BİR VATANDAŞ YORUMU VE…
Eklenme: 13.06.2015 10:00
Artık eskisi gibi değil; milletin gözleri kör, kulakları sağır, fikirleri bayatlamış yumurta değil. Çağdaşlık teraneleri altında, çok değerleri kaybettik amma, öte yandan da uyanan bir nesil de meydana geldi.
Artık gizli/kapaklı bir şeyler olmuyor, anında deşifre ediliyor. Millet okuyor, duyuyor, görüyor.
Kendilerini hor gördüğümüz, değer vermediğimiz, aşağıladığımız, “Çarıklı Erkânıharp” dediğimiz insanımız birer cevher, uyanık, taşı gediğe koyan zihniyet içinde.
Asya Banka TMSF’nin tamamen el koyması üzerine, internette yer alan bir yorum dikkatimi çekti, hoşuma gitti. Satır satır aynen şöyle:.
“Millet fakir çocukları okusun dinini diyanetini öğrensin diye para versin, kesilsin diye kurban parası versin, sen git o paralarla gazete, dergi Tv, banka kur, şarkılı türkülü olimpiyat yap. . Ondan sonrada biz dini cemaatiz, biz doğruyuz dee. . Yaa parelelciler siz milletin zekasıyla alay mı ediyorsunuz. . . Sonuna kadar deşifre oldunuz. direnerek ne yapmak istiyorsunuz… Nedense geçerli olmayan diğer dinlere (Hıristiyan Yahudi vb) çok hoşgörülüsünüz, ama İslam dininden olup sizden olmayan(yalan dümenine girmemiş)Müslümanlara karşı son derece kindar ve acımasız bir yapı içersinde hakaret ediyorsunuz. . . Sizin hoşgörünüz sadece papaya, hahama mı??? ne ayaksınız, hiç mi vicdani ve kalbi sorgulama yapmıyorsunuz, yaaa acaba çok yanlış bir yolda mıyız diye. . Size sunulan takiyyelere daha ne kadar inanacaksınız.” İmla hatalarıyla, aynen böyle..
Uzun yıllar o cemaat içinde bulundum, gazetelerinde yazılarım çıktı, kitabını dağıttılar, televizyonlarında canlı yayında konuştum. Ağlama seanslı toplantılarında bizzat bulundum, gece ve etkinliklerine katıldım, yardımcı oldum. Oğullarım büyük derecede maddi/manevi yardımlarda bulundular. Cemaat içinde yakinen tanıdığım ve gönülden sevdiğim çok sayıda dost, arkadaş ve yârenim var. Hocaefendi dedikleri ve Pensilvanya’da bir villada hayat süren, oradan talimatlar veren, kendi adına bir din anlayışı bulunan, beddua kasırgalarına devam eden kişi ile yakın sohbetlerim ve karşılıklı görüşmelerim oldu.
Ancak; 17 Aralık komplosu (darbe girişimi) olayından sonra memleketi bir kaos içine atmak isteyenlerle birlik olan bu zihniyetin karşısında bende birkaç yazı yazdım, gittiğim yerlerde söyledim.
Devlet çatısını yıkmak isteyen zihniyet kim olursa olsun, perde arkasında kim bulunursa bulunsun, bir fert olarak karşı çıkmak zorundayız. Çatı yıkılırsa, hep birlikte altında kalacağımız mukadderdir. Millete giren ikilik, hepimizi yaralar, perişan eder, sadece düşmanlar sevinir, bayram yapar.
Vatandaşın yukarıdaki yorumu; isabetli ve bir reçete gibi. Eksik olan ve abartılan bir husus yok. Yazdıkları aynen yapıldı ve bütün inananlar kandırıldı. Cemaat fikri, din yara aldı, zarar bütün Müslümanlara pahalıya mal oldu. Diğer cemaat, tarikat ve dini müesseseler zan altında kaldı, devam ediyor.
Belirtilen cemaatin medyasının hâla saldırı ve yalanlara devam etmesi, ayrı bir yara, hastalık ve hizip..Yazık oluyor inananlara, temiz cemaat mensuplarına ve Müslümanlara..
Bu kadar saldırı, çamur, yalan, iftira, oyun, provokasyon, tuzaklara rağmen, millet Akl-ı Selim Millî iradesini kullanarak sandıklara gitti ve kendini idare edecek hükümeti yeniden iktidara taşıdı. Karanlık bulutlar yerini rahmet yüklü bulutlara terk etti, aziz vatana rahmet yağmurlardı sağanak halinde boşalmaya başladı. Altı üstünden canlı Vatan toprakları,yeniden istikrara, huzura, saadete kavuştu, Allah bozmaya..
Haklıyla/Haksız, Haramla/Helal, Günahla/Sevap, Cennetle/Cehennem, Doğruyla/Eğri, Güzelle/Çirkin, Sapla/Saman birbirine karıştı, Sırat-i Müstakimde olanlara ne mutlu..
Anlayanlar için yine bir şiirimle yazımı bitirmek istiyorum:
KARIŞTI…
Helâl/Haram birbirine karıştı,
Damat gelin meyhânede barıştı.
Âhir Zaman kapısına varıştı,
Umud-u Kol, hak yalvarıştı.
HAK İLE GASP, TERÂZİDE İKİ KEFE,
HOKKABAZLAR MEYDANDA VURDU DEFE.
Mevsimler değişti, Yaz Kış bellisiz,
Bilinmez ne işti, sayı ellisiz,
Açılırken pişti, başlar kellisiz,
Âşıklar yetişti, sazlar tellisiz.
SEBEBİ SORDULAR, CEVAP ALINMAZ,
NOKTADA DURDULAR, KAPI ÇALINMAZ.
Çıkmaz sokaklarda, bekliyor insan,
Çatlak dudaklarda, akılda nisyan,
Zulüm budaklarda, yapanlar pişman,
Malum odaklarda, yapılan isyan.
BU SOKAĞIN SONU, NEREYE ÇIKAR?
ESRETE KONU, ELLERİ YAKAR.
Şiirle, şûûru, yan yana getir,
İnsanlar onuru, ayırıp götür,
Ak maya hamuru, pay edip böldür,
Çinideki fağfuru, ver de sen güldür.
ŞİİR/ŞÛÛR/AKIL, AYRILMAZ ÜÇLÜ,
ÜÇÜNE DE TAKIL, DAHA DA GÜÇLÜ.
Karışan yükleri, kim ayıracak?
Küçük/Büyükleri, kim kayıracak?
Derin höyükleri, kim kapatacak?
Aşkın körükleri, kim koparacak?
BELLERDE YÜK AĞIR, ÇEKEMEZ İNSAN,
EFENDİNİ ÇAĞIR, OLMASIN İSYAN.
KEMÂLİ’de şiir, kalemle yazı,
Yerlerine konur, aratmaz azı,
Âsâletli onur, getirir hâzı,
Var olan kaybolur, getirir Yazı.
KARIŞAN AYIKLAR, AKIL, İZÂNLA,
DURMADAN SAYIKLAR, HAKİKAT ZANLA.
|