EDEBİYAT GÜNLERİ Mİ, "EDEBİYAT KÜLLERİ" Mİ?..
Eklenme: 25.12.2006 04:10
Edebiyatla ilgili çok şeyler söylenir ve yazılır. "Edebiyat bir milletin ruhi yapısı, düşünce dünyası ve irfan hayatının beliğ bir lisanıdır. Aynı ruhi yapı, aynı düşünce sistemi ve aynı irfan hayatını paylaşmayan fertler, aynı milletten olsalar dahi birbirlerini anlamaları mümkün olmayacaktır" diyen köşe taşlarımız, "Edebiyat vasıtasını başarı ile kullanabilenlerin, kısa zamanda ruhları mayaladıkları düşüncelere yığın yığın temsilciler bulur ve fikirleriyle ölümsüzlüğe ererler. Bu imkâna sahip olamayanlar ise, bütün bir hayat boyu çektikleri fikir sancılarıyla beraber iz bırakmadan ölür giderler." İlâvesini yaparlar.
Altın ve gümüşü sarraflar anladığı gibi, söz cevherini de ancak söz sarrafları anlar. Yere düşmüş bir çiçeği, hayvan ağzına alır çiğner, kadirşinaslar ona basar geçer, insan olan insanlar da koklar ve göğüslerine takarlar.
Edebiyat olmasaydı, ne hikmet o debdebeli yerini alabilir, ne felsefe gelip bu günlere ulaşabilir, ne de hitabet kendinden bekleneni verebilirdi.
Edebiyatta esas unsur mânâdır. Bu itibarla da söylenen sözlerin kısa, fakat zengin ve dolgun olmaları önemlidir. Kitap ve sünnetin semavi tayfları altında, ötelerden gelen bir nuru sonsuza kadar taşımaya azmetmiş kahramanların heyecanlı sinelerinde ve cihanları yeniden şekillendirme düşüncesiyle şahlanmış yüksek ruhlarda mayalanan edebiyatı, ölü bir dönemin cansız cenazelerinin anlamasına imkan mır mıdır?. Elbette ki edebiyat ve edebiyat ruhu budur, gönümüzdeki kaos içinde kaybolmaya yüz tutan bir değerler manzumesi de edebiyat ve edebi eserlerdir. "Türkiye'de Ermeni kıyımı vardır, milyonlarca ermeni katledilmiştir." İfadelerini eserlerinde kullanıp, her fırsatta aziz milletimizi küçük düşüren, değerlerimize hakaret eden, saldıranların içinde "Nobel Ödülü" alanların sayısı Türkiye'de az değildir. Edebiyattan zerre kadar pay alamamış, ancak temel değerlerimize saldırarak şov yapanların eserlerinin kaç sattığı da bellidir.
"Özün sağlam olmadığı bir yerde temiz bir duygu, temiz bir duygunun bulunmadığı bir yerde de hep canlı kalabilecek "KOR" gibi eserlerin ve alevden ifadelerin meydana getirilmesi imkansızdır." Temel değerlerine ne derece uygun, ne derece uzak olduğu bilinen "Bursa'da Edebiyat Günleri"nin on birincisi bu yıl yapıldı. AK Partili, ilâhiyatçı bir belediye başkanımızın icra heyeti başında olduğu bir etkinlik. Yıllar öncesinden başlayan mahut zihniyetin eseri edebi kişiliği olanların davet edildiği, bu yılda değişen bir şeyin olmadığı görülen halktan kopuk bir faaliyet. Kendilerini edebiyat dünyasında ispat etmiş, eserleri yüz binleri basmış nice yazarların unutulduğu veya davet edilmediği Bursa için büyük bir olay..
Büyükşehir Belediye Başkanlığımız bu etkinlik için ne kadar para harcadı, kimlere yolluk verildi, kitapları alındı, bilmiyoruz. Ancak, yapılan alaylı/kalaylı merasimler, basında yer alan resimlere bakılırsa, halka dönük bir özellik taşıyan, halkı ilgilendirmeyen edebiyat günlerinin küller olarak tarihe yazıldığı, vebal terazisinin büyük olacağı muhakkaktır.
Edebiyat günlerine davet edilenlerin fikir yapıları malum, yıllar öncesinden gelen ayni teraneler. Fikir temelinde, ruh yapısında şahıslarla bir alıp/veremeyeceğim yok. Bu adamların cürümü bu kadar.
Halkımızın oyları ile gelen, hele AK Partili bir belediye başkanının yaptıkları kimleri memnun eder, kimler rahatsız olur, üzülür..
"Gün ola, Harman ola" derler ya.. En güzel şahit zamandır, zaman içinde neler olur neler olmaz..
Şurada seçime ne kaldı ki?..
|