:: YAZI

Eklenme: 10.05.2010 05:50 


Sapla samanın birbirine karıştığı, kantar topu ayarının kaçtığı, değersizlerin tertemiz elde gezdiği, değerlilerin bir kenara atıldığı, balans ayarlarının 28 Şubatları geride bıraktığı, Erkenkonduların vatansever kesildiği, Ergenekon davalarının iyice köşeye sıkıştığı, demokrasi, özgürlük, insan hakları, devrim, laiklik, Mevlana,Cumhuriyet, Atatürk, tarikat, din, iman, milliyetçilik gibi kavramların bir kaos haline geldiği bir zaman dilimini yaşıyoruz.
Bir milleti ve devleti devlet ve millet yapan temel değerleri yaşayanların, savunanların fişlendiği, dişlendiği öz yurtta parya hayatı yaşanan bir devir...
Ahlaki değerlerimizin, çağdaşlık ve medeniyet adı altında tahrip edildiği, yetişen nesillerin beyinlerinin yıkandığı, halkının geleceğinden ümidi kesilen, bugününden endişe edilen çıkmaz bir sokak, ateşten gömlek ve battıkça batan bir bataklık zemin ve zamanı Kıyamet Asrı bir devir...
Şehvete/Şöhrete/Menfaate/Hıyanete ve yalana dayalı Medya beşgeninde hazırlanan oyun ve senaryolar, dış mihraklar tarafından destek görmekte, bazı odaklarca beslenmekte, adeta "Gizli Dünya Devleti" ve "Ortadoğu Projesi" için ateşe körükle gidilmektedir.
Son Osmanlı kalesi Türkiye Cumhuriyetinin müdafaa ve mücadelesini yapan, davasında sevdalı, imanından taviz vermeyen, değerlerine canını veren kişi, kurum ve kuruluşların samimi gayret ve mücadeleleri zayıf kalmaktadır.
Adaletin, hukukun tarafsız olmadığı bir zaman dilimi içerisinde gündeme gelen son Anadolu'da Vakit Gazetesine verilen 1 trilyon 800 milyarlık ceza, Cumhuriyet tarihinin en yüksek tazminat davası, sadece bir örnek olarak gösterilerek, tartışılabilir.
Bir köşe yazısında sadece iki komutanla ilgili eleştiri söz konusu iken, 312 generalin davaya dahil edilmesi ve hepsine tazminat ödenmesi yönünde karar tesisi, bir düşüncenin ve basın kurumunun en ağır şekilde cezalandırılması şeklinde yorumlanabilir, sağ duyu sahi millet böyle anlayabilir. Generaller hukukun neresinde, benzer bir davayı herhangi bir mesleğe mensup olanlar açsa idi, nasıl bir sonuca varılırdı? 312 generalin hedef alındığından mı dava açıldı, yoksa 28 Şubat sonrasında Türkiye'nin yeni bir yola sokulması için yürütülen bir operasyonla mı karşı karşıyayız? Bu olay ve karar, yargı eliyle Vakit Gazetesine başlatılan postmodern bir darbemi dir? Şeklinde sorular, basında yerini almış, beyanatların özünü teşkil etmiştir.
Kaldı ki devam eden Ergenekon davalarında nice generallerin bu millet için neler yaptıkları, yapacakları bilgi/belgelerle, kendi sesleriyle meydanda değil midir? Camilere bomba atacak, devletin jetlerini düşürecek, tarla ve sokakları mühimmat deposu haline getirecek kadar adileşen, alçaklaşan rütbe hırsızları, milletin verdiği para ve rütbelere ihanet eden katil ve suçlu gürûhu değil midir?
O tarihlerde aktüel hale gelen asker kökenli bu haberleri sadece Vakit Gazetesi mi yazdı, elbette hayır? Mahut zihniyeti belli Doğan Grubu gazetelerinden Hürriyet Gazetesinde; Ertuğrul Özkök; 16 Ağustos 2003 tarihli köşe yazısında: "Orası da vatan toprağıydı paşam" başlıklı bir yazı yazmamış mıydı? 22 Ağustos 2003-Milliyet Gazetesinde Taha Akyol'un: "Generalin Polemikleri" yazısı, Nazlı Ilıcak'ın nerede ise tam sayfa "Vatan Neresi?" başlıklı yazısı, yine Hürriyet'te yer alan Hadi Uluengin'in: "Vatan Yahut Silistre" yazısı, Cengiz Çandar'ın: "Vatan Toprağı Tartışması",Tercümanda yer alan Hasan Celal Güzel'e ait: "Tarihini Bilmeyen General" başlıklı yazıları nereye koyacağız? Ordumuzda bu tür yüz karası, cahil subaylarımız, general rütbeliler, emekli olmuş, halen tutuklu olarak davaları devam eden bu milletin kaymağını yemişler yok mudur? 'Var' demek, orduya hakaret değildir, çünkü Ordu bizim Muhammedi ocağımızdır. Ben oğluma Çıldır gölü yanında askerlik yaptırmışsam, çocuklarını yanlarından ayırmayan o beylerden daha çok ordumu sever ve sayarım, millet olarak da bu böyledir, biline..
Vakit Gazetesi milletin sesi, gözü, eli, bileği, doğruları yazmaktan çekinmeyen halkın ve Hakkın yanında bir gazetedir, milletin gönlündeki yeri bellidir.
Ergenekon iddianamesinde yer alan ETÖ'cülerin, yiğit bir ses olan Vakit Gazetesini susturmak için tazminat davasına boğma planların bir parçası olduğunu görüyor, akl-ı selim aziz insanımızı bu gazeteyi desteklemeye davet ediyoruz. Bugün Vakit Gazetesine yapılanlar, yarın, başka bir yiğit gazeteye ve millet olarak bize yapılacaktır.
Et kokarsa tuzlanır, tuz kokarsa halimiz perişandır. Kalemler, şiirler, saz telleri, yazılar silahla vurulup, tokmaklarla ezilmek istenirse, devletin ve milletin gerçek sahipleri fişlenirse, mahkum edilirse, hayat hakkı tanınmazsa, gelecek aydınlık olamaz. Biz bu saydıklarımızın namusunu korumaya kararlı ve azimliyiz. Türkiye'de uygulanmak istenen silah ve çifte standartlara rağmen...

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem