DADAŞ ERZURUM’UN BAĞRINDAN İKİ ANA: KARAFATMA – NENEHATUN
Eklenme: 04.10.2018 11:52
KARAFATMA
KaraFatma (Fatma Seher Erden), 1888 yılında Erzurum'da doğdu. Balkan, Kafkas ve Kurtuluş savası cephelerinde aktif olarak görevler alarak, adini tarihin sayfalarına altın harflerle, bir Türk kadın kahramanı olarak yazdırdı.
Zengin bir çiftçinin kızı olan Kara Fatma, kocasının vefatı üzerine İstanbul’a gelerek Kasımpaşa semtine yerleşti. Ülkemizin dış düşmanlar tarafından işgal edildiği o buhranlı yıllarda sekiz yasındaki yeğeniyle beraber Anadolu'ya geçti..
Milli Mücadele'nin ilk günlerinde Yunanlıların Anadolu'da icra ettikleri insanlık dışı zulmü duyunca, İstanbul’da oturmak ağırına gitti ve hemen cepheye koştu.
Asker eşiyle cepheden cepheye koştu, askerlere yemek pişirdi, gazilerin yaralarını sardı.
Kocası Derviş Bey, Sarıkamış Muharebelerinde şehit düşünce, memleketi Erzurum’a döndü.
1919 Kongre günlerinde, Milis Müfreze Komutanı olarak görevlendirilerek, batı cephesine gönderildi.
İzmir’in Yunan işgaline uğraması üzerine İzmir’e geçerek düşmanlarla savaştı. Üçyüz kişiyi aşkın birliği ile Birinci ve İkinci İnönü Muharebesi, Sakarya Meydan muharebesi ile Dumlupınar meydan muharebesinde savaştı. Yunan kuvvetlerine esir düştü, kaçmayı başardı. Onbaşı rütbesi ile, kadınlardan oluşan birliği ile savaştı, 25 Yunan esiri ile geri döndü. Çavuş olan rütbesinden sonra, gösterdiği basarılar neticesinde Üsteğmen rütbesine kadar yükselen ilk Türk kadın subayı oldu.
Türk Milleti O'na minnet borcunu ödemek üzere İstiklal Madalyası verdi. Kendisine bağlanan emekli maaşını almayarak Kızılay’a bağışladı. 1954 yılında TBMM'ce Tekrar aylık bağlandı, 2 Temmuz1955 yılında, İstanbul Darülaceze’de vefat etti. bundan bir yıl sonra Erzurum'da vefat etti.
Âsîl ve cesur Anadolu kadını olarak üzerine düşen görevi eksiksiz yapmanın onurunu hep taşıdı. O san ve şöhret peşinde koşmadı, kendisi ile görüşmeye gelen gazetecileri çok defa geri çevirdi. Yaptığı mücadelenin, gösteriş aracı yapılmasına izin vermedi.
Kimseden en küçük bir maddi talepte bulunmadı.
Karafatma ana için: “Millî Mücadelede Bir Kadın Üsteğmen Karafatma” isimli eser yazarı İlknur Bektaş’ın kitabından başka eser olmaması ibret verici ve düşündürücüdür.
59 yıl sonra İstanbul Beyoğlu Kulaksız Mezarlığında, Karafatma için bir anıt mezar yapılması, fedakâr ve cefakâr ananın anılması sevindirici olmuştur.
Sol zihniyetli bir Belediye Başkanının bulunduğu Bursa Nilüfer Semtinde bir heykeli bulunan KARAFATMA’nın mezarının Erzurum’a naklini bekliyoruz. Dadaş vefasız değildir, değerlerine sahip çıkar, yeri geldiği zaman da fışkırır taşar.
Kendisine Cenab-ı Hakk'tan sonsuz Rahmetler bahsetmesini niyaz eder, yeni nesillerimize örnek olmasını temenni ederiz.
NENEHATUN
Nene Hatun (d. 1857- ö. 22 Mayıs 1955) 93 Harbi olarak da anılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Nene Hatun Erzurum'daki Aziziye Tabyası'nın savunulmasında kahramanca çalışarak adını tarihe yazdıran Türk kadınıdır. Aziziye savunmasına 20 yaşlarında genç bir gelinken, küçük yaştaki oğlunu ve 3 aylık kızını evde bırakarak katılmıştır.
Nene Hatun 1857 yılında Erzurum'da doğdu. 1877 yılında 8 Kasım'ı 9 Kasım'a bağlayan gece, Osmanlı vatandaşı olan Ermeni çeteleri Erzurum'un Aziziye Tabyası'na girmeyi başarmışlardı. Tabyayı koruyan Türk askerlerini uykuda yakalayıp kılıçtan geçirdiler. Bu sırada arkadan gelen Rus askerleri ise hiçbir zorlukla karşılaşmadan tabyayı ele geçirdiler. Baskından yaralı olarak kurtulan bir er haberi Erzurumlulara ulaştırdı. Sabah ezanından hemen sonra "Moskof askeri Aziziye Tabyası'nı ele geçirdi" şeklinde minarelerden Erzurum halkına haber verildi. Bu haberin ardından Erzurum halkından silahı olan silahını, olmayanlar ise balta, tırpan, kazma, kürek, sopa ve taşları ellerine alarak Tabya'ya doğru koşmaya başladılar. Koşanlar arasında, erkeği cephede çarpışan Nene Hatun da vardı. Ağabeyi Hasan bir gün önce cepheden yaralı olarak gelmiş ve kollarında can vermişti . Nene Hatun üç aylık bebeğini emzirdikten sonra, "Seni bana Allah verdi. Ben de Ona emânet ediyorum." diyerek vedalaştıktan sonra bir kaç saat önce ölen ağabeyinin tüfeğini alarak sokağa fırlamıştı.
Erzurumlular, ölüme gittiklerini bildikleri halde, Aziziye Tabyası'na doğru koşuyordu. Tabyaya yerleşmiş olan Rus askerleri, gelenlere yaylım ateşi açtı. Ön sıradakiler o anda şehit oldular. Arkadakiler, geri çekilmek yerine daha bir kararlı ve hızlı olarak ileri atıldılar. Demir kapılar kırılıp içeri girildi. Göğüs göğüse bir savaş başladı. Mükemmel silâhlarla donanmış Rus ordusu, baltalı-tırpanlı, taşlı-sopalı halk karşısında yarım saat tutunabildi. 2300'e yakın Rus askeri öldürülüp, Tabya geri alınmıştır. Türk tarafında ise 1000 kadar şehit verilmiştir.
Nene Hatun o günleri özetle şöyle anlatmıştır:
Ağabeyim Hasan cepheden ağır yaralı olarak bir gece önce eve gelmişti. Bir yandan ona bakarken, bir yandan da 3 aylık çocuğumu emziriyordum. Kardeşim o gece kollarımın arasında öldü. Sabaha karşı minarelerden 'Moskof Aziziye'ye girdi' diye haykırışlar başlayınca, kardeşimin alnını öpüp, 'Seni öldüreni öldüreceğim' diye and içtim. Yavrumu Allah'a emanet ettikten sonra, ağabeyimin tüfeğini ve satırımı alıp dışarı fırladım. Sel gibi Aziziye'ye akıyorduk. Tabyanın mazgallarından düşman ölüm yağdırıyordu. Düşmanda iyi silah vardı, bizde de iman. İleri atıldım. Dadaşlar arasına karıştım. Satırım durmadan kalkıp iniyordu.
Tabya'nın geri alınmasının ardından, aralarında Nene Hâtun'un da bulunduğu yaralıların tedavisine başlandı. Fakat bu sırada Nene Hâtun yaralı olmasına rağmen diğer yaralıların tedavisini yapmak için çalışmıştır. Nene Hâtun bu özverisiyle tanınıp, saygı ile sevilmiştir.
Nene Hatun'un vatan için gece başlayan mücâdelesi, tüm düşman Erzurum'dan kovuluncaya kadar devam etti. Erzurum'un her karış toprağında cephâne taşıyarak, yaralılara hemşirelik yaparak, yemek pişirerek, su dağıtarak, hizmetten hizmete koşarak destanlaştı. Gazi Ahmed Muhtar Paşa'nın zaferinde Nene Hâtun'un ve onun vatan aşkını paylaşan bütün insanların da payı vardı.
Ölümünden bir yıl önce kendisini ziyaret eden NATO'da görevli Amerikalı subayın bir sorusuna: "Ben o zaman gereken şeyi yapmıştım. Bugün de gerekirse aynı şeyi yaparım" cevabını vermişti.
1955 yılında yılın annesi seçilmiştir. 98 yıl yaşadığı Erzurum'da 22 Mayıs 1955'da zatürre hastalığından dolayı vefat etmiştir. Nene Hatun, kurtuluş mücadelesini verdiği Aziziye Tabyası'na defnedilmiştir.
Türk Kadınlar Birliği tarafından ölümünden 3 ay önce yılın annesi seçilmiştir.
Bursa'da bir heykeli bulunan KARAFATMA'ya Erzurumlular yeteri kadar sahip çıkıyor m?..
Karafatma isimli başka analar, çeşitli gazetelerde yayınlanırken, ERZURUM'LU KARAFATMA nerede?...
|