"EĞRETİ" ADAM...
Eklenme: 19.11.2010 07:11
Mahut Hürriyet Gazetesi vardır, bilirsiniz. İsrail Devleti tarihi ile kuruluş tarihi bir olan, Yahudi bir ailenin kurduğu, kendine has fikir yapısı bulunan bir gazete.
"Türkiye'de fikri öldürmek için çıkıyoruz" baş makalesi ile 1 Mayıs 1948 tarihinde yayın hayatına başlayan gazete. Sedat Simavi'nin 1953'te ölmesinden sonra yönetimi ortaklaşa üstlenen oğulları Haldun Simavi ve Erol Simavi döneminde de, gazete aynı çizgiyi sürdürmüştür.
Haldun Simavi'nin Web Ofset grubunu oluşturarak 1971'de ayrılmasından sonra gazete tümüyle Erol Simavi'nin yönetimine geçti. 1971 sonrasında sırasıyla İzmir, Ankara, Adana ve Erzurum'da bürolar açan Hürriyet 1973'te ofset baskı sistemine geçerek özellikle renkli fotoğraf kullanımıyla büyük avantaj sağladı.
1 Mayıs 1988 yılında logosunu değiştiren Hürriyet gazetesi, 1993 yılında Erol Aksoy tarafından , 1994 yılında Doğan Grubu tarafından satın alınmıştır. 1997'den itibaren internet üzerinden de yayımlanmaya başlayan gazete, halen Doğan Grubu'na bağlı olarak yayım yapan bir günlük gazetedir.
20 yıldır gazetenin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Ertuğrul Özkök, 29 Aralık 2009 tarihi itibarıyla yerini Enis Berberoğlu'na bırakmıştır.
Doğan Grubuna satılan gazetenin fikir yapısında bir değişiklik olmadı. Daha ilerilere giderek, bu milletin temel değerlerine saldırmayı adet haline getirdi. Din düşmanı bir yazar kadrosu ile bugünlere geldi.
Hürriyet İnternet Sitesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Çekirge, Cumhuriyet resepsiyonuna katılmayacağını açıkladığı yazısında, Hayrunnisa Gül'e eşi benzeri görülmemiş, iğrenç bir hakarette bulundu.
70 milyon türk milletinin Cumhurbaşkanı karısı için "Eğreti Gelin" tâbirini kullanan eğreti yazar taslağı, bütün bir millete hakaret etti, küfür etti, aşağılık etti.
Eğreti gelin, eskiden, ailelerin erkek çocuklarını evliliğe hazırlamaları için tuttukları kadınların unvanıdır. İddiaya göre bu kadınlar, çocuk yaştaki erkekleri teorik bakımdan ve tatbiki olarak evliliğe hazırlıyorlardı. Yani evlilik öncesi o çocuklarla cinsel ilişkiye giriyorlardı.
Yazısında bile sayısız imlâ hatası bulunan eğreti yazarın yazısından bazı cümleler aynen şöyle:
"Ama bu 29 Ekim resepsiyonu çok daha farklı.Çok daha önemli.Belki de son dönemlerin en önemli resepsiyonu. Çünkü eşli davet var.Çünkü bugüne kadar Hayrünnisa Hanım'ın başı kapalı olduğu için Cumhurbaşkanı eşli davet vermiyordu.
Tepki çekerdi. Genelkurmay Başkanı gelirdi gelmezdi.Ve muhalefet. Yüksek yargı...
Yani eş durumundan; Cumhuriyet'in "eğreti gelini"ydi Hayrünnisa Hanım..Gül seçildiği günden bu yana kırmızı halıda karşılanmadı. Asker elini sıkmadı. O tören kıtasının arkasından geçti. Derken.. Şimdi farklı bir durum var. Önceki gün Hayrünnisa Hanım kırmızı halıda tören kıtasının önünden geçerek yürüdü. Arkadan dolaşmadı yani. "Buradayım!" dedi.
Bu haberin; cafesyaset.com'da 31813 kez okunduğu, toplam 304 yorum yapıldığı ve Nazmi Çidem'in : "Cumhuriyetin Yüz Karaları..." ifadesi sitede yer alıyor.
Bir internet sitesinde yayınlanan küfür yazısı bu kadar insan tarafından okunup, yorumları yapılırken, Müslümanlar, inananlar, dava adamları, neferler, onbaşılar, bilmem hangi tarikat şeyhleri, müritleri, vatan kurtaran aslanlar nerede? Nerede benim İstiklal Harbi kazanmış aziz milletim, nerede?.. Çeşmeden su dolduran komşu hanımının peçesini açan Fransız Gâvurlarına barabelli ile kurşun sıkan gerçek mücahitler nerede? İstiklal Harbinde cepheye mermi taşıyan ayakları çıplak ananın, torunu üzerindeki yorganı mermilere örtüşü, şehit olan kocası ve evlatlarını ararken, bir yandan da açılan örtüsünü düzeltirken:, soran kumandana karşı: "Kocamı, evlatlarımı kaybedebilirim, ama iffetimi, namusumu kaybetmedim" diyen anaların örtüye bağlılıkları yanında,örtüye saldıran köpeklere karşı en azından karşı tavır almamız, olmamız nerede? Torunu ağzına süt şişesini koyarak elindeki balta ile tabyalara koşan Nenehatunlar, Bayburt'lu Gobukemineler, Karafatmalar, daha nice nicelerinin torunları nerede, biz neredeyiz?
"İt ürür, kervan yürür" yanında, eceli gelenlerin cami duvarlarına pislemesini olgun karşılayanlar ve hepinize armağan olmak üzere GELECEK ALTIN ÇAĞLAR isimli bir şiirimle noktayı koymak istiyorum:
NEREDE ULU MİLLET, DERGÂH-I İZZET HANLAR,
MÜBÂREK VATAN İÇİN, VERİLDİ BİNLER CANLAR.
ŞÜHEDÂ CİHADINDA, TOPRAK SULADI KANLAR,
ADALET MÜLK TEMELİ, KUŞATILDI VİCDANLAR,
BİR MİLLET NEDEN AĞLAR, AŞILMAZ YÜCE DAĞLAR.
GÜNEŞ BATMAZ UFUKTAN, AÇILDI BÜYÜK YARA,
AK SÜT İÇİNDE AK KIL, BEYAZDA SİYAH KARA,
GÜNAHLAR BİNLER DİZİ, KANTARLAR ÇEKMEZ DARA,
MANTIK SÜZGEÇTEN GEÇTİ, EMÂNET ŞİMDİ MÂRA,
BU MİLLET COŞAR ÇAĞLAR, GÜL-Ü REYHÂNSA BAĞLAR?
TESBİHİMİ KAYBETTİM, SECCÂDEME KOR DÜŞTÜ,
ÇIKMAZ SOKAKLARDAYIM, AŞK RÜYAYA DÖNÜŞTÜ,
RUH ALINMIŞ BEDENE, YILAN/ÇİYAN ÜŞÜŞTÜ,
İMANLARI ÇALDILAR, DÜŞÜRDÜLER YÜZÜSTÜ,
NEREDE GİDEN YOLCU, BEŞİKTE BEBEK AĞLAR.
LEYLÂLAR YAŞ DÖKERKEN, MECNUN'UN GÖZLER GÜLDÜ,
FECİR VAKTİ SÖKERKEN, BÜLBÜL AĞLATAN GÜLDÜ,
ATEŞ GECELERİMDE, HİCÂB-I PERDEM TÜLDÜ,
KORKU SANCI ÜSTÜNE, MOR MENEKŞE, SÜMBÜLDÜ,
KIYAMET SEFERİNDE, NEREDE KALDI SAĞLAR?
BOŞ KUBBENİN ALTINDA, BIRAKMALI HOŞ SEDÂ,
CAN İÇİNDE CÂNÂNLAR, O'NUN YOLUNDA GEDÂ,
MENZİLE GİDEN ÇÖLDE, AYRILIK OLSUN VEDÂ,
HAK DÂVÂNIN UĞRUNDA, ŞAHİMİDİMDİR ŞÜHEDÂ,
OL DİVÂN-I KÜBRÂDA, KALMADI TENDE YAĞLAR.
KELEPÇELER OLSA DA, MUKADDER KUTSAL ÖLÜM,
ŞEHÂDET MAKAMINDA, TOPRAKTA KOKAR GÜLÜM,
ZALİMİN HANÇERİNDE, PÂYİDAR OLMAZ ZULÜM,
KEMÂLİ KALEMİNDE, ŞAKIYOR AŞK BÜLBÜLÜM,
GELDİ NURDAN MÜJDELER, GELECEK ALTIN ÇAĞLAR.
|