:: YAZI

Eklenme: 25.05.2011 13:48 


Resmi rakamlara göre; sadece İstanbul'da 19 bin homoseksüel, bunun yarısı kadar lezbiyen, Türkiye'de 56 genelevde yaklaşık 3 bin kadının çalıştığı, 12 bin tescil edilmeyen "seks işçisi" bulunduğu ve 85 bin kişinin de yasa dışı yollardan çalıştığı, 650 bin telekız, binlerce randevuevi, kaçak fuhuş yaptıran niceleri, bar, meyhane, disko, eğlence yerlerinde çalışan binlerce sicilli kadın, fişli fahişe ve medyada şehvet aracı olarak kullanılan kadınların yanında, kadın ve kadınlık nerede?
Evladının anasının baldırını göremediği bir inanç medeniyetinde, anaların kazandığı İstiklal Mücadelesinde, Harim-i İsmette analar nerede, sözüm ona erkek/kadın eşitliği nerede?
Cinsel taciz ve işkence girdaplarında boğulan, öldürülen, satılan, meta olarak araba lastiğinde, çiklet sakızında amaç olarak kullanılan kadınlık yanında, Medeni Kanun nerede?
Atatürk devrim ve ilkelerinde, Cumhuriyetin temel değerlerinde kadın hakları, sözde eşitlik nerede?
Sıcak yatağından kalkarak, sabahın kör ışığında sokaklara düşerek, akşam evine zor gelebilen kadın, analarımız, bacılarımız, kızlarımız nerede?
Mahkemelerde rekor kıran boşanma davalarında yıkılan yuvaların temel değeri analar nerede?
Her fırsatta Medeni Kanunu ileri sürerek, kadını peçeden ve kafeslemekten kurtarıp, 'kadını kafesleyenler' nerede?
Fatih ve Eyüp belediyesinin danışmanı Sibel Üresin isimli eğitimci bir kadın; çok eşlilik olursa, zina suç olur, kadın sokaktan, dayaktan, taciz ve tecavüzden kurtulur dedi, kıyamet koptu. Salyalar akmaya başladı, lağım çukurları patladı...
"Mal bulmuş mağribi" şövalyeleri, şaklabanları, şehvet tacirleri, iblisin arkadaşları ellerindeki medya ile tam gaz saldırıya geçtiler.
Kadını çıplak yerleri ile basarak tiraj sağlamak isteyen bir gazeteden alınan haber şöyle:
"Fatih, Ümraniye, Bahçelievler, Eyüp gibi birçok belediye ve kurumlar için aile içi iletişim seminerleri veren Sibel Üresin, hem yaşam koçluğu, hem de aile ve evlilik danışmanlığı yapıyor. Özellikle muhafazakâr kesim tarafından iyi tanınıyor. Başakşehir'de ofisi bulunan ve sivri çıkışlarıyla dikkat çeken Üresin, çokeşliliğin yasalaşması gerektiğini savunarak, "Zaten çokeşlilik var. Erkeklerin yüzde 85'i aldatıyor. Bu muhafazakâr kesimde 'imam nikâhlı eş', diğer kesimde 'metres' adını alıyor" diyor.
35 yaşındaki Üresin, çokeşliliğin neden yasalaşması gerektiğini anlattı:
"Erkek, bir başkasıyla imam nikâhı yapacağı zaman karısından izin almak zorunda değil. 4'üncü kadına kadar imam nikahıyla evlenebilir. Ancak 2., 3. ve 4. eşler suiistimal ediliyor. 'Boş ol' dendiği zaman kadın ortada kalıyor. Bu nedenle çok eşlilik yasalaşmak. Yasanın çıkması demek, erkeğin malvarlığına ortak gelmesi demek. Çokeşlilik dinimizde var. Herkes yapamaz ama yapana 'Niye yaptın?' diyemezsiniz, şirke girer. Kuran'da var."
"Zengin, kariyerli, parası olan ve cinsel gücü fazla olan erkek çokeşliliği seçebiliyor. Hiçbir kadın fakir bir adamın ikinci karısı olmaz. Erkek, daha cilveli, daha çok gülen, cinsel anlamda kendisini mutlu eden kadına koşuyor. Erkek olsam, çokeşli olurdum."
"Bir erkek, kadında arkadaşlık, cinsellik, annelik ve ev kadınlığı arar. Bu özellikleri taşımıyorsanız, eşiniz tarafından aldatılmaya hazır olmalısınız. Erkek için bu haklı bir arayıştır. Bir ayrılık yaşaması durumunda yaşayacaklarının tahlilini sağlıklı yapan bir kadın, bence çokeşliliği kurtuluş olarak görmelidir. Boşandığında kaybedecekleri, kazanacaklarından fazla olan kadın, kalmayı tercih ediyor. Çokeşlilikte asıl ağır fatura erkeğe çıkıyor. Madden ve manen zarara uğruyor. Açıkça çokeşli olduğunu itiraf edenleri alkışlıyorum ve kutluyorum."
"Erkek, eşleri arasında gerek maddi, gerekse manevi açıdan adaletli davranmalı. Erkek adaletsizlik yaparsa, kendi cehennemini hazırlamış olur. Örneğin Kanuni Sultan Süleyman, dizide adaleti sağlayamıyor. Çokeşlilik, toplumdaki çarpık ilişkileri ve kızların evde kalma sorunlarının ortadan kalkması noktasında da ciddi rol oynayacaktır."
"Dayak ve aldatma bana göre boşanma sebebi değil. Türkiye'deki kadınların yüzde 80'i dilinden dayak yiyor. Yatak odasında mutlu olmayan kadın, her durumda problemlidir. Muhafazakâr kesimde kadın evde daha süslü, daha şık. Ailede mutluluğun sağlanmasının bazı şartları var. Kadın kocasına itaat etmeli. Erkek de karısına Allah'ın emaneti olarak davranmalı."
Haber böyle.. İçinden cımbızla alınacak önemli gerçekler ve odak noktası kurtuluş reçeteleri var. Günümüz insanına, beyinleri yıkanmış, şartlanmış kimselere ters gelebilir, şok dedikleri olay meydana getirebilir amma, madalyonun arka tarafı da var, görmek lazım...
Çeşitli kaynak, kitap, makale ve internet sitelerine girerek bu meseleyi derinliğine araştırdık. Alıntıları birlikte paylaşalım:
"Çok eşlilik Dünya tarihinin her döneminde vardır ve 21. yüzyılda ve 30. yüzyılda çok eşlilik mevcut olacaktır. Ama Bu belki fuhuşla da olacaktır.. "Kurumsal, Sözleşmeli ve Temiz" çok eşlilikle de olacaktır. Takva temelli Kurumsal çok eşliliğin "Tek" tarafı erkek, "çok" tarafı kadınlardır. Bu tamamen yaradılış, soy devamı, "Temiz-Malum-Bilinen- Nesil" ile ilgili temel bir olgudur. Kadın onlarca -Sünnetullah- nedeninden ötürü çok eşli olamaz.
Yüce Allah çok eşliliği asla yasaklamamıştır. Hatta kadın hakları konusunda mükemmel bir ivme olan "Kadına Miras"ın Ayete girmesindeki anlam ve hedef (Kadına eşit hak vermek, hakkını çoğaltmak, Cahiliye toplumuna zıt olarak Onu bir birey kabul etmek) bile çok eşlilik konusunda mevcut değildir. Yani tek eşliliğe (takva-ilerleme- anlamında) yönlendirme dahi mevcut değildir. Yönlendirme sadece eşler arasındaki "Adalet" Kavramınadır.
Hiç kimse kendini kandırmasın. Bu kanattan da İslam Dinine Kuran'a saldırmasın. "Çok eşlilik" sözde en gelişmiş toplumlarda dahi "ustaca gizlenen" bir realitedir.
Bu da Kuran'ı haşa küçültmez, İnsan psikolojisinin, girdaplarının, ihtiyaçlarının, kadın+erkek+cinsellik+zina+nesli koruma+adalet+dedikodu+saflık+temizlik gibi en karmaşık konulardaki yaklaşımın bir başka mükemmel yansıması halinde daha da Yüceltir.
İslam Dininde de bu çağda da Fransa da, Çin'de, Amerika'da, Suriye'de de 30. yüzyılda da çok eşlilik olacaktır. Çok eşlilik "KADIN HAKLARI" ile ilgili bir kavram değildir.
Kişisel ihtiyaç "gereğini" hissediyorsa ve gücü de varsa bir Müslüman, Semtindeki ya da şehrindeki Bekar ya da dul bir bayanla (onun da ihtiyacı varsa ve razı ise) "Tam ya da Kısıtlı bir birliktelik (Kurandaki sözleşmeniz altında bulunanlar..)" sözleşmesi yapabilir. Bayanı her yönden tatmin eder. Karşılıklı Sözleşme ile de Bayanın mevcutsa çocukları (-ve doğacak çocukları) erkeğin maddi-manevi şemsiyesi altına girer. Bu erkek ile Bayanın "Özel bir sözleşme ile birbirine bağlı oldukları" Semt sakinleri tarafından bilinir. Bir şekilde Duyurulur. "Öz" ve "Ahlak" koruma altına alınır.
Günümüzde "Seks Köleleri" haline getirilen ve sonra da çöpe atılan bayanları bir kimliğe bağlama, erkeğin de bir şekilde gözünün temelsiz ilişkilerden uzaklaşması şeklinde sonuç veren ve kadınlarında "belki kısmen" mutlu olabileceği bir birlikteliği Kuran yasaklamamıştır. Erkek ve Kadın razı ise... (Sosyal anlamda "Acıkınca put yeme" anlamına gelen -Muta Nikahı- ile karıştırılmasın)
Bu sadece Maddiyat ile ilgili bir konu da değildir. Zaten maddi yönden kadınların "tutunma" ihtiyacının çoğaldığı toplumda kadınlara iş ve kendi özgürlüklerini eline alma, çocuklarına helal rızık temin etme çalışmaları daha mükemmel bir sonuç verecektir. Ama, Pekala, İşinin gücünü kurmuş, geliri sağlam ve özgür bir bayan da "Özel ve Samimi bir Sözleşme Çerçevesinde" evli bir erkeğin 2.eşi olmayı kabul edebilir. Beğenebilir. Erkeklik gücüne tutulabilir. Hatta bu sadece yine sözleşme kapsamında seks yönünden tatmin edilme amacıyla da olabilir. Sadece bu amaçla yapılsa dahi, "Zinaya yaklaşmayın" temelindedir. Çok samimi ve içten bir davranıştır. Ahlaki+Dini yönden bir yönelme -Takva ihtiyacı hisseden bunu yapar. Zaten toplum almış başını gitmiş kimsenin derdi bile değil bu.
Buradaki en temel ve hassas kavram. Özellikle kadın-erkek ilişkilerinde Gerçekten çok zor ve uğraştırıcı hale gelen "ADALET"tir.
Çok eşliliğin toplumsal ölçüsü Kurala/Sözleşmeye bağlayarak fuhşu ortadan kaldırma, ikili ölçüsü de işte budur : Ne kadar isteseniz de kadınlara eşit davranamazsınız. Öyleyse tamamen birine yönelip de diğerini askıdaymış gibi bırakmayın. Bu durumu düzeltip erdemli olursanız ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir./ Kuran-ı Kerim
Bunun yanında "Cariye" konusunda bu toplumda artık uygulanmayan bir sosyal sınıf söz konusu olduğu için uzun uzun yorum ve anlatımlara gerek duymuyorum. Özü sözü bir, doğru ve malca da, bedence de güçlü bir işadamı düşünün. Bu işadamının da belirli tarihlerde 2-3 aylık sürelerle yurt dışında kalma durumu olduğunu varsayın. Eğer ki bayan da razı ise ve Allah'ın sınırlarını koruma önemsenerek yanı başında bir sekreterle bu gezilere gitmesi, "Özel Sözleşme, Olası hamilelikte sahiplenme, sonradan çöp gibi bir kenara bırakmama anlayışı" ile bu bayanla birlikte hem ticari işlerini yürütmesi hem de ilişkiye girmesi dahi söz konusu olabilir. Böyle bir yaklaşımın nasıl faydalar getireceğini varın siz düşünün. Rabbimiz "Sınırları korumayı ve sözleşmeyi" öneriyor. Bu son konuda çok önemli 2 handikap var. (-ki Kuran ve inanç temelli değil bunlar) biri Resmi Hukukun doğacak çocuğu ve bu ilişkiyi reddetmesi, diğeri de bu özel anlaşmayı iyi niyetle dahi yapıp çevresine duyuran, "Biz artık birbirimizle birlikteyiz, birbirimize aitiz" duyurusunu yapan insanlara dahi toplumun kötü gözle bakmasıdır. (-ki bu bayan açısından ileri derecede incitici oluyor, kavramlar değişiyor) Ama aynı toplum bedensel ihtiyaç gereği aynı işadamı bir seks kölesi ile yatsa dahi normal bakıyor. Lütfen okuyun, ince ince Düşünün Mekkeyi o dönemi ve karar verin, bir konu daha nasıl güzel anlatılabilirdi: Nur-33. Nikâh imkânı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfünden zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar. Size bağımlı olanlardan, hürriyetini satın almak isteyenlerin, kendilerinde iyi hal görürseniz, onlarla yazılı anlaşma yapın. Allah'a size verdiği malından siz de onlara verin. Hizmetinizdeki genç kızları, iffetli kalmak isteyip dururlarken, iğreti dünya hayatının basit menfaatini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları baskı altında tutarsa Allah, fuhşa zorlanmalarından sonra onları affedici, esirgeyicidir. / Kuran-ı Kerim
Son olarak size çok iddialı bir cümle yazmak isterim. Ki bu bir iddiadır. Ve arkasındayım. Eğer ki toplumdaki kadın-erkek ilişkileri sözleşmeler kapsamına oturursa ve devlet çok eşliliğin hukuki çerçevelerini çizebilirse sokakta bayanların daha az ilgi çekici ve az dekolteli dolaştığını göreceksiniz. Handikaplara rağmen, Rabbimin serbest bıraktığı her konuyu ben de hür ve serbest bırakmakla yükümlüyüm. Hatta kanun yapıcı konumunda olsam Çok eşliliğin hukuki temelini açıklayan, kurallara bağlayan bir kanun çıkartmak için de uğraş verirdim.
En doğrusunu Yüce Rabbim bilir. Yazdığım her şey tartışılabilir. Ancak Kuran'da çok eşliliği yasaklayan hiçbir Ayet yoktur. "
Bütün maddeleri İsviçre ile batı ülkeleri kanunlarından araklanan,17 Şubat 1926'da kabul edilen Medeni Kanun, Türkiye'de laik bir özel hukuk sisteminin başlangıcını teşkil etmiştir.(Türkiye'de gerçek manada demokrasi ve laiklik var mıdır, tartışıladursun...) Bu kanun ile sözüm ona toplumsal alanda kadın erkek eşitliği sağlanmış, kadınlara istediği mesleği seçme hakkı verilmiş, resmi nikah mecburi hale getirilmiş, tek eşle evlilik sistemi benimsenmiş, kadınlara miras konusunda eşitlik ilkesi getirilmiş, boşanmalarda kadın güya güvence altına alınmıştır.
Ben de milletvekili olsaydım Medeni Kanunun birçok maddelerinin kaldırılmasını/değiştirilmesini ister, Kur'an ve Sünnetle ruhsat verilen çok eşlilik yasalarının çıkarılmasını ister, kanun teklifi yapardım.
Adaletli ve işleyen bir kanun çıkarın bakalım, kadın ve kadınlık bu hale gelir mi? Suç sayılmayan zina yapan, gayr-i meşru hayat yaşayan kadın ve erkek kalır mı? Genelev, meyhane, karanlık yerler, çıkmaz sokaklar, Şehvethane, pislikhaneler kalır mı?
Bugün Türkiye'de karısını aldatan, kocasını aldatan, çok karılı hayat yaşayan, parti başkanlarından milletvekillerine kadar sirayet eden kaset skandalları, metres hayatını körükleyen, yol gösteren TV. dizilerinin sayısı az mı? Zinanın suç olmadığı, kanunlarla desteklendiği, ahlaki gerilemelerde, dibe vuruşlarda aile düzenlerinin ne hale geldiğini saklayabilir miyiz?
İslam; kadını cahiliye dönemi karanlıklarından alıp, nur ırmağında yıkamış, ona, hatun, ana, nisa rütbesi vermiş, koruma altına almış, Cenneti ayaklarının altına sermiş, dişilik ve nesil devamı güzelliğini zirveye çıkarması yanında, gerekseydi erkeğine secde edecek ikinci bir makamın sahibi kılmıştır.
Asrın kaosunda, İslam'ın dışında kadına hayat veremezsiniz. Kadını soymakla, şehvet pazarlarında satmakla, sesini/etini/budunu sanat adı altında kem gözlere teşhir etmekle, dişiliğini meta olarak kullanmakla tümseği aşamazsınız, merdivenleri çıkamazsınız. Aile ocaklarını ve nesilleri kurtaramazsınız.
Medeni kanun, Çağdaşlık, devrimler, demokrasi, laiklik, alaylı/kalaylı sözlerle, modayla, bilmem nelerle kadını bataklıktan kurtaramazsınız.
Kur'an ve Sünnet ne demişse yapın ve kurtulun. Emir ve nehiyleri tatbik edin, huzura kavuşun.
Kadınlığın bugünkü hali, cahiliye döneminden daha beter değil midir? Medeniyet ve çağdaşlık adına, kadın ve kadınlık ne hale getirilmiştir?
"Yükselirse kadın, beşer yükselir, / Alçalırsa kadın, beşer alçalır" diyen Akif, bu günleri görmüştür.
Üç günlük dünya ömrü için kendimizi kandırmayalım, nefsimize göre fetvalar vermeyelim, yaratanın emir ve nehiylerine karşı gelmeyelim.Başka dünya yok, başka Âhiret yok, başka Mîzan yok.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem