:: YAZI

Eklenme: 06.12.2016 10:47 


Dost bir kalem şöyle der:
“Aşktan ve öfkeden sakının! Her ikisi de aklı zâil eder. Sonra gözleriniz olur ama görmezsiniz, evet herkesin gördüğü, basit ve sıradan şeyleri bile göremezsiniz. Kibriti gözünüze çok yaklaştırırsanız arkasında bir ormanı kaybedebilirsiniz. Kulaklarınız duymaz olur. Kalbiniz olur ama hissetmez olursunuz..
Bakın bu tip insanlar uyuşturucu, beyaz kadın, çocuk ticareti, organ mafyası, kara para gibi işlere bulaşırlar. Zaten onun için bunlara “Haşhaşi” deniyor.. Fuhuş yapar, ama kendini “Kutsal Fahişe” olarak görür..( Kutsal fahişeliği internetten araştırın bakın..)
Din, Mezhep, Tarikat, Irk, İdeoloji, ne uğruna yola çıkarsanız çıkın, eğer bu metotları uyguluyorsanız varacağınız yer aynıdır. Şeytan sizi Allah’la, kitapla aldatmasın. Hz. Ali’yi şehid edenler Kur’an-ı Kerim’den kendilerine delil uydurmadılar mı?
Kurbanı, Kur’an’ı, Kur’an kursunu, yoksulları, zekâtı, camiyi istismar edenlerden korkun.. Bakın bunu kendi menfaatiniz için yapmakla, lideriniz, örgütünüz, şeyhiniz için, vakfınız, derneğiniz ya da herhangi bir değer için yapmanız arasında fark yoktur. Kem alat ile kemâlat olmaz.. Allah’ın rızasına uygun olmayan yollarla Allah’ın dinine hizmet edemezsiniz.. “Âli menfaat”leriniz her zaman sizi tasarruflarınızda masum kılmayabilir..
Gizlenerek bu dünyada da, ahirette de kendinizi kurtaramazsınız.. Üstünüzü, altınızı, yanınızdakini itiraf edin, ihbar edin. Bu zalimlerden korkmayın Allah’tan korkun.. Üzerinizdeki örgüte ait mal varlığını, bilgi ve belgeleri savcılığa verin. İnsan hata yapar, yanlışın neresinden dönülürse orası kârdır. Eğer bunu bugün yapmazsanız yarın bileğinize kelepçe vurulup götürüldüğünde çok geç olur.. Ömrünüzün sonuna kadar gizlenemezsiniz, kaçamazsınız..
Bakın, şunu da söyleyeyim, yeni bir kalkışma olur ve otorite zaafa uğrarsa, bu çetenin mensuplarının hayatını kimse garanti edemez.. Bu çete ne kadar kısa zamanda çözülür, teslim olursa, vicdanlarda kendilerine bir yer bulabilme umutları o kadar artar..
İnsanlar devletten yakalarını kurtarmak istiyorlarsa önce FETÖ’den yakalarını kurtarmaları, FETÖ’nün yanından uzaklaşmaları ve bu konuda samimi olduklarını göstermeleri gerekir..
FETÖ’nün 2017’den önce bir karar vermesi gerek. Zaman daralıyor.. FETÖbundan sonra örgütünü kurtarmak değil kendini kurtarma derdine düşecek.. Zaten kendini kurtarmadan örgütünü kurtaramaz.. Gülen “Kendisi himmete muhtaç bir dede, nerdeki gayrıya himmet ede.” Kâinat imamı dünyayı kurtarayım derken kendi can derdine düştü!
Sadece bu kişilerin kendilerinin karar vermesini beklemeyelim. Hem onları iknaya çalışalım, hem de eğer yanaşmıyorlarsa ihbar edelim derim.. Tabi, gerekiyorsa insani anlamda sahiplenelim de. Bunların anne-baba, eşleri, çocukları var. Hem bu insanların geri kazanılması hem de dolaylı olarak suçsuz olup zarar görenlerin himayesi gerek.”
San ki bir manifesto... Uyaran, uyandıran, hatırlatan, taşların gediğine konulduğu bir bildiri gibi...
“İman/Akıl/Âmel/İhlas” dörtlüsüne dayanan doğru yolun, takip edilecek izleri gibi...
“Aşktan ve öfke” iki önemli temel husus olup, sakınılması da gerekir. Âşık olursunuz, aşkı bilmezseniz fayda yerine zarar verir. Sevgiliyi, sevgilileri kaçırır, kendi gönlünüzü alev harmanı haline getirirsiniz. Öfke ve kin, insanı içten içe yakan,yıkan, kavuran, savuran, öldüren, yok eden iki nehyedilen unsur. Günümüzde çok geçerli ve hepimizin yaptığı, yaşadığı bir hayat içerisinde yer alan iki önemli zehir.. Günümüz kaosunda gözler görmüyor, kulaklar işitmiyor, kalp görevini yapamıyorsa, akıl çalışmıyorsa, hayattan ve gelecekten endişe edilir. Hüsran asrında gerçek bir Müslümanın, Mümimin, Allah kulunun; imanla, ihlasla, ahlakla, âmelle ve Rıza için mücehhez, Akl-ı Selimini kullanması en büyük reçete ve en büyük dermandır. Hazreti Ademle başlayan insanlık ve iman savaşında, Akl-ı Selim sahibi olanlar kazanmış, iman her daim galip gelmiştir.
Çağlar ötesinden günümüze kadar gelen insanlık, Devlet, Millet, Topluluklar, Kavimlar çeşitli bâdireler atlatmış, nice darbeler, isyanlar, tefrikalar, ihanetler, zulümler yapılmış, hakla bâtılın kavgası bitmemiş, Kıyamet’e kadar da bitmeyecektir.
Din, Mezhep, Tarikat, Irk, İdeoloji, ne uğruna yola çıkarsanız çıkın, eğer bu metotları uyguluyorsanız varacağınız yer aynıdır. Şeytan sizi Allah’la, kitapla aldatmasın. Hz. Ali’yi şehid edenler Kur’an-ı Kerim’den kendilerine delil uydurmadılar mı? Dinin içini oyanlar, 15 Temmuz darbesini yapmaya kalkışmadılar mı? Bu kadar insan öldü, binlerce yaralı, trilyonlarca maddi zarar verenler “Dindar” geçinen ve Din adına fetva verenler değil mi?
Düşmanlar Din adına, bu adamları kullanarak, besleyerek, ileri sürerek ihanet oyunlarını, tuzaklarını gözler önüne sermediler mi?..Gördük ve yaşamadık mı?
Asrın kaosunda bir terane veya bir moda da diyebilirsiniz, Şehitlik ucuzladı. Şehitler istismar edildi, menfaat ve şer baronlar, siyasetçiler tarafından kullanılmadı mı?.. Tevhit ve Vahdet yara alarak, insanlar ve özellikle İslam Âlemi büyük yara almadı mı?...Tekbirle birbirlerine bomya yağdıran, kurşun atan sözüm ona Müslümanlar, birbirlerini katletme yarışına girmedi mi?. Dünya kan gölü, zalimler zulme devam ederken, biz ne yapıyoruz?...
Aziz Milletim, aziz insanım, aziz Müslüman: her şeye rağmen, biz yediveren gülleriz. Bir ölür, bin diriliriz...Tek kişi kalsak dahi, Tevhitten ayrılmayız. Allah’ın nurunu tamamlayacağına inanır, emir ve nehiylerini bilir, iman ederiz.
Yazımı yine bir şiirimle bitireyim:

YEDİVEREN GÜLLERİZ!

Yediveren gülleriz, Gülistanda açarız,
Berâberlik elleriz, ikilikten kaçarız,
Vebâl yüklü belleriz. Sevgileri saçarız,
Ağıt yakan dilleriz, tek kanatla uçarız.
EZEL/ERVÂH MAYAMIZ, ASÂLETLE DOLUDUR,
EDEP/ERKÂN HÂYAMIZ, YOLUMUZ HAK YOLUDUR.

Aç tarihi sor bizi, Medine ışığından,
Otuz tekmil, tam dizi, âşıkla mâşûğundan,
Secdede nasır dizi, şükürlü kaşığından,
Çekerler ipimizi, mızrapla âşığından.
MİLLET/ÜMMET BİRLİĞİ, SÖNMEYEN BİR MEYÂLE,
EBEDİYET DİRLİĞİ, HAYAT YOLU MEŞGALE.

Aydınlıkta iz belli, yollar Kâbe’ye gider,
Yaşlar olsa da zelli, gençlik umudu güder,
Bayrak altı güvenli, surda sancağı göster,
Millȋ duygu içtenli, iman âmeli süsler.
KARANLIK YARASANIN, CEHÂLET BAYKUŞLARIN,
KONYA İLE BURSA’NIN, ÇIKILIR YOKUŞLARI.

“Devr-i Sâbık”lar gördük, Adalette Kelepçe,
Sancı kozalar ördük, veremedik dilekçe,
Kara sapanla sürdük, heder oldu emekler,
Haksızlığa yürüdük, haykırdık hep Milletçe.
MİNÂRELER YILLARCA, EZANA HASRET KALDI,
İZÂN-I AKILLARCA, GAFLET UYKUYA DALDIK.

Yeniden bir diriliş, uyanan âsȋl Millet,
Hak’ka gönül veriliş, Peygamberi bir Ümmet,
Sabır ile silkiniş, kabul edilmez zillet,
Tohum olup ekiliş, yok olan bin bir illet.
YENİDEN YAZILACAK, BU MİLLETİN TARİHİ,
TEVHİDLE VARILACAK, ŞEREFLİ MEFÂHİRİ.

Gül goncasında diken, bülbül sabırla bekler,
Fikirle tohum eken, “Ümit Nesli” bebekler,
Sabırla çile çeken; gayret eder, emekler,
Şerrin kolunu büken, kabul olur dilekler.
KEMÂLİLER GÜL DİKEN, GONCADA DİKEN BİLİR,
ÇİLEYİ AŞKLA ÇEKEN, ZALİMLERE DİKİLİR.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem