoklama ve mülakata katılmadığı halde, listeler açıklanırken seçilebilir bir yere konan askerlik ve münazara arkadaşlığı kıyağı siyasetin neresindedir, liste başı tapu senetleri neden gerektirir? gibi soru ve istifhâmların sayısı çoğaltılabilir, yorumu sizlere bırakıyorum. Geçen dönem parlamentoda bulunan on iki milletvekilinin altısı Artvinli olup, bu seçimde listeye giren adayların Artvinli sayısının altı olması tesadüfimidir? Erzurumlu, Batı Trakya kökenli, Trabzonlu, Dağlı bölgelerdeki oy dağılımı göz önüne alınarak mı adaylar yerleştirildi? Ak Parti Misyonuna göre;
-Adalet terazisi, hak/hukuk ve değerler nereye konuldu?
"Siz hâla orada mısınız?" sorusunu inanan seçmenlerine sorarak, inanç ve değer gömleklerini çıkaranların liste dışı kalmaları da önemli bir olaydır, tarih ibretle yazacaktır.Siyasi dönemlerinde inançlarından ve fikir yapılarından taviz vermeyen, bu güne kadar ayni yapıda direnen bir partinin, yıllar önce başkanlığını yapan, teşkilatlarda bulunan bazı liste dışı kalan vekillerin, milletvekili olmakla değerlerini unutan veya kaybedenlere iyi bir ders olmuştur sanırım.
Türkiye sancılı bir dönem yaşıyor, seçimlere doğum sancıları ile girecek. Türkiye'yi kaos ortamına getirenler, birlik ve beraberliği bozmak için çeşitli oyun ve senaryolar hazırlayan, tuzak kuranlar, Cumhuriyet, bayrak, şehit, Atatürk, din, vatan, millet değerlerini kullanarak iktidara gelmek, Cennet Vatanı Cehenneme çevirmek isteyenlere karşı aziz insanımız duyarsız değildir. Gereken cevap sandıkta verilecektir. Her oy; beyaz kâğıda atılan bir imzadır, vicdanlardan silinemeyen kara is olmamalıdır. Millî İrâde, kirli irâdeden daima üstün ve geçerlidir.
Türkiye nice bâdireler atlattı, nice sıkıntı ve kaoslardan geçti, nice felâketlerden kurtuldu. Altı üstünden canlı ve şüheda ile dolu bir vatan, sahipsiz değildir. Görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler!..
Hak şerleri her zaman hayreyler..Zaman en güzel şahit, tarih en güzel kitaptır.
Yazımı; kalemi'nin seçim name isimli şiirinden bir kıta ile bitirmek istiyorum:
"Seçim yaklaştı beyler, halkla ilgili olun!
Gören gözlerin külü ,şeytanın dili olun!
Bu kez atı alan Üsküdar'ı aşmadan,
Uyanın!.. Uyanıklar!.. alarm zili olun!
Ne yaparsanız yapın, millet vekili olun!..
Şeytan'ın dili değil, şeytana karşı dil olan, dipsiz kuyu, çıkmaz sokak ve makamlarda kaybolmayan, boğulmayan, "Seçim Beyannameleri"nde vaat ettiklerini yerine getiren, yeni dünya düzeninde, kendi ayaklarımız üzerinde, mazlumun yanında duran, bütün sömürü sistemlerine karşı, ak süt içinde ak kılı görebilen millet vekilleri bekliyoruz..
|