"ÖLÜNÜN ARKASINDAN" SÖYLENEMEZ Mİ?..
Eklenme: 10.11.2006 07:16
Ölüm "Perde arkasından gelen bir haber" olarak, her nefis için mukadderdir. Ağa olsa, paşa olsa, başkan olsa, çöpçü olsa, ölmemeye çaremiz yok. Ölüm rüzgarları; hayat kandilimizin yağını hem yakıyor, hem de tüketiyor. Azrail Aleyhisselam'a verilen listede yer alacağımız günün ne zaman geleceği, nerede olacağı belli değildir. Ölüm yaşa bakmaz, başa bakmaz, rütbeye bakmaz, paraya/pula/saltanata bakmaz. Altından ağaç, gümüşten yaprakla doymayan gözler, beden, bir gün birkaç kürek toprakla doyacak. Yaktığımız harmanlar, kırdığımız fidanlar, söndürdüğümüz ocaklar, aldığımız gencecik canlar, yediğimiz nice kul hakları, öldükten sonra kabirde azabımız olacak, hesap kolay olmayacaktır.
"Ölünün arkasından söylenmez" sözünün nereden çıktığı, kimlerin söylediği bilinmez ama, aramızda kök salmış sözlerden biridir. Aslında; "Ölünün arkasından söylenmez mi/ Söylenir mi?" ölçüsünü tartışmak gerek. Mesela Kâbe'nin yanı başında ateşler içinde yatan, Ebu Cehil'in arkasından söylenmez mi?.. Denizin içinde yanıp kavrulan, yok olan Firavun'un arkasından söylenmez mi?.. Peygamber Efendimizin öz amcası Ebu Lehep hakkında bir şeyler söylenemez mi?.. Roma'yı ateşe veren Neron, zalim hükümdar Haccac-ı Zalim, Kazıklı Voyvoda, iman etmeden ölen Karun hakkında bir şeyler söylenemez mi?. Allahlık güden ve halkına zulmeden Nemrut hakkında bir şeyler söylenmez mi?.. Tarihte "Devr-i Sabık-Millî Şef Dönemi" olarak yerini alan İsmet İnönü hakkında bir şeyler söylenemez mi?.. Sevabıyla, günahıyla, hataları ve başarıları ile Osmanlı Devletinin devamı olan Cumhuriyeti kuran, bin yıllık gelenekleri devrimleri ile değiştiren Mustafa Kemal Hakkında bir şeyler söylenmez mi?.. Önce idam edilen, sonra "Anıt Mezar"ı dikilen Adnan Menderes gibi şahsiyetler hakkında bir şeyler söylenemez mi?. Yakın tarihimizde isimleri zirvede iken, bugün unutulan, tarih kabristanına gömülen nice deha, ilim adamı, fikir/aksiyon/siyaset adamları hakkında bir şeyler söylenemez mi?.
Ölümden korkulmaz, ölenler hakkında her şey söylenir, söylenmelidir. Önemli olan ölen kişinin bıraktığı iz ve konuşulan gerçeklerdir. Yatacak yeri olmayanlar, ölümden korkar. Dinini yıkarak dünyasını yapanlar için Ahiret müebbet hapis olur, arkalarından konuşmak gıybetleri olmaz.
Siyasi hayatı hatalarla dolu, krizler ve kaosların adamı, özgürlükçü göründüğü halde özgürlükleri kısıtlayan Bülent Ecevit öldü, arkasından bir şeyler demeyelim mi, gerçekleri söylemeyelim mi?.
Kolej mezunu, yılların siyasetçisi, Türkiye'nin iç ve dış politikasına yön vermiş, başörtülü milletvekili Merve Kavakçı'ya karşı TBMM'de yaptığı saygısızca hareket, iktidar olduğu dönemlerde toplumun yoksulluk, ekonomik kriz ve yasakların, Kıbrıs Hareketinin sahte kahramanı, İHL.'nin kapatılması, Cumhurbaşkanı Sezer'e fırlatılan kitapçık, Güneş Moteldeki milletvekili transferi, ABD. Başkanı Bill Clinton karşısındaki tarihi görüntü resmi,
Danıştay'a yapılan saldırıda ki laiklik vurgusu, zaman zaman "1400 yıl önceki kanunlarla devlet yönetilmez" haykırışları, "Yunanlı Kardeşim" şiiri ile yaktığı meşalede, çeşitli çevreler tarafından "Kıbrıs Fatihi" olarak lanse edilen, Kıbrıs'ta federal yapıda ısrar eden, bugün yaşanan krizin temelini o tarihlerde atan ve siyasi menfaat odakları tarafından zaman zaman kullanılan, ölüsü dahi rahat bırakılmayan "Karaoğlan" lakaplı Bülent Ecevit hakkında bir şeyler söylemeyelim mi?..
28 Şubat Post modern Darbesinin en büyük savunucusu ve uygulayıcısı savunucusu, 30 Haziran 1997 tarihinde ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz başkanlığında kurulan koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı, yapılan zulümlerin manevi sorumluluğuna imza atan, sekiz yıllık Kesintisiz Eğitim Yasası'nı çıkararak eğitim sistemlerimizi allak/bullak eden, bu sahada trilyonluk rant kapılarını açan, menfaat bezirgânlarının meydana gelmesine vesile olan, çeşitli eğitim enstitülerinde 40 binin üzerinde sahte diploma ile mezun verdirerek ideolojik makamlara tayin ettiren, Kültür bakanlığı tarafından basılan yedi adet tarihi levhaları yasaklatarak, kalıplarını yaktıran, inançlı kadroları sürgün eden, kendi fikir yapısındaki memur ve bürokratları köşe başlarına getiren, DSP'li Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın psikolojik bunalımlara girerek, kafasına kurşun sıkmak suretiyle intihar girişiminde bulunmasına vesile olan, ABD. Başkanı Clinton'dan "Laik Kentin Şairi" olarak bilinen Thomas Stearns Eliot'un bir şiir kitabı alarak geri dönen, kaynağını Hint Felsefesinden alan bir inanç yapılanması etkisi altında kalan, Danıştay'a yapılan saldırıda "Laikliğe saldırı yapıldı. Hükümet istifa etmeli" şeklinde ideolojik ve tezgâhlanmış açıklama yaptıktan sonra rahatsızlanarak GATA'da tedavi altına alınan ve 172 gün sonra dünya ile ilişkisi kesilen Ecevit hakkında bir şeyler yazılmasın mı, söylenmesin mi?...
"Cumhurbaşkanlığı koltuğu ile tabutun ağacının aynı olduğunu bilenler, dünyayı Ahiretin tarlası olarak görüp ona göre ekip biçenler, dünya zindanından Ahiret aydınlığına bu dünyadan iman ışığı götürenler için ölüm, dünya rahminden Ahirete bir doğuştur. Yatacak yeri olmayanlar korksun ölümden." Kriterini kullananlar, güzel bir ölçü koymuşlardır.
"Ne kendi eyledi rahat, ne verdi halka huzur,
Çekildi gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur"
Dizeleri hepimiz için geçerlidir, dinini yıkarak dünyasını yapanlar için Ahiret müebbet bir hapistir, Mizan ağır olacaktır. "Er kişi niyetine" ölmek, arkasından namaz kılınmak, yıkanmış olarak toprağa girmek, Sorgu/Sual Meleklerine hesap verebilmek herkese nasip olmaz.
"Dünya kalsa Muhammed'e kalırdı,
Can satılsa, onu Karun alırdı,
Derman bulsa bunu Lokman bulurdu,
Bu ölümdür, buna derman bulunmaz."
Gönül damlaları, ölümü anlatır. Nice Ecevitler gelip geçmiş, toprak olmuşlardır. Önemli olan, Mizana rahat gidebilmektir. Dünya rütbeleri, sadece kabir kapısına kadardır. Şatafatlı merasimler, siyasi gayret ve oyunlarla meydanlara toplanan kalabalıkların ölüye faydası yoktur.
Mizana gidecek bir vesika: Bülent Ecevit'in ölümü üzerine hazırlanan Devlet Töreni için, tarafımdan başbakana 8.Kasım.2006 /Çarşamba tarihli bir telgraf çekilmiştir. Vesika olarak Mizan'a gidecek telgraf şöyledir:
...............................................................................................................
SAYIN RECEP TAYYİB ERDOĞAN
BAŞBAKAN
ANKARA
Enkaz üzerinden hayat bulmak isteyen siyaset bezirgânları ile şer odaklarının oyun ve tuzaklarına kapılma. Cenaze merasimine katılma.
Selam ve sevgilerimle.
İLHAN YARDIMCI
EĞİTİMCİ-MUHARRİR-ŞAİR
RADYO/TELEVİZYON PROGRAMCISI
....................................................................................................................................
|