:: YAZI

Eklenme: 12.12.2006 03:50 


"Dünya kalsa Muhammed'e kalırdı,
Can satılsa, onu Karun alırdı,
Derman bulsa, buna Lokman bulurdu,
Bu ölümdür buna derman bulunmaz "
Diyen Derviş Hacı; ölümü en güzel bir şekilde ifade eder. "Madde sefaletinden, mânâ saltanatına" ruhların elbet bir gün gideceği mukadderdir, her nefis istemese bile ölümü tadacaktır. Ölüm rüzgarları, hayat kandilimizin yağını hem yakıyor, hem tüketiyor. Dünya istasyonunda ne olursan ol, hangi makamda bulunursan bulun, altından ağaç, gümüşten yaprakla doymayan gözler, bir avuç toprakla doyacak bir gün, bunun adı da ölümdür.
Hayat mücadelesinde dünya ile kabir kapısını daima açık tutan, sazı ve sözü ile taviz vermeyen, sazına kan damlamasına rağmen eğilmeyen, halkın dili, kulağı, gözü ve eli olan Edebiyat dünyamızın köşe taşlarından biri olan Aşık Yaşar Reyhani'de ecel şerbetini içerek, Dünya rahminden Âhiret sarayına doğdu. Dünya zindanından, bu saraya iman ile ışık götürenlere ne mutlu..
Anadolu¸ kökleri öteler ötesine dayanan Tarih, kültür ve folklor kabristanıdır. On üçüncü yüzyıldan itibaren; Anadolu'da dini, tasavvufi bir halk edebiyatı başlamış, halk arasında hızla yayılmış, birçok tarikatlar kurulmuş, sofiler yetişmiş, eserler meydana getirilmiştir.
Anadolu'ya yerleşen Türkler, kendi eski kültür değerlerini, İslam medeniyetinin yücelikleri ile birleştirerek; iman ve aşk hamurundan, kuvvetli bir Halk Edebiyatı meydana getirmişlerdir. Battal Gazi, Dedekorkud hikayeleri, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Köroğlu, Ferhat ile Şirin bu tip eserlerden örneklerdir.
"Gönül verme dünyaya
Sakın girme harama
Hakkı seven âşıklar,
Hep helalden yemişler.
Dünya benim diyenler,
Cihan malın alanlar,
Akbaba kuşu gibi,
Haramlara dalmışlar."
Dizeleri, Ahmet Yesevi'ye ait, 1194'lü yıllarda söylenen, duru, öztürkçe, Sâf, hikmet dolu bizim kültür değerimizdir. Aradan asırlar geçmesine rağmen; ayni duygu ve düşünceler terennüm edilmekte, mânâ ve hikmet havuzları, pınarları insanlara feyiz vermektedir.
Halk şairlerimiz, saz/söz ustalarımız, aşıklarımız, ozanlarımız; mazi ile geleceği birbirine bağlayan sağlam köprülerdir. Bizim tarihimiz, kültürümüz ve bütün folklor değerlerimiz, ecdat miraslarıdır. Gelecek nesillere aynen devredilmeli, yaşatılmalıdır.
Asrımızın en büyük halk şairlerinden biri olan Erzurumlu Âşık Yaşar Reyhani Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Zaman içerisinde değeri daha iyi anlaşılan, ölümünden sonra gönüllerdeki izleri daha çok tesir yapan Reyhani, hem bir halk şairi, hem de bir gönül adamıydı. Hayatı Halkın gözü, kulağı, dili ve eli olarak saz tellerinde, gönül duygularında terennüm ederek, mücadele vererek, mısraları ile tebliğ ederek sadece Anadolu değil, bütün dünyada izler ve eserler bırakarak göçtü.
"Ben Reyhani eli sazlı kalayım,
Ölene dek ağzı sözlü kalayım,
Bana dokunmayın gizli kalayım,
Zaman böyle kalmaz sezerler beni."
Dizelerinde Reyhani'yi daha iyi anlıyoruz.
"Durmadan artar kederim,
Kedersiz canı nederim,
Bir gün dünyadan giderim,
Cânân bende, turab bende"

Derken, dünya ile kabir arasındaki yolu nefsinde gören ve yaşayan bir halk ozanı olarak görüyoruz.
"Bel bağlama bu hayata, bir gün eder candan bizi,
Bizi çürütür bu hata, berat etmez zindan bizi.
Kervan bizi götürürken, niyazım âşık Reyhâne,
Reyhani eder feryadı, ayırma imandan bizi."
Dizeleri, Aşık Yaşar Reyhani'nin inancına güzel bir ölçüdür.
Reyhani'nin hayatında; sazı ve sözü ile fikir mücadelesi yanında, hayat mücadelesi de önemli bir yer tutar. Namertlere bel bükmeden, arpa ekmeğine kanaat ederek, doğruları söylemekten çekinmeyen, zaman zaman zindanlara giren, hakaret ve saldırılara uğrayan Reyhani; yıllardan beri yapılan çalışma ve gayretlere rağmen, devlet tarafından kendisine maaş bağlanmamış, ismi layık olduğu kurum ve müesseselere verilmemiştir.
"Beni sizden sorarlarsa dostların,
Bir Reyhani geldi,gitti söyleyin.
Hayatı aksine muradı yarım,
Eridi, tükendi bitti söyleyin"
Mısraları ile feryat eden Reyhani'nin Ölümünden sonra ilgililerden gereğin yapılacağını ümit ederiz.
Edebiyat dünyasının, insanımızın ve Reyhani dostlarının, yakınlarının başı sağ, Cenneti mekân olsun.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem