:: YAZI

Eklenme: 05.04.2007 06:16 


*Kudüs'te bulunan Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa ile Kubbetü's-Sahra civarında Yahudiler arkeolojik kazılar yaptılar diye ortalık toz/duman oldu, velvele ayyuka çıktı. İsabetlidir, böyle olmalıdır. İslami değerlere saldıranlara karşı uyanık olmak, cephe almak, güç yettiği kadar cihad etmek her Müslüman'a farzdır, kaçış Cehenneme götürür.
Kudüs'ün bir tek taşına tenekeler dolusu altın veren Yahudileri makamından kovan Cennet mekân Abdülhamid Han'ın kemikleri sızlar Mahşer'i beklemeden...
*Ancak, ancak; Mekke ve Medine üzerinde oynanan oyunları bilir miyiz, rahatsız olur muyuz?.. Yeni Şafak Gazetesinde, İbrahim Karagül'ün "Mekke Las Vegas'a döndü" başlıklı yazısını okudunuz mu?. Mukaddes emanetler ile halifeliğin elimizden çıkmasından sonra; Medine ve Mekke'nin ne hallere getirildiği bizi rahatsız eder mi?..Menfaat uğruna; tarûmar edilen,yıkılan, yok edilen değerleri hiç merak ettiniz mi?..
Dünyanın jandarması ABD. asrın en büyük şeytanıdır. Maddi gücüne dayanarak işgal ettiği, sömürdüğü ülkelerin sayısı az değildir. Büyük Şeytan; "Gizli Dünya Devleti" kurma gayretleri asırlardan beri devam etmekte, asrın "Haçlı Seferleri" ni idare etmektedir.
*Dünyanın ve Amerika'nın modern ve büyük şehirleri arasında bulunan Las Vegas'ta devasa binalar yükselir, akla durgunluk veren dev tesislerde kaybolursunuz. Ayni zamanda dünyanın en büyük kumarhaneleri ile seks bataklıkları bu şehirde bulunur.
Milyarlarca Müslüman'ın Hac ibadetlerini yerine getirmek için akın ettiği kutsal toprakların dünya menfaatleri için kullanılması acı, düşündürücü ve kahredici bir olaydır. Farz görevlerini en iyi şekilde yerine getirmek için Hacca giden Müslümanlar yanında, turistik amaç taşıyan olaylar da gözden kaçırılmamalıdır. Hac farizası aşk ve çile dolu bir yolculuk, mali ve bedeni ibadet, mükâfatı da de sonsuzdur. Dünya zengini bazı Müslümanların kaldıkları otel ile yaşadıkları hayatı biliyoruz. Umre yapan bir grup Müslüman'ın bağırtılarına kulak kabartırken, topluca Türkiye'de yapılan bir futbol maçını seyretmelerinin verdiğini heyecanı da biliriz.Mekke'de günlerini boşuna geçirip, dönüşte "Hacerül Esved'den ne haber..?"diye sorduklarında; "Çok iyiler, selamları var.." diyenleri de biliriz. Sayılı günlerini alış/verişle geçiren, binlerce kat sevabı olan ibadetleri kısıtlı olarak yapan, bavullar dolusu eşyalarını getirmek için garajlarda kavga eden hacılarımızı da biliriz..
*1920'li yıllarda; Arabistan'daki bütün türbeler ve mezarlar yıkılmıştı. Cennetü'l-Mualla Kabristanında bulunan hazreti Hatice Anamız ile Medine-i Münevvere'de Baki Kabristanındaki Hazreti Aişe Validemiz ve diğer bütün türbeleri yıktılar.
Uhud Savaşı'nın yapıldığı yerde hazreti Hamza'nın türbesi ile diğer şehitlerin kabirlerini, cami ile birlikte yıktılar.
Bedir'deki cami ve şehitler yok artık. Cidde'de ki Havva Anamızın türbesi de yerle bir edildi. Osmanlılar zamanında yıkmaya teşebbüs edip, İslam Âleminin lânet ve öfkesinden çekinerek yıkmaktan vaz geçtikleri Peygamber Efendimizin türbesinde gözyaşı döken, çırpınan Müslüman bunları bilir mi?..
*1967 yılında Hacca giden Müslümanlar çok iyi bilir. Şehre girmeden önce sağ tarafta tarihi bir Osmanlı kışlası vardı, önünde tekerlekli iki sahra topu duruyordu. Cidde ve Medine'de Osmanlı surları bir tarih yadigârıydı, bize miras bırakılmıştı, sayısız tekkeler vardı,bütün bunlar yok edildi.
Medine'de bulunan Şeyhülislam Arif Hikmet Kütüphanesi yıkıldı, eserler tarumar oldu. Kaynaklarda yer alan daha nice eserler, Osmanlı mirası yok edildi.
*Son elli yıl içinde, petrolden bir kısım Arap ülkelerinin trilyonlarca dolar kazandığını, Mekke ve Medine'deki akıllara durgunluk veren saray hayatını, emperyalist güçlerin mübarek topraklar üzerindeki ticaret hakimiyetini bilir misiniz?.. Yahudi Aramko'nun, bu beldelerde en büyük petrol şirketi hissesi olduğunu duydunuz mu?..
*Eskiden terbiyeli Müslümanlar bu beldeye "Kâbe-i Muazzama" derlermiş, Osmanlılar zamanında yapılan Harem-i Şerif'in revakları ile minareleri, Kâbe'nin boyutları ile uygun orantılıydı, bugün ne hallere gelmiştir?.. O güzelim cumbalı evler, Osmanlı sanatı işlemeli binalar, talik hatla yazılmış "Medine Kadılığı" tabelasının buldozerlerle yerle bir edildiğini duydunuz mu?..Güvercinlerin Nebiler Nebisinin yeşil kubbesi üzerinden uçmadıklarını bilir misiniz? Tarihi kaynaklara göre; menhus İkinci Meşrutiyetten sonra, birtakım Jön Türkler ile İttihatçıların bu beldelerde kutsal emanetlere saygı göstermedikleri, gramofon koroları ile "Harem-i Şerif"te ibadet edenleri rahatsız ettikleri ve dış mahallelerde günah evleri açtıklarına inanır mısınız?..
*Mekke Medine gibi mübarek beldeler, zamanın üstü mekânlardır. İslam havasını, kültürünü, medeniyetini, sanatını, ruhaniyetini, maneviyatını yaşamadan hacı olunmaz. Hac ibadeti turistik bir ziyaret değildir.
*Gökdelenler, Amerikanvari hipermarketler, rahatsız edici neon ışıkları, zehirli dumanlar çıkaran Deccalî ve Şeddadî seyyareler, eğlence yerleri, şehvet pazarları ve diğer asrın getirdiği musibetler, bu mekânlarda geçerli değildir. Yasak bölge dışında yapılabilir, uydu kentler kurulabilir. İsteyen istediği hayatı, yasak bölge dışında yaşayabilir. Cennet yanında Cehennemde lüzumsuz değildir.
*Mübarek beldeler ve emanetler bütün Müslümanlara emanetullahtır, sadece bir grubun, "Ya Melik! El Muazzam" diye çağrılan şahısların malı değildir.
"Mukaddes Emanetleri" Türkiye'ye getiren Yavuz Sultan Selim Han ve emanetleri koruyan, bize miras bırakan ecdadımız mezarlarında rahat uyur mu?. Mahşer'de Mizan'a nasıl gideriz?..
"Âhir zamanda, deve çobanları birbirleriyle 'benim binam daha büyük' diye çekişecekler" Hadis-i Peygamberi dikkatimizi çeker mi, hiç düşündük mü?..Gökdelenler, özel uçaklar, saraylar, kâşaneler, kibir veren binitler, lüks hayat, alabildiğine konfor ve nefsin istediği her şeye bağlı kalmak bizi kurtarır mı?..Emanetleri veren Allah, bizden almaz mı?.."Fakirlik övüncümdür" diyen, ömrü hayatında karnı buğday ekmeğine doymayan iki cihanın Güneşi, kurtarıcımız Peygamber Efendimize nasıl ümmet oluruz?..
*Bir karargâh subayı olan İdris Sabih'in, Medine müdafaası esnasında, peygamberimizin kabri başında yazdığı şiiri okudunuz mu?
Nedense kimseler anlamaz eyvah,
O kadar saf olan dileğimizi.
Bir ümmi isen de ya rasulallah,
Ancak sen okursun yüreğimizi.

Yapamaz Ertuğrul evladı sensiz,
Can verir, cânânı veremez Türkler,
Ebedî Hâdimü'l Harameyn'niniz,
Ölsek de Ravza'nı ruhumuz bekler!.
Ravza'da asırlardan beri bekleyen ruhların, ruhuna sahip miyiz?.Bizi bu kadar ruhsuz yapanlar kimlerdir? Feryad eden ecdadın dileklerini, can veren şühedanın gayelerini neden bize öğretmezler?..
*Kutsal değerler, beldeler, eserler, cihana hükmeden cihangirler ve iman ehli insanlar nerede?..Bize ne oldu, İslam âlemine ne oldu?..İslamcı geçinenler, ballı/börekli/çörekli sofralarda, saraylarda ahkâm kesenler, hoşgörü ve diyalog teraneleriyle yeni bir din anlayışı meydana getirenler, kendilerini Mehdi ilan edenler, tarikat kaymaklarını yiyenler nerede?..
*Zehir dolu damacalar dan su içmek kolay değildir. Asrın kaosu içinde Müslüman'ın yaşaması;. Mukaddes Emanetlere hıyanet edenlerin zehir dolu kâselerle bal şerbeti içmesi, mesuliyet duymaması, vurdumduymazlığın zirvelerine çıkması, Ehl-i Dünya olarak yaşaması, günahla/sevabı, haramla/helali birbirine karıştırması, ibadetsizlikte direnmesi Kıyametin eşiğine geldiğimizin işaretidir. Asır, büyük tûfanlara gebedir.
Yazımızı BİR ZAMANLAR şiirimizle bitirelim:
Abdestli ayakların bastığı topraklarda;
Gökten bereket yağar,
Sular temiz akarmış.
Vahdet ve huzur sermaye, kimsede yok fesat;
Gönüllerde meşâle,
Sevdâ ile yanarmış.
Makam, şöhret, şan, para, pul, mücevher, menfaat;
Hiçte önemli değil,
Sermaye, edep, armış.
Vicdanlarda ışık, vecd, aşk ile iman varmış;
İnsan yarından emin,
Ümitler nev baharmış.
"Kültür Kökleri" büyümüş çınarın gölgesinde;
Madde ile mânâ bir,
Çağlayan bir pınarmış.
"Mukaddes Emânetler" müzelerde kalır mı;
Şah damardan yakın,
Kalbe iman dolarmış.
İlim Çin'de aranmış, değerler hepimizin;
Bilmeyenler olursa,
Arar bulur, sorarmış.
Cephede şehit olmak, ölmek büyük bir rütbe;
Ömrünün defterini,
Huzur ile kaparmış.
Topala değnek, mazlûma hancı olmak ister;
Düşmanını bağışlar,
Vefâlı ve kibarmış.
Tarihe destan yazmış, herkes okusun diye;
Mahreme yan bakanın,
Ocağını yıkarmış.
Elleri boş, sarhoş, hiddet ve şiddetle değil;
Evinin kilidini,
"Bismillah" der açarmış.
Emeğin, sanatkârın sevildiği günlerde;
Sanat takdir edilir,
Şaheserler yazarmış.
Adaleti götürmüş altı asır cihana;
Helâl süt maya tutar,
Haram aklı bozarmış.
Değerlere kar yağmış, vicdanlar da buz tutmuş;
Nasıl bir millet misiz,
Yabancılar yazarmış.
Rüşvet, talan, yalan, dolan, hırsızlık bir belâ;
Pırıl pırıl ak alın,
Güneş parlak doğarmış.
Kitâbullaha inananlara ecdat denir;
Tarih oldu mazimiz,
Kemali yas tutarmış.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem