ADALET SARAYINDA,“ADALET” BU MU?...
Eklenme: 17.12.2015 13:41
GÜL DİKENİ
ADALET Mİ?...
Dokuz ay öncede doktora gittik,
Bağırdı/çağırdı, hakaret etti.
Güvenlik geldi, karakola gittik,
Asliye Cezada kararla bitti.
ADALET Mİ? PARA CEZASI ALDIK,
HAYRETLE, ŞAŞKINLIK İÇİNDE KALDIK.
KEMÂLİ
ADALET SARAYINDA,“ADALET” BU MU?...
“Adalet, Hürriyet, Müsâvat, Laiklik, Demokrasi, İnsan Hakları, ....” gibi temel kavramların; Tanzimatla başlayan Batılılaşma/Bâtıllaşma/Çağdaşlık gayretlerinde, sistem ve geleneklerinde yeteri kadar geçerli olmadığı, ideal ve ideolojiler tarafından kullanıldığı, Siyasi Baronlar tarafından istismar edildiği kanaatini taşıyanlardan biriyim.
65 yıldan beri söyler, yazarım, fikirlerim değişmemiştir, görünen köy olarak ta değişmeyeceği inancını taşıyorum.
Türkiyenin en büyük yazar portalı ile sitemde yayınladığım bir yazımda şöyle demiştim:
“Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi manasına gelir. Haklı ile haksızın birbirinden ayırt edilmesi ancak adaletle sağlanır.
Adalet kavramı temelde hukuk kaidelerine olan uygunluğu içerir. İnsanların toplum içinde yapmış oldukları davranışlarıyla alakalı olduğundan ahlak ve din kaideleriyle da ilişkilidir ve tarih süresince genellikle tartışmalı bir alan olmuştur.
Düşünürler daha önceki çağlardan beri adalet kavramıyla ilgilenmişlerdir. Mukaddes kitapların hepsinde adalete ve adaletli olmaya ait bölümler bulunur.
Eski Yunanlı düşünür Platon’a göre adalet en yüce erdemlerden biri, insanın ve devletin temel davranış kaidesidir.
Aristoteles’in hareket noktasını ise eşitlik kavramı oluşturur. Ona göre, herkese eşit davranmak adalet için yeterli değildir. Bir hukuk düzeni güçsüzleri savunduğu ölçüde adil olabilir. Mesela, son zamanlarda kişinin tükettiği rastgele bir maldan alınan katma değer vergisi adaletli bir vergi değildir. Zira kişinin gelir düzeyini dikkate almaz. Buna karşılık, kişinin geliri üzerinden alınan ve gelir düzeyi yükseldikçe vergi oranının da arttığı gelir vergisi daha adaletli bir uygulamadır.
18. asırda Aydınlanma Çağı düşünürleri adalet kavramını daha dar biçimde tanımladılar. Onlara göre hukuka ve hukuki eşitliğe uygunluk adalet için yeterlidir. Ne var ki, hukuk düzeni her vakit adaletli olmayabilir. Zira hukuk yasaların her vaziyette aynı biçimde uygulanmasını gerektirir. Oysa yargıç rastgele bir olayda yasayı uygularken, vaziyetin özelliklerini de göz önünde bulundurmak zorundadır. Böylelikle genel bir nitelik taşıyan yasanın eksik yanları uygulamada giderilebilir ve adalete daha çok yaklaşılabilir.”
Genel Kültür ve Hukuk Terimleri Ansiklopedisinden aldığım bu bilgiler, adalet kavramını dile getirir.
Adalet olmayan yerde âdil davranmak, haklıya hakkını vermek zor bir olaydır.
Mahkemelerin bulunduğu binalar, adalet sarayı olarak adlandırılır. Sayıları her geçen gün artmaktadır.
Adalet, yüce bir değer; adillik de, kutsal bir haslettir. Türkiye'de hâkimleri hak adalet merkezinde oturan insan olarak niteleyen anlayış, bunun apaçık göstergesidir.
Yargı'nın bu mertebeye layık görülmesi, tarafsızlığına duyulan inanca dayanır. Bu nedenle, tarafsızlık, yargının bir özelliği değil, adeta özüdür. Tarafsızlığını kaybetmiş bir makam, yargı olarak nitelenemez.
Bağımsızlık ve yargı tabularının Türkiye’de tarafsızlığı tartışılır hale gelmiştir. Bir zamanlar paralel yapının eline geçen adalet mekanizmalarının bu memleketi, adaleti, yargıyı ne hale getirdiği, nasıl zararlar verdiği bellidir, tarihe geçmiş kara bir leke olarak anılmaktadır.
“Görevli memura sen kim oluyorsun demeyi bile sövme sayan; ulan, terbiyesiz, adam olmamışsın sözlerini hakaret kabul eden Yargıtay hedef tahtasında. Tabii mahkemelerin ve Yargıtay'ın hangi ifadeleri düşünce özgürlüğü kapsamında gördüğü hangisini görmediği da ayrı bir sorundur. Halkın yargıya düşmanlığı önemlidir. Halkın yargıya güvensizliği daha da önemlidir. Eğer güvensizlik doğarsa, işte asıl felaket o zaman başlamıştır.”diiyenler, yazanlar haksız değildir. “
“ Adalet”i anlattıktan sonra, başımdan geçen bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.
Dokuz ay önce; Bursa Şevket Yılmaz Hastahanesi Beyin Cerrahi bölümünde doktor olarak çalışan Mehmet Ali Ekici’ye muayeneye gittiğim zaman; vatandaşlara ve şahsıma yaptığı hakaretlere müdahale ettiğim için Güvenlik görevlileri çağrılmış, neticede Ertuğrul Gazi Polis Merkezine götürülerek ifadelerim alınmıştı. Vatandaşlara ve şahsıma yapılan hakaretleri köşemde yazacağımı söylemiş, 21 Mayıs 2015/Perşembe tarihli Yeni Marmara Gazetesinde. “HASTAHANEYE GİTTİK, KARAKOLLUK OLDUK...” başlıkla makalemi yazmıştım.
Belirtilen doktor zaman zaman vatandaşlara böyle hakaret eder, ağza alınmayacak laflarla odasından dışarı kovarmış. Bu olaydan sonra hastahane yönetimi tarafından görevinden uzaklaştırıldı, şahsım hastahaneye çağrılarak özür dilendi ve ilgili bir form dolduruldu.
Aradan günler, aylar geçti, Bursa 16. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmak üzere “ “Sanık” sıfatiyle bir davetiye geldi.
“Paralel Yapı” savcılarından olduğu söylenen/belirtilen TUNCAY DEMİRCİ isimli Cumhuriyet Savcısının (Yazı yazdığım Bursa Yeni Marmara Gazetesindeki DİBÂCE köşemde yazdığım birkaç makaleden dolayı, bu savcıya benim şikayet edildiğim ve mimlendiğimi okuyucularımdan bazıları bana söyledi.) şişirtilen, büyütülen, kabartılan iddianamesi ile açılan K.H. adına davasına sanık olarak Bursa 16.Asliye ceza Mahkemesinde, 08.12. 2015 Tarihinde yargılandım.
Hakarete uğrayan, hakarete uğrayan vatandaşların hakkını korumak isteyen bir kişi olarak; olup/bitenleri mahkemede detaylı olarak anlattığım, delilleri öne serdiğim halde, sadece kendi sekreteri ve hemşiresi Cennet Kumbasar şahit olarak dinlenerek, teklif ettiğim halde ilgili görüntülü CD.’ye bakılmadan, hakimenin kendi ve nefsi kararıyla âdil olmayacak şekilde para cezasıyla cezalandırıldım.
Adaletin bu kadar ucuz olmadığını, hakime tarafından yazdırılan ifadelerin çarpıtıldığı, eksik/yanlış yazıldığını, bilgi/belgelerin gözden geçirdilmesi, ilgili CD. Görüntülerinin gözden geçirilmesi ve karakolda alınan ifadelerin geçerli olmasından bahsettiğim halde para cezasını verdi.Hakimenin karşı taraf avukatı ile olan samimiyeti de gözden kaçmadı.Sanık olarak mahkemeye gittim, mahkûm olarak çıktım.
“ 65 yıllık kelam ve kalem üstadı, 82 eseri yayınlanmış, 2751 radyo televizyon programcısı, Türkiye ve Dünyanın en uzun şiir kitabı ile oratoryosu şairi/yazarı, yurt içi ve yurt dışında çeşitli ödülleri bulunan bir eğitimci, Muharrir ve fikir adamı” diyorlar benim için..Bursa’nın tek özel kütüphanesinde, kabir kapısında elimizden geldiği kadar mazlum ve maznunlar için gayret gösteriyor, yazıyor, konuşuyor, maddi/mânevi yardımlar yapıyorum.
ADALET SARAYINDA, “ADALET” BU MU?...demek benim hakkım olmalı diye düşünüyorum...Sert ve dürüst bir samimiyetle haykırıyorum... Kararı siz verin, halimizi görün...
Temyiz yolu kapalı olması dolayısiyle bir üst mahkemeye itirazda bulundum, netice....
Kazan gibi kaynayan, halen C. Savcısı olarak görev yapan Özgür Kâtip Kâhya’nın ajanslara, medyaya düşen; “Paralel Yapının istihbarat örgütü gibi çalıştığını” ileri sürmesi, bir adalet org sitesinde:“Emirleri adaletten değil cemaatten aldılar. Delil uydurmak, kumpas kurmak, gizli tanık ile birçok haksızlıklar yaptılar. Yargılama sırasında savunma hakkını kısıtladılar. Çeşitli kumpaslarla insanlara tuzak kurdular. Adil yargının işleyişini bozdular. Basın ve yayın yoluyla toplumu etkilediler. Bizler tarafsız ve bağımsız adil yargı mensupları olarak adaleti kullanarak yapılan haksızlıklara karşıyız. Yarınların bugünden daha adil olacağına da inanıyoruz” şeklinde yazısına yer vermesi ayrı bir kaynayan kazan, ayrı bir bilmece... Çık işin içinden bakalım...
Yazımı anlayanlar için; duruşma günü, duruşma hakimine armağan olmak üzere yazdığım bir şiirimle bitireyim:
SANIK OLDUK..
( 16. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMİNE)
Haklı idim “Sanık” oldum,
Adalet ayar bozuldu.
Mahkemede kendim buldum,
Maznunlara oldu yazık.
ADALET MÜLKÜN İLK TEMELİ,
HAKİM ÂDİL KARAR VERMELİ.
Adalet “Adalet” temeli,
Herkes “Adalet” demeli,
Âdil olanı sevmeli,
Yaşayarak hep görmeli.
ADALET PARMAK KESER,
BUNU BİLMELİDİR BEŞER!
Herkes hakka razı olsa,
Arasa da Hakkı bulsa,
Mahkûm şüpheden kurtulsa,
Yapılanlar unutulsa.
KURTLA/KUZULAR YANYANA,
PARALAR GİTTİ GANYANA.
Adalet mi ucuzladı,
Mazlumun gönlü buzladı,
Kimler deriyi tuzladı?
Sivrisinekler vızladı.
KEMÂLİ’NİN BAŞA GELDİ,
ÂDİL KARARLA YÜCELDİ.
KEMÂLİ (İLHAN YARDIMCI)
(8 ARALIK 2015/SALI.16.ASLİYE CEZA MAHKEMESİ-BURSA)
|