:: YAZI

Eklenme: 11.03.2011 15:50 


Olmayan bir olaydan dolayı "Şüpheli" isnadıyla ifadeniz alınmak istenir, peşinden "sanık" sandalyesine oturtulmak gelirse; nefsiniz haklı olarak kabarır, sinirlenir, hiddet kaplar, feryat etmek, bağırmak/çağırmak, terbiyeniz müsait değilse küfretmek istersiniz.
"Adalet Sarayları"nın yapıldığı, kifayet etmediğinden yenilerinin yapıldığı, suç oranlarının yüzde 60'ın üzerine çıktığı bir ülkede, bir vatandaşsanız; ister/istemez hislenir, içlenir, zıvanadan çıkar, olup/bitenlere bigane kalamazsınız.
"Ergenekon Terör Örgütü" davalarının, adaletin sırtına büyük bir kambur olarak yüklendiği, "Balyoz"ların peş peşe sıralandığı, otuz bin kişinin katili Apo'nun, otel gibi İmralı'da beslendiği, yol haritasının çizildiği, akıl hocalığı yaptığı, anarşi ve terörün lideri olduğu, faili meçhul cinayetlerin kol gezdiği, hapishanelerin dolduğu, hak/hukuk arayanların mağdur edildiği ve hiçbir zaman mülkün temeli olamayan adaletin yorumlandığı bir zaman diliminde, karnını doyurmak için simit çalan bir kişiyle, deveyi havudu ile yutanların, bankaları boşaltanların, devletin malını deniz kadar hortumlayanların, kara parayı yurt dışına kaçıranların, Fransa otellerinde bir günlüğe kırk bin Euro vererek saltanat sürenlerin bir tutulduğu, dünya güçlülerinin kanunları delip geçen güçlü sinekler gibi oldukları acı gerçeğinde, şairin ifadesiyle:
KELEPÇELİ BİR HÜRRİYET,
YAĞLI URGAN DEMOKRASİ,
MİRASYEDİ BİR ZÜRRİYET,
ADALETSİZ BÜROKRASİ,
BURASI BENİM TÜRKİYEM,
NE SÖYLEYEM, NASIL DİYEM?
dizeleriyle hislenirsiniz, feryat edersiniz...
58 yıllık kelam ve kalem hayatında; adaletin, faziletin, temel değerlerin tecelli etmesi için verdiğim mücadele, gayret ve savaşlar kitaplara sığmaz.
Karakol kapılarında, zindanlarda çok sabahlardık. Yazılarımız ve fikirlerimizden dolayı sürüldük, cezalar aldık, kurşunlandık, tehdit edildik, yaralandık, önümüz kesildi, camlarımız kırıldı, haklarımız elimizden alındı, hayat hakkı tanınmamak istenildi. İnananların, dava adamlarının, aksiyon yolcularının kaderinde bu yazıları görmek mümkündür. Ezelde vardı, şimdi var, ebede kadar da böyle olacak.
Şahsımla ilgili enteresan bir olayı, sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kitaplarımın çoğunu Konya'da bulunan bir matbaada bastırırım. Şubat ayı içinde yayınlanan RUBAİLER VE HİCİVLER isimli ses getiren bir eserim için, "Şüpheli" sıfatıyla ifadem alındı. Belirtilen kitapta 5187 sayılı kanunun 4. maddesine göre, adresim yokmuş. 500 TL. KAMU DAVASI açılması için harekete geçilmiş. İstenen talimata göre; bu para yatırılırsa, savcı dava açmayacakmış. Hoppala... demeyin...Kanun namına pazarlık yapılıyor. Parayı yatırırsam, suç ortadan kalkacak, yatırmazsam devam edecek. Böyle bir kanun anlayışı, böyle bir adalet var mı, olur mu?. Varsa suç, para ile mi örtülecek, ortadan kalkacak?
( BAKINIZ: BASIN KANUNU. Kanun No. 5187 .Kabul Tarihi : 9.6.2004 Resmi Gazete Tarihi 26/06/2004. Resmi Gazete Numarası 25504
MADDE 4. - Her basılmış eserde, basıldığı yer ve tarih, basımcının ve varsa yayımcının adları, varsa ticarî unvanları ve işyeri adresleri gösterilir. İlân, tarife, sirküler ve benzerleri hakkında bu hüküm uygulanmaz. )
Yaşlı halimle, 'Kar/Kış/Kıyamet' bir günde Güvenlik/Basın şubesine giderek talimat verilen emirlere göre ifademi verdim. Para ödeme evrakını da imzalamadım.Savcının dava açmasını istedim, bekliyorum.
Kitapta ve bütün eserlerimde adım var, adresim var, telefonlarım var, internet ve MSN. adreslerim var, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından resmen verilen İSBN. numaram da var.
Sapla/samanın birbirine karıştığı, değerlerin dibe vurduğu, adalet terazisinin kantar topunun ayarının kaçtığı bir dönem de: "Nelerle uğraşıyoruz? Adalet tecelli etmiyor? Bazı savcılarımız ne yapmak istiyor? Bu tip savcıları kime şikâyet edelim, yoksa Allah'a mı?" sorularının cevabını daha net anlamış oluyoruz.
Sıra bekleyen, karar verilemeyen milyonlarca dosya ile görüşülen davalar var iken bu tür olaylarla neden adaleti siyasallaştırıyor veya kendi ruh/fikir/ideal/ideoloji yapılarımızı adalete yansıtıyoruz? Bu adamlar kimlerdir, neler oluyor, adalet, hukuk, hak Türkiye'de nereye götürülmek isteniyor? siz karar verin.
RUBAÎLER VE HİCİVLER kitabımın 117. sayfasında yer alan ADALET SARAYINDA isimli bir şiirimi savcı beye armağan ederek, yazımı noktalamak istiyorum:
ADALET UCUZLADI, "ADALET SARAYI"NDA,
DOSYALAR MİLYON GEÇTİ, HAKİM KANUN PEŞİNDE.
ADALET BULAMAYAN , "ADALET SARAYI"NDA,
HAK/HUKUK SENİN OLSUN, HERKES KAZANÇ PEŞİNDE.

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem