FENER PATRİKHANESİ’NİN İHÂNET PROGRAMI
Eklenme: 08.09.2020 12:00
FENER PATRİKHANESİ’NİN İHÂNET PROGRAMI
1964 tarihinde Ankara’da basılan; G. Yetkin- M. Nurettin Yüksel imzalı “Türk düşmanı kanlı papazlar” isimli bir eserin 11-15. sayfaları arasında yer alan “Fener Patrikhanesi’ nin ihanet programı”, ezeli düşmanımızın çirkef gayelerini beyan etmektedir. İslam’ın ve Türkün ezeli ve ebedi düşmanı Patrikhane’nin belirtilen ihanet programı; 1770 tarihinden sonra, Cezayirli Hasan Paşa’nın müdafaası ile, Edremit’in Cunda-Ali Bey- adasında Papaz İkonomoz tarafından kurulan akademinin 1884 tarihli ders programı, adanın eski belediye reisi merhum İzzet Esen tarafından ele geçirilmiştir.
1971 tarihinde İstanbul’da yayınlanan, Kemal Yaman tarafından hazırlanmış “İhanet planları-Belgeler-“ isimli bir eserde de yayınlanan Patrikhane’nin ihanet programını iyi tetkik etmeli, “Dinler arası diyalog” masalını gündeme getiren, Barteliamos’larla kucaklaşan kafaların bizi ne hale getirdiklerini ibret nazarlarla düşünmeliyiz.
İki asır önce Fener Patrikhanesi Patriği Gregorios, Türk Devletine isyana yeltenmiş; halkı isyana ve ihtilale teşvik etmesi üzerine, II. Mahmud tarafından “Aya Yorgi Kilisesi” nin orta kapısı önünde asılmak suretiyle cezalandırılmıştı. O tarihlerde, Ortodoks Hıristiyan camiasında büyük bir telaşa sebebiyet veren idam hadisesi, Yunanistan’da da Türkiye’ye karşı büyük bir intikam kampanyasının açılmasına sebep olmuştu. Kin ve intikam kampanyasını yürüten Yunan siyaset adamları, el altından Patrikhaneye direktif mahiyetinde haberler göndererek, idamın önünde yapıldığı Aya Yorgi Kilisesi orta kapısının kapatılmasını, “Bu kapının önünde bir Türk hükümdarı veya Şeyhülislamı asılıncaya kadar açılmayacaktır” emri ve gayesi yerine getirilinceye kadar açılmamasını istemişlerdir. Bu kapı kapatıldı, hâlen kapalıdır. Kilise üzerinde Bizans’ın çift başlı kartalına ait amblem, yüzyıllardan beri hâla ayaktadır. Ayni kin ve intikam hırsı, aynen devam etmekte, ihanet plan ve oyunları harfiyen uygulanmaktadır. AB. Kapılarında verdiğimiz ödünler içerisinde, veya uygulanan emirler doğrultusunda bir madde de; Fener Patrikhanesine daha büyük yetkiler verilmesi, Heybeliada’da bulunan papaz okulunun yeniden açılması, yeni kiliselerin yapılması, Hıristiyan ve Yahudi azınlıklara yeni haklar tanınması gibi karanlık emeller yer almaktadır.
1964 yılının Nisan ayında kapının açılması için baş Diyagos Agapiyos vazifelendirildiği halde, çeşitli siyasi meseleler yüzünden açılamamıştı. Kararı siz verin, işte ihanet programının tam metni:
BİRİNCİ KISIM
TÜRKLER HAKKINDAKİ TEMEL DÜŞÜNCE
MADDE I: Türkleri eski bir düşman olarak Rumlara tanıtmak.
TÜRKLER ALEYHİNE BEYNELMİLEL PROPAGANDI
MADDE 2: Türklerin en ufak hatalarını büyüterek, Avrupa’ya duyurmak, medeni âlemi Türklere düşman etmek.
TATBİK EDİLECEK İKTİSAT POLİTİKASI
MADDE 3: Türkleri iktisaden çürütmek; bunun için en zengin Türkleri sakat ticaret yollarına götürmek, bol faizli krediler açmak, ağır şartlarla rehin kabul etmek.
Türk mâmûlatının sahtelerini, çürüklerini yapıp, aynı Türk malı damgası ile satışa çıkarıp Türk müesseselerini iflasa sürüklemek, her türlü Türk malı ile rekabet etmek milli bir vazifedir.
Herhangi bir Rum’un Bu hususta yapacağı fedakarlığın karşılığı Rum bankaları, ticaret kuruluşları tarafından ödenecektir. Ayvalık ve havalisinde “Midilli Bankası” ve Mirmika” yani karınca teşkilatı her zaman hizmete hazırdır.
TÜRK AHLAKINA VE İSLAM DİNİNE KARŞI POLİTİKA
MADDE 4: Türk milletini ahlak, milliyet, din ve gelenekleri bakımından çürütmek. Bu hususlarda: a- Küfürler öğretmek, küfrü Türkler arasına yaymak, laubalileştirmek b-Türkleri zinaya, diğer ahlaksızlıklara teşvik etmek. Bilhassa asil Türk aileleri arasına genç, güzel Rum kızlarını ve kadınlarını hizmetçi, cariye olarak verip, bu aile ocaklarını yıkmak. Devrin büyük ricali yanına Rum dilberlerini yerleştirip, Rum emellerinin kolay elde edilmesine çalışarak, milli dil ve duyguları bozmak. c- Gençlerine apaş-külhanbeyi ruhu aşılayarak, Türk geleneklerini çürütmek.Gençler arasında kabadayılık ruhunu yayarak, sevgi, saygı ve ağlılıkları kırmak. Onları birbirine düşürmek, milli terbiyeyi bozmak. d- Argoya benzeyen bir küfür dilini Türkler arasında yaymak suretiyle milli dava ve duygularını bozmak.
TAKİP EDİLECEK DİN POLİTİKASI
MADDE 5: Türkleri dini bakımdan sarsmak.
a- Hocalar papazlara sokulmaz. O halde onları Rum zenginler, tüccar ve esnaf vasıtasıyla elde etmek. Bol hediye, veresiye vermekle pekala elde etmek.
b- Hocaları içkiye alıştırmak, onlara ilk kadehleri kadınların elinden içirip, sarhoş , rezil halde elâlem içinden geçirip herkese göstermek Rumlara dini bir zafer olur.
c- Hocaları her türlü uydurma inanışlara saptırmak.
D- Hocalara yanlış vakıalar anlatıp, Türk ahali ile hocaların arasını açmak.
İKİNCİ KISIM
Akademinin yetiştirdiği politikalara, teşkilatçılara ve sabotörlere verdiği talimat ise, şu maddelerden ibarettir:
RUMLARIN VE KİLİSELERİN SİYASİ HEDEFİ:
MADDE 1: Türk hükümranlığını baltalamak. Bu işi azar azar geliştirip, İstanbul’u ele geçirmek. Eski Kostantiniyye’yi yeniden kurmak.
İSYAN VE FİTNE HAREKETLERİ
MADDE 2: Türk halkı arasına daima fitne ve fesat sokarak.devletle milletin arasını açıp, isyanlar organize edip, zamanında aradan çekilerek, Türkler arasında kardeş kanı akıtma komiteleri tertip edip, Türk köylerini basmak.
HARPLER ZAMANINDA YAPILACAK HİYANETLER VE BALTALAMALAR
MADDE 3: Bir harp sırasında Türk halkını sefalete götürecek her çareye başvurulacak. Türk topraklarında zahire ve lüzumlu gıda maddeleri halkın elinden süratle gizlice alınıp, adalara sevk edilecek, komşu memleketlere satılacak. Rum tüccarın uğradığı zarar milli bankalar tarafından tüccara para olarak ödenecek. Bütün bunlar; devletin bir harp ile meşgul olduğu, yahut iç isyanlar çıktığı, devlet idaresinin zayıf olduğu sırada yapılmak gerekir.
HASTAHANELERİN VAZİFESİ
MADDE 4: Doktor ve eczacı Rumlar, Türk hastaları, bilhassa kimsesiz hastaları gizlice zehirleyip öldürecek. Kör, sağır, sakat ederek saf dışı bırakmaya çalışacaklar. Bu tavsiyeler gizli olarak tatbik edilecek.
ZİRAAT POLİTİKASI
MADDE 5: Türk çiftçisi ağır faizlerle toprağından edilecek. Bu borçların kolayca kabarabilmesi için, harman veresiyeleri, seneteyn, zeytin mahsulü satışları ile başlayan bu borç para vermeler, başka zaruri masraflara teşvik edilen Türk çiftçileri borcu ödeme zamanında bunalacaklar, ellerindeki toprak kolay , ucuz şartlarla, borçlu olduğu Rum tüccara satmak mecburiyetinde kalacaklardır. Bu zemin hazırlanmalıdır.
TÜRK DEVLET ADAMLARI HAKKINDA TATBİK EDİLECEK PLAN
MADDE 6: Kadıları, devlet idare âmirleri rüşvet, ziyafet, hatta kadın ikramları ile Etorya’nın emrine alınmalıdır. Bu işler, tamamen akademiden yetişmiş ajanların talimatına ve akademinin tayin edeceği şahıslarla, bunların vereceği direktiflere göre tatbik edilecektir.
YANGIN, SABOTAJ VE SUİKASTLAR
MADDE 7: Fırsat çıktıkça, bilhassa resmi devlet binalarında yangınlar çıkarmak,ölümlü kazalar yaratmak, harp gemilerinde yangın çıkarmak, yaralar açmak.
MANASTIRLARIN VAZİFESİ
MADDE 8: Birer ileri karakol ve gözetleme yeri olan manastırlardaki azizlerin istekleri derhal verecekleri mektupları, kendi işlerinden evvel sahiplerine götürüp teslim edilmelidir. Bu tavsiyelere aykırı hareket edenler, aforoz edilip, lânetlenir. Kredileri kesilir. Buradaki camiadan kovulur.
SANAT POLİTİKASI
MADDE 9: Rum ustaları, Türk çırak kullanmaktan suret-i kat’iyede men edilmiştir. Politik düşüncelerle bir Türk çırak almak icap ederse, Rum usta bu çırağı hizmetçi gibi kullanmalıdır.
İşlerindeki hevesli gençleri de ters muamele etmek, hırpalayıp iş yerinden uzaklaştırma çaresi aranacak, böylelikle şehirden bir Türk sanatkarın daha eksilmesi temin edilmiş olacaktır.”
Zahiren Türk ve dost görünüp, aslında zehirli bir yılan olan bu zihniyet ve bu adamlar için “Hoşgörü” tabirini kullanmak, onlara yaklaşmak izan ve mantıkla izah edileme, bir ölçü değildir. İslam düşmanlarına karşı hoşgörü olmaz, olsa olsa “Kin ve intikam” olur.
BASINDAKİ YAZILARIMDAN
PAPAYI İSTEMİYORUZ!.. GOHOME!...
Asrın belâ odaklarının başında gelen ve dünyayı yöneten din devleti Vatikan’ın başı Papa16. Benediktus’un Türkiye’ye gelmesini istemiyoruz, halkın yüzde doksan dokuzu istemiyor.
GOHOME!..GOHOME!..GOHOME!.. (DEFOL GİT, DEFOL!.)
Dünya tarihinde çok az sayıda dinsizin bile ağzına alamadığı iki cihanın güneşi, Müslümanların peygamberi, nebilerin nebisi, şefaat makamı, kurtarıcı Hazreti Muhammed’e (sav.) hakaret eden, zaman zaman küstahlaşan, pimi çekilmiş serseri mayın gibi saldıran papanın T.C. Devletinin resmi davetlisi olarak gelmesi büyük bir talihsizlik, hata ve hıyanettir, ziyaretini istemiyoruz!
Ortadoğu’da oluk oluk Müslüman kanı akarken, istila güçleri mazlumları vatanlarından atarken, küresel eşkıyanın Türkiye üzerindeki emellerine hizmet için ülkemize gelecek nazi uşağı, aile içi tacizlere karışan binlerce papazı affeden, homoseksüel bozuntusu papayı istemiyoruz!..
Ömrü hayatında İstanbul demeyip, Konstantinopolis diyen Bartholomeos’e eküm eniklik vermek, sekiz asırdan beri devam eden iki Hıristiyan mezhebinin küslük dönemini sona erdirmek, Protestan ile Ortodoksları birleştirmek, “Gizli Dünya Devleti” temellerini kuvvetlendirmek için Türkiye’ye gelecek olan papayı istemiyoruz!..
Ayasofya camidir, sahibi biziz. Zincirlere vurulan, minber ve şerefelerinin mahzun olduğu, ezana hasret Ayasofya’da ayin yapma sevdasında, Ortodoks kilisesinde yapılacak ayini yönetecek olan papayı istemiyoruz!..
Haçlı Seferlerinin en büyüğü olabilecek bu ziyareti istemiyoruz!..Katoliklerin Kudüs’ü işgalinde, yetmiş bin ahali vahşi şekilde öldürülmüş, haçlı seferlerinde öldürülen insanların sayısı belli değildir. Müslümanların çocuklarını pişirip yediklerini kendi eserleri yazmaktadır. Engizisyon mahkemelerinde yapılan sorgulama sonucunda diri diri yakılanların sayısı az değildir. Bir şiddet dini olan Katoliklerin tarihte işledikleri cinayet, katliam ve işkenceleri kendi eserleri kaydetmektedir. Kuzey ve Güney Amerika kıtasının yerli halkını amansızca, vahşice, merhametsizce öldürmüşler, tarihin en büyük katliamını yapmışlardır. Endülüs’ün yıkılışında, şehirde bulunan kıymetli yazma kitapları meydanlara yığıp yakanların medeniyet havarileri olarak boy göstermeleri, ülkeleri ziyaret etmeleri ne kadar gülünç, tezat ve akla aykırıdır. Fesat kumkuması zihniyetin temsilcisi, ihanet programlarının davetçisi ve uygulayıcısı papayı; şüheda kanları ile sulanmış, İstiklal Savaşı vermiş, tarihe destanlar yazmış topraklarımıza ayak basmasını istemiyoruz!..
Hıristiyanlık açısından Türkiye’nin önemli bir yeri vardır. Hıristiyanlık Filistin’de Yahudiler arasında ortaya çıkmış, bugünkü yapılanması Anadolu’da gerçekleşmiştir. Mesih kelimesinin Yunanca karşılığı olan Hıristos’a nispetle buradaki İsacılara Hıristiyan adı verilmiş, bu isim buradan dünyaya yayılmıştır. Hıristiyanlığın asıl mimarı olarak kabul edilen Saint Paul, Aziz Pavlus; Anadolu’ya ve buradan Avrupa’ya üç misyon seferi düzenlemiştir. Bu olay; Antakya’dan başlamış, Efes’e kadar uzanmış, İncil yazarı olarak kabul edilen Yuhanna, 100’lü yıllardan önce Efes’e gelip yerleşmiş, Hıristiyan inancına göre İncil’i burada yazmıştır. Rivayete göre, Meryem’in de buraya gelip yerleştiği, hayatının geri kalan bölümünü burada tamamladığı, mezarının burada olduğuna inanan Hıristiyanların bugün Efes’e akını tesadüfi ve basit bir olay değildir. Yuhanna’nın vahyi kısmında adı geçen yedi kilisenin tümü Anadolu’da, Ege Bölgesindedir. Manisa, İzmir, Denizli’de bulunan antik Hıristiyan cemaatleri, yeni kiliseleridir. Burada kilise bina değil, cemaat anlamına gelir.
Anadolu İslam medeniyetlerinin de beşiği olarak bilinir. Hıristiyan adı, ilk defa Anadolu’da kullanılmıştır. Bu kelime Mesihçi manasına gelir. Yunanca Hristos yanlısı demektir. Hz İsa bir Yahudi Peygamberidir, sağlığında Yahudiler dışında hiç kimseyi bu dine davet etmemiştir. Badece İsrail oğullarını muhatap almıştır. Üç yıl kadar tebliğini sürdüren Hazreti İsa’nın çarmıh hadisesi gerçekleşiyor. Hıristiyan inancına göre, öldükten üç gün sonra tekrar diriliyor ve tebliğ çizgisini terk ederek, bütün insanlara kendi mesajını yaymalarını emrediyor. Hatta kendi isteğiyle gelen Yahudi kökenli olmayanları içlerine almakta bile tereddütler gösteriyorlar. Hıristiyan toplumu, İsa’nın dirilişinden sonraki bu mesajı anlamamış gibi davranıyorlar. Daha sonraları bölünmeler başlıyor, farklı mezheplerin menfaat kavgaları bugünlere kadar geliyor. (Detaylı bilgi için bakınız: Milli Gazete, 25 Kasım 2006/Cumartesi, ikinci sayfa )
“Dinler arası diyalog, medeniyetler buluşması, hoşgörü” dolmaları ve yaldızlı lafları ile aziz milletimizi uyutmak isteyen, kafaları bulandırarak, beyinleri yıkayan ve menfaat odakları tarafından beslenen ideal ve ideolojiler, bizleri temel değerlerden uzaklaştırmamalı, oyun ve tuzaklar etkili olmamalıdır. Kendini Hak’la meşgul etmeyenlerin, bâtıl tarafından istilası mukadderdir, bu temel ölçü unutulmamalıdır. Günümüz Hak ile batılın mücadelesi ve kavgasıdır. Haçlı seferleri Kıyamete kadar devam edecektir.
Papanın Türkiye’ye gelmesini istemeyen aziz milletimiz haklıdır, istekler Mizana gidecektir. (İLHAN YARDIMCI’NIN ÇIKACAK OLAN ASRIN BELÂSI İZİMLER VE GİZLENEN GERÇEKLER İSİMLİ ESERİNDEN)
|