YERİNE GÖRE SEVGİ/MUHABBET/HOŞGÖRÜ, YERİNDE DE, KİN, NEFRET VE KISAS GERE
Eklenme: 28.01.2015 12:53
Abbasiler döneminde yaşamış bilginlerden Tuslu Nasır'a ait olduğu söylenen, ibret alınması gerekli bir olay vardır.
Nasır uzun yıllar uğraşarak hazırladığı el yazması eserini o sırada nehir kıyısında bürokratlarıyla sohbet eden Abbasilerin son halifesi Mutasım'a sunar. Mutasım, eseri daha incelemeden kitaptan bir sayfa koparıp kirleri arınsın diye nehre atar. Emrindekilerden bir dalkavuk kitabı nehre fırlatır. Bununla kalmayan Halife, bilgine dönerek: ''Bize Tus'tan bunu getireceğine bir öküz getirseydin daha iyi ederdin'' diye hakaret eder.
Uzun yıllar göz nuru dökerek meydana getirdiği eserinin bir dakikada mahvoluşunu dili tutulacak kadar üzüntü ve heyecanla seyreden bilgin oradan ayrılırken: ''Molla nereye gidiyorsun.'' diye seslenen halifeye; ''İstediğiniz öküzü getirmeye gidiyorum.'' cevabını verir. Bu kederle Bağdat’tan ayrılan Nasır, zalimliğiyle meşhur olan Moğol hükümdarı Hülagu Han'ın yanına gider. Moğollar kendisine çok rağbet gösterirler. Bazı tarihçiler Bağdat'ı almak için Hülagu Han'ı Nasır'ın kışkırttığını bile söylerler. Kısa bir zaman sonra Moğollar, Bağdat’ı kuşatırlar. Abbasi Halifesi Mutasım esir olarak Hülagu'nun huzuruna çıkar. Hülagu'nun yanı başında oturan Tuslu bilgin Nasır, Halifeyi görür görmez: ''Ismarladığın öküzü getirdim, nasıl beğendin mi?'' der.
Bu olay, çeşitli kaynaklarda, ağızlarda değişik biçimde anlatılmakla beraber, verilmek istenen mesaj önemlidir. Harâbet ehlini hor gören şâkirler bile, zaman zaman aldanmış, hata yapmış, yıkıcı olmuşlardır. Kinlerin devlete karıştığı tarihi nice olaylarda, ibrete haiz neticeler vardır, bizler almasını bilir isek..
Kin, nefret, zulüm ve adaletsizlik olan yerde, mutlaka büyük bir kaos ve neticede hüsran ile yok oluş vardır. Günümüzde yanlış yorumlanan, anlatılan, hatta başımıza bela kesilen sevgi ile hoşgörünün günümüz insanını nerelere getirdiği, başımıza hangi hallerin geldiği bellidir.
Nefreti değil, sevgiyi, dehşeti değil muhabbeti getirenler, gönül sarayları inşa etmiş, köşkleri yıkmamış, imar etmişlerdir. Buna en güzel örnek, kumandan, devlet adamı, inkılap meşalesi peygamberimiz yetmez mi?
Sevgi, saygı, muhabbet, hoşgörü yanında, zalimlere karşı kin tutmak, taraf olmak ve cihad etmekte dinimizin emridir.
Kuran-ı Kerim'de Allah'ın intikam alıcı sıfatından da bahsedilmiştir. Şûra Suresinde ''Halka zulmedenlere haksız yere azgınlıklarda bulunanlara acıklı bir azap vardır.'' diyerek, Allah'ın her zaman bağışlayıcı olmadığına işaret eder. Lüzumsuz hiçbir şey yaratılmadığına göre dozu fazla kaçırılmazsa, şifa yerine kullanılan zehirler gibi zalim insanlara, toplumlara kin de lazım demektir.
Toplumun düzeni için affedilmemesi lazım gelen olaylar az mıdır? Huzuru kaçıran, “Vatanına, Milletine saldıran, yakıp yıkan, fitne çıkaran olayları, kişileri unutmak ve affetmek bazen gaflete sebep olur. Meşhur Nasuriddin Tusi'nin Halife'ye ''İşte ısmarladığın öküzü getirdim.'' demesi gibi insanların yaptıkları olumsuzlukların ve kötülüklerin bir gün önüne mutlaka döküleceğine çok güzel örnektir. İnsanlar nasıl her şeyi bağışlayamıyorlarsa, Milletlerde ahlaki sıfatları da ne kadar yüksek olursa olsunlar her zaman affedici olamazlar.
Bir milleti yaşatan, muhteşem bir hayatı hâkim kılan adalet ve hakka riayettir. Her şeyi bağışlayıcı olmakla adalet yerini bulmaz. Yerinde bağışlamayı bilip, yerinden kin tutmayı beceren devlet adamları halkına en büyük ihsanı verir. En büyük cömertlik kudrete rağmen affetmektir. Ama en büyük adalet neyi ve kimi affedeceğini bilmektir.” diyen Ehl-i Kalem ve Ehl-i Dil sahipleri ne güzel söylerler, yazarlar, ders alabilenler için…
Gelecekte Cihana yeniden hakim olacak temel değerlerin yükselmesinden ve gönüllerde yücelmesinden rahatsız olan şer güçler, zaman zaman tetiğe basar, oyun ve senaryolar hazırlayarak; fitne, kin ateşini körükler, düşmanlık sarayları kurarlar.
Fransa’da fitili çekilen provokasyon; yeni bir oyun, yeni bir dünya düzenini değiştirme provasıdır. Buna âlet olanlar, sözüm ona birlik/beraberlik mesajı vermek isteyenler, yalancı gülücükler savuranlar, kol kola gelenler, Beynelmilel Siyonizm’in tuzağından başka bir şey değildir. “Kutsal” altında gizlenen, çirkef canavara dikkat edip, iman birliğinden kopmamak gerekir.
Temele dayanmayan sevgi/saygı/muhabbet, Hakkın kabul etmediği hoşgörü, yerine oturmayan kin/nefret, hak edilmeyen kısas ve adalet zalimdir, hesâbı verilecektir.
|