MÜSLÜMAN KADININ FÂNUSU TÜRBANDAN UTANIYORUM!
Eklenme: 25.04.2011 10:50
Yetmiş yıllık bir ömrün, 59 yıllık kelâm ve kalem hayatında; inancımdan taviz vermedim. İki defa zindana girmem, sürülmem, ölümle tehdit edilmem, hırpalanmam, çeşitli cezalar almama rağmen, Hakka dayanan akıl yolunu kullanmaktan çekinmedim.Mert ve dürüst olmayı her zaman tercih ettim.
Şimdiye kadar; dinime, dilime, kinime, millî/manevi değerlerime, karşı olan, saldıran, çamur atan, küfür kusan boyalı basını desteklemedim. Konferans ve yazılarımda bunların alınmaması, reklam verilmemesi, desteklenmemesi, beslenmemesi için gayret gösterdim, gece ve etkinliklerime davet etmedim.
Hayatımız, yazılarımız, eserlerimiz ve şimdiki halimiz meydandadır, pervamız yoktur.
Siyaset arenasında; insanları aslanlara parçalatmamak için mücadele verdik, gayret gösterdik, makam ve koltukları tekmelemesini bildik, kimselerin yalakası ve maşası olmadık.
Kabir kapısında, anlımız ak, sütümüz pak, kalemimiz merttir. Aksini iddia Adenler varsa, alınlarını karışlamaya hazırız.
"Bunları neden yazıyorsun, söylüyorsun, kendini methediyorsun..." diyenler olabilir. Sütunlarında bizleri karalayanlar, aleyhimizde atanlar/tutanlar/katanlar, sevmeyenler olabilir..
Kartvizitimizde yer alan mesleğimiz ve hizmet sahamız dolayısıyla;Ehl-i Dünya, Ehl-i Küfür ve değerlerimize saldıran medyayı zaman zaman takip etmek, internette dolaşmak gerekiyor, zorundayız.
Kiloluk boyalı bir gazetenin, Pazar günkü sayısının, birkaç kupürü arşivimde...
Muhafazakâr geçinip, yıllardan beri başına bir örtü takamayan ve 67 yaşında estetik ameliyatla yüzünü arı sokmuş gibi şişiren, aşka inanan ve ne olduğunu bilen ve gençlere bol bol aşk yaşamalarını tavsiye eden ve kendi ifadesiyle yaşını hatırlamak istemeyen, Paris'e gidip iğne bakımı yaptıran, Müslümanların uzun yıllar sömürüldüğü Tercüman gazetesinin sahibi kemal Ilıcak'ın karısı Nazlı Ilıcak'ın tam sayfa röportajının yapıldığı, kadın ve cinselliğin ön plana çıkarılıp kadınların pazarlandığı, şehvete dayalı bir bulvar gazetesi...
Elazığ, Hal köyünde şarap kadehi tokuşturan, türbanı ile poz veren Demet Akçiçek'le, açılan kursa katılan 50 kursiyer arasında çok sayıda türbanlı kadının bulunduğu, "Mal bulmuş mağribi gibi" bu haberi yayınlanan, inananları kızdıran ve utandıran bir gazete...Bu tür gazete ve dergiler çok, televizyon ekranları lağım çukuru...
Allah'ın emri olan örtüyü kaldırıp, adını türban koyup, türbanı utandıran neler görmüyoruz ki?...
Konserlerde, şölenlerde, düğünlerde, yarışmalarda, fuarlarda, bilmem nerelerde gerdan kıvıran türbanlılar, TV. Programlarında kendinden geçen türbanlılar, göbeği açık, başı kapalı, kaşı/gözü/yanağı-dudağı boya çanağına dönmüş, hızmalanmış, kalçaları meydanda, giyim/kuşamları ile tahrik eden, sesiyle sahnelere çıkan türbanlılar az mı görüyor, medyadan takip ediyoruz...
Örtünün, türbanın iffetini koruyarak serden ve yardan geçen kadınlarımız, Evlâd-ı Fatihanlar, fânuslarını korumak için canlarını verecek hale gelen kadınlarımız başımızın ve gönlümüzün tacıdır, onlara toz kondurmayız. Onların şerefli mücadelesi, onurlu direnişleri bizim sancağımızdır, uzanan elleri kırarız.
Dünya, özellikle Türkiye, türban kaosu içinde çırpınıyor. Yere düşen namusu, ayağı kaldırmak mücadelesi ve savaşı devam ediyor. Okuyamayan, şehit düşen evladının cenaze merasiminde başını örtemeyen, orduevlerine giremeyen, üniversite kapılarından kovulan, merasimlerde dışarı atılan şehit analarını, kızlarımızı unutmadık, unutmayız..
Şarap kursuna katılıp, kadeh tokuşturacak kadar aşağılara inen bu kişiler nasıl yetişti, nereden geldi, kimler vesile oldu? Bunlar bizim insanımız, bunlar Müslüman...
Dinin içini oyan, ucube bin Müslümanlık yaratan birileri ve bazı medya organları, şer güçler tarafından bu hale geldik.
"Diyalog, hoşgörü, taviz, medeniyetler arası ittifak, laiklik, demokrasi, hürriyet" gibi zırva ve dolmalar, oyun ve tuzaklarla bu hale geldik...
Medeniyet ve çağdaşlık, inkılap ve ilkeler, devrimler, sahte Atatürkçülük ve Cumhuriyet, adına bu hale geldik...
Dindar ve muhafazakâr (şimdi radikal diyorlar) geçinip, her türlü müstehcen, zararlı ve haram reklamları, haberleri, resimleri, yazıları para kazanmak uğruna basan, yayan, yapanlar yüzünden bu hale geldik.
Daha çok elbise, daha çok türban, daha çok çarşaf satabilmek için dansözlere milyarlar ödeyerek, defileler yapan sözüm ona Müslüman firmalar sayesinde bu hale geldik...
Kur'an'ın ve Peygamberin emirlerini, nehiylerini söylemeyen, korkan, çekinen, koltuklarının elden gideceğinden korkan ve özerk olamayan Diyanet İşleri Başkanlığı personel ve din görevlilerinin, hocaların, âlimlerin, yetkili fetva makamlarının, eser verenlerin, dini vazifelilerin yapmamaları yüzünden bu hale geldik...
Cemaatlerin, tarikatların, bilmem hangi grupların pasta dilimlerine sahip olmaları, pastanın tamamının ellerinden gitmemeleri saikasıyla bu hale geldik..
Dinini bilmeyen, emir ve nehiylerini yaşamayan Müslümanların cehaleti yüzünden bu hale geldik...
Nefsimizin esiri olan "ben" yüzünden bu hale geldik..
Müslüman kadının fânusu türbandan utanıyorum, kendimden utanıyorum!
Kur'an'dan, Peygamberden, ecdattan, şühedadan, dinimden, öz değerlerimden, kökümden, özümden, esas mayamdan, mazimden, gerçek tarihimden ve"Kurtuluş" için, kurtulmadığımızdan utanıyorum!
GÜL DİKENİ
"AYVAYI" YEDİK
"KURTULUŞ!..." "KURTULUŞ!.." DEDİK,
SİNEDE AÇILDI GEDİK,
DİŞLER KIRMAZ ARTIK HEDİK,
YILLARDIR "AYVAYI" YEDİK,
NELERDEN, KİMDEN KURTULDUK?
KEMÂLİ
.
|