JÜRİNİN AYIBI...
Eklenme: 11.05.2018 11:31
Bursa Osmangazi Belediyesi tarafından yıllardan beri yapılan TANPINAR EDEBİYAT YARIŞMALARI’nda sabit jüri heyeti kullanılmış, objektif olmayan ve kariyerleri dışında nefislerle değerlendirmeler sonucu, katılımcı eserler arasında çok değerli olanlar derece alamamış, çeşitli şikâyetlere vesile olmuştur.
“Deneme/Mektup/Şiir/Hikaye/Roman” dallarında yapılan yarışmada, ayni jüri üyeleri vazifelendirilmiş, entresan şovlar yapılmıştır. Verilen ödüller, harcanan emekler, basılan kitaplar bir yara ve kambur olmuştur.
Önce şişirtilen, abartılan, hakkından fazla büyütülen “Abdurrahman Çelebi...” misali, Ahmet Hamdi Tanpınar hakında kısa bir biyografi verelim:
“1901 yılında İstanbul’da doğan Ahmet Hamdi Tanpınar, 1961 yılında yine İstanbul’da vefat etmiştir. Türk roman, öykü ve şiir alanlarında eserler vermiştir.
1942-1946 seneleri arasında CHP.Maraş Milletvekili görevinde de bulunmuş, 1946 seçimlerinde aday gösterilmemiştir.
1923 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitiren Tanpınar’ın şiirinin bir başka yönü, Bergson felsefesinden kaynanlanan zaman kavramıdır. Onun eserlerinde zaman, basit bir süreklilik değil, çok katlı ve karmaşık bir akıştır. "Ne İçindeyim Zamanın", "Bursa'da Zaman" şiirleri bu olgunun örnekleridir.
Hikâye ve Romanlarında “Zaman” fikrini ön planda tutarak,” Sanat”anlayışında Paul Valery ve Marcel Proust'un önemli etkileri altında kalmış,Fransız sembolizmini derinlemesine incelemiştir. Rüya, zaman ve bilinçaltı onun şiirlerindeki ana izleklerdir. İlk şiirlerinde hece ölçüsü daha sonra ise serbest ölçüye yönelmiştir.
“17 yıldır devam eden yarışmanın, Mektup dalında düzenlenen bu yılki yarışa, 50 farklı şehirden toplam 342 eser katıldı. İspanya, Almanya, İsviçre, Yunanistan ve Azerbaycan gibi ülkelerden 20 eser başvuru yaptı.
“Osmangazi Belediyesi’nin bu yıl 17.’sini düzenlediği Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Yarışması’nın sonuçları belli oldu. Bu yıl mektup dalında düzenlenen yarışmada birinciliği, Çorum’dan Serkan Erden “Baba” simli eseriyle kazandı.
Ankara’dan Tuba Dere “Ölümsüz Adam” adlı eseriyle ikinci, Antalya’dan Mustafa Tokat da “Sevgili ve Muhterem Efendim” adlı eseriyle üçüncü oldu. Yarışmanın mansiyon ödüllerini ise Denizli’den Hasan Atik “Aziz Hamdi” ve İstanbul’dan Eren Ergün “Sevgili Ahmet Hamdi” adlı eseriyle aldı.
Birinciye 10 bin, ikinciye 7500, üçüncüye 5 bin, mansiyon kazananlara da 2 500 TL ödül verilecek. Yarışmada ilk 35’e giren eserler kitap haline getirilecek.” (Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü)
Basın Müdürlüğü tarafından Belediye sitesinde yer alan haber aynen böyle.
Bursa’dan bir tek kişi yok, mansiyon bile verilmemiş...
Jüri tarafından derece alan eserleri henüz okumadım. Kitap haline getirildiği zaman okumak mümkün olabilir.
Entresan, düşündürücü ve ibret verici yanı, Bursa’dan bir tek derece yok. Hiç olmazsa zevâhiri kurtarmak usüldendir, Jüri kararıyla yarışmanın yapıldığı şehirden katılan eserlerden birine veya birkaçına, hiç olmazsa mansiyon veya “Jüri Özel Ödülü” verilir. Sonra; bu eserlerin hakkıyla derece almadıkları, derece alması gereken eserlerin bulunduğunu söylemek isabetli olmaz mı?
Hele; demirbaş bu jürinin adil, objektif bir kararla derece verdiğine ben inanmıyorum, çünkü jüride olanların hepsini çok iyi tanıyorum.
Yazık oluyor, günah oluyor... Milletin parasını vereceksin, Belediye olarak hizmet ettiğini söyleyeceksin... Şov yapacaksın, medyada boy göstereceksin, sonra da adaletten bahsedeceksin... Var mı böyle bir dolma?...
Hiç bir hak zâyi olmaz, hesap elbet bir gün görülür. Bu dünyada olmasa bile, Mizân başında olur.
Biliyorum bunları söyledim, yazdım, kötü oldum...Bana bu gözle bakılır. Önemli değil, Allah biliyor, görüyor..
“GÜN OLA, HARMAN OLA!..”. Olup bitenlere seyirci kalan, hükmü geçmeyen belediye Başkanımıza da o koltuk bâki değil, bir gün gelir, boşalır.
Yazımı; Belediye Başkanımız ile Jüri üyelerine armağan olmak üzere; şişirilen, olduğundan büyük gösterilen Tanpınar’ın bir şiirine nâzire yaptığım bir şiirimle bitireyim.
SELÂM OLSUN
Selâm olsun bizden güzel dünyaya
Bahçelerde hâlâ güller açar mı?
Selâm olsun sonsuz güneşe, aya
Işıklar, gölgeler suda oynar mı?
Hepsi güzeldi kar, tipi, fırtına
Günlerin geçişi ardı ardına.
Hasretiz bir kanat şakırtısına
Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?
Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,
Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan,
Dönmeyen gemiler olduk açıktan,
Adımızı soran, arayan var mı?...
AHMED HAMDİ TANPINAR
VERDİĞİ İLHAMLA GÖNÜLDEN DAMLALAR
Selam olsun, Selam!; tüm insanlara,
Kıyamet yaklaştı, neyi beklersin?
Kelâm olsun, kelâm; şer isyanlara.
GÜNEŞ/AY DOĞAR, RIZIK KAPINDA.
RAHMETİ YAĞAR, HİKMET YAPINDA.
Selâm olsun, Selam!; ışık tüllerde,
Hicrân-ı Feryât, gonca güllerde,
Maziye hasretle, geçen günlerde,
Sevdâ/Şefkatle, Aşk, Bülbüllerde.
GÜZEL OLAN GÜZEL, CEMÂLDE ARA,
GÜZEL AŞKA ÖZEL, OLMAZ YÜZ KARA.
Uzak değil şimdi, Hasret-i Vatan,
Bekleriz gündüzü, geceler yatan,
Vakt oldu İkindi, bir güne katan,
Secdede ak yüzü, nefsini satan.
KAR/TİPİ/FIRTINA, RÂHMET-İ HAK’TAN,
AŞK YÜKLE SIRTINA, BEKLE IRAKTAN.
Güllerle sarmaşık, kuşlar sesinden,
Âşık oldu âşık, Aşk nefesinden,
Helâlse bir kaşık, hak kesesinden,
Libâs dışardan şık, başta fesinden.
DÜNYA BİR GEMİDİR, BİNER GİDERSİN,
AŞK HAYAT DEMİDİR, VARSA ÇEKERSİN?
Sormasın kimseler, Hayatta seni,
Herzeler/ Nesneler, deniden deni,
Kasa/Cep/Keseler, yeniden yeni.
Bin türlü deseler, KEMÂLİ beni.
HAK VARSA NE GAM VAR, ARAMASINLAR,
ZÜLÜF GÖRMEZ AĞYAR, TARAMASINLAR.
KEMÂLİ
(11 MAYIS 2018/CUMA)
|