MÎRAC-I KURTULUŞ OLSUN!...
Eklenme: 27.06.2011 14:21
Mîrâc, insanoğlunun acziyyetten, ûlvîyyete yükselmesi; bir insanın ibadetle melekler seviyesine ulaşıp, hatta ileri bile geçebilmesinin ispat edildiği hadisedir.
Mîrâc, dardaki Müslümanların tesellisidir. Dolayısı ile olaylar karşısında ye'se lüzum yoktur. Nefislerini ıslah edemeyenler, ibadetlerini yerine getirmeyenler, Miracı anlayamazlar. Miraç gecesinde hediye edilen, Bakara Suresinin son ayetlerinde ve İsrâ Suresinde bildirilen esaslar çerçevesinde bir imana sahip olamayanlar; hele hele bu gecede farz kılınan beş vakit namazlarını eda edemeyenler, hem Miraç hediyelerinden nasip alamazlar, hem de dünya ve Âhiret saadetine eremezler.
Mi'rac, yükselmek, yukarı çıkmak veya yukarı çıkmayı sağlayan alet demektir. Bu da, bu yolculuğun ardından, Rasûlullâh'ın yüksek gök tabakalarına çıkması, sonra insan, cin, melek ve diğer mahlukatın bilgilerinin tükendiği sınıra ulaştırılması anlamında kullanılmaktadır.
Mi'rac Mûcizesinin Kudüs ve Mescid-i Aksa güzergahında cereyan etmiş olmasında, ayette de belirtildiği gibi, Mescid-i Aksa'nın faziletine delil vardır. Çünkü Rabbimiz, Mescid-i Aksa'nın etrafını bereketli, verimli, feyizli ve mübarek kıldığını haber veriyor.
Buhari ve Müslim gibi Kur'an-ı Kerim'den sonra en kıymetli temel kitaplarımız İsrâ ve Mi'rac Mûcizesini uzun uzadıya ve bütün detaylarıyla anlatmışlardır.
Delillerin ve imanın ışığı altında, şeksiz/şüphesiz inanır ve ifade ederiz ki, İsra ve Mi'rac Mûcizesi; Peygamberimiz uyanıkken bir gecede ruh ve bedenle gerçekleşmiş ve bu hadise Hicretten bir buçuk yıl kadar önce vuku bulmuştur.
Üç aylar içerisinde nice Mîrâc geceleri yaşadığımız, ömrü olanların daha nice geceler görmesini niyaz edeceğimiz nurlu atmosferde, kurtuluşun miracı olmasını dua etmek gerekir.
Dünya, İslam âlemi ve bütün insanlık gerçek kurtuluşu bekliyor. Mîrâc'la gelen kurtuluşu...İlâhi kurtuluşu... Gerçek kurtuluşu...
Mîrâc gecenizi tebrik eder, kurtuluşa vesile olmasını niyaz eder, bu şiiri sizlere armağan etmek isterim:
AÇ GÖZLERİNİ DE HALIMIZA BİR BAK!
Mîrâc, insanoğlunun acziyyetten, ûlvîyyete yükselmesi; bir insanın ibadetle melekler seviyesine ulaşıp, hatta ileri bile geçebilmesinin ispat edildiği hadisedir.
Mîrâc, dardaki Müslümanların tesellisidir. Dolayısı ile olaylar karşısında ye'se lüzum yoktur. Nefislerini ıslah edemeyenler, ibadetlerini yerine getirmeyenler, Miracı anlayamazlar. Miraç gecesinde hediye edilen, Bakara Suresinin son ayetlerinde ve İsrâ Suresinde bildirilen esaslar çerçevesinde bir imana sahip olamayanlar; hele hele bu gecede farz kılınan beş vakit namazlarını eda edemeyenler, hem Miraç hediyelerinden nasip alamazlar, hem de dünya ve Âhiret saadetine eremezler.
Mi'rac, yükselmek, yukarı çıkmak veya yukarı çıkmayı sağlayan alet demektir. Bu da, bu yolculuğun ardından, Rasûlullâh'ın yüksek gök tabakalarına çıkması, sonra insan, cin, melek ve diğer mahlukatın bilgilerinin tükendiği sınıra ulaştırılması anlamında kullanılmaktadır.
Mi'rac Mûcizesinin Kudüs ve Mescid-i Aksa güzergahında cereyan etmiş olmasında, ayette de belirtildiği gibi, Mescid-i Aksa'nın faziletine delil vardır. Çünkü Rabbimiz, Mescid-i Aksa'nın etrafını bereketli, verimli, feyizli ve mübarek kıldığını haber veriyor.
Buhari ve Müslim gibi Kur'an-ı Kerim'den sonra en kıymetli temel kitaplarımız İsrâ ve Mi'rac Mûcizesini uzun uzadıya ve bütün detaylarıyla anlatmışlardır.
Delillerin ve imanın ışığı altında, şeksiz/şüphesiz inanır ve ifade ederiz ki, İsra ve Mi'rac Mûcizesi; Peygamberimiz uyanıkken bir gecede ruh ve bedenle gerçekleşmiş ve bu hadise Hicretten bir buçuk yıl kadar önce vuku bulmuştur.
Üç aylar içerisinde nice Mîrâc geceleri yaşadığımız, ömrü olanların daha nice geceler görmesini niyaz edeceğimiz nurlu atmosferde, kurtuluşun miracı olmasını dua etmek gerekir.
Dünya, İslam âlemi ve bütün insanlık gerçek kurtuluşu bekliyor. Mîrâc'la gelen kurtuluşu...İlâhi kurtuluşu... Gerçek kurtuluşu...
Mîrâc gecenizi tebrik eder, kurtuluşa vesile olmasını niyaz eder, bu şiiri sizlere armağan etmek isterim:
AÇ GÖZLERİNİ DE HALIMIZA BİR BAK!
( elleri gözlerinde yaşlı bir baba resmi )
Gözlerini kapatması, bizim utancımız olan, ulu çınarlarda bir dal, mazimizi temsil eden bu dede; insanlığın gidişatından, Müslümanların vurdum duymazlığından, halımızdan mı utanıyor acaba?
Osmanlı Kayı'dan gelir soyumuz,
Çalkalanır, durur Hazar suyumuz,
Peygamber-i Ahlak üzre huyumuz,
Frenge korku salar mûyumuz,
NE HALE GELDİK, HALIMIZA BİR BAK!
Müslüman'ız, Türk'üz, İslâm Dinimiz,
Ermeni, Yunan'a bitmez kinimiz,
Düğün, şölende eksilmez sinimiz,
Dünyada eşi bulunmaz çinimiz,
KAÇAK YAPILAR, YALIMIZA BİR BAK!
Hazan mevsiminde kurudu bağlar,
Ferhat'ı bekliyor, yol vermez dağlar,
Özünü kaybetti; ölüler, sağlar,
Acılar, çileler, eridi yağlar,
ÇİÇEK DÖKÜLDÜ, DALIMIZA BİR BAK!
Bahtımız karardı, Karasu kadar,
Gönül sevdâsını göstermez radar,
Âşığın sevgisi ebede kadar,
Ceylanın değeri, yarasa kadar,
DEĞER KALMADI, MALIMIZA BİR BAK!
İçimize düşen ateş mi, nâr mı?
Sinemize yağan yağmur mu, kar mı?
Umutlar tükendi, ümidin var mı?
Huzur-u mekânın, geniş mi, dar mı?
HARAM OLSA DA, FALIMIZA BİR BAK!
Han sarhoş, hancı sarhoş, gelmez yolcu?
Ormanlar kesildi, kalmadı kolcu,
Baba sağcı ise, evlâdı solcu,
Bacasız sermaye, rağbet futbolcu,
"SEL" SUYA VERDİK, SALIMIZA BİR BAK!
Kadın erkek birbirine karıştı,
Damat, gelin meyhanede barıştı,
Atla eşek meydanlarda yarıştı,
Hedef belli değil, neye varıştı?
BÜLBÜL-Ü ŞEYDÂ, ÇALIMIZA BİR BAK!
Genç, ihtiyar, oğul, kızan, kızımız,
Nerde kaldı cihattaki hızımız?
Çile harmanında hasret sızımız,
Belli olmaz oldu; kış'la, yazımız,
NEFİSLER ESİR, ZÂLIMIZA BİR BAK!
Aksinedir bu derenin suları,
Cengâverler tutmaz artık yuları,
Kasa doldu Amerikan doları,
Moda oldu Avrupa'nın çulları,
OYUNLAR KÖÇEK, ŞALIMIZA BİR BAK!
Tat mı kaldı yediğimiz yemekte,
Karşılığı verilmeyen emekte,
Yunus beklemiyor suda semekte,
KEMÂLİ yıllar yılı ne demekte?
KÂMİLLER ÇÜRÜK, KALIMIZA BİR BAK!
Gözlerini kapatması, bizim utancımız olan, ulu çınarlarda bir dal, mazimizi temsil eden bu dede; insanlığın gidişatından, Müslümanların vurdum duymazlığından, halımızdan mı utanıyor acaba?
Osmanlı Kayı'dan gelir soyumuz,
Çalkalanır, durur Hazar suyumuz,
Peygamber-i Ahlak üzre huyumuz,
Frenge korku salar mûyumuz,
NE HALE GELDİK, HALIMIZA BİR BAK!
Müslüman'ız, Türk'üz, İslâm Dinimiz,
Ermeni, Yunan'a bitmez kinimiz,
Düğün, şölende eksilmez sinimiz,
Dünyada eşi bulunmaz çinimiz,
KAÇAK YAPILAR, YALIMIZA BİR BAK!
Hazan mevsiminde kurudu bağlar,
Ferhat'ı bekliyor, yol vermez dağlar,
Özünü kaybetti; ölüler, sağlar,
Acılar, çileler, eridi yağlar,
ÇİÇEK DÖKÜLDÜ, DALIMIZA BİR BAK!
Bahtımız karardı, Karasu kadar,
Gönül sevdâsını göstermez radar,
Âşığın sevgisi ebede kadar,
Ceylanın değeri, yarasa kadar,
DEĞER KALMADI, MALIMIZA BİR BAK!
İçimize düşen ateş mi, nâr mı?
Sinemize yağan yağmur mu, kar mı?
Umutlar tükendi, ümidin var mı?
Huzur-u mekânın, geniş mi, dar mı?
HARAM OLSA DA, FALIMIZA BİR BAK!
Han sarhoş, hancı sarhoş, gelmez yolcu?
Ormanlar kesildi, kalmadı kolcu,
Baba sağcı ise, evlâdı solcu,
Bacasız sermaye, rağbet futbolcu,
"SEL" SUYA VERDİK, SALIMIZA BİR BAK!
Kadın erkek birbirine karıştı,
Damat, gelin meyhanede barıştı,
Atla eşek meydanlarda yarıştı,
Hedef belli değil, neye varıştı?
BÜLBÜL-Ü ŞEYDÂ, ÇALIMIZA BİR BAK!
Genç, ihtiyar, oğul, kızan, kızımız,
Nerde kaldı cihattaki hızımız?
Çile harmanında hasret sızımız,
Belli olmaz oldu; kış'la, yazımız,
NEFİSLER ESİR, ZÂLIMIZA BİR BAK!
Aksinedir bu derenin suları,
Cengâverler tutmaz artık yuları,
Kasa doldu Amerikan doları,
Moda oldu Avrupa'nın çulları,
OYUNLAR KÖÇEK, ŞALIMIZA BİR BAK!
Tat mı kaldı yediğimiz yemekte,
Karşılığı verilmeyen emekte,
Yunus beklemiyor suda semekte,
KEMÂLİ yıllar yılı ne demekte?
KÂMİLLER ÇÜRÜK, KALIMIZA BİR BAK!
|