MENFAAT VE OY UĞRUNA NE GÜNEŞLER BATIYOR..
Eklenme: 23.03.2011 12:23
Bir yanda ömrü hayatını ilme ve İslam'a adamış, sayısız eser yazmış, talebe yetiştirmiş, bir dönem bağımsız milletvekili olarak meclise girmiş, konferans ve yazıları ile milyonlara hitabetmiş, gönüllerde taht kurmuş, karanlıklara ışık olmuş, nice insan ve imanları kurtarmış dava ve fikir adamı ölüyor,birkaç kanal ve gazetede, birkaç satır yazı yer alıyor, toplumun bir direği unutulup gidiyor.
Öte tarafta ilim/irfandan payını alamamış, İslam'ın elifinden habersiz, türkü söylemiş, televizyonlarda program yapmış, programlarına dansöz çıkarmış, ara sıra bu dansözün göğüslerini ellemiş, çok çeşitli ticari şirketler kurmuş, adam vurdurmuş, büyük faizlere bulaşmış, yapmadığı iş, kırmadığı yumurta kalmamış bir adam kurşunlanıyor, Türkiye ayağı kalkıyor. Binler sokağa dökülüyor. Devletin başından başbakanına kadar özel ilgiler, muameleler, direktifler, üzüntüler, mesaj şovları, gözyaşları gırla gidiyor..
Müslümanların parası ile kurulan bazı televizyon kanalları haberi birinci haber olarak dakikalarca işliyor, medya adeta "Milli Yas" ilan edercesine boyalı kiloluk sayfalarında, ekranlarında mangalda kül bırakmıyor.
Yetmiş milyon insanımızın, birisinin parmağının kanaması, gözyaşının akmasını istemeyiz. "Ateş düştüğü yeri yakar" gerçeğinde, hiç kimsenin acı duymasını arzu etmeyiz.
Herkesin, her canlının, her vatandaşın sevdiği; sultanıdır, padişahıdır, en değerli varlığıdır. Bu değişmez bir ölçü, mihenk noktasıdır.
Amma ve lakin, madalyonun öbür yüzü böyle değildir.
Değerliler bir kenarda yapyalnız,
Değersizler elde gezer tertemiz,
Alan kör, satan kör, kantar ayarsız,
Saman pahasına buğday satılır.
Diye feryat eden Âşık Hûzuri, haksız sayılmaz. Değerlerin ve değerlilerin bir kenara atıldığı, ahlaki ilkelerin, fıtrat ve tevhit akidesinin yara aldığı, hastalandığı, kanser olduğu ve dibe vurduğu bir dönemde, bu iki karşılaştırma önemli bir meseledir. Düşünmeli, hakka dayanan akıl yoluyla, aklın yolunun bir olduğu karar verilmelidir.
Osmanlının son kalesi, mirası Türkiye'deki bugünkü hayat, siyasi ortam, gidişat pekte iç açıcı değildir. Görünen manzaralar, kirli ve sulandırılmıştır. Menfaat ve oy uğruna nelerin yapıldığı, olup/bitenlerin şeffaflığı ve arkası karanlık oyunların kurduğu tuzaklara aziz insanımız düşmekte, yine insanımız mağdur olmaktadır.
Kaza geçiren bir dostu ziyarete gittiğim zaman, hastane koridorlarında gördüğüm acıklı manzaraların, şikâyet ve feryatların ne kadar korkutucu ve ürkütücü olduğunu bir kere daha yaşadım. Her yerde aynı manzaralar, her ağızda aynı şikayet ve feryatlar...
Bazen bir şiir, bir kitap gibidir. Çok şeyler anlatır, çok yaraları deşer.
SİYASET başlıklı bir şiirimizle bir şeyler demek isteyelim:
KEDİ FARE KAPIŞMASI,
"SANİTA BANT" YAPIŞMASI,
KUNDAK ÇOCUK APIŞMASI,
İKİ KUTBUN ÇATIŞMASI,
SİYÂSETİ KİM NEREYE GÖTÜRDÜ?
KİMİN ELİ, KİM CEBİNDE,
KAMBUR KALMADI HECİMDE,
TENCERE KARA DİBİNDE,
İPTE CAMBAZIN TİPİNDE,
SİYÂSET BU MİLLETİ BİTİRDİ.
MİLYON HARCA, MEYDAN DOLU,
TANIMAZ Kİ SAĞI / SOLU,
ÇİLE ÇEKEN ANADOLU,
KİMDEN GEÇER MECLİS YOLU?
SİYÂSET İLLETİ, GELİR ZİLLETİ.
BOL KESEDEN ATILANLAR,
DEVLET MALI SATILANLAR,
YAN GELİP TE YATILANLAR,
MİTİNGLERE KATILANLAR,
SİYÂSET GILLETİ, AHLAK YİTİRDİ.
KAYSERİ'YE GELDİ DENİZ,
SARARDI/SOLDU, RENK, BENİZ,
DEVLETİN MALI DENİZ,
HAŞA YEMEYEN DOMUZ,
SİYÂSET SİLDİ, SÜPÜRDÜ, KÜTÜRTÜ.
"KARGALARA KALAN DÜNYA"
ASTARINDAN YALAN DÜNYA,
NEFİS İÇİN TALAN DÜNYA,
İZAHI ÇOK, FALAN DÜNYA,
SİYÂSET DEVLETİ, ÖZDEN AYIRDI.
KEMÂLİ'NİN KALEMİNDE,
CÜMLE CİHAN ÂLEMİNDE,
GÖNÜL YANDI, TAM DEMİNDE,
TUZAKTAKİ O YEMİNDE,
SİYÂSET İKİLİK, İNSAN KAYIRDI.
|