:: YAZI

Eklenme: 13.01.2007 04:36 


Tarihe göz attığımız zaman; dünden bugüne bütün fenalık ve felâketler, onların daha kötüsü nazara alınarak, millete kabul ettirilmiştir. Hatta: "Ehven-i Şer" diyerek, alkış tutulan, tutturulan olayların sayısı az değildir. Hâla ayni oyunlar gündemdedir, millet uyutulmaktadır. Tıpkı; "Dinsizi görünce, imansıza rahmet okuma" nın atalar sözü halinde dilimizde pelesenk olduğu gibi...
Milleti millet yapan değerlere ters düşen bu hâin fikirler, hangi mel'un sistem ve "..izim" lerden kaynaklanırsa kaynaklansın; inançlarımız, tarihi düşüncemiz, kültür köklerimiz, örf ve adetlerimiz adına böyle bir izâfiliği kabullenme, sonu gelmeyen bir soysuzlaşma ve yozlaşmaya "Evet" demekten başka bir şey değildir. Tıpkı Tanzimat'la başlayan Batılılaşma hareketlerinde ( Zerre kadar iyi düşünce varsa bile..) Şems'e varan hata ve yıkımlar yüzünden, pislikleri bugüne kadar temizlenemeden gelmiş, açılan yaralar kangren ve kansere dönüşmüştür. "İnsanlık hüsrândadır..."
"Değerliler bir kenarda yapyalnız,
Değersizler elde gezer tertemiz,
Alan kör, satan kör, kantar ayarsız;
Saman pahasına buğday satılır..."
Dizelerinde Ozan Huzuri, asırlar ötesinden günümüze kadar gelen acı bir gerçeği dile getirir.
"Na ehil olanda olmaz kemâlât,
"Fetârda" sırrını bilenlerden sor..."
Mısrasında, ehil olmayanlarda kemâlâtın bulunamayacağını ifade eder.
"Neler gördük, tarih olan neler gördük;
Gülen yüzler, ağlamayan gözler gördük,
Yıllar geçti, ömür bitti, herkes gitti;
"Kör Kuruş" etmeyen nice sözler gördük."
Dizelerinde Kemâli adeta bir devrin seremonisini anlatır durur.
Yolların kaybolduğu, izlerin silindiği, tutulan her şeyin ele geldiği, döküldüğü bir toplum hayatında; karamsarlık, isyan ve feryatlar bitmez. Haklı olarak isyan edenler, feryadı nefislerinin ötesine, bozuk ölçülerin dışına taşıyanlar; doğruluk ve hak istikametinde her hareketi alkışlarlar, bu hakka karşı saygılı olmanın ifadesidir. Tenkit ettikleri, feveran gösterdikleri, hakkı yerden kaldırmak için gerekirse kırbaç, sille/tokat yedikleri noktalar iyi bilinmeli, yeis ve karamsarlık ile karıştırılmamalıdır.
Bozuk ölçülerden sadece biri olan, Osmanlının Dibacesi Bursa'da hâlâ hatadan dönülmeyen okullara isim verme meselesini gel de yazma?.. Turan Tayan Lisesi, Orhan Taşanlar İlköğretim Okulu, Zekâyi Gümüşdiş İlköğretim Okulu ve diğerleri... Üçü de hayatta, üçünün de alâmet-i farikaları belli..
Turan Tayan siyasi hayatında zikzaklar yapan, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Doğruyol Partisi arasında mekik dokuyan, menfaatinin garanti olacağını gördüğü yerde demir atan, Milletvekili seçilen, hatta Milli Savunma Bakanlığına kadar yükselen, adı beynelmilel masonlar listesinde yer alan bir siyaset adamı. Şimdi de rotası Doğru Yol partisinde, bakalım zaman kayığını nereye götürecek?.. Orhan Taşanlar merkeze alınan cezalı bir vali. Mürseller Köyü ile Kızılköy arasında taraf olan, iki köy arasında çıkan arazi olaylarında kan akan, insan ölen, hamile kadınların çocuklarının düşmesine kadar varılan, Evci davasında basında manşetlerde yerini alan, Bursa da türban davasını ateşleyen, Bilgisayar ve sürücü kursunu bitiren türbanlı öğrencilere belgelerini verdirmeyen, İmam Hatip öğrencilerine kan kusturan milletin sinesinde büyük bir sabıkalı.. Zekâyi Gümüşdiş ise; kendi halinde, halen özel bir firmada müdür olarak tutulan bir bürokrat.. Bu zatların, okullara isimleri verilecek bir özellikleri de yok. Asrımızın en büyük Halk Şairi, rahmetli Âşık Yaşar Reyhani'nin isminin bir okul veya tesise verilmesi için yıllardan beri yapılan girişim ve mücadelenin netice vermediği, Ahmet Taner Kışlalı, Barış Manço ve Adile Naşit isimlerinin, mahut zihniyetler tarafından bir yerlere verildiği büyük bir ölçü bozukluğu olduğu gibi...
Halk arasında güzel bir söz vardır: "Kargalara kalan dünya" derler ya... Masonlara kalan ölçü bozukluğuna bir bakın.. AK Parti zamanında, iktidarında masonlar listesinde adı geçen bir adamın ismi, liseye veriliyor, kimsenin kılı bile kıpırdamıyor. Mafya olaylarına adı karışmış bir valinin de aynı şekilde... Bu ve bunun gibi ölçü bozuklukları nereye kadar gider, bizler neler kaybederiz? Hiç düşündük mü?...
Yeni bir seçim sathına girdiğimiz günlerde; iyice düşünmek, tefekkür etmek, ölçü bozuklukları ile pastadan pay kapanlara meydan verilmemelidir. Kantarın topu bir daha kaçarsa, neticeler daha kötü olur, biline.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem