:: YAZI

Eklenme: 16.08.2013 15:42 


Sabah Gazetesi yazarı malûm Mahmet Barlas ile Zaman yazarı ve "Gülen Cemaati"nin önde gelen medyatik şahsiyetlerinden Hüseyin Gülerce arasındaki polemik bir gerçeği meydana çıkardı:
"Biz dini cemaat değiliz...Gülen Cemaati dini cemaat değildir!.."
Hoppala demeyin, devamına bakın:
"Bizim 'hizmet' dediğimiz, aynı duygu ve düşüncede birleşen fedakâr insanların birlikteliğinin, 'dinî cemaat' olarak vasıflandırılması tam anlamıyla bir haksızlık olur. Sadece Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de ifade ettiği 'hayır ve iyiliklerde yarışma, kötülüklere mâni olma' gayesine kilitleniliyor....Niyet Allah rızası ama hedef; kendimiz kalarak, evrensel insani değerlerde buluşarak, dünya ile entegre olmaktır. Eğer bu hizmet, dinî bir cemaatin eseri olsa; din, ırk, dil ayrımı gözetmeksizin neredeyse BM'ye üye bütün ülkelerde nasıl olur da insanların gönlüne girilir, onlarla insanî meseleler paylaşılır ve birlikte çalışarak barış köprüleri inşa edilebilir? Hizmet, dinî bir hareket değil, insanî bir harekettir."
Diliniz kurumasın, tüyleriniz ürpermesin, kıpraşmayın, şaşırıp ta dilinizi yutmayasınız sakın...
Yüz binlerce Müslüman'ı etrafında toplayan, Müslümanların "Allah rızası için" yaptığı katkılarla gelişip büyüyen, bankaları, şirketleri, televizyonları, radyoları, sosyal ve bürokratik örgütleri, gazeteleri bulunan, yurt içi ve dışında çok sayıda okul ve dershaneleri bulunan, bir zamanlar Bülent Ecevit hükümetini destekleyen, hatta bir ilden, kendi cemaatinden bir kişiyi aday gösteren ve Ecevit'in Gülen için "Asrın Mevlanası" dediği, kapitalde zirveye çıkan, palazlanıp bugünkü gücüne ulaşan, yurt dışında özellikle Almanya'da gazeteleri hava meydanlarında satılan gazete haline gelen bir hareket, meğer "İslami bir cemaat değilmiş." Çık işin içinden... Çöz bu bilmeceyi...
Dinden ve İslam'dan korkanların haline bakın?...Bundan daha "vahim bir sosyal vaka olabilir mi"? demek haksızlık mı olur?
Faruk Köse, Yeni Akit Gazetesinde şöyle yazıyor:
"Bugüne kadar Müslümanların İslami duyarlılıkları, samimiyetleri, teveccühleri, maddi ve manevi katkıları kullanılmış olmuyor mu?
Vahametin bir diğer veçhesi de şöyle:
Sanki "İslami" olmayan "insani" imiş, ya da "insani olma"sı için "İslami olmama"sı gerekiyormuş algısının; "hayır" ve "iyilik"in İslam'la irtibatının kesilmesi, sanki İslami olmayanda da hayır ve iyilik olabileceği algısının; sanki İslami olmayanın Kur'an'da belirtilen "iyilik"ten olabileceği ve "İslamilik" olmadan da "kötülük"le mücadele edilebileceği algınının; sanki "kötülük" vasfının İslami olmayan ölçülerle belirlenebileceği algısının; sanki İslam olunca insanların gönlüne girmek mümkün değilmiş algısının; "İslami değerler"in "evrensel insani değerler" olmaya yeterli olmadığı algısının deklare edilmiş olması.Eğer "hizmet" denilen çalışmalar "dini olmayan bir hareket"e dönüşmüşse, bunun varacağı yerin, duracağı noktanın neresi olacağı tahmin edilemez.
"Müslüman'a karşı şedit, kâfire karşı mülayim" hallere girilebilir. "Müslüman'a karşı kâfirin cephesinde saf tutma"ya varabilir. İslam'ı dünyevi emellerine, "insani hedefler"ine göre "yeniden biçimlendirme"ye kadar uzanabilir. Çok daha feci başka hallere bürünebilir.
"Gülen Cemaati"nin bu hale geleceğini asla düşünmezdik.
"Dinilik" ölçü olmaktan çıkınca, çalışmalar "sevgi" adına, "hoşgörü" adına, "hümanizma" adına, "insanilik" adına, "diyalog" adına her türlü "din dışılık"la biçimlendirilebilir ve "İslam algısı" büyük bir "bozulma"ya uğrayabilir.
"Diyalog"la bütün dinlerin hümanizmaya dair kısımları alınıp yeni bir "insanlık dini" üretilerek ona inanılabilir.
Zamanla "hizmet" yarışı, "pastadan pay kapma kavgası"na dönüşebilir. Dünyevi kaygılara hizmet eden "derin yapılanmalar"a girilebilir, "derin bağlantılar"da bulunulabilir. "Kendinden olmayanı dışlayan" bir "kast sistemi"yle örgütlenilebilir, "bürokrasinin ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarının tepe noktaları"na gelerek "kendinden olmayan üzerinde tahakküm kurmak" esas alınabilir. Böylece "dini olmayan" bir hareket, bir süre sonra "insani olmayan" bir niteliğe bürünme tehlikesiyle de karşı karşıya kalabilir.
Siyaset yapmıyoruz diye diye, "siyasetin en önemli manipülatörleri"nden olmak da var neticede. "Gâvura sevgi" duya duya, "hoşgörü" göstere göstere, "Müslümanı iteklemek ve düşman görmek" de var.
Sevgi ve barış" diye diye, İslam'ın "cihad ibadeti"ni iptal, mücahide terörist demek de var. "Hizmet" edeceğim derken, "insani" adı altında "menfaat tellallığı" yapmak da var.
Eğer "dinilik" çizgisinde yürünmezse, "hizmet"in zamanla "menfaat çeteleşmesi"ne dönüşmesi tehlikesi de var. "İnsani hareket"in mensuplarının bugün sahip olduğu "derin inanç ve İslam anlayışı"nın, zamanla "sığ moral değerler"e dönüşme tehlikesi de var."
EVET; yazılanlar böyle.. Zaman gazetesinde Gülerce ile diğer anlı secdeye bile varmamış bazı kişilerin patron gazetesi sütunlarında yazdıkları, takkenin düşmesinden sonra, kelin görünmesi olarak izah edilebilir mi?
Bu yazımın neşrinden bir gün sonra, insanı çıldırtan, beyinleri donduran Gülen'in bir mesajı daha yayınlandı.
Amerikan The Atlantic Dergisi Fethullah Gülen ile özel bir röportaj yayınladı. Röportajda Gülen'in Yahudilik ve Anti Semitizm ile ilgili görüşleri öne çıkarıldı.
"Kemali samimiyetle itiraf etmek lazım ki ayet ve hadisleri yanlış anlamış ve yaptığım izahlarda yanılmış, olabilirim. Şunu anladım ve daha sonra belirttim ki Kur'an'da veya sünnette yer alan eleştiri ve lanetlemeler belli bir inanca bağlı insanlara değil herhangi bir insanda olacak karakteristiğe yapılıyor. Bazen sözlerim amacı dışına çıkarılıyor. Bazı maksatlı çevreler konuşmanın bütünlüğünü bozup, montajlayarak sizin demediğiniz, demeyi hiç bir zaman düşünmediğiniz şeyleri size söyletiyor. Bizim diyalog adına ortaya koydugumuz gayretleri bazı kesimler 'Müslümanların Yahudi ve Hiristiyanlara bakışını yumuşatıyorsunuz' diye tenkit ettiler. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) sünnetinde olmayan hiç bir şeyi yapmadım. "O da bir insandı" diyerek yanlarından gecen bir Yahudi cenazesine ayağa kalkan Efendimizdi (s.a.v). Geçmişte İsrail'in kimi icraatlarını tenkit ettim doğru, ama masumların hayatına kasteden intihar saldırılarını da lanetledim."
Amerika'da yedek lastik olarak tutulan, Türkiye'ye gelmesi mümkün olamayan, emperyalist güçler ile şer odakların mutfakta hazırlayıp, dünyaya servis yaptıkları Gülene ait olduğu iddia edilen bütün demeç, söz, yazı ve fikirlerin arkasında, acı gerçekler var.
Beşevler Kuba Camisi odasında beraber günlerce fikir teatisinde bulunduğumuz, yakinen görüştüğümüz, sohbetlerini dinlediğim Fethullah Gülenin böyle söyleyeceğine, bunları yapacağına ben inanmıyorum.
Sızıntı dergisinde yıllarca insan ve hayvan kafalarının beyaz çizgi ile çizildiği, Zaman Gazetesinde zaman zaman yazılarımın yayınlandığı, bir kitabımın gazete tarafından dağıtıldığı, "Gönül Dibâcesi" Kutup Yıldızlarından Nasihat ve Vasiyetler isimli kitabımda; "Mânevi Dinamiklerimizden" diye bahsettiğim Fethullah Gülen'in beynelmilel bir tuzak ve oyunun içinde olduğuna inanmak istiyorum.
Yıllardan beri, Dinin içi bu kadar oyulamaz, din adına bu kadar tahribat yapılamaz, Müslümanlıktan bu kadar korkulamaz...Peygamber Efendimizin Türkçe Olimpiyatlarına katıldığını, türbanın bir teferruat olduğunu söylemek kadar garabet, ihanet olamaz. Bunları söyleyen de Gülen Hoca olamaz.. Birilerinin parmağı, tuzağı, oyunu olabilir...
Kendilerine 'İslam'ın koruyucusu, savunucusu, yaşayıcısı" etiketi takan dini cemaatlerin birçoğu sulanmaya, değer kaybetmeye, yozlaşmaya, soysuzlaşmaya, madde sefaletinde yükselmeye başladı. Patır patır nereye dökülüyorlar, Allah biliyor..
Nereden ve nasıl beslendikleri belli olan cemaat liderleri, iyice azıttılar, Müslümanları kandırıyor, parsa topluyorlar.
Temel değerlere bağlı, tevhit akaidinde, Kur'an ve Sünnet yolunda olan cemaat ve liderlere sözümüz yok. Kapital yükselişleri ile şaşıran, sapıtan, garabet içinde, ihanette bulunanlar, kendilerine bağlı insanları nereye götürüyor, neler yapmak istiyorlar? Mukaddes dinin içini oyarak, yeni bir din anlayışı getirmek isteyenlerin gayeleri ne?.. Biliyorsunuz...
"Şirin görünürsen şirin görürler" ifadesi haramı helalleştirmek bağlamında ciddi vebal taşıyan bir ifadedir, dinden taviz verilemez. Aslını inkâr edenler, olsa olsa 'haramzade' olurlar.
Asrın büyük Şeytanı ABD. onun hempaları emperyalist şer güçler, "izim"lere çanak tutan yalayıcılar, besleyenler, perde arkasından gülenler, oyun/tuzak/senaryolar hazırlayanlar, küresel despotlar, asrın Firavunları, Neronlar, Haccac-ı zalimlere karşı ne yapıyoruz?
Anlayanlara, anlamak isteyenlere ve Gülen cemaatine armağan olmak üzere bir şiirimle yazımı noktalamak istiyorum:
ÇIKTI...
"Diyalog, Hoşgörü" fırından çıktı,
Tekrardan, gündemden insanlar bıktı,
Perdenin arkası canları sıktı,
Cahil olanlarda, imanlar yıktı,
ÇIKAR AĞZINDAN HARAM LOKMAYI,
MÜSLÜMAN KALBİNE FİTNE SOKMAYI.

Eveleme, geveleme, şer deme,
Üzümleri yutup, talkını verme,
Menfaat uğruna, gerçeği yeme,
Yaldızla boyayıp, yalan söyleme,

İSLÂM'DAN YANA GÖZÜKÜP, KANDIRMA,
LAFLARI, GAFLARI HEP DOLANDIRMA.

"Diyalog, hoşgörü" İslâm'ın malı,
Senin anlattığın dikenli çalı,
"Medya"ya verdiğin, kirlenmiş halı,
Müslüman halkına yedirme kalı,

SONUNDA HESAP İLE VEBÂLİ VAR,
UNUTMA TOPRAK ALTINDA KABİR DÂR.

Peşinden bir dolma, büyük ittifak,
Kimlere edersin yağlı iltifat?
Şirketler, bankalar, cukka mükâfat,
Âhiret Mîzân'da, belli mücîzât,

KAPİTAL PAZARDAN, ALIRSIN DİLİM,
DOĞRU NAZARLARDA, ÇEVİRME FİLİM.

Müminler beynine şüphe doldurma,
Cümle Âlemleri, kendin, kandırma,
Şer'i ahkâmlara fetvâ kondurma,
Kur'an'a, Sünnet'e böyle saldırma,

KEMÂLİ KALEMDE, SANA DİYALOG,
ŞİİRDE, KELÂMDA OLSUN MONOLOG.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem