:: YAZI

Eklenme: 03.03.2007 04:29 


Son yıllarda her nedense unutturulmaya çalışılan mahalli kurtuluş günleri sönük geçmekte, millî heyecan azalmaktadır.
Ermeniye "Ermeni" demekten çekindiğimiz, "Hoşgörü ve Hümanizm"oyunları ile düşmanlarımızı ve "Millî Kin"i rafa kaldırdığımız bir kaos asrı, izlerin ve yolların kaybolduğu bir karanlık çağ, hepimizi etkiledi, uyuttu, uyuşturdu, susturdu...
Ermeni, Rus, Fransız, Yunan, Bulgar, İngiliz, Alman gibi çetelerin ve emperyalist diğer güçlerin işgal ettiği topraklarımızda "Millî Kin"in unutturulmak istenilmesinden daha büyük gaflet, hatta hıyanet olabilir mi?
Globalleşen dünya dolmaları yutturulmak istenilmekte, oyun içinde "oyunlar" hazırlanarak, uygulanmaktadır. Çanaklık yapan bazı medya organları yüzünden de beyinler yıkanmakta, hamasi duygular yok edilmekte, ahlaki değerler alt/üst olmaktadır.
21 Şubat 1918 Bayburt'un Ermeni / Ruslardan kurtuluş günüdür. Topraklarında on bin çeşit bitki bulunan, Türkiye'nin en küçük vilayeti Bayburt'un..
Dün; Bayburt'ta, Gümüşhane'de, Van'da, Erzurum'da ve diğer illerimizde, 6 Şubat 1992'de Azerbaycan/Hocalı'da Türk oldukları için 613 Azeri öldürüldü, 1275 kişi esir alındı, hamile kadınların karnı deşildi, 17 Temmuz 1995'de Bosna'da Srebrenitsa'da sekiz bin Boşnak erkeği Sırp askeri tarafından makineli tüfeklerle tarandı, kadınlara tecavüz edildi.Bu savaşta 300 bin insan öldürüldü. Zulüm ve mezalime Bugün de devam eden "Ermeni Mezalimi" ni Müslüman Türkün kara kitabına ve tarihe yazdıran kurtuluşun 89. yılı...
Ne tez unuttuk o karanlık günleri, tarihin bile utandığı mezalimi. Taş mağazalarda diri diri yakılan analarımızı, babalarımızı, dayılarımızı, çocuklarımızı, gelinlerimizi ne çabuk unuttuk?.. Ermeni'yi ve "Ermeni Mezalimi"ni ne çabuk unuttuk?...
(İki DVD.den ibaret Sarıgelin isimli Ermeni dosyasını herkesin, eli kalem tutan aydınlarımızın mutlaka izlemesini isterim.)
Henüz takvim yapraklarından çıkarılmayan mahalli kurtuluş günleri; özellikle gençlerimize öğretilmeli, mezalim ve millî kin miras bırakılmalıdır.
Tarihte ikinci medeniyet merkezi olarak bilinen Bayburt'un kurtuluş günleri, her yıl muntazaman, ilgili dernek ve vakıflar tarafından, yurdumuzun her tarafında kutlanmakta, muhteşem olmaktadır. Ancak; tarihi özelliği ve kasvetli günler unutturularak, bir konser haline getirilmesi, insanımızın milli his ve duygulardan koparılması büyük bir hata ve şehitlerin kemiklerini sızlatan bir vesika haline gelmektedir.
Bayburt ve değerlerine sevdalı olmak, bir ayrıcalıktır. Yıllar önce, kimselerin davaya sahip çıkmadığı bir zamanda; madde ve manevî varlıklarını Bayburt'a adamış nice değerler geldi/geçti bu handan..Bayburt Eğitim Kültür ve Hizmet Vakfı binası İstanbul/Fındıkzade'de yapılırken; çekilen çileleri ve aşkın verdiği tadı, günümüz gençleri bilmezler. Rahmetli Tevfik Hacıbeyoğlu ve arkadaşları ile az mı koşuşturduk, yazılar yazdık, konuşmalar yaptık. İstanbul'da bulunan dernekleri bir çatı altında toplamak için az mı gayret gösterdik, yazdık, konuştuk, bağırdık/çağırdık..Bayburt değerlerini yaşatmak için az mı eserler bastık, sempozyumlar düzenledik, konferanslar verdik, geceler yaptık.. Ve bu günlere geldik.. Maziyi ve hizmet edenlere karşı vefasızlığın boyutlarını bilemiyorum.
Vakıf ve derneklerde siyasi amaç, ideoloji ve menfaat olmaz. Partilerde bir yere gelmek, bir koltuk kapmak, Ankara'ya gitmek veya çeşitli çıkarlar sağlamak olmaz. Adı kültür ve yardımlaşma olan yerde, kültür ve yardımlaşmanın zıddı hareket ve fiiller hiç olmaz. Vakıf ve dernek yararına toplanan/bağışlanan paralarla, Sibel Can gibi etini/budunu/sesini satanlara milyarlarca ödeme yapılması hiç olmaz. "Parası olan konuşur.." misali, zenginlere verilen ziyafet ve plaketler yanında; sevdalıları, kültür elçilerini, yazarları, şairleri, ozanları unutmak hiç olmaz..Cumhuriyet tarihinde zihniyeti, icraatı ile buluşmayan/barışmayan,Devr-i Sabık Lideri İnönü'nün yaptırdığı köprüden aylarca geçmeyen vesikası tarihe geçen CHP. Milletvekillerini kurulu zemberek gibi mikrofona çıkarıp, siyasi bezirgânlık yapan, iktidara ve manevi değerlere hakaret edenlere meydan vermek; hiç ama hiç olmaz. Ermeni döllerine teslim olmamak için kendilerini kuyulara atan analar, bacılar, gelinler, kızlar Bayburt ve Bayburtlunun "Şeref tabloları" arasında yer alır. Asrımızın cahiliye adetlerinden biri olan sahneye çıkarılan dansöz kadınların sesinden, etinden, budundan "dört köşe" olmak hiç olmaz. Parası ve tabancasıyla göreve gelenler, makam ve şöhret basamaklarını kullananlar hiç olmaz.. Bize Bayburt'u ve millî/mânevi değerlerini emanet bırakan şühedanın kemikleri sızlar, Mahşer günü davacı olurlar, bizi kimseler kurtaramaz.
İstanbul'da yönettiğimiz bir gecede, bu yaranın acılarını duyduk, yaşadık. On binlerin takip ettiği gecede; siyasi bir partinin milletvekilinin konuşmalarının ne kadar dengesiz, yersiz ve tutarsız olduğunu hemşerilerimiz yaşadılar, üzüldüler, hepimiz üzüldük...
Anadolu ve yurt dışında 2.5 milyon Bayburtlu olduğu söylenir. Sadece İstanbul'da 114, Anadolu yakasında 43 Bayburt Derneği bulunduğu gerçeğinde; nerede olduğumuzu iyi iyi bilmeli, "İkinci Plevne" Destanı ile medeniyet merkezi özelliğimizi unutmamalıyız.
"Madem biz Bayburtluyuğ, hepimiz birük!.." haykırışı ile:
Sus sözümün üstüne,
Yan közümün üstüne,
Ha bastın toprağıma,
Ha gözümün üstüne!
Dizelerinde yer alan mesajları hiç, ama hiç unutmamalıyız!..

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem