MİLLİ PİYANGO DOMUZ ETİ/ZİNA/İÇKİ GİBİ HARAMDIR
Eklenme: 22.12.2017 14:51
İlahiyatçılar, “Piyango insanı kâfir yapmaz ama günah hanesine bir haram yazdırır. Domuz eti ne ise, zina ne ise, içki ne ise kumar da odur. Piyango gibi kumar çeşitlerinden de ateşten kaçınır gibi kaçınmalıyız” dediler.
Hristiyan Batı kültürünün ürünü olan miladi yılbaşının gecesinde gerçekleşecek “Milli” Piyango çekilişi yeniden gündemde. Piyango çekilişi için caddeler şans oyunu biletçilerle dolmuş durumda. Vatandaşlar, İslâm dininin haram kıldığı kumar ile zengin olma hayalleri kurmaya sürükleniyor. Müslümanların ahiretini tehlikeye atması demek olan piyango ile ilgili Akit’e konuşan ilahiyatçılar, içkiden ve domuz etinden nasıl kaçınılıyorsa piyango gibi kumar çeşitlerinden de aynı şekilde uzak durulması gerektiğini söylediler.
DÜNYASI DA AHİRETİ DE TEHLİKEDE
On dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Murat Yıldız, Müslümanlara ‘şuur’ uyarısında bulunarak, “Bizim hedefimiz Karunlaşmak olamaz, olmamalıdır” dedi.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed’in (s.a.v.) “Kim bir kavme benzerse onlardandır” Hadis-i Şerif’ini hatırlatan ilahiyatçı Murat Yıldız, “Bu inançla alakalı bir olgudur. Gezi olaylarında ağaçlar kesilmesin diyenler, yılbaşında çamları yerle bir ediyor. Kurban Bayramında milletin kurbanına karışanlar yine yılbaşında hindileri bir bir gırtlaklıyor onlara ses çıkartan olmuyor. Piyango da buna eş bir durumdur. Dolayısıyla Müslüman’ın bu konuda şuurlu olması lazım. Yoksa bir insanın piyango alması onu kâfir yapmaz ama şuursuz yapar. Piyango insanı kâfir yapmaz ama günah hanesine bir haram yazdırır” diye konuştu.
Piyango çekilişlerinde büyük ikramiyeyi kazananların dünyada da refaha kavuşamadığını belirten Yıldız, “Daha önce yapılmış bir araştırma sonucunda, şans oyunlarında kendilerine büyük ikramiye çıkmış olan insanların birkaç sene sonraki hallerine bakıldığında, ikramiye öncesinden daha perişan halde oldukları görülmüştü. Piyango ile ahiret tehlikeye atıldığı gibi dünyada da refah hayat yaşanmıyor yani bu paralarla. Bizim amacımız Karun gibi zengin olmak değil. Hedefimiz asla Karunlaşmak olmamalıdır” ifadelerini kullandı. Murat Yıldız, piyango gibi şans oyunlarının insanlarda çalışmadan para kazanma duygusunu uyandırdığı ve geliştirdiği için hayalperest toplumların meydana geldiğini söyledi.
KUMARDAN, ATEŞTEN KAÇINIR GİBİ KAÇINMALIYIZ
Kumarın her çeşidinin yüce İslam dinince yasaklandığını vurgulayan ilahiyatçı-yazar Mahmut Toptaş, “Unutmalıyız ki her çeşit kumar 365 gün yasaktır, haramdır. Herkes kazancını alın teriyle ve tertemiz şekilde kazanmalıdır. Haramdan kaçınarak helalin dışına çıkmayanlar hem bu dünyada alnı açık gezerler hem de ahirette cennet köşklerinde tertemiz bir ahir ömür sürerler” şeklinde konuştu.
Loto, Toto, Şans Topu gibi şans oyunlarına müptela olmuş vatandaşların bu haramdan uzaklaşmak için piyangoyu başlangıç kabul ederek tamamından vazgeçmeleri için çağrıda bulunan Mahmut Toptaş, “İnsanın aklı çok ama çok değerlidir. Allah, kendimize ve canımıza en güzel emanet olarak aklı vermiştir. O aklın bir saniyeliğine dahi kapatılmamasını istemeliyiz. İçkiden nasıl kaçınıyorsak, domuz etine nasıl yakınlaşmıyorsak piyango gibi kumar çeşitlerine de yakınlaşmamalıyız. Domuz eti ne ise, zina ne ise, içki ne ise kumar da odur bunu unutmamalı ve haramlardan uzak durmalıyız. Piyangoyu başlangıç kabul ederek Süper Loto’yla da, Sayısal Loto’yla da, İddaa’yla da, Şans Topu’yla da, At Yarışları’yla da ateşle mesafeli olur gibi mesafeli olmalıyız” dedi. /FARUK ARSLAN /
Diyanet İşleri Başkanlığı, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Helal/Haram Duyarlığı başlıklı 22 Aralık 2017/Cuma tarihli Hutbe; tabûları yıkmış, perdeleri aralamıştır.
Yüce Rabbimiz, Âyet-i Kerimede şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! İçki ve benzeri şeyler, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” Peygamber Efendimiz (s.a.s) de, bir Hadis-i Şerifte şöyle buyurmuştur: “Helâl de bellidir, haram da bellidir. İkisinin arasında birtakım şüpheli hususlar vardır ki insanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve haysiyetini korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur…”
Yüce Rabbimiz, insanı en değerli varlık olarak yaratmıştır. Tertemiz fıtratını korumak ve ebedi kurtuluşa ulaşmasını sağlamak için ona bazı sınırlar çizmiştir. Hayatımız boyunca riayet etmemiz gereken bu sınırlara helal ve haram diyoruz. Helal, yaratılışın gaye ve hikmetine uygun olan güzelliklerdir. Haram ise, mükerrem olarak yaratılan insanın onur ve haysiyetini zedeleyen, ona zarar veren çirkinliklerdir. Helal, Allah’ın rızasına uygun söz, tutum ve davranışlardır. Haram ise Rabbimizin gazabına ve insanların kınamasına neden olacak kötülüklerdir.
Helali gözetmek, Allah’a imanın yani O’na verdiğimiz kulluk sözüne sadakatin göstergesidir. Harama bulaşmak ise bu sözü göz ardı etmektir. Helalin peşinde koşmak, insana yaraşır, nezih ve şerefli bir hayat yaşama gayretidir. Harama dalmak ise zihni ve gönlü bulandırma; heva ve hevesin, arzu ve isteklerin esiri olma halidir. İnsan, helale ne kadar yaklaşırsa huzura da o kadar yaklaşır. Harama doğru yürümenin sonu ise pişmanlık ve mutsuzluktur. Helâl-haram duyarlılığını yitirerek israf edilmiş bir ömrün akıbeti hüsrandır.
Dinimizde hiç kimsenin kendi arzusuna göre helal ve haram koyma yetkisi yoktur. Kur’an-ı Kerim’in rahmet yüklü mesajlarına iman eden, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in kutlu yolundan yürüyen her mümin, helal-haram duyarlılığına sahip olmak zorundadır. Mümin, imanının gereği olarak Rabbini seven, sınırlarını bilen, kendini tanıyan insandır. O, vicdan ve merhametini yitirerek hiçbir canı incitemez. Duyarsız, hürmetsiz ve iffetsiz davranarak kendisinin ve başkasının haysiyetini çiğneyemez. Mümin, şu geçici dünyada sayılı nefeslerini falcılık, kumar, şans oyunları, faiz, rüşvet, tefecilik, hırsızlık gibi haksız kazançlarla tüketemez. Allah’ın kendisine emanet verdiği bedenini alkollü içki ve uyuşturucu maddelerle zehirleyemez. Helal olmayan yiyecek ve içeceklerle sağlığına yazık edemez. Mümin öyle bir insandır ki; yetim malına el uzatamaz. Kul ve kamu hakkına giremez. Eş ve çocuklarına, anne ve babasına, komşu ve akrabasına kötü muamelede bulunamaz. Yalan, yalancı şahitlik, iftira ve kötü sözlerle dilini kirletemez. Emanete asla ihanet edemez, verdiği sözden dönemez. Fitne ve fesat peşinde koşamaz, bozgunculuk yapamaz.
Müminler olarak, helal ve haram sınırları karşısındaki tutumumuza bakalım. Her birimiz, şu soruları kendimize soralım: Helal-haram duyarlılığı çerçevesinde bir hayat mı yaşıyoruz? Yoksa bir idrak tutulması içinde miyiz? Günahı umursamayarak, haramdan kaçınmayarak dünya ve ahiret mutluluğumuzu tehlikeye mi atıyoruz? Yoksa gönülden bir tövbe ile bir daha geri dönmemek üzere yanlışlarımızı terk edebiliyor muyuz?
Unutmayalım ki; mümine yaraşan, helale ve harama karşı uyanık olmaktır. İnsan hata yapabilir. Ama hata edenlerin en ferasetlileri, en kısa zamanda hatadan dönen ve tövbe edenlerdir.
Kaynak:Mâide, 5/90. Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107. Buhârî, Ezân, 89.
Ne diyelim?... Bazen bir kelam, dünyaya bedeldir.
|