|
İKTİDAR VE MUKTEDİR OLMAK...
Eklenme: 11.07.2006 04:10
İktidar, madde ve manada güç demektir. Servet demektir, devlet demektir. İtimat, marifet ve şahsiyete dayalı iktidarın olduğu yere şeytanlar göz diker, menfaat bezirganları fırsat kollar. Bir yerde, hayat ağacında, başarı odaklarında güç ve servet temerküz etmişse; orası sineklerin bal kabına hücumu gibi, eşek arılarının da hücumuna uğrar. Balı arılar yapar, cefâsını arılar çeker, sinekler ve eşek arıları sefasını sürerse; menzile erişmek, başarılı olmak güçleşir.
İktidar deyince; devletin tepesi, hükümet akla gelebilir. Aslında iktidar; güç ve yetki kullanılan her yerde vardır, kullanana göre değişir. Başta nefislerde, evde, iş yerinde, okulda, sokakta, otobüste, dairede, makam koltuklarında, milleti temsil eden görevlerde, alt ve üst kademelerde, ilim/irfan odaklarında, ihlas ve âmel kapılarında "İktidar" olmak, peşinden muktedir olmayı getirir. Muktedir olamayanlar, iktidar olsalar bile, güç temsil edemezler, hedefe varamazlar. İktidarsız ve muktedir olamayan ana/babalar, öğretmen ve idareciler, siyasetçi ve devleti yönetenler, kanun adamları, manevi mimarlar, cemaat liderleri, imamlar, patronlar, aklımıza gelen herkes ve her şey etki/tepki ile başarılı olamazlar.
"Emaneti ehline veriniz... Görev istenilmez, verilir. Emanet ehline verilmezse, tufandır." Gibi daha nice ilahi emir ve ölçülerde; iktidar, sadakat ve emanetin muktedir olabileceği gerçekleri yer alır. Emanetin var olduğu yerde, sadakat vardır. Sadakate bağlı kalınmazsa, ihanet hakim olur, gelecekten endişe edilir. İktidar ve muktedir olabilme emanetine ihanet edenler, veya zafer sarhoşluğu içinde ideal ve ideolojilerini dünya menfaatine satanlar, üç paralık dünya koltukları için dönüş yaparak şeytanın uşağı saflarına geçenlere en güzel işaret ilahi kelamla: "O gün size verilen her nimetten hesaba çekileceksiniz..." olarak gösterilebilir. İktidar imkân ve nimetlerini ilahi bir kredi kabul etmeyenlerin imtihanı kaybedecekleri, yarın mutlaka hesap verecekleri unutulmamalıdır.
Milletvekillerine, seçilen başkanlara, göreve getirilen âmir ve memurlara verilen iktidar, devlet iktidarıdır. Millî irade; iktidara getirdiği kişilerden, muktedir olma, emaneti omuzlarda taşıma görevi vermişse, bunu yapmayanlar "İhanet" içindedir, sadakat beklemek paslı kaşıkla bal yemeye benzer ki, gelecek emin olamaz. Geldikleri gibi gitmek de mukadderdir.
"Bir günlük adaletle hüküm, bir ömürlük nafile ibadete bedeldir" müjdesinin muhatabı, iktidar sahibi olan muktedir kişiler içindir. İnsanın iman ve inkârı olduğu gibi, iktidar olmanın da iman ve inkârı vardır. Devletin imanı "Adalet", küfrü "Zulüm" dür. İktidar olanların ve iktidarın zulme yönelmesi, çeşitli baskılar karşısında imanını bir kenara bırakarak tavizler vermesi, siyasi ikbal beklentileri olanlar, dış güçlerin emirlerine harfiyen riayet etmesi; zulmü meydana getirir, vebalini katırlar bile çekemez.
Türk İstiklal Savaşını kazanmış, sadece Çanakkale'de dört yüz bin şehit vermiş, yedi düveli dize getirmiş, on bir milyon kilometrekare coğrafya üzerinde iktidar ve muktedir olmuş, adaleti mülkün temeli yapmış, dünyanın en büyük ve en uzun ömürlü imparatorluğunu yaşadıktan sonra tarih kabristanına gömülmüş bir devletin devamı ve mirasçısı olan Cennet Vatanda iktidar olanlar, muktedir olmalı; yabancı ve zararlı sesler "vız" gelmelidir. Çünkü; sadece insanların değil, Allahın da bir hesabı vardır. İktidar olup, muktedir olamayanların sonu, hicran ve hüsrandır. Aziz milletimiz ve seçmenimizi hicrana/hüsrana uğratmak da, hiç kimsenin hakkı değildir.
|
