:: YAZI

Eklenme: 21.03.2016 11:32 


Sapla/Samanın birbirine karıştığı, medyanın patron baronlar tarafından idare edildiği, sert ve dürüst olan ağız ve kalemlerin bir köşede bırakıldığı bir zaman diliminde, her kafadan bir ses, her beyinden bir fetva yükseliyor. “Cahiller mi, Kâmiller mi atakta?” sorusunu soran şair Kemâli’ye hemen cevap veriliyor: Elbetteki cahiller...Gülistan kargalar tarafından istila edilince, bülbüller siner ve susar. Kâmiller yanında cahiller ahkâm keser, köşe kapar, sözlerini yürütürlerse, toplumun halini düşünün...
Yazarlar, çizerler, konuşanlar, bağıranlar/çağıranlar cümleler halinde şöyle diyor, feryat ediyorlar:
“Sağdan, soldan veriştirdiler…Doğudan batıdan giriştiler…
İçeriden dışarıdan kılıç çektiler…Yukarıdan aşağıdan tetikçileri meydana sürdüler…
CHP’yi dönüştürenler…MHP’de iç kanama meydana getirenler… HDP’yi kukla haline getirenler…AK Parti’yi tezgâha getirmeye gayret edenler…Güneydoğu’yu ateşe verenler… Türkiye’de pis işler çevirenler…FETÖ-PKK-DHKP/C-MLKP-YDGH-PYD organlarını bir araya getirip “Frankenstein”ı meydana getirenler…Nevzat Yalçıntaş, Bilderberg Fehmi Koru, kâğıttan kaplanlar gibi “İngiliz anahtarlarıyla” bizim mahallenin “güvenlik” kilidini kırmaya çalışanlar…Gezi kalkışmasını planlayanlar…Kobani Eylemleri’ni tezgâhlayanlar...Olayları kaşıyanlar..Esed’e can suyu verenler..PKK’yı besleyenler…PYD’yi aklayanlar…Duran Kalkan’ı piyasaya sürenler…Can Dündar’ı salıverenler…Rusya’yı provoke edenler…İran’la kol kola girenler…Hizbullah’la Türkmen kellesi alanlar…
Mümini, mümine, kardeşi kardeşe kırdıranlar…
Hepsi aynı uluslararası projenin parçaları…Hepsi Büyük Ortadoğu projesinin farklı aparatları…Hepsi “Arap Baharı” diye tezgâhladıkları “Arap cehenneminin” çıraları…
“Türkiye cehennemi” senaryosu hazır…Gezi’de olmadı…Kobani’de olmadı…Sur’da, Cizre’de olmadı…Artvin’de istenen ses çıkmadı…
Sırada yine Üç Başlı Cehennem köpeği var!
FETÖ kriptoları start aldı!..PKK’ya kesenin ağzını açtılar…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çevresindeki, AK Parti içerisindeki üç-beş inanmış insanı, Locaefendinin emriyle “köksüz ağaçlar gibi üst üste devirmeye” çalışacaklar.
Baksanıza! Bizim mahalledeki eski tüfekler bile şimdiden gözlerine kestirdikleri makamaAğızları sulandığından “çoktan oltaya atladılar…”
Yani Türkiye, yine dışarıdan esen “alçak basıncın” etkisinde kaldı.
Bu seferki farklı…Ya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve AK Parti’yi bitirecek ya da bitecekler.
Nasılsa bir ayakları çukurda…Memleket yıkılsın, ne kaybedecekler?
Fetullah boşuna mı açtı o uğursuz ağzını!
Gezi geliyor gezi…Yeniden bir Kobani…
Allah fırsat vermesin!
Safları sıkılaştırma, içimizdeki “kılçıkları” ayıklama zamanı!
Dostu düşmanı suçüstü yakalama zamanı!
Kıyamet kapıda…Köpekler uludu…
Ha gel de “elinde sopayla” dolaşma bu itlerin başıboş dolaştığı memleket sokaklarında!
Öyle imanını dil ile ikrar edip, kalp ile tasdik etmeyenler gibi Allah’tan başka güç, Allah’tan başka putçuklar edinmeyiz!
Bu yüzden ey sevgili inanmış insanlar!
“Sakın kader deme. Kaderin üstünde bir kader vardır.Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.
Gün batsa ne olur,geceyi onaran bir mimar vardır.Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır.Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır.”
Bu haykırış, bu feryat, bu iman; sabrı ve zaferi bilen insanların ortak eseridir.
Yazımı, anlayanlar için yine bir şiirimle bitireyim:

GÜNEŞİ BİLMEYENLER
Güneşi bilmeyenler, gölgeden neden kaçsın?
Günahı silmeyenler, etrafa neler saçsın?
Hiç irkilmeyenler, perdeyi nasıl açsın?
Zulme dikilmeyenler, Hakka nasıl yaklaşsın?
İSTEMEK BİLMEK İSE, BİLGİ GÜNEŞ GİBİDİR,
BUNU BİLMELİ KİMSE, CEHÂLET BİR TİPİDİR.

Cehalet sȋnede yük, taşımak kolay değil,
Açılır koca höyük, dağın dibinde çeğil,
Affedilirse küçük, suçun önünde eğil,
Kâmil olmak, en büyük, insan verirse meyil.
KÂMİL İLE TAŞ TAŞI, CAHİLİN YANINDAN KAÇ,
OLURSUN USTABAŞI, YAKANA TAKAR BİR HAÇ.

“Çağdaşlık” dedikleri, Edep/Erkân değilse,
Haramsa yedikleri, her gelene eğilse,
Harmanda verdikleri, riyakâra meyilse,
Menfaat sevdikleri, zakkum ile zehirse.
KİM KURTARIR BUNLARI, GÜNEŞ DOĞSA, BATSA DA,
İZAH ETME ŞUNLARI, BOL KESEDEN ATSA DA.

Uyursan uyuturlar, ninni söylerler sana,
Pişpişle büyütürler, zarar gelmesin cana,
Tek ayak yürütürler, yaban girmesin hana,
Bilirsen ürkütürler, binler çeşit tantana.
BİR DEVİR YAŞIYORUZ: “DALKAVUK SALATASI”,
ENSELER KAŞIYORUZ, FRENSİZ BALATASI.

“Hababam Sınıfı”ndan, gösterir sana örnek,
Zurnanın kılıfında, astarı olan dönek,
Asâlet sıfatında, çalışkan olur ‘inek’,
Belânın âfâtında, yüklenir sivrisinek.
BİRBİRİNE KARIŞIR, AYIRMAK ÇOK ZOR OLUR,
KİM KİMLERLE YARIŞIR, KİMSEYİ NERDE BULUR?

KEMÂLİ bir muamma, heceler mi karıştı,
Çözümü alay amma, mâna ruhla barıştı,
Hayal ötesi sanma, Bâtıl Hakla yarıştı,
Kafiyelere kanma, imanla yalvarıştı.
GÜNEŞ HER GÜNDE DOĞAR, KARANLIKLAR İSTEMEZ,
İMAN ŞERLERİ BOĞAR, BÂTIL KÜFRÜ BESLEMEZ.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem