|
ACAYİP/GARAİP" BİR YAZARLAR BİRLİĞİ ŞUBESİ
Eklenme: 21.08.2006 04:52
Genel Merkezi Ankara'da bulunan, yazarlar arasındaki mesleki dayanışmayı geliştirmek ve ülkemizin kültür hayatına yazarların katılımını sağlamak amacıyla 7 Ağustos 1978 yılında, farklı kesimlerden 14 yazar tarafından "Yazarlar Birliği" adıyla, 1985 yılında da Bakanlar Kurulu kararıyla tescillenen "Türkiye Yazarlar Birliği"ni bilir misiniz, duydunuz mu, etki ve tepkileri artı ve eksilerin neresinde?
1991 tarihinden beri de "Kamu Yararına Çalışan" Dernekler kapsamında, Bakanlar Kurulu Kararı bulunan bir dernek olduğu halde, sivil toplum örgütleri arasında yeteri kadar sesini duyuramayan, çalışmalarını topluma mal edemeyen bir teşekkül. Ayni zamanda kırk temsilciliği bulunan birliğin, ilk üyeleri arasında benim de adım yer alır. İsmimiz, sonraları Bursa Şubesine kaydırıldı.
Yılda bir defa, yayınlanan kitap sahiplerine, isimlerinin sol tarafında bulunan etiketlere göre ödül veren bir kuruluş. Yazarlar, basın mensupları, bilim ve fikir adamları, radyo programcıları ile televizyon ve sinema sanatçıları ve yazarlarını bünyesinde toplayan önemli teşkilatın; İstanbul, Kahraman Maraş, Konya, Isparta, Ordu ve Şanlı Urfa'da da şubeleri mevcut. Bu şubelerden bir tanesi de Osmanlı'nın Dibacesi Bursa'da var. Yıllardan beri belli üye sayısı ile, hizmetleri birkaç kalemden ileri gidemeyen kısır döngü etrafında dönüp/duran, acayip/garaip bir yönetimlin elinde fırdöndü yapan bir dernek. Daha çok antika eserlerin sergilendiği, satıldığı, Irgandı Köprüsü üzerinde, Osmangazi Belediye Başkanlığı tarafından tahsis edilen bir odada, antika levhalar satmakla günlerini geçiren bir birlik.
Bursa gibi yazarı, çizeri, şairi, bilim ve fikir adamı çok olan Türkiye'nin dördüncü büyük şehrinde, 23 kadar üyesi bulunan, fazla üye yapmaktan çekinen/kaçınan, ayni fikir yapısına sahip kişilerin kongrelerde yer değiştirdiği bir yönetim anlayışı bulunan birlik...
Yazar olmak, şair olmak, en önemlisi sevdalı olmak kolay bir iş değildir, herkese nasip olmaz. Yazdıkları ile amel eden, çevresine ve insanlığa hizmet için çırpınan, "fikir/zikir/şükür" üçlüsünde mücadele veren, aldığı görevi hakkıyla yerine getiren yazarlara, sevdalı insanlara ihtiyacımız vardır. Bilim ve fikir adamı olmak, halka tepeden bakmamak, gönüllere girmek ise ayrı bir özellik ve güzellik taşır. Makam ve etiketlerini kabir kapısına kadar götürenlerin cemiyete faydaları görülmemiş, müessir olamamışlardır. Sapla samanın birbirine karıştığı, kurtarıcı ve bir ışık arayan insanımıza yol gösteren, önder olan kurum ve kuruluşlara, bilim ve fikir adamlarına, özellikle yazarlar birliği gibi teşkilatlara ve yönetimlere hasretiz, ihtiyacımız vardır.
Yazarlar birliği çatısı altında, yönetimde bulunmak da kolay vazife değildir. "Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur" gerçeğinde, "İş olsun/torba dolsun, dostlar alış/verişte görsün" darb-ı mesellerinde olduğu gibi; makamları işgal etmek, yönetimlerde görev almanın vebal ve mesuliyetini taşımak da ağır bir yüktür, Mizan'a taşınır.
Bu dönem yapılan kongrede, oldu/bittiye getirilen değişiklikle, kendimizi yönetimin içinde bulduk.Aradan aylar geçti, bir şeyler yapılamadı, yönetim kurulu toplanamadı, teklif ve temenniler kulak ardı edildi.Yılların değişmez senfonisinde, bir değişiklik görülmedi. Hizmet edememenin sorumluluğu ve vicdani mesuliyet ile yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmek zorunda kaldım.
29 Haziran 2006 tarihli istifa dilekçemi, görülen lüzum üzerine buraya almak istiyorum.
"Yazarlar Birliği Genel Merkezi'nin ilk üyeleri arasında bulunan bir kişi olarak, Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliğinde bulunmam; görüş ve düşüncelerimde, "Fikir/Zikir/Şükür" ölçüsüne bağlı ideal/ideoloji yapımda bir değişiklik meydana getirmemiştir.
Oldu/bittiye getirilen Genel Kurulda, kendimi yönetim kurulu içinde buldum.
Yıllardan beri söylerim, yazarım, yönetim kurulu üyeleri huzurunda konuşurum. Yazar
|
