:: YAZI

Eklenme: 06.01.2017 20:00 


Hucurat: “Hücreler odalar” anlamına gelir.
“İnce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdekten oluşmuş, bir organizmanın yapı ve görev bakımlarından en küçük birliği, göze.” Hücre anlamını taşır. Göze ise: “Bir canlının tüm özelliklerini taşıyan en küçük yapı taşı.” manasınadır.
Genellikle gözle görülemeyecek kadar küçük, yarı geçirgen bir zar ile çevrili sitoplâzma kitlesinden oluşan, sitoplâzma içinde çeşitli hayalî olayları yürüten çekirdek, endoplâzmik retikulum, mitokondri, sentriol, lizozom, ribozom, gibi organeller ile mikrofilâmentler, mikrotüpçükler vb. yapılar bulunan, genetik materyali ya bir zar ile çevrili (ökaryot) ya da sitoplâzma içinde zarsız olarak yer alan (prokaryot) bir organizmanın yapı ve görev bakımından en küçük birliği.
Organizmanın canlılığını kendi başına sürdürebilen, bölünüp çoğalabilen ve dışarıdan aldığı maddeleri özümleyebilen en küçük birimi. Çekirdek ve sitoplazmadan oluşan hücre içerisinde canlılığını sürdürebilen organeller bulunurlarsa da bunların yaşaması hücrelerin canlılığını devam ettirmesine bağlıdır.
Hücre ve göze deyip geçmemeli, bir insan vücudunda 3,5 trilyon hücre bulunduğunu söylersek, hücrenin önemi meydana çıkar. Hücrelerin ölmesi, yerine yenilerinin gelmemesi kanser denilen belayı insanlara musibet eder.
Kerim kitabımız Kur'an-ı kerim'in 49. suresinin adı HUCURAT’tır.
Terörün gayesi, hedefi, tuzağı; kalplerimizi fitne ve fesadın, kin ve nefretin, şiddet ve husumetin karanlıklarına esir etmektir. Bizleri çatışma ve huzursuzluk girdabına sürüklemektir. Gücümüzü zayıflatmaktır. İstikbale dair ümitlerimizi tüketmektir.
İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçlerde Rabbimizin, Hucurât Suresinde bizlere öğrettiği ahlâki ilkelere muhtacız. Bu ilkelerden birincisi, “araştırınız” emridir. Rabbimiz, “Ey iman edenler! Güvenilir olmayan biri size haber getirdiğinde o haberin doğruluğunu iyice araştırın.” buyurmaktadır. Bizlere gelen bir haberi araştırıp soruşturmadan, gerçekliğini tespit etmeden onu doğru kabul etmek bizleri yanlış sonuçlara götürebilir. Böyle bir tutum, istenmeyen durumlara, fitne ve fesada sebebiyet verebilir. Neticede yaptığımıza pişman oluruz.
İkinci ahlâkî ilke emriyle ıslah edici olmaktır. İnsanlar arasında yaşanan sorunları çözüme kavuşturmaktır. İfsat edici ve yıkıcı değil, yapıcı ve onarıcı; ayrıştırıcı ve bölücü değil, birleştirici ve bütünleştirici olmaktır. Kin, nefret ve şiddetin karanlıklarına karşı sevgi, muhabbet ve kardeşliğin gücünü el birliğiyle hâkim kılmaktır. Tefrika ve çatışmanın bataklığını hep birlikte kurutmaktır. Üçüncü ahlaki ilke ;“adil olunuz” emriyle adaleti yüceltmektir. Hiçbir koşulda hak ve hukuktan, sadakat ve doğruluktan asla ayrılmamaktır.
Hucurât Suresi’nin bize öğrettiği dördüncü ahlâkî ilke ise “alay etmeyiniz” emridir. Hiç kimseyi hor ve hakir görmemektir. Âdem ve Havva’nın çocukları olarak aynı özden yaratıldığımızı hiçbir zaman unutmamaktır. Beşinci ahlaki ilke, birbirimizi karalamaktan kaçınmaktır. Küçük bir işaretle veya ima ile de olsa karşımızdakini rencide etmekten sakınmaktır. İnsan onur ve haysiyetini zedeleyecek her türlü söz, tutum ve davranıştan uzak durmaktır. Altıncı ahlaki ilke; “Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayınız. Birbirinize lakap takmayınız” emridir. Zira tıpkı insanın kendisi gibi ismi, şerefi ve itibarı da saygıya layıktır, mükerremdir.
Yedinci ahlaki ilke; birbirimiz hakkında yerli yersiz zanda bulunmaktan kaçınmaktır. Çünkü insanlar hakkındaki zan, çoğu kez kişiyi yanıltır, günaha sevk eder. Yanlış anlaşılmalara, huzursuzluklara sebebiyet verir. Sekizinci ahlaki ilke; başkalarının kusurlarını, eksiklerini araştırmaktan sakınmaktır. Başkalarının mahrem hallerini ifşa etmeye kalkışmamaktır. Bize düşen asıl görevin kendi hata ve kusurlarımızı gidermek olduğunu unutmamaktır. Dokuzuncu ahlaki ilke ise; “Birbirinizin gıybetini yapmayınız. Birbirinizi arkadan çekiştirmeyiniz.” emridir. Zira bize düşen, yokluğunda dahi kardeşimizin hak ve hukukunu gözetmektir. Onun varlığını kendi varlığımız gibi görmektir. Haysiyetini kendi haysiyetimiz bilmektir.
İslamı, Ümmeti, Milleti, toplumu, bizi kurtaracak bu ilkeler masamızın üzerinde bulunmalı, zaman zaman okunmalı ve etrafa yayılmalıdır.
Millȋ Birlik ve beraberliğimiz, dirliğimiz, huzurumuz, felahımız, kalkınmamız, cihana hükmetmemiz, yeniden dirilmemiz ve yeni bir İstiklal savaşını kazanmamız bu ilkelerin yaşanması ile mümkün olur.
Her hafta gönülleri fetheden Diyanet İşleri Başkanlığıı hutbesinden yola çıkarak yazdığım bu yazımı bir şiirimle noktalayayım:
*DAMLA:
“GÜNAHKÂRI DEĞİL, GÜNAHI ORTADAN KALDIRACAĞIZ!.” (BİR MESAJ)
TEVHİTLE SEFERBERLİK
Düşmüş günahların bataklığına,
Nice insanlar var, günahkâr olmuş,
Kapılmış akılsız aptallığına,
Hayatı kararmış, benizler solmuş.
GÜNAHI ORTADAN KALDIRACAĞIZ,
BİZ; “MUHABBET DELLÂLI” OLACAĞIZ

Günah meddahlığına soyunanlar,
Haramla karınları doyuranlar,
Kül olup rüzgalarda savrulanlar,
Dünya Cehenneminde kavrulanlar,
KİMLİĞİ MÜSLÜMAN, BU BİZİM MİLLET,
EDER FERYAT/AMAN, KAPLAMIŞ İLLET.

Günahkâr topluma yük değil midir?
Yüce Dağ yıkan, haram çeğil midir?
Günaha koşmak, acep meyil midir?
İnsan yoldan çıkaran sihir midir?
BİZ NE ARIYORUZ, SORUN İÇİNDE
BİR ŞEY BULAMADIK, DOĞRU BİÇİMDE

Baş olmazsa,yanlış gider bu kervan,
Dağları aşamaz, çöllerde kalır.
Tehlike başında, bekliyor her an,
Eşkıya,zalim, ağyâra yalvarır.
GÜNAHKÂR DAİMA, ZİNDANDA YATAR,
KUŞTÜYÜ OLSA DA, YATAĞI BATAR.

Laf anlamaz günahkârlar, densizler,
Ahlaksızlar, vicdansızlar, dinsizler,
Şahit olsun Kâinatta denizler
Sütten çıkmış ak kaşıktaki sizler.
AYRI BİR DÜNYA VAR, ÇAĞIN İÇİNDE,
BİNLER SAKLI DURUR NEDEN/NİÇİNDE.

Hikmet ara; gülün etrafı diken,
Yaratan yaratmış seni kul iken,
Günahlar dağ gibi hüküm sürerken,
Günahkâr bağırıp,köpek ürerken.
CİHADI KAYBETTİK ZAMAN İÇİNDE,
KURTARICI BEKLER, AMAN İÇİNDE.

Dünya fânidir, günahlar da korkunç,
Günahları kaldırmak oluyor suç,
Alırsın elbette bilinmez sonuç,
Nefsini yenmezsen tutarsın oruç.
SUSARSAN KORKAKSIN, SÖYLERSEN SİVRİ,
HAKİM KARAR VERİR, ZİNDAN SİLİVRİ

KEMÂLİ önce sor, nefsinde ara,
Kalemin hak yazsın olmasın kara,
Günahsız her insan, benzer çınara
Günahkâr gönlünde, açma sen yara.
BAŞLATALIM TEVHİTLE SEFERBERLİK,
KURTARIR BİZİ ANCAK BERÂBERLİK.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem