AH! FİLİSTİN, AH! GAZZE!..“YARIM HAKİKAT, BÜYÜK YALANDIR”
Eklenme: 13.08.2014 12:36
Yalan söyleyen tarihin yalan sayfaları arasında gezerken, 1948’e kadar İsrail diye bir devletin olmadığını göreceksiniz. Böyle bir devlet yoktu. Hatta İsrail vatandaşları da burada değildi.
I. Dünya savaşından sonra dünyanın farklı bölgelerinden göç eden Siyonistler, İrgun ve Hagana terör örgütlerinin faaliyetleri sonrasında 1948’de İsrail’i kurdular.
Aydınlar ve zenginler arasında Masonluğu, halk tabakaları arasında Komünistliği
yayan ve bu suretle dünyayı ifsat eden Siyonizm, Yahudi ideâlidir.
Siyonizm’e bağlı olanlara “Siyonist” denir. Yahudilik ve Yahudiler dünyanın en aşağı tiynetleridir. Yahudi milleti, Allah tarafından lânetlenmiştir. Kıyamete kadar bütün Yahudiler bir araya gelemeyecek, devlet kuramayacak ve bütün insanlığın lânetine sahne olacaklardır. Kur’an-ı Kerim; Yahudileri anlatarak, bu sevinçli müjdeyi bize vermektedir.
( Bakınız: Nisa: 47, 49, 50, 53, 54, 55 137, 155, 161.Mâide: 18, 43, 64, 69. Haşr: 14, 15. Bakara: 94, 102, 103, 111, 112, 113, 135, 136, 140. Al-i İmran: 72, 73, 181. Rahman: 29. Tevbe: 32, 33, 34. ve diğerleri.)
Müslümanların ilk Kıblegâhı Mescid-i Aksa’yı yakan, karargâh haline getiren, Müslümanlığın, Türklüğün ve bütün hür dünyanın düşmanı Cıfıt Yahudi Hahamlar tarafından idare edilir. Mahiyet itibarı ile hepsi de homoseksüel oldukları söylenen hahamlar tarafından hazırlanan ihtilas ( Çalma, hırsızlık) ve irtikâb ( Kötü bir iş işlemek. Rüşvet almak. Hakkı olmayanı hile ile almak.) anayasası olan Talmut’ta aynen şöyle bir kısım vardır: “Talmut’un sırlarına vukuf olan bir Gayim’in, Yahudi olmayanın hak ettiği ceza ölümdür. Talmut bizim için yazılmıştır. Nesilden nesile intikal eden, bizim mirasımızdır. Muvaffakiyetimizin temel taşı, ahlaksızlıktır. Bir Yahudi’nin, mümtaz ırk mensubunun bir gayri Yahudi’yi aldatması onun ırzını, malını gasbetmesi mübâhtır…” Yahudi için akla gelen her şey mubahtır. Namus, ahlak, şeref, din, iman, mukaddesat, maneviyat, insanlık ve utanma duyguları bütün Yahudilerden silinmiştir. Dünyayı kana boyamak, ekonomiyi elde tutmak ve Siyonist Emperyalizminin gerçekleşmesini görmek için çalışan Yahudilerle Komünistler işbirliği halindedirler. Meydana gelen olaylarda mutlaka Yahudi ve komünist parmağı vardır. Bozguncu bütün planlar bu iki uşağın elleri altından çıkar. Kurulan bütün tuzaklar bu kızılların eseridir. Günümüz dünyasında; Filistin halkına zulmeden, Müslüman ülkeleri sömürmek ve ortadan kaldırmak için haince planlar hazırlayan, İsrail devleti için her şeyi göze alan ve süper güçlerin yardımlarıyla kana doymayan Siyonizm canavarıdır, “Gizli Dünya Devleti” kurma çalışmaları hızla devam etmektedir. Tahrif edilen Tevrat’ta yer alan “Vaat Edilmiş Topraklar”ı elde etmek için Ortadoğu, özellikle Türkiye Güneydoğu ve Gap Bölgesinde gizlice toprak alma gayretleri (!) bütün hızıyla devam etmektedir. İsrail Devleti ile yapılan gizli anlaşmalar, askeri mühimmat, uçak, silah, tank alım/satımları milletten gizlenmeye çalışılsa da; gerçekler bütün çıplaklığıyla tarihe yazılmaktadır.
Hahamlar Merkez Komitesi tarafından “Çok gizlidir” mahreci ile yayınlanan Yahudi talimatnamesinde şunlar yazılıdır:
1- Radyo, televizyon, gazeteler, sinema ve mecmualar ile kitaplar üzerindeki tazyik kontrolünüzüz genişletiniz.
2- Hukuk. Tıp, kimya ve buna benzer bütün tahsillerden, Yahudi olmayanları uzaklaştırınız ve Yahudileri bilhassa bu şubelerde tahsile ve okumaya teşvik ediniz.
3- Gayri Yahudilerin mektep ve kolejlerini birer içtimai merkez haline getiriniz.
4- Gayri Yahudi Peygamberleri gülünç şekle sokup onları rezil-rüsvay edecek mevzular icat ve ayni zamanda Yahudi olmayanlar arasında tefrik ve nifak çıkarınız. Din müesseselerini zayıflatmalı, fakat bizlere karşı da kendilerine karanlık hisleri telkin etmeliyiz.
5- Bizden olmayanların kadın ve çocuklarının ahlaklarını ifsat ediniz.
6- Kanun ve anayasaları yanlış şekillerde tefsir ederek, mahkemelerde dahi iğlak (Karıştırmak.Kapamak. Muğlak yapmak.) edip her yere şüphe ilka ( Koymak, bırakmak. Terk etmek, Öne atmak.) ediniz.
7- Devlet adamlarını eliniz altında tutmaya çalışınız.
8- Her vasıtaya müracaat ederek para üzerindeki diktatörlüğünüzü takviye ediniz.
9- Hükümetin, ordunun ve bahriyenin en can noktalarına Yahudileri yerleştiriniz.
10- Türlü hile ve desise kullanarak işçileri elde tutunuz. Mitingler tertip ediniz. Grevler yaptırınız ve bu mevzuda hiçbir fedakarlıktan çekinmeyiniz.
Hahamlar Merkez komitesi tarafından hazırlanan ve bütün Yahudi teşekküllere gönderilen on maddilik bu talimatnameden başka, gizli protokollerden alınan yirmiiki maddelik bir hülasa daha vardır. Elimize geçen bu hülasanın önemli bazı maddelerini de buraya almakta fayda görüyorum:
1-Genç nesli ahlak dışı telkinlerle ifsat etmelidir.
2- Aile hayatını yıkmalıdır.
3- Sanatı düşürerek, edebiyatı müstehcen ve şehevi kalıba dökmelidir.
4- Mukaddesata hürmeti tahrip etmelidir. Hürmetle anılan insanlar hakkında rezilâne vakalar uydurarak, onların itibarlarını kırmalı. İnançları ve mukaddesatı kökünden baltalamalı ve manevi sahalarda ihtilaflar ve ayrılıklar çıkarmalıdır.
5- Hudutsuz bir lüks, baş döndürücü ve çılgınca israfları teşvik etmeli, mâkul ve basit şeylerden zevk almak hassasını derece derece ortadan kaldırmalı..
6- Toplulukların dikkatlerini avam eğlenceleri, oyunlar, mâkul haddi aşmış spor müsaadeleriyle oyalanmalı ve bunun gibi işlerle halkı eğlendirerek düşünmekten alıkoymalı..
7- Taşkın nazariyelerle fikirleri zehirlemeli. Daimi surette gürültülü kargaşalıklarla halkın asabını bozmalı, afyon, alkol ve benzeri zehirlerle sağlığını tahrip etmeli.
8- Umumi bir hoşnutsuzluk tevlid (Doğurmak. Vücuda getirmek) ederek, içtimai sınıflar arasına kin ve itimatsızlık sokmalı.
9- Patronlarla işçilerin münasebetlerinde grevler ve lokavtlar çıkararak onları birbirinden ayırmalı, bu surette sermayedar işbirliğinden doğacak iyi münasebetleri baltalamak.
10- Beynelmilel meseleler çıkararak, vakalar ihdas etmeli ve milletler arasında ihtilaflar vücuda getirmeli, kin ve nefreti körüklemeli. Korkunç silah miktarını arttırmalıdır.
11- Siyasi buhran zamanlarında servetleri mahvedecek usulleri bulmalıdır.
12- sanayinin çarklarını durdurarak bütün kıymetleri tahrip etmeli ve dünyada mevcut altını mahdut ellere toplayarak muazzam sermayeleri kat’i felce uğratmalı; vakti gelince her türlü krediyi keserek panik çıkarmalıdır.
13- Hükümetlerin ölümünü hazırlamalı, insaniyeti ıstırap, elem ve yoksullukla zayıf düşürmelidir. Çünkü ancak bu şekilde sersemletilen ve zayıf düşürülen bir insanlık üzerinde Siyon hakimiyetinin temelleri kurulabilir. 17.10.1967 tarihli İstanbul’da yayınlanan Bugün gazetesinden aldığımız bu vesikanın maddelerine dikkat edilecek olunursa; komünizm ile Siyonizm aynı kaba işemektedirler. Gayeleri ve metotları aynıdır. İkisi de hür dünyanın, İslam’ın ve Türklüğün amansız düşmanıdır. Onlarda; Allah, insan, vicdan, merhamet, asalet ve insanlık aranmaz. Asırlar boyunca bu meziyetlerden mahrum oldukları için, hür dünya milletlerinin ve İslam’ın nefretlerini üzerlerine çekmişlerdir. Peygamberleri Hazreti Musa ile çölü geçerken; yapmadıkları isyan kalmamış, Allah tarafından gönderilen bıldırcın, “Kudret Helvası” ve Peygamberin parmaklarından akan soğuk suları içtikleri, bulutlu, serin bir hava ile çölü geçtikleri halde, yine isyan etmişler, neticede helak olmuşlardı.
Yahudiler nankör ve riyakârdırlar. İki yüzlülüklerine kanan ve inanan milletlere büyük zararlar vermişlerdir. Yahudiler İspanya ve Portekiz’den kovulduktan sonra en büyük yardım ve en az himayeyi Türklerden görmüşlerdi. Devrin padişahı Kanuni’yi kandırmak ve inandırmak için ne diller dökmüşlerdi... Tarih sayfaları arasında yer alan bu ibretli olayda; Kanuni’nin hatası ve vebali büyük olmuş, Yahudi tohumları daha o zaman yurdumuza ekilmişti. Sığınmaya gelen Yahudiler, yıllar sonrası leş kargaları misali beslenerek, gözlerimizi oymak istemişler, ticaret hayatımızı ellerine geçirmişlerdir. “Onların alınlarına ebedi zillet ve meskenet damgası vurduk..” ifadesi, yüce Yaradan’ın ilâhi kelamıdır. Allah tarafından lanetlenen, ebedi zillet ve meskenet damgası ile mühürlenen Yahudilerden sadece kötülük ve zillet beklenir. İnsan kanı içerek habis ruhlarının vahşi açlığını gideren bu hainler çetesini en büyük düşmanımız bilmeli, buna göre mücadele etmeliyiz. “İnsan Kardeşliği” ile “İslam Kardeşliği”ni birbirine karıştıran hümanist ruhlu zavallılar; Yahudi ve emellerini bilmiyorlar demektir. Asrımın en büyük belâsı; Yahudi ve onun uşakları diğer zararlı “…İzim”lerdir. Âhir zamanda canlı ve cansız bütün varlıklar dile gelerek; “Benim arkamda Yahudi var, onu öldür!..” diyecek, sadece GARKAD isimli işe yaramaz bir ağaç Yahudi’yi saklayacaktır.
“Dost” ve “Düşman” ın tanıtıldığı, hedeflerin gösterildiği bir zamanlar; Türkiye’de birbirinden güzel araştırma ve yazılar yayınlanmış, “..İzim”lerin kapalı tarafları kalmamıştı. Yahudilere karşı mücadele bayrağı açan mücahid ağabey ve dostların sayısı az değildir. Rahmetli Cevat Rıfat Atilhan, Mehmet Akif, ( Ersoy değil ) Osman Yüksel Serdengeçti, Cengiz Alpay, Şevket Eygi, Eşref Edip, Enver Tuncalp, Kadir Mısıroğlu, Mustafa Akgün, Burhaneddin Kayhan, Mustafa Yazgan, Ertuğrul Seyhan, Yavuz Bülent Bakiler, Cavit Ersen, İlhan Darendelioğlu, Sadık Albayrak, Hasan Hüseyin Ceylan, Meryem Canan Ceylan, Şule Yüksel Şenler, Kemal Fedai Coşkuner, Abdurrahman Dilipak, Necip Fazıl Kısakürek, Ali Fuad Başgil, Ergun Göze, Mustafa Kaplan, M. Fahreddin Kırzıoğlu, Mustafa Müftüoğlu, Ali Nar, Emine Işınsu Okçu, Hekimoğlu İsmail, Hasan Karakaya, Yılmaz Öztuna, İsmet Parmaksızoğlu, Peyami Safa, Nizamettin Tepedelenlioğlu, Fethi Tevetoğlu, Osman Turan, Nevzat Yalçıntaş, Saadettin Yıldız, N. Kemal Zeybek, Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Kabaklı, Cemil Meriç, Servet Mehterbaşıoğlu, Aydın Talay, Semiha Ayverdi, Mehmet Hocaoğlu, Ayşe Osmanoğlu, Ali Fuat Türkgeldi, Ali Uğur, Ertuğrul Düzdağ, Harun Yahya, Prof. Dr. Hikmet Tanyu, İhsan Süreyya Sırma, Kazım Karabekir, Vehbi Vakkasoğlu, Sabit Sami Karaman, Meryem Cemile, Mustafa İslamoğlu gibi buraya alamadığım daha nice değerler; “…İzim”ler, özellikle Yahudilik üzerine araştırma yapan, yazıları ve eserleri yayınlanan dostlarımız, ağabeylerimizdir. Nesiller bu değerler sayesinde; “Dost” ve “Düşman”ı tanıdılar, öğrendiler ve aksiyon sahibi bir insan oldular. Bu heyecan ve aksiyonu öldürenlerin, kimlerin manifestolarına âlet olduklarını çok iyi biliyorsunuz…
( Rahmetlik olan mücahid ağabey ve dostlara fatihalar gönderiyor, bir kitap ismi vermek istiyorum. Yabancı yazar Paul L. Williams’ın, Güncel yayıncılık serisi içinde yayınlanan bir eser: “Para, Cinayet ve Mafya üçgeninde Vatikan Sırları” 70 yıldır suç örgütleriyle olan mali bağlantılar bu kitapta açıklanıyor. İşte kitaptan sadece bir bölüm: “…Mafya lideri anlaşmanın son sayfasını da okuduğunda başını kaldırıp papaya baktı ve gülümsedi. Papa anlaşmayı çoktan imzalamış ve mühürlemişti. Sindona anlaşmayı imzaladıktan sonra eğildi ve papanın elini öptü. Papa da onu kutsadı. “Şeytan’ın saltanatı” başlamak üzereydi..” bütün “İzim”lerin anası/danası, besleyicisi ve plan hazırlayıcısı üç eksen etrafında döner: “Para, cinayet ve mafya” Dünyayı idare etmeye çalışan Vatikan ve uzantılarının ihanet şebekeleri iyi bilinmeli, ihanet planları karşısında Müslümanlar yekvücut olmalıdır..)
Mehmet Akif kardeşimizin “Ulu Hakan ve Filistin” başlıklı bir yazısı ile devam edelim:
“Baron Şif ölürken, milyonlarca liralık servetini beynelmilel Siyonist teşkilatına bırakmış, Yahudilere vatan olarak Madagaskar adasının seçilmesini vasiyet etmişti.
Başta Teodor Herzel denen adî cıfıtlar böyle bir servete konmayı nimet bilerek, dünyanın dört bucağında iki bin senedir sürgün hayatı yaşayan Yahudiler için Filistin davasını tekrar hortlatmışlar ve orada müstakbel bir Yahudi devletinin temellerini atmak üzere harekete geçmişlerdir.
Tarihinin en mesut günlerini Osmanlı İmparatorluğunun hakimiyeti altında yaşayan ve yaşamakta olan mübarek Filistin kendilerine vermeleri için zamanın padişahı Cennetmekân, Firdevsi aşiyan Sultan Abdülhamid’i saniye zamanımızın parası ile yirmi beş milyon lira rüşvet teklif etmişler ve bu arsız cüretleri huzurdan kovulmak suretiyle geri tepmiş, teklifleri sökmemişti.
Evvelki bir fermânı ile Filistin’e Yahudi hicretini yasak eden Ulu hakan ikinci bir ferman daha vererek, Yahudilerin Müslüman isim ve hüviyetler altında Filistin’e girebileceklerini, bu hususta da çok müteyakkız olunmasını emir buyurmuşlardı.
Vaziyetin ciddi olduğunu gören dünya Siyonistleri İsviçre’nin Bazel şehrinde toplanarak, Filistin’de bir Yahudi devleti kurmayı, bunun için en büyük engel olan Ulu Hakanı tahtından indirmeyi ve son madde olarak da Osmanlı İmparatorluğunu parçalamayı karır altına alarak dağılmışlar, kongre kararlarını yürütmek, gerçekleştirmek için de Teodor Herzel isimli Yahudi gazeteciyi tam selâhiyetli olarak tayin etmişler, 1897 senesinde yapılan kongre sonunda dağılmışlardır. Yahudilerin bu kongreden sonra ilk hareketleri insanlığın acıma hislerini Dünya Yahudiliğin üzerine çekmek olmuş, gazeteci ve avukat Teodor Herzel kurulacak vatan için yardım toplamaya başlamıştır. Bu arada Ulu hakanın huzuruna Amerikan ve İngiliz elçilerini göndererek, Filistin’de bir devlet kurmalarına müsaade etmesini tekrar rica etmişler, bir kere daha rüşvet teklifinde bulunmuşlardır.
Ulu Hakan; “Filistin benim kendi malım değil, milletimin, ecdadımın malıdır. Onlar kan dökerek almışlardır. Hayatta olduğum müddetçe Filistin’den vazgeçmeyeceğim. Herzele söyleyin milyonlarını verecek başka satılık ve kahpe vicdanlar arasın. Şunu iyice bilsin ve bilin ki; Filistin Müslümanların malıdır. Kan dökülerek alınmış topraklar para ile satılamaz” diyerek elçileri huzurundan kovmuştur. Bunun üzerine Yahudiler, Sultan Abdülhamid Han Hazretleri aleyhinde, dünyada bir eşi ve benzeri daha görülmemiş bir iftira kampanyasına girişmişler ve hakkında 114 tane kitap yazarak, basarak iftiralarda bulunmuşlardır. Ne yazık ki; muvaffak olmuşlar, bugünlere kadar gelebilmişlerdir.
Bizdeki üç buçuk soysuz ona hâla Kızıl Sultan diye dursunlar, şunu böylece biliniz ki; bugün iki milyon Filistin halkı başta olmak üzere bütün Şark-ül Avsat onun ruhuna binlerce yüz binlerce fatihalar okumaktadır. Cenab-ı Hak makamını âli, kadrini yüce eylesin..Amin!..”
(Daha detaylı bakınız: Asrın Belâsı İzimler ve Gizlenen Gerçekler. Henüz basılmadı. İlhan Yardımcı )
Dünyanın ve İslam Âleminin gözleri önünde,İsrail’in saldırdığı Gazze , 360 km2 . Yaşayan insan sayısı 1,5 milyon. Metrekareye en fazla insanın düştüğü şehirlerden biri. Doğusu İsrail, batısı Akdeniz ve burayı İsrail ablukaya almış. Bırakın uluslararası sulara açılmayı balıkçılık bile yaptırmıyor. Gazzeliler temel ihtiyaçlarını yer altından açtığı tünellerle karşılamaya çalışıyorlar. Ama İsrail bu tünelleri bile bombalıyor!
BM’nin verilerine göre yapılan saldırılarda ölenlerin %70’i sivil. İsrail kimyasal silahlar kullanıyor. Yıkılan binaların hemen hepsi sivillere ait binalar. Hatta BM’ye ait birçok bina da saldırıya uğradı. Ve bir detay: saldırıların çoğu İsrail’deki seçimlerden önceye denk gelmiş. Oylarını artırmak isteyen Gazze’ye saldırıyor.
Yine tarihin sayfaları arasında yer alan haritalara bakarsanız; o tarihten bugüne kadar İsrail’in yani Siyonizm İdeolojisinin işgal ettiği, zorla satın aldığı Müslümanlara ait toprakları görünce şaşıracak, vicdan ve iman varsa, titreyeceksiniz.
Filistin halkının büyük bir kısmı kendi topraklarından kovuldu ve başka ülkelerde mülteci kamplarında yaşamaya mecbur bırakıldı. Batı Şeria ve Gazze olmak üzere iki ayrı bölgeden oluşan Filistin’de İsrail Devleti onca yeri işgal etmesi yetmiyormuş gibi bu gün de işgale devam etmektedir. Bu işgale karşı bir direniş olduğunda da “Müslümanlar bize saldırıyor” propagandasıyla dünya halklarını kandırmakta ve arkasına aldığı medya gücüyle daha fazla insan öldürerek işgal alanını genişletmektedir.
“Yarım hakikat en büyük yalandır.” Sözünü sarf edenler, doğru söylerler.Hakikat ve doğru bir tanedir hakka dayanırsa, tevil götürmez.
“Bizi sevmiyorlar, bize saldırıyorlar.” Diyerek yalan söyleyenler, beynelmilel Mason ve Yahudi medyasını yanlarına alanlar, ateşe körükle gidenlerin yaptıkları katliam ve soykırımlara,“DUR!” diyen birileri çıktığında, hemen “antisemitizm, holokost…vb” unsurlara sarılıyor, yalan söylemeye devam ediyorlar.
Yaşlı bir dedenin anlattıklarına kulak verelim:
“Yıllar önce anneannenle evlendik. İlk yıllarımızda çok mutluyduk. Yaşadığımız yerlere dünyanın her tarafından yeni yeni insanlar gelemeye başladığında ilk önce her kes bunu sevinçle karşılıyordu. Sonra göçler arttıkça arttı. Bölgemizin nüfusu yeni gelen Yahudilerle oldukça çoğaldı. Bir taraftan “Yeryüzü geniş, hepimize yeter” derken diğer taraftan da işgalcilere karşı koyamayacağımızı biliyorduk. Uluslararası siyasette bizi kimse duymazdı çünkü lobilerimiz yoktu. Bize silahla saldıranlara karşı koyacak silahımız da yoktu. Başka ülkelere gidemezdik paramız yoktu. Dünya halklarını harekete geçiremezdik çünkü medya gücümüz ve propaganda araçlarımız yoktu. İşgalciler bize, “siz gidin burası bizim” demeye başladıklarında baban henüz üç yaşındaydı. Şimdi hepimiz bu mülteci kampındayız. İnsanlar bizim derdimizle dertlenmiyor. Bu sebeplerden her gün yeni mülteciler gelmeye devam ediyor!”
EVET; içten gelen feryâdı iyi anlamak, düşünmek ve asrın kaosunda nerede olduğumuzu iyi bilmek zorundayız.
Bugün Filistin’de bulunan Müslümanların neslini kesmek için kadınların tümünü öldürmeyi teklif eden Siyon Parlamenterler yanında, Ramazan Ayında bile durmayan/susmayan bombardıman, ateş, ölüm, zulüm, cinayet, canavarlık devam ediyor. Çocukların süt yerine kan içtikleri, halkın bir lokma ekmek yerine bir tutam ot bile bulamadıkları, evlerinin başlarına yıkıldığı, canlarının kan gölünde yüzdüğü bir asır manzarası FİLİSTİN/GAZZE…
“Filisintin Davası, Bizim Davamız!..” diyen kaç kişi kaldı günümüzde?
“Gazze’ye bombalar yağıyor. Her gün insanlar katlediliyor. Evler ve mahalleler yerle bir ediliyor. Kentler harabeye çevriliyor. Ne dünya, ne demokrasi ne de insan hakları dinleniyor. Hiçbir şey İsrail’in umurunda değil. Ancak her şey bizim umurumuzda. Filistin halkının kentlerini, sokaklarını, evlerini ve çocuklarını bombalayanları ne tarih affeder ne de biz affedeceğiz.
Lobileri, medya ağları ve siyasetleriyle bu katliamlara destek çıkan bütün şer güçlerine diyoruz ki; yeryüzünde zulüm yapanlar her zaman birilerinin umurunda oldu. Gün döndü, bunların hesâbını onlar sordu.
Biz yazarlar da Gazze halkına bu katliamları reva gören zalimlerin tarih önünde mutlaka hesap vereceğine inanıyoruz.
Umudumuzla, inancımızla ve davamızla Filistin’in yanındayız.
TYB İstanbul Şubesi-Yönetim Kurulu Başkanı- Hüseyin Öztürk” gibi kaç sivil toplum teşkilatı, bu davayı benimsedi, ağladı, sızladı, çağladı? Hele bizim bir Bursa Yazarlar Birliği Şubesi var ki, zamana şenlik…Ne yaparlar bilinmez, eksik ve hataları silinmez…
Yazılarımızı anlayanlar için bir şiirimizle bitirelim:
KANLA BOYANMIŞ ŞEHİR: GAZZE
(FİLİSTİN ŞEHİTLERİNE)
Zulüm pâyidar olmaz, Mevlâ böyle buyurur,
Yapılan yerde kalmaz, açları Hak doyurur,
Mazlum paylaşır, almaz, zalimlerce soyulur,
Gül-ü Reyhânlar solmaz, aşk bahçeye koyulur.
ZALİM YAHUDİ YETER, ZULMÜN ARŞA DAYANDI,
SENİ BEKLİYOR İTLER, GAZZE KANA BOYANDI.
Ramazandır demedin, bombaladın, öldürdün,
Oruç bozup yemeden, şehitleri güldürdün,
Aldığını vermeden, coğrafyayı böldürdün,
Akıbetin görmeden, nice ocak söndürdün.
ZALİMİN SONU BERBAT, KANDA BOĞULACAKSIN,
MÜSLÜMAN KARDEŞ SABRET, ZULÜMDEN KURTULACAKSIN.
Ah Filistin, Filistin, gözlerde yaş kalmadı,
Mahzun şehirim Gazze, selâmımı almadı,
Siyon ayakta Kudüs, feryâtları duymadı,
Dünyada yalnız Müslim, sahip çıkan olmadı.
ZALİMLERİN SİLAHI, MÜSLÜMAN’IN ALLAH’I,
KÂFİRLERİN İLÂHI, NATO GÖRMÜYOR AHI.
Sofralar ballı/çörek, Gazze ateşle, duman.
Buna dayanmaz yürek, aman içinde aman!
İslâm Âlemi ürkek, İsrail daha yaman,
Şehitlere bin kürek, şahittir buna zaman.
VAKTİ SAATİ GELİR, ZULÜM PUTU YIKILIR,
KUTSAL CİHAT YÜCELİR, AKABE’DEN ÇIKILIR.
“Sam Amca”nın oyunu, Şer Güçlerin planı,
Ölçüyorlar boyunu, takacaklar palanı,
Buçuk tarih soyunu, dünya yutmaz yalanı,
Isınacak suyunu, bekle sen gün olanı.
HAKKIN DA HESABI VAR, ELBET BİR GÜN GELECEK,
SENİ DE SOKAR BİR MÂR, BUNU DÜNYA BİLECEK.
“Şehâdet Şerbeti”ni, sunuyorlar Melekler,
Şehidin heybetini, bilmez Siyon kelekler,
Saldırı dehşetini, vızıldayan sinekler,
Yahudi vahşetini, onayladı “inek”ler.
BU GÜNLER GEÇER BEBEK, ANANIN KUCAĞINDA,
ŞARON’UN PİÇİ ŞEBEK, KÖSTEBEK OCAĞINDA.
Emir olan kin besle, Yahudi’yi iyi bil,
Tevhide giden sesle, şehadet dolu bir dil,
İçinden gelen hisle, kantara çık ta çekil,
Cihada koş hevesle, ayağa kalk ta dikil.
KURŞUNLAR GÜL OLACAK, KANAYAN YARALARDA,
SİYON BELÂ BULACAK, İSMİ VAR KARALARDA.
Lânetlenen bir kavim, peygamber düşmanları,
Devlet olamaz daim, düzenbaz isyanları,
Etiketleri zalim, oynarlar pişmanları,
Milleti bilmez sâim, pisboğaz şişmanları.
UYAN MÜSLÜMAN UYAN, SIRA SANA GELECEK,
DAYAN EY MÜMİN DAYAN, BİR GÜN YÜZÜN GÜLECEK.
Siyon elinde kadeh, kuduruyor şerefe,
Rahat mısın Müslüman, kuş tüyü yatağında?
Filistin’de camide, mahzun minber, şerefe,
Batıyorsun Müslüman, gafletin batağında.
KEMÂLİ KALEMDE KAN, KAN GÖLÜNDEN BİR DAMLA,
BUNA DAYANMAZ HER CAN, TAKLİDİ BİR İMANLA.
|