:: YAZI

Eklenme: 17.03.2014 13:55 


Değerli okurlarım, dostlar:
Bu günden itibaren BURSA'DA YAYIMLANAN YENİ MARMARA GAZETESİNDE DİBACE sütununda yazıyorum. BU GAZETE CATISI ALTINDA TOPLANALIM.SEVGİ VE MUHABBETLERİMLE.
BURSA; İstanbul’un fethinden sonra, ikinci büyük fetih destanının yazıldığı, hakikat uygarlığının beşiği, öz medeniyetin yeşermeye başladığı, Allah’ın her çeşit tabiat güzelliklerine sahip, ilmin/irfanın/imanın/kültürün ve hakikatin gözesidir. Bursa’nın fethi, bunun için çok önemlidir. Bursa fetih olayından sonra layık olduğu yeri bulmuş, Osmanlı Medeniyetinin temel taşlarının ilki olmuştur.
“Bursa’da gökler güler, ova güler, dağ güler” diyen yabancı seyyahın yanında; aşiretten beyliğe, beylikten devlete, Devletten İmparatorluğa yükselen ulu bir çınarın ilk tohumu olması bakımından da, Osmanlı’nın Dîbâcesidir.
Yetmiş bin velinin medfûn bulunduğu, iki yüz bin vakıf eserinin yağma/talan edildiği, satıldığı başlı başına bir tarih ve vakıf şehri olması gerçeğinde; ulu çınarın ilk tohumu, türbeler şehri, âşıklar diyarı, ecdat emaneti, ölü ruhların kemâle kavuştuğu “ŞEHİRLER SULTANI” dır.
Beynelmilel mason teşkilatlarının odak noktalarından biri seçilen, yıllarca “Avrupa Şehri” yaftası altında mahzûn bırakılan “Osmanlı Şehri” Bursa’nın tarihte çok önemli bir yeri vardır. Tarihi ve kültür değerleri, Anadolu insanının göç merkezlerinden biri, altı üstünden canlı, Türkiye’nin dördüncü büyük şehridir Bursa..
Bursa’da bulunan patron medyanın, Bursa ve değerlerine yeteri ka dar sahip çıktığı, mücadele verdiği, hizmet ettiğini söylemek mümkün değildir. Sert ve dürüst bir samimiyetle söylemek gerekir ki, medyada görev yapan yazar/çizerlerin çoğunun patronların görüş/düşüncelerine karşı tavır takınmaları söz konusu değildir. Yıllardan beri Bursa Medyası, Bursa’ya lâyık yerini alamamış, Bursa halkının sesi, gözü, kulağı olamamıştır.
“Önce Hakkın, Sonra Halkın Hizmet” sloganı ile yayın hayatını sürdüren. Mücadele ve hizmet aşkıyla yanıp/tutuşan kimlerin gelip geçtiği, 17 yıl sonra kapatılan, yayın hakkı bile kaybedilen Bursa Marmara Gazetesi; Bursa’da ulu bir çınar, kale, sur, âbide ve dâva gazetesiydi. Şirket ortaklığı yanında,17 yıl Genel Müdürlüğünü yaptım. Tipo baskısına rağmen, o tarihlerde zaman zaman beş bin tiraja ulaşan, kitap gibi ilaveler veren, inandığı davada taviz vermeden, çekinmeden olayların üstüne giden, tabuları yıkan, perdeleri aralayan bir gazete olarak yayınına devam ederken, son patron Faruk Çelik ile Altan Karapaşaoğlu olduktan sonra, gazete Sönmez Ofset tesislerinde basılmaya başladı. Bir süre sonra şirket ortaklarının haberi olmadan, ortaklar bir kurşun kalem bile alamadan gazete kapandı, yani on yedi yıllık bir kale yıkıldı. Sevdalılar bu gazeteyi araya dursun, çıkması için beklemeler bir ümitle devam etti ve bu günlere gelindi. Köprülerin altından çok sular aktı, köşeleri dönenler döndü, siyasette bir yerlere gelmek isteyenler geldi, servet yığanlar ve kapital denizinde yüzenler yaşlandı, öldü ve bu davanın hesâbı ile Mizân’a kaldı…
Temel değerlere bağlı, sert ve dürüst kalemlerin, yazıların, haberlerin, röportajların yer aldığı aylık BURSA ANADOLU Gazetesi, 24 sayı çıktıktan sonra, maddi sıkıntılar yüzünden yayınına ara verdi
Değerli dostlardan gelen yoğun baskılara gönül razı olmadığından, yeniden oluşan internet sitem ili üç ayrı sitede yazmaya başladım.
Menfaat beklemeden, Allah rızası ve dava sevgisiyle yazı yazmak, konuşmak için gerekirse gözü budaktan sakınmamak, korkmamak, çekinmemek kolay bir çizgi değildir. Her türlü menfaat, şöhret, şehvet, hıyanet ve siyasi baskılara aldırmadan, Hak ve halk için yazmak, günümüzde er kişi haline gelmiş olup; çamur atanlar, saldıranlar, iftira edenler ile gerici çığlıkları atanların sayısı çoğalmıştır.
Bu kaos ortamında Hak ve halk için yazmak, ayni zamanda en büyük fazilet ve rütbedir. Biz bu değerlere talibiz..
1969 tarihinden bugüne Bursa’da ikamet eden, Osmanlı mirasının güzellikleri ile hâşir/neşir olan, çok sayıda eserler veren bir sevdâlı olarak, “Bursa’nın Vicdanı” sloganı ile yayın hayatına başlayan YENİMARMARA Gazetesi’nde, Hak ve halk için yeniden beraberiz. 81 eser, 2550 makale, araştırma, haber, yazı dizisi, 6 belgesel danışmanlığı, 22 görüntülü/sesli CD, VCD, DVD, Yurt içi ve yurt dışında çeşitli konferans, jüri üyelikleri, sempozyum, etkinlik, 73 yıllık ömre bu şehirde sığdı. Basılmaya hazır 26 eser daha bu mekânda yazıldı. Yurt içi ve yurt dışı yarışmalarda beş ödül, 2750 radyo/televizyon programı; bu beldenin havası teneffüs edilerek kazanıldı.Türkiye ve dünyanın en uzun şiir kitabı ile oratoryosu, On binlerce arşiv, kupür bu medeniyet beşiğinde hazırlandı. Bu gururu/hazzı/heyecanı duymamak, yaşamamak mümkün değildir kabir kapısında, sevdalılar için..
İlk insan ve ilk Peygamberle başlayan Bayrak yarışında “Bayraktar” olan, o bayrağı dünyanın yedi iklim/dört bucağına taşıyan, imanın sancağını, ilmin burçlarına dikenlere selam olsun, MERHABA!...
Yaprak yaprak dualara açılan eller, gözyaşıyla sulanan filizler, semereli insanlar, samimi Müslümanlar, ibâdet ve vaazla nadas yapılan gönüller, kâinat kadar mükemmel bir din gönderen, zerrelerle Şemsi yaratan, ruhla cesedi, yağmurla bulutu, atomlarla çekirdeği buluşturan alemlerin Rabbine kul olanlara selam olsun, MERHABA!..
Kur’an ile Kâinat kitabını bütünleştiren, Sünnet-i Seniyyeyi baş tacı eden, başkaları için yaşayıp baş tacı olan Sabah Yıldızı, nevbaharın müjdecisi, ağlayan gözlere mendil, düşenlere el, hasret ve sevgilere açılan kol, ölçü ve âhenklere güzellik, gülistan ve bahçelere bahçıvan olan gönül dostlarına, okurlarımıza selam olsun, MERHABA!.
Derin muhabbet ve sevgilerle, yeniden BİSMİLLAH!... MUTLAK HAKİM ALLAH’TIR!...
Hayırların başı Yeniden Bismillah ile okurlarımıza selam olsun, MERHABA!...
Yazımı medyaya hiciv rubailerle bitirmek istiyorum:
Kalem kimlere kaldı?
Köşelerde kim yazar?
Medyayı yalan sardı,
Melânet küfrü kazar.
Medya şimdi satılmış,
Kiralanmış kalemler,
Kinle, çamur katılmış,
Yapılıyor âlemler.
Yalanı yaz, paranı al,
İster ol sol, ister sağcı,
Holdingler destek bir kol,
Ürkütme sakın bağcı.
Sayfalar şehvet dolu,
Hedefi bâtıl yolu,
Açığa çıktı folu,
Satılmış iki kolu.
Şehvetle pişen yemek,
Satılmış ta ne demek?
Deryada bilir semek,
Rüşvetle dolu emek.
Patronun karnı şişkin,
Güzel yanında miskin,
Kiralık kalem pişkin,
Doğru olmaz ilişkin.
Şer güçlerden paralar,
Daim açar yaralar,
Haram çekmez daralar,
Ak beyazdan karalar.
Medya asırda pazar,
Şerre çukurlar kazar,
Kemik vermezsen azar,
Her gelen sütun yazar.
Yahudi böyle ister,
Mason yüzünü göster,
Kırılır şehvet büstler,
Ağa babası üstler.
Zehir altın tas içinde,
Sorular neden, niçinde?
Sıfırda sıfır içinde,
Gebe bâtılın piçinde.
Doğrulara tek sözüm yok,
Saplamayın sineye ok,
Etmeyin beyinleri şok,
Yalanlara karnımız tok.
Vatan bizim, can bizim,
Yatan bizim, kan bizim,
Katan bizim, şan bizim,
Atan bizim, tan bizim,
Satan bizim, han bizim.
Düşmanlar beslenmesin,
Kemâli hislenmesin,
Sayfalar pislenmesin,
Gerçekler gizlenmesin.
(İRTİBAT TEL: 0535 477 73 90 – 250 29 60- 341 78 75
İNTERNET:www. ilhanyardimci.com MSN: ilhan-yardimci@hotmail.com/BURSA )

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem