:: YAZI

Eklenme: 19.09.2006 04:14 


44 bin metrekare yüzölçümlü Vatikan; dünyanın en küçük, fakat en etkin din devletidir. Katolik Kilisesine bağlı, dini yasalarla yönetilen dini bir devlet... 76 yıl önce devlet statüsünü elde etmiş Vatikan'da yer alan, Katoliklerin kutsal dünyası San Pietro Katedralinin sağında ve solundaki duvarlarla, dünyadan, İtalya'dan ayrılan, sadece bin kadar seçkin (!) insanın girebileceği bir cıfıt yuvasıdır.Dünyanın tüm ülkelerinde büyükelçilikleri bulunur. Vatikan'da; İtalyanca, Latince ve Fransızca konuşulur. Para birimi Euro'dur. Rönesans döneminin üniformalarını giyen İsviçreli muhafızların koruduğu Vatikan'da bulunan bir radyo, dünyanın her tarafına yayınlar yapar.Dünyayı yönetmeye çalışan Vatikan, İslam için en büyük tehlikedir. Türkiye'deki Patrikhane, Vatikan'ın direktifleri ve gizli planlarıyla yönlendirilir, ihanet programları aynen uygulanır.
Roma Katolik Kilisesinin Ruhani Lideri Papa 16.Benediktus'un Almanya seyahati sırasında İslam ve Hazreti Muhammed (SAV.) hakkında kullandığı akıl dışı ifadeler, hakaretler üzerine; sermayeleri "Şehvet-Menfaat-Hıyanet-Yalan"a dayalı medya yanında, "Diyalog" taraftarı bir gazetemizde yer alan bir metin aynen şöyle:"Ortaçağ boyunca organize edilen Haçlı Seferleriyle, sivil topluma ve bilim insanlarına karşı kurduğu Engizisyon Mahkemeleriyle, farklı teolojik düşüncelere sahip olmalarından dolayı, kendi dindaşlarını bile düşünmeksizin diri diri yakılma cezasına çarptıran ve bu ve bu benzeri yaklaşımlarından dolayı bizzat Luther tarafından deccal olmakla itham edilen Papalığın önce kendisini sorgulaması gerekmez mi?"
Katolik Dünyasının 26 yıl ruhani liderliğini yapan, çeşitli kaynak ve iddialarda homoseksüel olduğu ileri sürülen Papa II. John Paul, 2.4.2005 tarihinde, 84 yaşında iken öldükten sonra, 52 ülkeden 115 kardinal tarafından 19 Nisan 2005 Cuma günü, saat 18.50 de Papa seçilen Alman Kardinal Joseph Ratzinger, İslam ve Türk düşmanıdır. "Bu papa, birçok safdilimizin gözünü açacağı için seçilmesine sevindiğimi bildiririm." İfadesini kullanan Akl-ı Selim yazarlarımızı bugün daha iyi takdir etmek gerek. Hem de ne safdillik..Gençliğinde beş milyon yahudiyi yakan Hitlerin gençlik teşkilatı "Hitlerjugend" üyesi, 16 Nisan 1927 doğumlu, Joseph Rantzinger; 12 Nisan 2006 Salı günü Almanya'da yaptığı konuşmada, sevgili peygamberimize hakaret eden cümleleri söylerken susan safdillerimiz aramızda eksik değil. ABD., İsrail ve İngiltere'nin kanlı işgallerle kurmaya çalıştığı "Yeni Dünya Düzeni, Gizli Dünya Devleti" için zembereği kurularak, zemin hazırlayan. Kaos ortamı yaşayan günümüzde fitili ateşleyen papanın, bu düşüncelerinden dolayı papa seçildiğini bilemeyecek kadar safdil beyinsizlerimiz veya cüce beyinler..
Hıristiyan Tarihçi Fulcherius bir yazısında , 15 Temmuz 1099'da Kudüs'e giren Haçlılar hakkında şöyle der: "Arapların canlıyken iğrenç boğazlarından yuttukları altınları bağırsaklarından çıkarmak için öldürür öldürmez karınlarını deşti...Ellerinde kılıç şehirde dolaşıp kimseyi canlı bırakmadı. Merhamet dileyenleri bile öldürdü."
Antakya Yakubi Patriği Büyük Mişel, 12. yüzyılda şöyle sesleniyor: "...hakim oldukları memleketin her tarafında kiliselerimizi yağma ederek, bizi merhametsizce itham eden Romalıların ( Bunlar gerçek Hıristiyanlığı kendilerinin temsil ettiği iddiasındaydılar.) kötülüklerine şahit bulunan Cenab-ı Hak'kın intikamı, güney taraflarından İsmail'in oğullarını (Müslüman Arapları) Romalıların ellerinden bizi kurtarmak üzere celbetti. Her ne kadar biz bundan bazı zararlara uğradıksa da-çünkü şehirler kendilerine teslim olduğu zaman kiliseleri muhtelif mezhep saliklerinden hangilerinin ellerinde bulunuyorlarsa onlara bıraktılar ( ve o sırada Emessa ve Harandaki büyük kiliseler elimizden çıktı.)- Romalıların zulümlerinden, kötülüklerinden ve bize karşı yapmış oldukları gaddarca muamelelerden kurtulmak az bir fayda değildir."
Tam bir fiyasko ile neticelenen, ikinci Haçlı Seferine VII. Louis'in özel kâtibi olarak katılan Odo de Diogilo adlı rahip, yine ayni yüzyılda bakınız ne diyor: "Eğer Müslüman Türklerin kalplerine, o sefaleti ve felaketi görerek, bir acıma duygusu gelmemiş olsaydı, geri kalan haçlı kafilesinin durumu çok feci olurdu. Türkler, bu biçarelerin yaralarına baktılar, fakirlerini cömertlikle beslediler ve sıkıntıdan kurtardılar. Hatta bazı Müslümanlar, Rumların tehdit ve hile ilme hacılardan koparmış olduğu Fransız paralarını satın alarak ihtiyacı olan hacılara verdiler. Aynı dinden olmayanların birçoğu, bu iyi muameleler yüzünden Müslüman oldular. Türkler çekilirken, üç bin kadarı da onlara katılmışlardır. Bunların hiç birine dinlerini değiştirmeleri için zorlama yapılmamıştır."
Lübnan'lı Hıristiyan yazar Emin Mâluf'da şöyle der: "Eğer atalarım, Müslüman Orduları tarafından fethedilen bir ülkede Hıristiyan olmak yerine, Hıristiyanlar tarafından fethedilen bir ülkede Müslüman olsalardı, onların inançlarını koruyarak on dört yüzyıl ve kentlerinde yaşamaya devam edebileceklerini sanmıyorum. Gerçekten de, İspanyadaki Müslümanlara ne oldu? Ya Sicilya'daki Müslümanlar? Yok oldular, tek kişi kalmamacasına katledildiler, sürgüne zorlandılar, ya da cebren Hıristiyan edildiler. Geçen yüzyılın sonunda, en büyük İslam gücünün başkenti İstanbul'un nüfusu içinde başlıca Rumlardan, Ermenilerden ve Yahudilerden oluşan Müslüman olmayan bir çoğunluk bulunuyordu. Aynı dönemde Paris'te, Londra'da, Viyana'da, ya da Berlin'de nüfusun yarısının Hıristiyan olmayanlardan, Müslüman ve Yahudilerden oluşabileceği düşünüle bilir miydi? Bugün bile, kentlerinde müezzinin ezan okuduğunu işiten pek çok Avrupalı rahatsız olurdu." (Kaynak:Amin Maalouf, Ölümcül Kimlikler, çev. Aysel Bora, Yapı-Kredi Yayınları, s.50, İstanbul 200.)
Katolik Kierkegaard bir yazısında şöyle der: "Başkentin büyük katedralinde dini bir bayram veya yortu gününde başta kral ve kraliçe olmak üzere bütün devlet erkanı, ileri gelenler ve halk toplanmıştır. Vaaz kürsüsünde genç bir rahip ateşli bir konuşma yapmaktadır. Bir ara parmağını dinleyenlere uzatarak şöyle haykırır:
- İsa İsa diye diye İsa'nın mezarına tükürdünüz."
Bu misalleri çoğaltmak mümkün. Europa" olarak bildiğimiz "Avrupa"nın adı, "Erep"ten gelir. Erep, Fenike Kralının güzel kızının adıdır. Müslümanların anası Havva ise, Avrupalıların anasının adı da Ereptir. Yunan inancının "Tanrı" kabul ettiği "Zeus" tarafından kandırılarak kaçırılan ve tecavüz edilen Erep'ten gelen Avrupalıların aslı/esası... Kökeni "Entrika, aldatma, tecavüz"le başlayan Europa, yani Avrupa. Doların karşısına Euro'yu çıkarınlar, Erep'in torunları mı oluyor, iyi düşünmek gerek.."AB. ne bir Medeniyet Projesi" olduğu için gireceğiz" diyenler; bu efsaneyi ve Avrupa'yı iyi bilirler mi?..
AB'ye girmek demek, yüzyıllardır devam edip gelen Haçlı zihniyetini sineye çekmek demek değil midir?. "Ben Haçlı zihniyeti ile mücadele edeceğim, hem de AB'ne gireceğim" demek kadar gülünç ve mantıksız bir düşünce olabilir mi? Batı dünyası, Avrupa bize nasıl bakar, zihniyeti nedir? Bilir miyiz?.. Zembereği kurulan papa böyle söylemek zorunda bırakılmış, fitili ateşlemiştir. Asrın musibetleri arasında görebileceğimiz "Dinler Arası Diyalog ve Hoşgörü" maya tutmamış, Vatikan'ın bir oyunu olduğu, desteklendiği meydana çıkmıştır.
Papa zamanında saldırmış, görevini yapmıştır. Bu saldırı; önceden hazırlanmış, planlanmış, düşünülmüş, hesaplı/kitaplı/kasıtlı bir senaryodur. 1960 yıllarında, İkinci Vatikan Konsülünden (Kilise Meclisinden) önce Müslümanlara, İslam'a ve peygamberimize yapılan saldırılar kaynaklarda bellidir. Katolik Dininin esaslarında, İslam düşmanlığı yer alır. "Ehl-i Kitap ile Müslümanlar Âmentü'de ittifak halindedir" diyenleri Vatikan beslemekte, teşvik etmektedir. Düşman ayni düşman, Haçlı Seferleri aynen devam etmektedir.Müslümanlar uyanık olmalı, birlik olmalı, ayrılmayan tek bilek, tek yürek olmalıdır. Dirlik olmalıdır.
Papa gibi adamlara sövmek, küfretmek, kınamak, dengesiz, müfteri, alçak, hain demekle, sokak nümayişleriyle yumruk kaldırmakla netice alınmaz., Diyanet İşleri Başkanlığı ve devlet eliyle yazılı nota verilmeli, ilgili kitaplar çıkarılmalı,broşürler dağıtılmalı, halkımız aydınlatılmalıdır. Kıyametin eşiğinde bu tür olaylar olacak, İslam Medeniyeti bütün dünyaya hükümran olacaktır.
İlk defa Müslüman bir ülkeyi, Türkiye'yi ziyaret edecek olan papa'nın "Türkiye'de işi ne? diye bir soruyu yetmiş milyon insan soruyor. Dış işlerimizin "Aman papa, etme papa, aman gel!.." denilmesinin içyüzünü bilmek isteriz.
İslam Coğrafyasında katliamları arşa dayanan, her gün en az yüz ölü, 20'si çocuk olan kan içmeye doymayan vampir, tarihin en büyük yalancısı, ABD. ve İsrail'in akıl hocası Papa Türkiye'ye gelmemelidir. Bu olay AK Parti hükümetini zora sokar, kan kaybına sebep olur.
"GO HO ME!.." Papa, "GO HO ME!.." Daha gelmeden defol, git!..

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem