:: YAZI

Eklenme: 31.03.2007 04:13 


*Şubat 1992 tarihinde, İstanbul Şefkat Vakfı yayını olarak çıkan "Şeytan Üçgeni" TRT. İhanettedir isimli eserimizin ön arka kapağında, 60 milyon insanımızdan biri olan Şengün Kaptan'ın ve bugün nasıl bir yayın politikası yaptığı bilinen Sabah Gazetesinde alınan bir spot yer almıştı.
"Bu TV. ile nereye kadar?.. Başlıklı yazıda, şu cümleler yer alıyordu: "Şu TV. nin umursamazlığını, saygısızlığını anlatacak kelime bulamıyoruz. Seviyesiz aile örnekleriyle, ahlaksız görüntülerle küçük düşürülüp rencide edilmekteyiz. Kaç kere söyleyeceğiz: "Biz Avrupalı değiliz!" Her gün, her kanalda tekrarlanan balelerle, operalarla, pop müziklerle beynimizi uyuşturamazsınız. Hem bu hakkı size kim veriyor?.. Bizler nesih ve hassas Türk anaları, bacıları, kızlarıyız. .Onlar ki, tarihimize asırlar boyu destanlar yazmış ve yazdırmıştır. Kahramanlık, namus ve fazilet timsalidir. Kadını "Hanımefendi", erkeği "Beyefendi" dir. Bu ölçünün dışındakiler bizden değildir."
*"Şehvet/Şöhret/Menfaat/Hıyanet/Yalan" dörtgeni üzerinde yayın yapan, "patron gazeteciliği ve boyalı basın" lakabı ile anılan Sabah gazetesinde yayınlanan spot da çok enteresan: "TV. toplumun afyonudur.. İhbar edeceğim ama ya krizim tutarsa?.." Ağlar mısın, güler misin, şaşar mısın, utanır mısın, çık işin içinden bakalım..
*Ayni tarihlerde, ayni vakıf tarafından İstanbul Fırat Kültür Merkezinde düzenlenen "Nasıl bir Televizyon? Konulu sempozyuma çok sayıda yetkili ilim adamı, sanatkâr,yazar,yönetmen katılmış, tarafımdan yönetilen sempozyum ses getirmişti. Bu kitap bütün parlamenterlere, sivil toplum örgütlerine, basın mensuplarına, yazarlara/çizerlere gönderilmiş, TBMM, de "Genel Görüşme", "Meclis Araştırması" yapılması teklif edilmiş, milletimizin beyinlerini istila eden TV. yayınlarına karşı faydalı yayın yapabilecek televizyonların kurulması istenilmişti.
*Aradan uzun yıllar geçti, tam on beş yıl.. Köprülerin altından nice sular aktı, nice iktidarlar tarih kabristanını gömüldü, nice canlar Rabbına kavuştu. İslami/Milî yayın çizgisinde, Huzur TV. adı altında nice televizyonlar kuruldu, milletin ekmek ve çocuklarının süt paraları toplandı. Davanın ve istilanın ehemmiyetini idrak eden nice aydınlar, gönül insanları ve sevdalılar hayatlarını ortaya koydular, varlıklarını adadılar ve çeşitli TV.ler kuruldu, bugünlere kadar gelindi.
*Kör, beyinsiz ve ihanete dayanan Batılılaşma fikrinin toplumlara iletilmesinde basın/yayın, radyo, sinema ve televizyon gibi vasıtaların rolü büyüktür. Günümüzde, bu silah için MEDYA tabirini kullanıyorlar.
İçkisiz, kumarsız, zinasız, hırsızlık olmayan, dehşete sürüklemeyen, şehvet hislerini körüklemeyen, ahlak ilkelerini alt/üst etmeyen, körpe beyinleri dumura uğratmayan, ahlaksızlığın ve batı medeniyetinin kültür değerlerini işlemeyen kaç televizyon kanalı gösterebilir siniz?.. Kadını bir meta olarak kullanan, reyting uğruna akla/hayale gelmeyen rezil ve haram/helal, günah/sevap kavramlarına riayet eden kaç kanal sayabilir siniz?..Anadolu insanının lehçe, şive, mahalli ağız konuşmalarını televizyon dizilerinde, reyting uğruna kurban edenler, örf, adet, anane, gelenek, görenek ve töreleri dizilere konu edinerek, töre cinayetlerini yalan/yanlış/eksik senaryolarla gündeme getiren,"Ahlaki davranış biçimleri" anlamı taşıyan töreyi, başka mecralara sürükleyen, Anadolu ve Anadolu insanını tanımayan masa başı yobazları ve cahiller kimlerdir? Pop star, televole, buzda dans, klas magazin, gibi programlarda kadını şehvet fişeği olarak kullanan ahlaksızların kimler olduklarını bilir misiniz? RTÜK diye bir devlet kurumu olduğu halde, etki ve tepkisinin derecesini söyler misiniz?.. Başbakanlığı bağlı TRT.kanallarının ölçüleri nelerdir? "Dün İstiklal Savaşını kazanan aziz milletimiz, bugün televizyonların yayın politikaları kültür emperyalizmi ile savaşı kaybetmek üzeredir." demek insafsızlık olur mu?..
Dün Müslümanların paraları ile kurulan bazı kanalların, bugün azılı Yahudi kurumlarına satıldığı, peşkeş çekildiği gerçeğini bilir miyiz?.. Sır kapılarında, beşinci boyutlardaki güzel mesajlar içinde "aganagi/naganagi" reklamlarını imanımız ve kültür değerlerimizin neresine koyacağız?
*Özüne ve köküne ihanet eden, "Türkçeleşmiş Avrupa Televizyonu", "İstiklal savaşı" kazanmış bir milletin değerlerine ters düşen, millî/manevi/dini/ahlaki değerlerle alay eden, batı ve bâtılın çöpe atılan sistemlerini Türkiye'ye taşımak isteyen, kadını meta olarak kullanan, şehvet/şöhreti körükleyen, kör, beyinsiz, ihanete dayalı, menfaat makinesi, siyaset kumkuması odak noktalarında yayın yapan televizyonları, 70 milyonluk Türk milletinden kaçı ister? Milletin paraları ile beslenen ve ayakta duran TRT. Kanalları, kimin malıdır?.
*Asrımızın en büyük Şeytanı TV. kanalları yayınlarına çeki/düzen verilmeli, neslimiz ifsat edilmemelidir. TBMM., Sivil Toplum Örgütleri, RTÜK., siyasi partiler, dernek ve vakıflar, özel kurum ve kuruluşlar ve bütün bir millet ayağa kalkmalı, şeytana meydan verilmemelidir. Otuz yılda memleketi bu hale getiren TV. kanallarının geleceği daha karanlık, tehlikeler daha büyüktür. Bir nesil kaybediliyor, batı ve bâtıla hamile bir nesil geliyor. Yeni dünya nizamında İslam'ı ve insanımızı kaybetmek üzereyiz.
*Karamsarlık ve yeis inancımızda olmamakla beraber; tehlike çanları ve şeytan meydandadır, önümüzdeki çukur büyüktür.
*Evlere televizyon sokmamak, kanalları izlememek yeterli değildir. Önemli olan sivrisineği öldürmek değil, bataklığı kurutmaktır. Bıçakla elma da soyulur, insan da öldürülür. Cam ekranların, TV/Radyo kanallarının güzel veya kötü olması, insan denen en üstün varlığın elindedir. Millet olarak, bizim elimizdedir. Devlet olarak, biz yaparız.
*SENİN OLSUN!.. isimli şiirimizi, olması gerekenlere ithaf edelim
Kültür köklerimizde musikimiz de var,
Pop Star şarkıları çal senin olsun!.
Mazisine sahip çıkan imanla yaşar,
Kahvede baktığın fal, inanç senin olsun!..

Kızıl renge boyanmış alları seversin,
Sahipsiz zannettiğin malları seversin,
Dağda armutları, bir de balı seversin,
Arılarıma dokunma, bal senin olsun!.

Komşuların için yoktur ufak bir sızın,
Kaldırım yosması oldu sevgili kızın,
Köküne el sürme ulu çınarımızın,
Milletime zarar verme, dal senin olsun!.

Yağmur yüklü bulutlardan rahmet yağacak,
Yükselecek ufuklardan Güneş doğacak,
"Haram, Günah, Cihat, Şer"ri mutlak bilecek,
Cehennem'e giden yol senin olsun!.

Kâşâneler bomboş, vatanın hali yamansa,
Bülbül ötmez, ocak tütmez eller vîrânsa,
Gündüzümüz kara, geceler de dumansa,
İstediğin kadar al, mal senin olsun!.

Bir gün gelir herkes "Ecel Şerbeti" içer,
Ağa olsa, paşa olsa, kefeni biçer,
Berzâh Âleminde, Sırat'tan zorla geçer,
Rahmetli insan, Fatihalar sana olsun!.

Kemâli'nin gönül gözü elbette toktur,
Seni bilirim maddeye hevesin çoktur,
Sana verebileceğim elmaslar yoktur,
Kalemle selâm hediyem, al senin olsun!.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem