:: YAZI

Eklenme: 08.12.2017 12:10 


Bir Dava uğruna çıkan, on yedi yıl mücadeleli, kavgalı, gürültülü yayın hayatını sürdüren,siyasi ve menfaat oyunlarıyla kapatılan, ortaklarına bir çürük fındık bile verilmeyen BURSA MARMARA Gazetesini bilirsiniz.
Başlığı üstünde: “Önce Hakkın, Sonra Halkın Hizmetinde” sloganı yer alan bir gazete...
Çeşitli oyun ve katakulli ile kapatılan, şirket varlıklarının, demirbaş eşyaların nereye gittiği belli olmayan, Bursa’nın efsâne bir gazetesi...
Gazetenin ilan hakları gittiği gibi, ismi de çarçur edildi. Birileri köşe kapmaca oyunlarıyla Marmara’nın önüne, başka bir kelime ekleyerek yeniden çıkardılar, samimi değillerdi, kısa ömürlü olan gazeteler de kapandı.
“MARMARA” bir heykel isimdi, bir büyük âbide idi, Bursa’da sarsılmaz bir kaleydi...Davanın bir karakolu gibi hizmnet ediyor, gayret gösteriyor, cihad kavgalarından da vaz geçmiyordu.
Yıllar sonra bu efsaneden pay çıkarmak, sabit bir okuyucusu ve destekçisi olan gazete isminden nemalanmak üzere, yaşadığı şehirde “Dümenci” lakabı ili anılan bir patron tarafından YENİ MARMARA ismi altında yayına hayatına sokuldu.
Önceleri gazetenin ismi altında BURSANIN VİCDANI” sloganı varken, sonraları bu slogana, rahmetli Erbakan Hoca’nın: “Hayra Motor, Şerre Fren” sözü ilave edildi.
Gazete; muhafazakâr kalemlerin yazılarına yer verirken, ortaklar da aradı.
Benim ve kızımın da yüzde beş hissesi ve yazıları bir yıl boyunca devam etti. Gazete resmi ilan almaya hak kazandı.
...Derken muhafazakâr kalemler ve ortaklara yol göründü, hisseler bir patron elinde toplandı. Gazete zihniyetine ters düşen, adı ve sloganları ile uzaktan/yakından ilgisi bulunmayan, birçok kalem ve Bursa’da hiç bir gazetede dikiş tutturamayan, kovulan, atılan kalemlere yer verildi. Temel değerlere, özellikle İslam’a saldırılar devam etti, bu yüzden gazeteden ayrılan yazarlar ve ortaklar oldu. Nakit ödediğim şirket hisselerimi, zaman içinde Karzı- Hasen olarak verdiğim paraları, kabadayılar kanalı ve altı aylık senetlerle tahsil ettiğimi de söylemek isterim.
Osmanlının Dibâcesi Bursa’da yayınlanan gazete ve dergilere bir bakın, yayın politikalarını gözden geçirin; Sükût-u Hayale uğrayacak, üzüleceksiniz. Temel değerlere, Vahye, Tevhit Mayasına, Kur’an’a ve Sünnete bağlı, yolunda, izinde giden bir gazete bulmaktan güçlük çekeceksiniz, bulamayacaksınız. Patron diktatörlüğü ve menfaat tüccarlığı ile siyaset cambazlığı yapıldığını, yazar/çizerlerinin bu potadan dışarı çıkamadıklarını göreceksiniz.
Komünist, Sosyalist, Ateist, Solcu, Kemalist, vesair zihniyet ve inanç sahibi çakma yazarların, adamların yazdıklarına şaşıracak, kızacak ve hayret içinde kalacaksınız.
Kendini Bursanın tek fikir gazetesi ve vicdan sahibi olduğunu iddia eden YENİ MARMARA’yı çok değil, bir hafta takip edin göreceksiniz...” Bu kadar tezat, bu kadar yüzlülük, bu kadar fikir ve inanç ayrılığı olamaz” diyeceksiniz.
MARMARA isminin gönüllerde bıraktığı izle, zaman zaman mercekten geçirdiğimiz gazete yazı ve haberlerini vicdan süzgecimizden geçiriyoruz.
Size gazetede yayımlanan köşe yazılarından aldığım küfür olabilecek bazı cümlelerle, patronuna çektiğim mesajlardan bazılarını sıralamak istiyorum.
“Ne yalan söyleyeyim, eskiden ara ara “Cuma namazı” kılmak için camilere giderdim.
Sonra bir gün cahil mi cahil, bir o kadar da Of’lu hocadan bile komik, şişe dibi gözlük camları kullanan bir hocanın hutbesini dinleyince gerçekten de sürekli “saf” yerine konduğumu fark ettim ve gezi amacının haricinde bir daha camilere ayak basmadım.
................................
“Yine boyundan ve burnundan büyük işlere kalem oynatmışsın. Kadınların, anaların, hatunların ne hale geldiği bir toplumda; bizim bütün gayretimiz fıtrat değerlerine sadık bir insanlık...Kadınlara ayrı vagon veya otobüs tahsis eden her kim olursa olsun, DEVRİM NİTELİĞİNDE bir olay olur. Cinsiyet ayırımcılığı Yaratan'ın emri kızım, sen bilmeyebilirsin. Köşe yazılarında ahkam kesmekle bu iş olmaz, oku, kütüphaneme gel, çayımı iç, sitemde yazılarımı takip et, arılar gibi çiçeklerden bal almayı öğren. Ömür kısa, ilim uzundur. selam ve muhabbetlerle.”
............................................
“Yazısı içinde iki tane de resim kullanmış: “Kıyafetime Karışma” ve“ Şortuma da, baş örtüme de karışma.”
Bir hatunun fanusu ve namusu örtüyü şûûrlu olarak örten bir kişinin orada böyle boy göstereceğine inanmam. Manken olarak çıkarılmış olabilir. Doğru ise, Kıyamet âlametlerindendir...
Henüz, Allah’ın kesin emri kapanmayı iman edemeyen hatun, neler yazmamış ki?...
.............................................
“......İçi bomboş, bin beş yüz yıl önce geçmişte içine putların konduğu bir yapının etrafında dönüp durmakla hemen hemen aynı şeydi bu!”
.......................................
“Gazetecilik ve köşe yazarlığında ....... ettiniz. Bir putperest bile, DUA ile bu kadar alay edemez...
Rahmetlik olduğun zaman, sana yapılacak dualar inşaallah böyle olmaz...
Belki şirk, en azından ayıp, acayip, komik ve paçavra bir dua bundan daha aşağı olamaz...
Elleri bir gün dua için havaya kalkmayan o adam ile size; Arş Katına çıkan dualarda ıslah, iflah, tövbe, nedamet dilerim.”
........................................
“..........İşte o gün “şapka giymedi” diye katledilenlerin torunları yıllar yılı süren bir mücadeleyle karşı devrim yapıp, iktidarı ele geçirdi Türkiye’de!
Tarihte pek az rastlanır, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelişi tam anlamıyla bir Anadolu devrimidir bu anlamda…”
..........................................
“Bursa’da bir “kral” öldü.
Genelev çaycılığından tuvaletçiliğe kadar yapmadığı iş kalmadı. Edirne’deki o hayatımda ilk gittiğim gece kulübü olan “Kazonova Pavyonu’nu” da o yıllarda Fahri Balcı’nın satın alıp, 5 yıl boyunca işletmeciliğini yaptığını...
Çalışan sayısı zaman zaman 200 kişiyi aştı Köşküm Aile Gazinosu’nun...”
....................................
(Dost Orhan Efe’ye:Öküzün altında buzağı arayanlar, mideleri bulandırır, kafaları yıkarlar. Bu yazıyı iyi oku ve arşivle.
Kur’an’da "Azrail" ismi geçmemektedir. Ruhların kabz edilmesi / canların alınması hususu, Kur’an’da değişik ifadelerle dile getirilmiştir:
“Ölümleri anında, ruhları Allah alır.”(Zümer, 39/42).
“De ki: ruhunuzu -sizin için görevlendirilen- ölüm meleği alır.”(Secde, 32/11).
“Kendi nefislerine zulmetmiş oldukları halde meleklerin ruhlarını aldığı kimseler...”(Nisa,4/97).
Bu ayetlerde ruhları alanın Allah, ölüm meleği ve (çoğul olarak) melekler olduğu ifade edilmiştir.
Bunun anlamı şudur: Gerçekte ölümün yaratıcısı Allah’tır. Sebepler dairesinde ölüm işini gerçekleştiren ekibin başı ölüm meleğidir. Diğer bazı melekler ise ölüm meleğinin yardımcılarıdır. (bk. Razî tefsiri, XI/11. Arıca bk. B. S. Nursi, Mektubat, s.351-53).
Fahreddin Razî “Hz. İsrafil ile Hz. Azrail adlı meleklerin varlığı haberlerle sabittir. Ayrıca canları alan meleğin Azrail olduğunu gösteren haberler de vardır.” diyerek, Azrail isminin haber / hadisle sabit olduğunu ifade etmiştir. (Razî Tefsiri, II/162).
Suyutî’nin Ebu’ş-Şeyh’den aktardığı bir hadise göre, kıyamet günü Allah dört büyük meleği isimleriyle çağıracak ve görevlerini yapıp yapmadıklarını soracaktır. Bu arada “Ey Azrail! Gel bakalım, sen görevini nasıl yaptın?”(Suyutî, IV/191-el-mektebe eş-şamile-) diye buyuracaktır. Azrail ismini açıkça anacaktır.
Aynı eserde, Hz. Eşas b. Şuayb’in de ölüm meleğini Azrail olarak adlandırdığı bildirilmektedir. (a.g.e, VII/108; Azrail ismiyle ilgili rivayetler için bk. Ebu’l-Leys Semerkandi, Hakaiku’d-dekaik, s. 507)
Secde Suresinin 32/11. ayetinde müfesirlerin büyük bir kısmı ölüm meleğini Azrail ismiyle anmışlardır. Bütün bu allamelerin dayandıkları bir delil olmasaydı, ölüm meleğini Azrail ismiyle tefsir etmezlerdi.”
........................................
VİCDAN YARALAR
“Kara çal/Çamur al”; vicdan yaralar,
Edeple sor da kal, açma yaralar,
Ruhun çayıra sal, ağır daralar,
İstersen zurna çal, belli karalar.
KENDİN KANDIRIRSIN, SOFRAN BAL/KAYMAK,
KİM DOLANDIRIRSIN, APTAL, HEM AHMAK.

Bu zaman götürür, kara yüzlüyü,
Fikirler böldürür, atın gözlüğü,
Ağlarken güldürür, yara sözlüğü,
Mânayı öldürür, bil öküzlüğü.
DÜMEN ÇARK DÖNDÜRÜR, SU KESİLMEZSE,
HAYIR ÖVÜNDÜRÜR, ŞAN VERİLMEZSE.

Kuru balçık, çamur, maya bozulmuş,
Özü sağlam hamur, Ezel yazılmış,
Tilki ile samur, kurnaz kazılmış,
İman etmez Gâvur,baş belâ olmuş.
ASLIMIZ BALÇIKTAN, TOPRAK GİBİ OL,
DERDİMİZ AÇLIKTAN, YOK OLANA DOL.

Şerle/Şeytan kardeş, yolları aynı,
Dahası da var eş, beriden gayri,
Menfaatle beleş, bellidir tavrı,
Koktu da oldu leş, nerdedir hayrı.
BOZULUPTUR CİHAN, DÜZELİR ZANMA,
HİKMET DOLU NİHAN, İLÂHİ FERMÂN.

KEMÂLİ’yi dinle; dost sözü olsun,
Günahına inle, tövbeni bulsun,
Kantar topu kinle, dara kurtulsun,
Gider hep seninle, kabrin nur dolsun.
BİLİRİM KÂR ETMEZ, KALBİ KARAYA,
YAZILANLAR BİTMEZ, DERMÂN YARAYA.
(2 EKİM 2017/PAZARTESİ- KEMÂLİ)
Daha niceleri, nice yumurtlama, cehalet kumkuması ve saldırılar.. Yazılan mesajlar çok daha ağır olduğu için, buraya almak istemedim.
Gazetenin internet sayfasına girerek, mahut yazarların malum yazılarındaki saldırıları, isyanları, cehaleti, küfürleri, edep dışı cümleleri, fikir tetikçiliği tam sayfa köşe yazılarını görebilirsiniz.
Bursa Marmara Gazetesini kapatanlar, ruhunu satanlar utansın. Elbet bir gün Mahşer’de, Mȋzân Terazisi başında hesap vereceklerdir.
Yazımı patrona ithaf ettiğim bir şiirimle noktalayayım:
GÜL DİKENİ
VİCDAN
(ORHAN EFE’YE)
İnsanı “İnsan” yapar, iman korur,
Dikilen her fidan, gayretsiz kurur,
Müslüman yakada işaret, onur,
Yoksa eğer, kuduz olur, kudurur.
GÜNAH İŞLETMEK İÇİN ŞEYTAN DÜRTER,
VİCDAN SAHİBİ; TİTRER/KORKAR/ÜRKER.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem