BATI’NIN KUKLASI ERMENİLERDİR
Eklenme: 11.08.2015 09:16
Osmanlı Devleti tarafından “MİLLETİ SÂDIKA” olarak onurlandırılan, Fatih Sultan Mehmed tarafından patrikhane kurmaları sağlanarak Ortodoks dünyasında ezilmelerini önleyen Ermeni meselesi, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile başlar, tarihi seyri içinde yalan ve ihanetlerle dolu dosyalar halinde günümüze kadar gelir.
Arman Garabet isimli ermeni bir gazetecinin araştırmasına göre: Osmanlı döneminde 22 general, 33 milletvekili, 7 büyükelçi, 11 konsolos, 8 doktor general, 41 yüksek dereceli bürokrat Ermeni içimizde yaşamıştır. Sultan II.Abdülhamid döneminde Agop Paşa, iki defa Maliye Bakanlığı, Mavro Kordato Efendi Maden ve Ziraat Bakanlığı, Naum Paşa ile Gabriyel Noradonkyan Efendi Ticaret Bakanlıkları yapmıştı.
1897-1903 tarihleri arasında, Ermenilerin bağımsız bir devlet arayış/kurmaları sırasında, Osmanlı İstatistik Umumi İdaresi Müdürü de bir ermeni idi.
Osmanlı coğrafyasında bulunan bütün azınlıklar içerisinde Ermenilere de ayni muamele yapılmış, adalet, hak/hukuk eşit olarak uygulanmıştır.
1071-1800 yıllarına kadar “biz” muamelesi gören Ermeniler, çeşitli oyunlara gelerek, bugünkü senaryoları ve oyunları tarih sahnesine çıkardılar. Müslüman komşularına yapılan zulüm, işkence, katliamlar karşısında, elbette ki mukatele (kavga, dövüş, birbirine öldürme) oldu, tehcir uygulamalar yapıldı, tarih bugünlere geldi.
Batı’lı yandaşlar tarafından Türklerin soykırımına uğradıkları öne sürülen Ermenilerle ilgili sayısız vesika, resim, canlı şahit, Bayburt’ta taş mağazalarda canlı canlı yakılan yüzlerce vatan evladı gerçeğini “yalan söyleyen tarih” bile utanarak, doğrulamak zorunda kalmıştır.
Emperyalist güç ve Avrupalı yandaşlar tarafından “Müslümanlar tarafından ezilen bir toplum” olarak gösterilen, meclislerinden karar çıkan, yılın belli günlerinde merasimler yapılan oyun ve senaryoların altında, Osmanlı Devletini yıkma ve paylaşma politikası vardır, yalan ve iftiralar dikiş tutmamıştır.
Bugünkü sancıların, hastalıkların ve ihanetlerin müsebbibi Tanzimat Fermanı ile, 29 Mart 1863’te yürürlüğe giren “Nizâmnâme-i Millet-i Ermeniyan” (Ermeni Milleti Nizamnamesi” 99 maddeden ibaret olup, Ermeni Patrik meclislerinde hazırlanmış, “Devlet içinde devlet” imtiyazları ile, 140 kişilik genel meclis teşkil etme hakkına kavuşmuşlardı. Kagik Ozanyan isimli bir ermeni yazarın ifadesine göre: Bu nizảmnảme, Ermenilerde ihtilal ruhunu uyandırmış, çeşitli maceralar Osmanlı Devleti içinde özerk bir Ermenistan kurulması patrik Mıgırdiç Hiramyan’ın dudaklarında terennüm edildi.Bu adam o kadar ileri gitti ki, ermeni vatandaşlar bu adama karşı isyan ettiler, cephe aldılar. Neticede istifa etti, yerine gelen patrik Nerses Vartabedyan da Hrimyan’ın izinden yürüdü. Neticede 1876 da İkinci Meşrutiyet ilan edilerek, II. Abdülhamid tahtta geçti.
9 ay 7 gün süren “92 Harbi” (1877-1878) Osmanlı devletine ağır kayıplar verdi. Rusların Yeşilköy, Erzurum’a kadar gelmeleri, birlikte yaşadıkları Müslümanlara zulmetmeleri, yakıp/yıktıkları, öldürdükleri, ermeni çetelerinin yaptıkları, Van’da Ermeni militan yetiştirmek için okul kuran Portakalyan’ın “Kan dökmeden hürriyet olmaz” sloganı, oradan Fransa’ya sürülmesi, çeşitli isyanlarda, çeşitli cinayet işlemeleri, Ayastefanos ve Berlin antlaşmaları ile Ermenilere verilen haklar, Elazığ,Diyarbakır,Erzurum, Sivas, Van,Bitlis, Siirt, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Malatya, Antep, Maraş, Muş, Kayseri, Yozgat, Erzincan ve diğer il ve ilçelerde yapılan mezalim, Sultan Abdülhamid’e yapılan suikast, Yıldız Camisi ile saray arasına 120 kiloluk patlayıcı konulması neticesinde 26 masum insanın ölmesi, padişahın cami içinde şeyhülislamla sohbet ederken zamanın uzaması üzerine hazırlanan tuzağa düşmemesi, suikastı hazırlayan ermeni komitacıların lideri Edward Joris’i affetmesi, I.Dünya savaşı içinde iki milyondan fazla Müslüman’ı katletmeleri, İstanbul’da yaşayan 82 bin 880 Ermeni’den sadece ikibin 345 elebaşının tutuklanması gibi olayları tarihi kaynaklardan okuyabilir, araştırabilir, gerçekleri bulabilirsiniz.
Bütün iyi niyetlere rağmen, yapılan bu çalışmalara rağmen çözüm olmayınca, 27 Mayıs 1915 günü dört maddelik Tehcir Kanunu çıkarılarak, 700 bin ermeni göç etmiştir. Kendilerine tahsis edilecek yerlerde can ve mal emniyetleri sağlanan Ermenilere devlet tarafından bağ/bahçe, arazi, mesken verilmiş, zanaat sahiplerine alet/edavet, çiftçilere tohumluk bile verilmiştir. 700 bin ermeni içinde 300 bin kadarı ölmüş, bu rakam kasıtlı olarak saptırılmıştır.
Bağımsızlık rüyalarını Kurtuluş savaşı ile mezara gömen Ermeniler, İttihat ve Terakki liderlerini hedef seçtiler. 15 Mart 1921 de Berlin’de, eski sadrazam Sait Halim Paşa, 6 Aralık 1921 de Roma’da, İttihat ve Terakkinin eski başkanlarından Bahaeddin Şakir Bey, 17 Nisan 1922 de Berlin’de, eski bahriye nazarı Cemal Paşa ile yaverleri Nusret ve Süreyya beyler, 22 Temmuz 1922 de Tiflis’te şehit edildiler.
Lozan konferansı sırasında İsmet İnönü’ye, sonraları Atatürk’e de suikast girişimleri olan Ermeniler, başaramadılar. Ermeni ASALA terör örgütü, 1970’lerden sonra Türk diplomatlarını hedef aldı. 28 saldırıda, 37 Türk vatandaşı hayatını kaybetti.
“Mavi Kitap” isimli İngiltere tarafından çıkarılan bir kitap Ermenilerin ABD. den yardım toplamak gayesiyle basılmış, 2000 yılında yeniden basılmış, ermeni propagandası yapılan eser için 2005 yılında İngiltere parlamentosuna hükümetimiz tarafından bir mektup yazılarak, bu kitabın gerçekleri yansıtmadığının dünya kamu oyuna açıklanması istenilmişti.
Günümüz dünyasında, Türkiye’sinde, Ermenilerle ilgili zihniyette bir değişiklik yoktur. Ermeniler ve düşmanlar aynıdır, kıyamete kadar da kin ve düşmanlık devam edecektir.
Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne göz diken şer güçler içerisinde Ermeniler de vardır. İstanbul Fener Rum Patrikhanesi, Vatikan’a bağlı olarak, oradan emir alarak aynen uygular, fitne/fesat ocağı, Müslüman Türkün düşmanıdır. İhanet programları/planları/ oyunları senelerden beri uygulanır, hümanist, hoşgörü ve diyalogcu kafalar tarafından olup/bitenler insanımıza başka türlü anlatılır, düşmanlarla sarmaş/dolaş tablolar Mizan’a vesika olarak tarihe yazılır. “Ermeni soykırım yok diyenlere hapis cezası” isteyen mantık, ancak komedi malzemesi olarak zihinlerde yer alır. Ermeni lobilerinin faaliyetleri, Türkiye’deki çalışmaları, Hrant Dink cinayetinden sonra tahrik edici merasimlerde atılan “Biz Hepimiz Ermeni’yiz” sloganları, ihanetten iftiraya kadar uzanan zihniyetin aynısıdır, hafife alınmamalıdır.
Önemli bir çalışma sandığım “Ermeni Bibliyografyası” isimli çalışmam henüz yayınlanmamış olup, önemli bir araştırmadır. 142 sayfadan oluşan bibliyografya üzerinde; eli kalem tutan, dili konuşan, yüreği atanların bu sahada da çalışma yapmalarını diliyorum.
HADDİNİ BİL ERMENİ!... isimli şiirimle yazımı bitirmek istiyorum:
Haddini bil Ermeni, çuval azı açtırma,
“Soykırım” daha yeni, pencereden baktırma,
Mezalim daha deni, Diaspora çaktırma,
Kantara çeksem seni, kalemleri yaktırma.
ARKANDA ‘SAM AMCA’ VAR, BOL KESEDEN ATARSIN,
BEKLE, OLMAZ SANA YÂR, YALAN/DOLAN KATARSIN.
Gel Bayburda gidelim, sonra da Erzurum, Van,
Mezâlimi görelim, vicdanın varsa dayan,
Kanlı izler sürelim, gaflette isen uyan,
Diaspora dürelim, yazılı tarih kurgan.
YAKTINIZ, ÖLDÜRDÜNÜZ, TALAN EDİP KAÇTINIZ,
DİRİ DİRİ GÖMDÜNÜZ, BİNLER YARA AÇTINIZ.
Nenemin baltasını, müzemde saklıyorum,
Ermeni yaftasını, gördükçe aklıyorum,
Vatanda paftasını, duydukça saplıyorum,
Kurtuluş haftasını, yaşadım, ağlıyorum.
“ERMENİ MEZÂLİMİ” TÜRKÜN “KARA KİTABI”
BİLİRİM BEN ZALİMİ MAZLUMLARIN HİTABI.
Gün olur, devrân döner, Tarih doğru yazıyor,
Yalancının mum söner, Ermeniler azıyor,
Gökte şahit tütünler, taş Mağaza kaynıyor,
Gelecek hakkın günler, çukurları kazıyor.
DUVARLARDA KAN İZİ, NİCE TOPLU MEZARLAR,
TARİHE SON SOR BİZİ, BAK NASIL DA YAZARLAR?
Ermeni döllerini, dedem köyde toplamış,
Evlâd-ı Güllerini, kefeniyle koklamış,
İşgalin günlerini, çetelede yoklamış,
Sinen bülbüllerini, uzun zaman beklemiş.
ZALİMLER HESAP VERMİŞ DEDEM VERMİŞ KARARI,
TEKER TEKER GEBERMİŞ, OLMAZ KÖYE ZARARI.
KEMÂLİ şehit torun, Ermenileri bilir,
Kalabalıklar durun, zalimlerden irkilir,
Açın tarihe sorun, Diaspora dikilin,
Yalan tahta oturun, Bilgi/Belgeler silin.
ŞEHİDİN MEZARINDA, ERMENİ HANÇERİ VAR,
DÜNYANIN NAZARINDA, YAĞMASIN BARIŞA KAR.
|