:: YAZI

Eklenme: 27.09.2016 11:42 


Acayip/Garaip bir zaman dilimi içindeyiz.
Her kafadan bir ses yükseliyor. Ağzı olan konuşuyor.
Herkes kendine göre bir âlim, fetva veriyor, ahkâm kesiyor.
Cahille kâmil yanyana, cahilin sesi daha çok çıkıyor.
Hakla/Bâtıl et/tırnak gibi girift..
Günahla/Sevap, Haramla/Helâl ikiz kardeş gibi...
At izi it izine karışmış, yollar çıkmaz sokak...
Attan inenler eşeğe, eşekten inenler ata biniyor, koltuk kavgaları yarış halinde...
Doğru ile eğri, hakikat ile yalan, güzel ile çirkin, sevgi ile nefret, cihat ile nemelazım kelin perçemi gibi...
Malum olay; bir adamın biri, otobüste şortla gezen hemşireye bir tekme atmış, önce serbest bırakılmış, sonra tutuklanmış.
Malum ve mahut medya; mal bulmuş mağribi gibi bu olayı diline doladı, manşet çekti ve bir kaşık suda fırtına koparmasını bildi.
Türbanlı bacımız TBMM Kadın Erkek Fırsat eşitliği Komisyonu Başkanı, Kocaeli AK. Parti Milletvekili Radiye Sezer Çakıroğlu da kendini gösterdi. “Şort ya da başörtüsü farketmez” incisini yumurtladı. “Bu konuda bir ihmal varsa takibini yapacağız. Yasada bir eksiklik, boşluk varsa onu da tamamlamak için gerekli girişimlerde bulunacağız.” ifadeleri de bu hatuna ait...
Radiye:” Rıza gösteren, kabul eden, boyun eğen” anlamına gelir.
Turşu ile perhizi hatırlatan bu olayda; Radiye hanım neyi kabul etmiş, boyun eğmiş, rıza göstermiştir. İşin püf noktası da budur zaten.
Otobüs içinde şortla gezeceksin, erkeklerin nefislerini kabartacaksın, Etini/budunu teşhir edeceksin, tahammül edemeyenler suçlu olacak. Nerde bu yoğurdun bolluğu, nerde böyle bir ahlak anlayışı, nerede adalet tecellisi? Çık işin içinden bakalım...
Madde bir: Bu hatun kişi, mayası belli Ak Parti’den milletvekili olmuş. CHP. Veya başka bir partiden değil.
Madde iki: türbanlı, örtülü.
Madde üç: Bir kadının otobüs içinde şortla gezmesi, teşhir ve tahrik yönünden suçtur.
Madde dört: Biz çoğunluk olarak Müslüman bir toplumuz. Şortla gezen kadının kimlik cüzdanında “Müslüman” ibaresi vardır. “Mahremiyet” , “Edep”, “Ahlak”, “İffet ve “Zina” kavramları Müslüman ve iman edenler için geçerlidir.
Madde beş: İstiklal Savaşı, saç telini göstermeyen anaların cepheye mermi taşımaları, yaraları sarmaları, Mehmetçiğe giyim eşyaları hazırlama, gönderme, Milis Kuvvetlerinde, Bireysel Çetelerde yer almaları destanları ile kazanılmış,Maraş’ta Sütçü imam, çeşmeden su dolduran komşu kızının peçesini açmaya zorlayan Fransız Gâvuruna ateş açmakla şanlı müdafaayı başlatmıştır.
“Kraldan ziyade kral kesilmek”, tâviz vermek demektir. Oy ve menfaat uğruna nice değerlerimizi kaybediyoruz. Cihadı unuttuk, nemelazım aldı bizi esir. “Ben”lik sarayında hapis kaldık, iman hürriyetimizi kaybettik.
En önemli maddeyi şimdi söyleyeyim. Bu bir provakasyon, bir oyun, özel hazırlanan bir tuzaktır. Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek isteyen projelerin bir devamıdır. Bu ve bunun gibi oyun/tuzaklara gelmemek gerekir.
Yazımı; yine anlayanlar için, bir şiirimle bitireyim:
DÜNYA ALDI ESİR
Işığı görmeyen, Sesi duymayan,
Kör/Sağır insanlar, gülü neylesin?
Gönülden sevmeyen, aşkı bulmayan,
Bir sürü nisyanlar, nasıl peylesin?
NȊMETLER İÇİNDE, YÜZER DURURUZ,
ŞİKÂYET BİÇİMDE, DAİM UYURUZ.

Kocaman bedene, bir diken batsa,
Bahane edene, sormadan çatsa,
Destûrsuz gidene, kem sözler atsa,
Kötülük güdene, dostluğu katsa,
NEYLERİZ, NE OLUR, CEVAP VERSENE,
ARAYAN NE BULUR, ÖNE SERSENE.

Dünya aldı esir, ruhta kelepçe,
Payda eşit kesir, uzak Halepçe,
Nefis ister mesir, tuzak bir lehçe,
Olsan da müessir, versen dilekçe,
ESÂRET YALNIZCA, ZÂHİR DEĞİLDİR,
DEĞERLER KALDIKÇA, DAĞDA ÇEĞİLDİR.

Fânilik mertebe, İman da rütbe,
İrfan mektebe, hakaret etme,
Yüklesen merkebe, yoluna gitme,
Yazık mürekkebe, okkayı dökme.
FÂNİ OLDUĞUN BİL, HAYATI YAŞA,
ESİR OLMA, DİKİL, İSMİN YAZ TAŞA.

Hayat Acı/Tatlı, gelip geçiyor,
Dert, çile bin katlı, hızar biçiyor,
Kuş gibi kanatlı, ölüm içiyor,
Yolcu mahşet atlı, kendi seçiyor.
EZELDE YAZILMIŞ, KADER DİSKETİ,
BİR ÖMÜR KAZILMIŞ, HAYAT MİSKETİ.




Rahman ve Rahimdir, O’nun sıfatı,
Hak Mevla kerimdir, Zülcelal Zatı,
Acılar derindir, olsa âfâtı,
Senin eserindir, âmelde çatı.
KARAMSAR DEĞİLİZ, RAHMET-İ HAK’TAN,
TÖVBEYE MEYİLİZ, İZLERDE RAHTAN.

KEMÂLİ söyle, yaz; anlayan anlar,
Şiirlerde ikaz, kavrayan canlar,
Duada et niyaz, rahat imanlar,
Fikirlerde ayaz, bozuldu kanlar.
YARATAN BİLİYOR, O’NA GİDERİZ,
YAZANLAR SİLİYOR, HESAP NE DERİZ?

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem