:: YAZI

Eklenme: 02.10.2009 03:58 


Günümüz kaosunda, adalet terazisinin ve hukuk sistemlerinin istenildiği kadar çalışmadığı gerçeklerinde, birbirinden güzel kitaplar çıkmakta, araştırma yazıları yayınlanmaktadır.
Tabûlar yıkılmış, perdeler aralanmış, tozlu raflardan gizlenen vesikalar aşağı indirilmiş, sert ve dürüst samimiyetle kalemler doğruları yazmaya başlamıştır.
Ecdat mirası binlerce vesika, kapalı kapılar ardında gizlenmiş, bugüne kadar gün ışığına çıkmamış gerçeğinde, günümüzde şükür Allah'a yavaş yavaş gerçekler yazılmaya başlanılmıştır.
Prof. Dr. Şerif Mardin'in Türkiye'de Din ve Siyaset isimli eseri, İletişim yayınları arasında, 1998 tarihinde yayınlanmış önemli bir çalışma. Kitabın 228. sayfasında önemli satır başları var.
0l.Ekim.2009/Perşembe tarihli Yeni Asya gazetesinde, Ali Ferşadoğlu dostumuz da yasaklanan yasakları bir makalesinde dile getirmiş.
Tüyleriniz diken diken olmazsa, bu yasaklardan bazılarını sıralayalım:
1-3 mart 1924 tarihinde Hilâfet ve Vekâlet-i Şeriyye kaldırıldı.
2-8 Mart 1924'te dini mahkemeler kapatıldı.
3-8 Nisan 1924'te Adlî Teşkilat Kanunu ile Şer'i mahkemeler lağvedildi.
4-25 Kasım 1925 tarihinde, 671 sayılı Şapka İktisâ'ı kanunu (Şapka giyileceğine dair
kanun) çıkarıldı. Cami kapılarında bekleyen jandarmalar, şapka örtmeyenlerin başlarına katran sürer, şapkasız içeri alınmazlar. Bu tarihlerde, Yahudi Vitali Hakko şapka fabrikası kurarak, büyük paralarla, zorla Müslümanlara şapka satılır. (Bakınız: Not Defteri, İlhan Yardımcı, Vakko'nun Sermayesi Nereden geliyor? Ekim 2005, Dizayn Ofset/Bursa )
5- 30 Kasım 1925 de tekke, Zaviye ve türbeler kapatıldı, tarikat ve dini kisveler yasaklandı.
6- 10 Ocak 1926 da Miladi takvime geçildi.
7- Ayni yıl içerisinde Müslümanların alkollü içki satması serbest bırakıldı. Mustafa Kemal'in heykel ve resimleri kamu kurum ve müesseselerine konmaya başlandı.
8- 17 Şubat 1926'da İsviçre Medeni Kanunu, 1 Mart 1926'da İtalya ceza kanunu tercüme edilerek, "Türk Ceza Kanunu" diye sunulur. Almanya'dan "Türk Ticaret Kanunu" getirilir. (Nasıl Türk olduysa?)
9- 28 Mayıs 1927'lerde, hükümet kararıyla, kamu binalarındaki tuğralar ve Kur'an harfleriyle yazılmış olan kitabe ve yazıların kaldırılması kanunlaşır. (Bugün Bursa Osmangazi Türbesi girişinde bulunan sahte tuğranın aslı bu kanunla kazılmıştır.)
10- 3 Şubat 1928'de ilk Türkçe hutbe, İstanbul Yerebatan Camisinde okutulur. 1928 yılında M. Şemşettin'i, ibâdet ve caminin modernizasyonu amacıyla, İstanbul Üniversitesinde kurulmuş bir komisyonda görüyoruz. Komisyonun hazırladığı önergeye göre; dini törenler temiz ve düzenli biçimde yerine getirilecek, ibâdet dili Türkçe olacak. Ayrıca, dini aletlerin estetik çekicilik taşıyacak biçimlere kavuşturulması, dini hizmet verenlerin Kur'an'ı toplumsal içeriği kavramış kişiler olmaları gerekiyordu.
11- 3 Nisan 1928'de, Anayasa'nın ikinci maddesi olan Kur'an harfleri, Harf İnkılabı adı altında kaldırılır.
12- 1 Ocak 1929'da, Arapça harflerle dilekçe yazılması ve kitap basılması yasaklanır. Ulema tamamen bertaraf edilir.
13- 1 Eylül 1929 tarihinde ilk ve orta öğretim okullarından Arapça ve Farsça dersleri kaldırılır.
14- 22 Ocak 1932'de çıkarılan bir kanunla, bütün camilerde ezanın Türkçe okunması kararlaştırılır ve 22 Ocak 1932'de İstanbul Yerebatan camisinde okunmaya mecbur edilir.
15- 6 Şubat 1933'de resmi bir emirle yurt sathında, bütün camilerde, mescitlerde Türkçe ezan okunması mecburiyeti getirilir. Bu arada basın-yayın hayatındaki bütün dini neşriyat ve tefrikalar yasaklar listesine alınır. Haftanın resmi tatil günü, Cuma'dan Pazar'a alınır. ( Türkçe ezan okumayan imamlar takibat altına alınır, büyük para cezalarına çarptırılır, hapse atılır.)
16- 25 Kasım 1934'te, 2590 sayılı kanunla "Efendi, bey, paşa, hanım, hanımefendi, hacı, hoca, molla, hazret..." gibi lakâp, unvan ve kelimeler yasaklanır.
17- 1937 tarihinde laiklik ilkesi Anayasa'ya sokulur. Günümüz Türkiye'sinde çokça tartışılan laikliğin, 1924 tarihinden beri uygulanmasının "liberal" değil, "jakoben" olduğunu ileri sürenlerin sayısı az değildir. "Toplumu dinden soyutlamak için baskı, dinsizlik" anlamına gelen laiklik teraneleri maalesef Cumhuriyet döneminde zaman zaman alevlenmiş, laiklik bir türlü rayına oturamamıştır.
Kanla, canla, irfanla verilen bir mücadele sonunda, müstevli düvellere karşı kazanılan Cumhuriyetin geldiğimiz kutlama yıllarında halimiz, yolumuz ve çaremiz bellidir. Hâlâ onuncu yıl marşını söyleyen güruhun Cumhuriyet, laiklik ve demokrasi dolmaları, can kurtaran simidi ile ilgisi yoktur.İstismar, ideal ve ideolojik çıkmazlar ve menfaat haline gelmiş gayret ve çırpınışlar, bir toplumu bu hale getirmiştir, gelecek için ümit var olmak zorlaşmıştır. Bursa gibi Osmanlının dibacesi bir şehirde yapılan "Adalet Sarayı" dört yılda tıkanmış, yeni sarayların yapılması için planlar hazırlanmıştır. İsterseniz on tane adliye sarayı yapın, çeşitli çeşit kanunlar çıkarın, bugünkü suç oranlarını azaltamazsınız, hapishaneleri kapatamazsınız.Polis ve jandarma orduları ile suçların önüne geçemezsiniz.Gönüllere Allah ve Peygamberi, Kur'an esaslarını koymadıktan, sünnete sımsıkı sarılmadıktan sonra dünü, mecelleyi ve ecdadı çok ararsınız. Yukarıda sıralanan devirimleri yapmanıza rağmen...
Yazımı; hiciv sanatı ile yazılmış bir taşlama şiirimle bitirmek istiyorum.Bu şiirimi laik kafalara, cüce beyinlere, akl-ı evvellere ve demokrasi havarilerine ithaf ediyorum
KIYAMET KOPACAK DERİZ,
KIYAMETİ BİZ BİLMEYİZ.
HER TÜRLÜ NANEYİ YERİZ,
KARA LEKEYİ SİLMEYİZ.
NUTUK ATMAMIZ KOLAY, BOL,
KALEMİZE ATARIZ GOL,
BENLİĞİ YİTİRDE SAĞ/SOL,
HAYATIMIZ BİR KARAMBOL.
HERKES ŞİKÂYETÇİ, DERTLİ,
YEMEĞİ İSTERİZ ETLİ,
KÖYLÜ, ŞEHİRLİ VCE KENTLİ,
OLAMIYORUZ KENETLİ.
AYDIN CAHİLLE KARIŞTI,
GELİN KAYNANA BARIŞTI,
HIZ KAÇKINLARI YARIŞTI,
MEVLAYA SON YAKARIŞTI.
SERENCAMIM BAŞA DÜŞTÜ,
KURU MENDİL YAŞA DÜŞTÜ,
SAÇLARIMIZ KAŞA DÜŞTÜ,
SİLİNMEZ İZ TAŞA DÜŞTÜ.
AÇILMIYOR KUR'AN KURSU
ATEŞİ SÖNDÜRMÜYOR SU.
TARİKATTA ŞU, BUCUSU,
SÜLEYMANCISI, NURCUSU.
HER HİZİPTE VAR BİR PASTA,
DİLİM KURTARMA YARIŞI.
ÖLÇÜ BELLİSİZ, KARIŞI,
UNUTTUK CİHAD, BARIŞI.
HER ŞEYH BİRBİRİNDEN ÜSTÜN,
DERVİŞ DERVİŞLERE KÜSKÜN,
KIRILMIYOR NEFİS BÜSTÜN,
YE, İÇ, ŞEHVETİNE DÜŞKÜN.
DİN DEVLETSİZ, DEVLET DİNSİZ,
CAHİLLER KONUŞUR DENSİZ,
SOHBETLER YAPILMAZ "BEN"SİZ
AKL-I EVVELLER BEYİNSİZ.
KEMÂLİ SÖZE BAŞLADI,
HİCİVLER YAZDI TAŞLADI,
DEVRİMBAZLARI HAŞLADI,
İKİ GÖZÜNÜ YAŞLADI

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem