ÇIK İŞİN İÇİNDEN....
Eklenme: 21.05.2018 11:59
Öyle bir zaman dilimi içinde yaşıyoruz ki; Sapla/Saman birbirine karıştı. Doğru ile Eğri, Haram ile Helal, Günah ile Sevap kimileri tarafından ayrı ayrı anlatıldı. Herkes Âlim, herkes bilge kişi, herkesin kalbine veya gönlüne bak...
Proje oldukları kesin olan, bazı TV. Kanallarında, Medyada ağzı olan konuşuyor. Her kafadan bir ses yükseliyor. Herkes bir fetva makamı halinde ahkâm kesiyor. Çıkarılan Kur’an-ı Kerim Meâlleri, türlü türlü... İdeal ve ideolojilere göre hazırlanan kitaplar bir başka âlem...Hele takvim yaprakları, tezat ve tenakuzlarla dolu, beyinleri yıkıyor, yeni bir Din anlayışı meydana getirme gayretinde.. (!)
Bu yazımda, sizinle bir takvim yaprağındaki yazı ile paylaşmak istiyorum.
Dini bir takvim olarak gösterilen, bildiğimiz, aldığımız, duvarlarımıza astığımız, masamızın üzerine koyduğumuz MEVLANA TAKVİMİ’nin 19 Mayıs 2018.Cumartesi tarihli yaprağı aynen şöyle:
İMÂM-I RABBANİ (K.S)’UN DİLİNDEN MȖSİKİ VE SEMÂNIN HÜKMÜ
“Şeriatın hükümlerini kendi aklına göre tatbik etmek isteyen, sadece akli delillerle değerendirmeyi ölçü edinen kimse, peygamberlerin görevini İnkar ediyor demektir. Allah böylelerinin müstehaklarını versin. Bunlarla konuşmak bile akılsızlık olur." ( Mektubat.214)
Namazın hakikatinin bilincinde olmayan bu taifeden büyük bir topluluk ıstraplarını teskin etmenin yollarını semada, nağmelerde, vecd ve teveccüdde aradılar. Matluplarını, nağmelerin perdeleri ardında aramaya başladılar, Böyle
olunca da raksı ve hareketi kendilerine âdet edindiler. Halbuki onlar: "Allah (C.C.)'un haram ettiği şeyde sizin için şifa yoktur"”(Buhari] hadisini
de duymuştular. (Mektubat 261)
"Bid'at sahibine kim saygı gösterirse İslam'ın yıkılmasına yardım etmiş olur, (Taberani eL-Evsâd)
"Bu yüce tarikatın büyükleri cehri zikirden kaçındılar, kalbi zikir emredip sema, raks vecd,tevacüd gibi Resulullah (s.a.v,)'in ve Hulefa-i Raşidin'in devrinde olmayan şeylerden men ettiler. İslam'ın başlangıcında olmadığı için kırk gün halvet yerine halk içinde halveti tercih ettiler," (Mektubat.168)
"Bilesin ki, raks ve sema gerçekte, boş işler ve oyun sınıfına dahildir. Allahü Te’ala'nın:"İnsanlardan bazıları boş sözü satın alır," ( Lokman.6)ayeti de teganniyi, müziği yasaklamakla ilgili nazil olmuştur. Nitekim İbn Abbas.(r,a,)'nın talebesi ve tâbiinin büyüklerinden olan Mücahid,
boş sözden maksat teğannidir, müziktir demiştir,"
“Onlar o kimselerdir ki, dinlerini boş iş ve oyun edinmişlerdir." (En'am.70 )
"... haram bir işi güzel gören kimse mürted olur. lyi düşünmek gerekir, sema ve raks meclislerini yüceltmenin ve hatta bunu itaat ve ibadet
olarak görmenin kötülüğü ya nasıl olur?" ( Mektubat. 266)
(İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Şerife)
EVET; Bu ifadelerle, yazılarla, yazılanlarla işin içinden çıkabilir misiniz?.. Ne anladınız, ne anlatılmak isteniyor, Gaye ne?..
Gelin birlikte gösterilen Âyetlerin meallerine bakalım. ELMALILI M. HAMDİ YAZIR’IN, ASIR yayını kitabında , 34 Ayetli LOKMÂN SURESİNİN, 6 ÂYET MEÂLİ: “ İnsanlardan kimisi, herhangi bir bilgiye dayanmaksızın, Allah yolundan sapıtmak ve (Allah’ın ayetlerini) eğlence edinmek için asılsız söz satın alır. İşte bunlar için alçaltıcı bir azap vardır.”
165 Ayetli ENAM SURESİ’NİN 70. AYETİ İSE: “Dinlerini oyun ve eğlence edinen, kendilerini bu değersiz dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. ....Ve devam ediyor...”
Diyanet İşleri Başkanlığın bastığı MEÂLDE ise Bu ayetler şöyle:
LOKMAN. 6: “İnsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözlerni satın alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.”
EN’AM.70: “ Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya haypatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyeti sürüklenmemesi için kur’an ile öğüt ver.... ve devam ediyor.”
Takvim yaprağında yazılanları anlayarak iyi okuyun ve yorumların tezatlarına bakın. Hem de:Müşkilü’l-Kur’ân (Kur’ân-ı Kerim’in derinliklerine inme, bulma, çözme ve güçlükleri giderme) konusunu da ilk ele alan, birçok sahabeden ders ve bilgi almış, Hz. Osman’ın şahsına çok bağlı olup onun zamanında devlet kademelerinde görev almış, Cemel ve Sıff’ın savaşlarında Hz. Ali’nin yanında yer almış, Basra Valiliğinde bulunmuş valiliği sırasında kendisine atılan bir iftiraya dayanamayıp görevinden ayrılarak Mekke’ye gitmiş ve ömrünün sonuna kadar burada ilimle uğraşmış,“Çocuklarınızın ilk sözü “Lâ ilâhe illallah” olsun gibi 1660 hadis rivayet eden, en çok hadis rivayet eden yedi kişiden beşincisi âdeta zamanın bir ansiklopedisi olan Abdullah ibn Abbas gibi bir Zat’a izafe etmek gibi bir cesaret (!), hata, hıyanet olabilir mi?...
“SÖZ/KELÂM”ı musikiyle izah etmek, Cehri Zikir aleyhinde bulunmak; Din adına bize ne kazandırır, neler götürür?
Karanlıklarda feryat eden, Hak yolu kaybetmiş bir nesil kurtarıcı beklerken, böyle yaralar açmak ne kazandırır, ne kaybettirir?...
|