EN BÜYÜK HASTALIK, SÎNEDE YARA: CEHÂLET
Eklenme: 15.08.2015 09:56
“Cahili ……… yapmışlar, ilk günden babasını kesmiş. Cahilden Evliyâ. koyma avluya, Cahil ile bal yenmez, kâmil ile taş taşı” gibi ata sözlerimiz, bizi bize anlatır. Bizim cahilimizi anlatır. “Cahil” kelimesine, halkımız arasında “cahal” denilir.
Cehaletin kökü Ebu Cehil’den gelir.
Çok sayıda hadis, özlü söz, atalar sözü, vecize cehâleti anlatır.
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed: “Cehâlet ilmin perdesidir”derken, Hazreti Mevlana: “Cahil olanların merhameti ve lütfu azdır.” Diye buyurur.
“Hiçbir acı cehaletten daha fazla zahmet verici değildir.- Ebu Talip ,”Bu dünyada hiçbir şey bilinçli cehaletten ve aptallıktan daha tehlikeli değildir.”-Martin Luther King-,
“İnsanların en cahili, Âhiret’ini başkasının dünyası için satandır.”-Hz.Ömer-,
“Cehalet öyle binektir ki, üzerine binen zelil olur, arkadaşlık yapan yolunu kaybeder.”-
Hz.Osman -, “Cahil ile sakın latife etme. Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar.”-Hz.Ali
“Basma cahilin izine, gitme şeytanın sözüne.”-Ruhsati- sözleri, örnek olarak gösterilebilir.
Cehaletin kol gezdiği, hatta rağbet gördüğü bir zaman dilimi içindeyiz. İlimde, imanda, âmelde, takvâda, fikirde, itimatta, mârifette, şahsiyette cehalet, mavi boncuk gibi ellerde.
Cehâletin olduğu bir yerde kandırma, yalan/dolan, talan, sömürü, istismar, kayırma, adaletsizlik daha çok olur.
Adam dini değerleri kullanarak; gazete ve televizyonlarında zinanın odak noktası reklamlara yer verir, dizilerinde kadını boya çanağına çevirerek, dini değerlerde rol verir. İşte bu, cehâlettir. “Medeni –Çağdaş-Lâik cehalet” de diyebilirsiniz.
Adamın şirketleri, bankaları, medyası, holdingleri, kurumları vardır. Dini motifleri kullanır, dindar olduğunu söylemek ister. Aslında altı böyle değildir, işte bu cehâlettir.
Adam, kapital adına yapmadığı dolandırıcılık yoktur. Yetim, işçi, emek hakkı yemiş, kandil gecelerinde veya bayramlarında bunların koltuklarına birer erzak paketi sıkıştırmıştır, işte bu cehâlettir.
Bütün yayınları ile İslam’a saldıran, günah keçisi haline gelirken, Ramazan aylarında televizyonları adeta türbe haline getiren baronlar vardır. Verdiği parayla kandırdığı sözüm ona meşhurlara program yaptırır, binlere hitap ettirir, iftar sofraları kurdurur. İşte bu cehâlettir. Bu patronda büyük câhildir.
Kemâlat, edeple mücehhezdir. Edep olmayan kâmillik, içi boş bir ceviz gibidir. Kolay kırılır, içinde bir şey yoktur. Boş tencere gibidir, ses çıkarır, içinde bir şey yoktur.
“Yirmi yıl ilim, yirmi yıl edep öğrendim. Keşke kıl yıl edep öğrenseydim” diyen gönül ehlinin geldiği kemâlat noktası, cehâleti ezen, yok eden, etkisiz hale getiren büyük bir kuvvet ve celâdettir.
Edebin de bir edebi vardır,
Edepsizin yeri daim dârdır,
Edepliden edep alan yârdır,
Edepliyi bil, edebinle saldır.
…………………………..
Terk-i Edep hârabe, bir virânedir,
Edebi-i Erkân, inci, altın tanedir,
Edepli ev gülistan, huzur hanedir,
Saray olmasa bile, şen kâşanedir.
…………………………..
Akıl, iman konuşmuş, edep girmiş araya,
Fikirleri danışmış, âmel gitmiş saraya,
Deryâlarda buluşmuş, balık vurmuş karaya,
Edep çekilip gitmiş, yeri kalmış daraya.
Edep Şeytan öldürür, hem de insan güldürür.
Edep kini söndürür, kötü yoldan döndürür.
Diyen KEMÂLİ, edebi layık olduğu yere oturtarak, cehaletten ve edepsizden dert yanar.
Cehâlet sadece ilmin değil, bütün değerlerin perdesidir. Bu kara perde altında; utanmayı, saklanmayı, gizlenmeyi, kenara itilmeyi ve yok olmayı görürsünüz.
Bu asrın en büyük hastalık ve yarası da cehâlet değil midir? Olmamış çıbanı deşerseniz, sizi öldürebilir. Cehâlet de böyledir. Telâfi ve tedavi etmezseniz, yerine edep ve ahlakı, ilmi, irfanı, fazileti, imanı, temel değerleri getirmezseniz; cehâlet ‘Alıgıran Baş Kesen’ olur, rağbet görür, rütbe gibi rağbet kazanır.
Unutmayalım ki: “İnsanda cehâlet, öğrenme durduğu an başlar.” Temel değerleri, doğruları öğrenmeyen bir kişi, ne olursa olsun cahildir.
Yazımızı ödül alan bir şiirimizle noktalayalım:
CEHÂLET
Cehâletle ilgili, yüzlerce şiir yazıldı,
Kıyamet eşiğinde, hastalığın büyüğü,
Cehâlet kefeniyle, küfre mezar kazıldı,
Cehâlet zerre olsa, tartışılmaz küçüğü,
CEHÂLET BÜYÜK YARA, LEKE ÜSTÜNDE KARA.
Cehâletin babası, Ebu Cehil değil mi?
Peygamberin yanında, zalimden daha zalim,
Koca bir dağı yıkan, birkaç çeğil değil mi?
Öğrenmeyi unutan, âlimden daha âlim,
CEHÂLET YÜZDE KARA, İLMİ KENDİNDE ARA.
Helâk olan kavimler, öğrenmedi, bilmedi,
Bin türlü belâ geldi, zerrece irkilmedi,
Cehâleti yüzünden, kîr/pasını silmedi,
Tarihler oldu tamam, hiçbir zaman gülmedi.
CEHÂLET TENDE SÂRA, ÇEKMEZ KANTARI DARA.
Cehâlet anlatılsa, kim verir ona mey(ğ)il,
Hak verilmez alınır, Hakkın önünde eğil,
Cehâlet-i Karanlık; hikâye, masal değil,
Cehâleti gideren, emekler olmaz zâil,
BÜLBÜL DÜŞERSE ZÂRA, GÜLLERİ BULMAK ÇARE.
Cehâlet-i Siyaset, insan kandırmak için,
Seyis at idareci, sır saklı hiçte hiçin,
Aydınlık durur iken, cehâlet neden, niçin?
Cahil iman sahibi, içindedir hem çirkin,
CEHÂLET GÜLDE HÂRA(E), MANSÛR’U TAKAR DARA (E)
Cehâlet zindan gibi, içine düşte bir gör,
İki gözü olsa da, adamı eder bir kör,
Güvercini beklersen, örümcekten bir ağ ör,
İlim/İrfân deryada, iyilik bilmez nankör,
CEHÂLET ÖLDÜ DERSEN, ŞEYTANLAR OLUR PÂRE.
KEMÂLİ’den nasihat: oku, öğren ve anlat,
Cehâleti kov gitsin, koyma sakın kapına,
Kitap, Sünnet yolunda, bir yeniyi daha kat,
Cahilin ellerinde,zehir katma hapına,
CEHÂLET BAL OLSA DA, TUZ DÖKÜLEN BİR YARE (A)
|