"DİPSİZ KUYU", "ÇIKMAZ SOKAK" LARDA KAYBOLANLAR..
Eklenme: 22.03.2007 10:20
"İnsanımıza hizmeti hedef almadan yaşanan bir hayatın, içinde binler ihtirasın kol gezdiği vahşilerin hayatından farkı nedir?" sualini soran Ehl-i Dil yanında; "Doğruluk ve hak istikametinde her hareketi alkışlamak, hakka karşı saygılı olmanın ifâdesidir." Diyenler yanılmazlar. Toplumumuz büyük bir kaos yaşıyor, insanlar sapla/samanı birbirine karıştırıyorsa, hak tecelli etmiyor, adalet terazisi yanlış çalışıyorsa, ahlaki değerler yozlaşmış veya soysuzlaşmışsa, imanlar yara almış, beyinler yıkanmış, kulluk görevi unutulmuş, sünnetler terkedilmiş, medeniyet ve çağdaşlık adına cinayetler işleniyor, kantarın topu kaçmışsa; yukarıda bahsettiğimiz ölçü bozuklukları vardır da ondan..Ayarlar bozulmuş, ilim ve bilim adına, devleti/milleti yönetme adına ateşten gömlek giyenlerin sayısı azalmış, dipsiz kuyularla, çıkmaz sokaklarda kaybolanların sayısı artmıştır da ondan.. "Şehvet/Şöhret/Mal" hırsı bizleri bürümüştür de ondan...İnsan-ı Kâmil yetişmiyor da ondan..
"İnsanlar arasında, çok cüz'i şeylerle satın alınabilecek kadar ucuz olanların bulunduğu gibi, dünyalar dolusu altın ve elmaslarla satın alınamayacak kadar pahalı olanları da vardır. Milletleri yükselten de işte ikinci kısımda olanlardır. Pahalı insanlar, yağmur yüklü bulutlar gibi, hep yüksek ideâl ve fâziletlerle yüklüdürler. Bilinsinler, bilinmesinler geçtikleri yerler arkalarından yeşerir gider." kriteri de önemli bir tespit ve hastalıklarımıza teşhistir.
Bursa Belediye Başkanlarımızın,Milletvekillerimizin, parti teşkilatında çalışanların, AK Parti İktidarında görev alanların, köşeyi dönenlerin, bir yerlere gelenlerin ve mangalda kül bırakmayanların "Esfel-i Sâfil"ini biliriz. İdeal ve ideolojilerini, fikir yapılarını, kaç kilo geldiklerini de çok iyi biliriz. Dün beraberdik, bugün bayramlarda bile birbirimizi göremiyoruz. Dün bu yollarda az mı yürüdük, az mı nutuklar attık, az mı bağırdık/çağırdık.. Bugün cenazelerde bile görüşmek mümkün olamıyor. Dün ayni çileleri paylaştık, acı/tatlı günlerimiz oldu, bugün kırmızı mumlu mektuplarla makamlara gitmek bile kolay değil..Dün aksiyon meydanlarında omuz omuza, dava merdivenlerinde mücahit ve maznun, siyaset kürsülerinde reis ve hatip, masa başlarında, sütunlarda "Vatan Kurtaran Aslan", hizmet yarışında, mücadelede önder ve hızlı idik, bugün mahkûm ve mazlum olduk.. Neler değişmedi ki?.. Neleri menfaatlerimize, koltuklara, şöhrete, şana, beş paralık dünya hayatına kurban etmedik ki?... Vefa, yerini cefaya terk etti, dost, dosta düşman oldu nefis arenasında...
Bıyıklarını, saçlarını boyamadan makamına gitmeyen, ilahiyatçı bir başkanımız var.. Önce sakallarını, sonra bıyıklarını kazıyan bir il başkanımız var.. Koltuğa oturduktan sonra, bambaşka olan, kendisine tevdi edilen sorulara cevap verme tenezzülünde bulunmayan bir başka başkanımız var.. Yıllar öncesinden gelen kadroları değiştirmekte güçlük çeken, ekibini kuramadan yılları geride bırakan başkanlarımız var.. Kendisini rahat bırakmasalar bile; her şeye rağmen, Rızâ-i Bâri'yi kazanmak için bir şeyler yapmak için çırpınan bir başkanımız da var.. Sosyal Demokratların izlerini silemeyen, bıraktıkları kötü eserleri değiştiremeyen başkanlarımız var..Milletin vekilleri oldukları halde, milletin içine çıkmayan, çıkamayan, şov yapmasını çok iyi beceren, halktan ve Haktan kopan, yedi sülalesini iş başına getiren vekillerimiz var.. "Döndüm geriye baktım, dört yıl geçmiş, duymadım eyvah!.." diyen bürokratlarımız var..
Büyükşehir Belediye Başkanımız için, bir çetele tutar gibi olup/bitenleri kaydedenler var.. Belediye meclis Üyesi Semih Pala'nın internet sitesinden bazı çentikleri, satır başları ile buraya almak istiyorum. Kâmil Kepecioğlu'nun "Bursa Kütüğü" gibi bir gündem...
İşte bazı alıntılar:
* 40 film seyrettirmek için, 1-2 trilyon harcandı.
* Belediye parası ile kıtalar arası ülkelere geziler yapan, özel otobüslerle basın mensuplarını İstanbul'a taşıyarak, basın toplantılarını İstanbul'da Swissotel The Bosphorus Neuchhotel balo salonunda yapıyor.
* Gürsu hali kapatılıyor mu?..
* 150 bin metrekare alan üzerine inşa edilecek, 40 bin metrekarelik, bedavaya yapılabilecek Bursa hal inşaatı için, 40 trilyon lira harcanacak.
* On kişiyle, on günlük Avustralya sefasından gelen başkan, meclise katılmıyor. İstifa etmelidir.
* Büyükşehir bütçesi küçülüyor. 650 trilyondan, 2 yılda 560 trilyona indirilen bütçe... 2007 yılı içinde Bursa Büyükşehir belediye sınırları içinde harcanacak para yaklaşık 1 katrilyon TL.
* Belediye ilanlarının parasını kim veriyor? Değirmenin suyu nereden geliyor? Hikmet Şahin'in, tam sayfa ilanlarının parasını kim ödüyor?
* "Dünyanın en büyüğü.." uydurması.. (Mudanya-Güzelyalı iskelesi ile, İstanbul-Yenikapı arasında çalışacak feribotların en büyüğü sitesi ve resmi konulmuş.)
* Belediyenin kayıp Halk Bankası hisseleri var mı?.. Belediye zarara uğratıldı mı?..
* Yasaya aykırı olarak yapılan fıskiyeli süs havuzları için İçişleri Bakanlığına gönderilen soruşturma dilekçesi..
* Kent Meydanı inşaat alanı daha da büyütülüyor. 28 bin metrekareyi 68 bin metrekareye, yer altındaki iki katı dört kata çıkartan belediye bu kadar devasa boyuttaki inşaatlarını hâlâ yeterli bulamadı mı?.. Kent meydanı alış/veriş merkezi mi?..
* İhale oyunları ile ihaleler veriliyor. Kendi arsasında, kendi imzasıyla plan yapıp, 3-4 trilyonluk köşk inşaatları yapılıyor. 50 milyarlık kol saati takılıyor. Ekmek fabrikasına 300 milyara makam aracı aldırılıyor. Başkanlık konutunun sadece tamirine 200 milyar harcatılıyor. 800 milyara makam odaları yaptırılıyor.
* Yüz trilyon harcanan ulaşım yatırımları, trafiği felç ediyor. 3 yıldır Haşim İşcan Caddesi açılamıyor. 3 yılda Filament kavşağını yapamadılar.
* Merinos Parkına 50 trilyon harcanıyor.
* Hodri meydan!..
* Kültür A.Ş. belediyenin şirketi değilmiş..
* Edebiyat günlerindeki ayıp???. Hayali isimlerin yazıldığı programlar...
* "Kalbi kırılmış, çok incinmiş, darılmış, üzgünmüş, içi yanıkmış" vah!.. vah!... vah!..
Bu tespitler, Semih Pala'nın çetelesinden çentikler.. Başkana ve bazılarına göre "Ters Köşe, Sivri Adam, Radikal görüşlü" meclis üyesi Semih Pala'nın internet sitesinden...Bazı sakıncalı gördüğüm cümleleri, iddia ve yorumları da buraya almadım, arzu edenler sitesinden okuyabilirler.
Hayret doğrusu, bu iddialar doğru ise netice ne olur?.. İnternet sitelerinde yer alan yazılar kontrol edilmez mi?.. İddiaların üzerine gidilmez mi?..Kim kimden şikâyetçi, kim haklı, kim haksız?.. Ne oluyor Allah aşkına!..Bize ne oldu, biz niye böyle olduk?..Bilen varsa söylesin..
|