ÂDEM DEYİP GEÇERİZ...
Eklenme: 07.11.2018 12:32
Osmanlıca yazılışı ile Âdem, adem olarak söylediğimiz, yazdığımız ÂDEM; mânası derin, anlamı fazla olan bir temel değerimizdir.
Çeşitli ansiklopedi ve kitaplardaki anlamı, çok çeşitli olup, verdiği mesajlar önemlidir.
“İnsan, insanoğlu, adam.
İnsanda bulunması gereken olumlu özelliklere sahip olan kimse.
Dinî inançlara göre yaratılan ilk insan ve ilk peygamber.
Yokluk
Örnek: Ne civarda bir köy var ne bir evin hayali / Sonun ademdir diyor insana yolun hâli. F. N. Çamlıbel
Hiçlik.
Dini inançlara göre ilk yaratılan insan ve ilk peygamber.
İnsan, insanoğlu.
Mec. İnsanda bulunması gereken olumlu özelliklere sahip olan kimse.
1. Allah’ın yarattığı ilk insan, insan soyunun atası ve ilk peygamberi. 2. adam. 3. iyi, temiz kimse. adem (a.s.) ilk insan ve ilk isimlendirilen varlık. kur’an’da Hz. adem’in 25 yerde ismi geçer.
Yokluk, olmama, bulunmama.
İnsan. İlk insan ve ilk peygamber (A.S.)Allah ilk insan olarak Adem'i, sonra eşi Havva'yı yaratmıştır. Bugünkü insanlar onlardan türeyip çoğalmıştır. Bazı dine tabi olmayanlar, insanın maymun soyundan bir hayvandan türediğini iddia ederler. Bu iddia kasıtlıdır, çünki ilmi ispatı yapılamamıştır. Laboratuvarlarda küçük canlılar üzerinde yapılan çalışmalar göstermiştir ki, canlının genetik yapısında meydana gelen değişiklik sonucu türeyen yeni canlı, ana-babasından daha mükemmel değil; dejenere olmuş, soysuzlaşmış, bozuk bir şekil almıştır. İnsan ise en mükemmel mahluktur. Kaldı ki bu güne kadar bir canlının değişip başka bir canlı haline geldiğini kimse görmemiştir. Bugünkü maymunlar da hala insan olmamışlardır. Bugünün psikoloji ve felsefi antropolojisi insanın mahiyetçe, özce hayvandan farklı olduğunu kabul etmiştir. Yani: Cenab-ı Hak, Adem'i (A.S.) bütün kemalatın mebadisini tazammun eden ali bir fıtratla tasvir etmiştir ve bütün maalinin tohumlarına mezraa olarak yüksek bir istidat ile halketmiştir ve mevcudatı ihata eden ulvi bir vicdan ve ihatalı on duygu ile teçhiz etmiştir; ve bu üç meziyet sayesinde, bütün hakaik-ı eşyayı öğretmeye hazırlamıştır, sonra bütün esmayı kendisine öğretmiştir. Adem'i halketti, tesviye etti, cesedine nefh-i ruh etti, terbiye etti, sonra esmayı talim etti ve hilafete namzed kıldı. Sonra vakta ki Adem'i melaikeye tercih etmekle rüchan mes'elesinde ve hilafet istihkakında ilm-i esma ile mümtaz kıldı. İ.İ.)(Hz. Adem'in (A.S.) Cennet'ten ihracı ve bir kısım beni-ademin Cehennem'e idhali ne hikmete mebnidir?Elcevap: Hikmeti, tavziftir... Öyle bir vazife ile me'mur edilerek gönderilmiştir ki, bütün terakkkiyat-ı maneviye-i beşeriyenin ve bütün istidadat-ı beşeriyenin inkişaf ve inbisatları ve mahiyet-i insaniyenin bütün Esma-i İlahiyeye bir ayine-i camia olması, o vazifenin netayicindendir. Eğer Hz. Adem Cennette kalsaydı; melek gibi makamı sabit kalırdı, İstidadat-ı Beşeriye inkişaf etmezdi. Halbuki yeknesak makam sahibi olan melaikeler çoktur, o tarz ubudiyet için insana ihtiyaç yok. Belki hikmet-i İlahiye, nihayetsiz makamatı kat' edecek olan insanın istidadına muvafık bir dar-ı teklifi iktiza ettiği için, melaikelerin aksine olarak mukteza-yı fıtratları olan malum günahla Cennet'ten ihraç edildi. Demek Hazret-i Adem'in Cennet'ten ihracı, ayn-ı hikmet ve mahz-ı rahmet olduğu gibi; küffarın da Cehennem'e idhalleri haktır ve adalettir.” M.)
(Bak: Terakkiyat) (Osmanlıca'da yazılışı: Âdem)
ÂDEM-İ ÂBÂD: Yokluk. Yokluk Âlemi. ADEM-İ ABESİYYET: Abes OLMAYIŞ. Faydasız ve boş olmamak. ADEM-İ BÂSİRET: Bâsiretsizlik, görüşsüzlük. ADEM-İ DİKKAT: Dikkatsizlik. ADEM-İ EMNİYET: Emniyetsizlik. Güvensizlik. ADEM-İ HÂRİCİ: İlm-İ İlâhide mevcut olup, maddi vücudu olmayan. ADEM-İ İHTİLAF: Birlik. Beraberlik. Uyuşma. Anlaşma. ADEM-İ İKTİDAR: İktidarsızlık. Güçsüzlük. Kuvvetsizlikten gelen hastalık. ADEM-İ İMKÂN: İmkânsızlık. Mümkün olmayış. ADEM-İ İNKÂR: İnkâr etmeme. İnkârsızlık. ADEM-İ İSTİMA: Huk. Mahkemede davanın dinlenmemesi. ADEM-İ İTÂAT: İtaatsizlik, emri dinlememek. ADEM-İ İTİKAD: İtikatsızlık. ADEM-İ İTİLÂF: Ülfetsizlik, anlaşmazlık. ADEM-İ İTTİFAK: İttifaksızlık. Uyuşmazlık. ADEM-İ KABUL: İsbatı tastik etmemek. İman hükümlerini lakaydılıkla karşılamak, nefi ve inkâr etmek, kabul etmemek. Gz kapamak gibi cahilane bir hükümsüzlük. Bir terk, bir cehl-i mutlak. ADEM-İ KİFÂYET: Kifâyet etmeme, kâfi gelmeme, yetmezlik. ADEM-İ MERKEZİYYET: Bir idari taksimattaki parçaların ( vilayet, belediye ve köy) muayyen hususlarda kendi kendilerine idare salahiyetleri. Bir yere bağlı olmaksızın veya bir yerden idare edilmeksizin olan muamele. Bütün kısım ve şubelerin kendi kendilerini idare tarzı.
ADEM-İ MES’ULİYET: Mes’uliyetsizlik, sorumsuzluk. ADEM-İ MEVCUDİYYET: Yokluk. Olmama. ADEM-İ MUVAFAKAT: Razı olmayış, muvafakat etmeme. ADEM-İ MÜBÂLAT: Dikkatsizlik. ADEM-İ MÜDÂHALE: Karışmamazlık. ADEM-İ MÜSÂADE: İzinsizlik. Müsadesizlik. ADEM-İ SALÂHİYET: Selâhiyetsizlik, yetkisizlik. ADEM-İ SIRF: Yokluk. Mutlak yokluk. ADEM-İ TAHAYYÜZ: Boşlukta yer kaplamamak. Mekândan münezzeh oluş. Yer ile bağlı olmamak. Hacmi olmayış.ADEM-İ TAKAYYÜD: Kayıtsızlık. Bir şeye bağlı olmayış. Kıymet vermemek. Üzerine almamak. ADEM-İ TÂKİB: Takipsizlik. Huk. Muhakemeye lüzum görmemek.ADEM-İ TE’DİYE: Borcunu ödememe. Gibi çok sayıda terkip yapılan ADEM,büyük bir deryâ, deryâ içinde damlalardır.
Soyundan geldiğimiz Âdem olmak, Adam olmak, yokluk, hiçlikte adem sıfatı taşımak her kula nasip olmaz. Mevlâ nasip olan kullarından eylesin.
|