GÜNÜMÜZDE EN BÜYÜK HASTALIK: BOŞANMA
Eklenme: 04.03.2017 17:18
En üstün varlık olarak yaratılan insan yaşayabilmek için madden ve manen bir şeylere muhtaçtır.
İnsana bahşedilen her nimet bir rızıktır.
En güzel rızkın, sevgi olduğunu söyleyenler haksız değildir. Daha güzeli, sevginin, sevdiğine rızık olmasıdır. Ya da, o sevginin sahibinin helal eşine Hatun, kerime, zevce olmasıdır.
Efendimiz’e(sav) Sevgisi Rızık Olan Hanımlar gibi...
“Mekke’nin en soylularından. Dedesinin evi “Kabe’nin Süt Kardeşi” diye anılacak kadar soylu olduğundan Mekke’nin ileri gelenleri ona talip… Ebu Süfyan, Ebu Cehil…
Ama o hiç birini kabul etmiyor, ettikleri de yanında uzun süre kalamıyor; çünkü Allah: “Çekilin aradan onun sahibi başka! Sultana sultan yaraşır.” diyor
Öyle bir hanım ki İslam ile şereflenmeden önce lakabı “Tahire” ve öyle birine talip oluyor ki lakabı cahiliyede bile “Muhammed-ül Emin”
Öyle ki bir Hanım ki sevdiğinin yalnız kumaşına bakıp, özüne aşık olan ve onun için bir hanımın yapabileceği en zor şeyi göze alan… Aşkı için Kâbe bile putlarla doluyken gurur putunu yıkıp, sevdiğine evlilik teklifi edecek kadar hayalı ve cesur bir hanım.
Semanın en hayırlı kadını Hz. Meryem iken; O arzın en hayırlı kadını…
Öyle ki Hz Aişe anamız: “Allah sana daha gencini, daha güzelini vermişken nedir bu, adını dilinden düşürmeyişlerin.” diye soruyor bir gün Efendimize…
Bu söze alnında ki damarı kabaracak kadar gadaplanan Efendimizin: “Allah bana ondan hayırlısını vermedi.” diyeceği değerli bir hanım.
Efendimiz Hira’ya giderken ve orada kalırken sadece onun canına zarar gelmesinden korkan, bir kere bile eşinin yaptığı işi yargılamayan bir hanım.
Eşi bir gün mağaradan gelip:” Zenbulini Zenbulini!” dediğinde: “Bu işin buraya varacağı belli idi herkesin dediği gibi delirdin.” demeyip Eşine liman olan bir hanım.
Sevdiğinin gönlünü:”Allah seni zayi etmeyecek efendim! Çünkü sen;
Akrabalık bağlarına riayet edersin.Düşkünlerin elinden tutansın.Hakkın yanında olansın.Misafire ikram edensin.”diyerek teskin eden bir hanım.
İslam ümmetinin ilk neferi…
Nisa suresindeki ikinci eş ile ilgili ayet geldiğinde: “Muhammed’e söyle ikinci bir eş istiyorsa evlenebilir.” diyecek kadar Allah’ın emirlerine bağlı bir hanım.
Efendimiz’in de: “HADİCEM’in üzerine ikinci bir hanım mı? Asla!” deyip, İslam’ın Kübrâsı olarak tanımladığı bir hanım.
O, Hanımlar Âleminin Sultanı…
Tüm servetini Allah yolunda harcayan bir mücahide. Vefat ederken bir çadırda olacak kadar..
Efendimiz bundan duyduğu üzüntüyü ifade ettiğinde ise: “Ben saadeti senin yanında buldum…” diyecek kadar.
Efendimizin:” Bu Hadicem’in kardeşi Halenin kapı çalışı!” diyerek mutlu olduğu. Onun bir dostu geldiğinde cübbesini serip oturtacak kadar vefa duyduğu bir hanım.
Aişe Anamızın: “Onunla aynı zamanı paylaşmamış olmama rağmen, başka bir hanımı bu kadar kıskanmadım!” diyeceği bir hanım.
Ve Kainat Güneşinin: “Ben onun sevgisi ile rızıklandırıldım!” dediği Hatice Bint Hüveylid ümmetin ilk neferi…
Zamanın Hadice şûûru ile yaşamak isteyen Rufeyde ve kardeşlerine;
1) Zaman ve mekân her ne kadar iffet perdesini aralayıp edebi ve hayayı hayatın dışına itse de sen tevbe ile Tahire ol, Tahire kal. Tahir olan biri ile yastığını birleştir.
2) Eşine ve yaptığı işe saygılı ol. Güven duy. Alakalı ol. Başına bir şey geldiğinde sığınılacak ilk liman sen ol. Yaslanacağı ilk omuz sen, keza Efendimiz bir gün: “Hadicem’de öyle bir şey vardı ki başımı ona yasladığımda içimde ki tüm üzüntüyü, sıkıntıyı çekerdi.” buyurmuş.
3) Hatice gibi hanımlar bekleyen Beyler; Muhammedî ahlakı kuşanmış beyler bekleyen Hanımlar;bu iş beklemekle olmaz. yaşamakla olur. yaşa ki bulabilesin.” İfadelerini billur gibi damlalarla deryalara ulaştıran kardeşimin duyguları...
Bunlarda olmasa, Tarih böyle değerleri yazmasa; halimiz nice olur? Hüsran ve kaos asrında patlamadan nasıl dururuz, nasıl Gelin bu asra... Günümüze...Ailelerin, hanımların, karıların haline bakın..
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Bursa bölge müdürlüğünden yapılan bir açıklama, zamane medyanın kuytu sayfalarında yer aldı. Şehvetin, şöhretin, menfaatin hakim olduğu zihniyette, patron gazeteleri neden bu habere geniş yer versin ki?...
Bursa’da 2016 yılında 21 bin 120 evlenme, 5 bin 356 boşanma gerçekleşti. Evlenen çiftlerin sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 0,3 artarak, 2016 yılında 21 bin 120 oldu. Boşanan çiftlerin sayısı 2015 yılında 5 bin 216 iken, 2016 yılında yüzde 2,7 artarak 5 bin 356’ya çıktı. Boşanmaların yüzde 38,3’ü ise evliliğin ilk beş yılı içinde oldu.
Bu resmi ağız, resmi olmayan, kaçak daha niceleri, nasıl rakamlar Allah bilir...
Gayri İslami ve fıtrat değerlerine ters düşen gayri ahlaki evlenme merasimleri, şehvetin zorlandığı kılık/kıyafetlerin zinaya pencere açtığı evlenme salonlarını biliyoruz, izaha gerek yok..Evlenen çiftler mesut bir yuvaya mı, yoksa Cehenneme mi gidiyor, yine izaha gerek yok. Medeniyet, Çağdaşlık, İlericilik, Laiklik, Atatürkçülük adına işlenen cinayetleri de biliyoruz.
Yukarıda örnek verdiğimiz Peygamber hanımları ile zamanımızdaki hanımlar arasında bir mukayese yaparsak, ne olur?..
Yazımı, anlayanlar için yine bir şiirimle noktalayayım:
KOPTU BİR FIRTINA
Koptu bir fırtına, tipi başladı,
Vebâl yük sırtına, nefsi haxladı,
Bakmadı ardına, ağyâr taşladı,
Varmadı farkına, zehir aşladı.
BÖYLE BİR HAYAT, YAŞAYAN KİMSE,
İSTEDİ RAHATI, BEĞENMEZ HİSSE.
Fırtına götürür, mal ile candan,
Var olan bitirir, kaybolur handan,
Aklını yitirir, olur imandan,
Deliyi güldürür, aranan kandan.
HAYAT BİR FIRTINA, DURDURAMAZSIN,
KADER-İ BAHTINA, SORDURAMAZSIN.
Kış ile Bahar’ı, birden yaşarsın,
Isırsa bir arı; korkar, kaçarsın,
Hatun ise karı, dağlar aşarsın,
Ateşinde nârı, aşkla atarsın.
DENGELERİ KURAN, MEVLÂ YARATMIŞ,
ADALETLE DURAN, İNSAN DONATMIŞ.
İnsan bir yolcu, dünyadan kabre,
Olsa da kolcu, nefsinde harbe,
Sağcı, ya da Solcu, yese de darbe,
Meslek futbolcu, doğruysa ibre.
MENZİLİNE GİDER, ZORLU OLSA DA,
BU DÜNYA DA BİTER, SERVET BULSA DA.
KEMÂLİ yazarsın, Kelâm-ı Kibâr,
Kalemle kazarsın, olur itibâr,
Ne diye kızarsın, varsa istikrâr,
Fikirde sızarsın, verirsin karar.
FIRTINALAR GEÇER, DȆMİNİ BULUR,
AŞK-I GÖNÜL BİÇER, GÜN UNUTULUR.
|