:: YAZI

Eklenme: 31.08.2009 02:57 


Tarih; maziyi geleceğe taşır, olayları ibret alınmayan tekerrür zincirine takar.
Tarihleri ve tarihi şahsiyetleri ile mazisini karalamayan milletler daima hükümran olmuş, tarih sahnesinde muzaffer olmuş, ilerlemiş, yükselmiş, yücelmiş ve parmakla gösterilmiştir.
Bir millet; gerçek tarihini ve kurtarıcısını tanıdığı ve taktir ettiği müddetçe "İleri Millet", "Büyük Millet" demektir. Tarihini bilmeyen, söven, yüz çeviren, kahramanlara hain, hainlere kahraman diyen bir nesil yetişirse, gelecek karanlık ve endişelidir. Kaos, terör, âfet, faciâ ve kötülüklerden kurtulamaz.
Yüce bir maziye ve tarihe sahip bir milletiz. Bizi utandıracak, yere baktıracak tek bir kara lekemiz yoktur. Mazimiz aydınlık, dinimiz zengin, temel değerlerimiz gurur vericidir, yalan söyleyen tarih olsa bile...
On beş asırlık bir imanın farziyatı, altı asırlık bir kültür mirasını omuzlarında taşıyan, fakat zaman zaman değerini bilemeyen bir kaos asrında yaşıyoruz.
Peygamber Sancaktarı, sahabi, Şark Komutanı, Bayburt Fetih Kumandanı Abdülvehhâb Gazi'nin Bayburt Duduzar (Erenli) köyünde metfun bulunduğunu bilgi ve belgelerle kitap haline getirdik, tabiri caizse kıyamet koptu. Hayal mahsulü diyenler, kabrin başka yerde olduğunu ileri sürenler yanında, Bayburt bürokratlarının bu önemli olaya teğet geçmeleri üzücü ve düşündürücü olmuştur. İlgili bir dernek yıllardan beri bu Hazrete layık bir külliye yapmak için çalışmalarını sürdürüyor, çırpınıyor, projeler çizdiriyor, çalmadığı kapı bırakmıyor; gördüğü ilgi maalesef yeterli değil..Bu kadar sessiz kalmak, hayret ve acı doğrusu...
Çeşitli kaynak ve bilgilerde Hayber Gazvesi'nin ikincisi, Bayburt fethinde yaşanmıştır.
Hazreti Peygamberin hicretin 7. yılında, 628 senesinde fethettiği Yahudilerin oturduğu Hayber yerleşim merkezi, Şam-Medine yolu üzerinde, Medine'nin 150 km. kuzeyinde bulunmaktadır. Hayber; Yahudi dilinde kale demek olup, hurma ve tahıl merkezi olarak gözde bir yerleşim merkezidir.
Kalesinin yedi burcu bulunan Hayber, 628 Hudeybiye Musalâhasından (Sulh,barış imzalama) sonra Hazreti Muhammed, Hazreti Ali, cihada rağbet edenlerin katıldığı 1400 yaya, 200 süvari ordusu tarafından fethedilmiş, ilk önce Natat Kalesi kuşatılmış, on gün içinde kalenin tamamı ele geçirilmişti.Hazreti Ali'nin kale kapısını sökerek kalkan olarak kullandığı, mancınık ile kalenin içine atıldığı halkımız arasında yer alır. Peygamberimizin eşi Ümmü Seleme de Hayber Gazvesinde yanında bulunmuş, yirmi beş kişi şehit verilmiştir.(Bazı kaynaklarda 15 şehit olarak geçer.)
Akabe gibi zor bir geçit olan Hayber, çetin bir mücadeleden sonra Müslümanların eline geçmiş, çok sayıda Yahudi esir alınmış, neticede yapılan anlaşma ile Yahudilerin Hayber'de kalmaları ve kazançlarının yarısını vergi vermek üzere korunmaları karar altına alınmıştı.
Benî Nâdir Yahudi kabilesi antlaşmayı bozarak, Peygamberimize suikast düzenlediler. Kale içinde yirmi bin Yahudi askeri vardı.
Hayber Gazvesinde esir alınan, Hayber'in ileri gelenlerinden Huyey Ahtab'ın kızı Sâfiye, ailesinin yanına dönmeyi kabul etmeyerek, Müslüman olmuş, Peygamber efendimize eş olmayı tercih etmiştir.
Hayberliler Hz. Peygamberin irtihalinden sonra da Hz. Ebubekir ve Ömer zamanına kadar belirlenen usûl ile yancı olarak orada kalmaya devam ettiler. Hz. Osman zamanında aralarında zinanın çoğalması, Müslümanlara karşı iyi davranmamaları, Hz. Ömer'in oğlu Abdullah'a suikast girişiminde bulunmaları ve Müslümanların Hayber topraklarını işletecek duruma gelmeleri üzerine, Yahudiler Hayber'den Şam'a sürülmüşlerdi.
Çeşitli kaynak ve bilgilerde yer alan "Arabistan'da iki dinin bir arada olmayacağına dair" hadisin sebep olduğu rivayete göre, Yahudilerin Hayber'den çıkarılmaları elzem olmuştu. Hayber arazisi, ashaba ve ailelerine adaletli bir şekilde dağıtılmıştı.
Çeşitli kaynak ve eserlere, Evliya Çelebi Seyahatnamesine bakıldığı zaman, Peygamber Efendimizin sancaktarı, kumandan Abdülvehhâb Gazi; hicri 103-104 tarihinde, Emevi hükümdari Abdülmelik tarafından Anadolu'ya fetih için gönderilmiş, Peçenek Türklerinin çoğunun Müslüman olmasına vesile olmuş, ayni zamanda bir gönül kumandanıdır. Roma İmparatorluğunun Doğu karargâhı olan Babert Konstantin, ÜÇ HİSARLI KALE (Burc u Hisar) olarak bilinen bugünkü Bayburt'u Hicri 105, miladi 21 Haziran 724 tarihinde fethetmiş, bu tarihten sonra Anadolu'ya giriş noktası bu topraklar olmuştur. 1071 tarihi olarak ısrarla ileri sürülen Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması ve İkinci Hayber olarak söylenen Bayburt'un fethi bu tarihi taşır. ( Bu tarihin Bayburt'un fetih yıldönümü olarak her yıl kutlanmasını teklif ediyorum. )
Bayburt Kalesi de Hayber Kalesi gibi sarp ve kuşatılması çetin bir kaledir. II.Mehmed tarafından üç bin kişilik bir koloni kale içerisine yerleştirilmiş olup, evler,hamamlar, saraylar, su sarnıçları, depolar, zindanlar, çeşmeler, Ebu'l Fetih Camisi, kale duvarlarında bulunan zahire ambarları, kilise ile diğer kalıntılar, kale burçlarında bulunan şehre ışık yansıtan özel çiniler Josaphat Balbaro isimli seyyah ile Evliya Çelebi seyahatnamesinde bu kaleden bahsedilir. Zaman içinde bir tarih yok edilmiş, kale harabe haline getirilmiş, bedenlerden sökülen taşlarla binalar yapılmış, çinileri kırılmış, kitabeleri yok edilmiş olup, günümüzde de zaman zaman restore edilmektedir.
Hazreti Ali'nin oğlu Muhammed Hanefi'nin Bizans kumandanı Taburt'a karşı savaşları, kumandan kızı Mini-Mani'ye âşık olması, Müslüman olan Mini'nin Mine Hatun ismini alışı, Muhammed Hanefi'nin Aslandağı'nda yaralanması, şehit olduktan sonra Berne (Balca) köyüne defnedilmesi, eşi Mine Hatun'un kalenin sur altı mezarlığında bulunması, Düldül, ( Dengiboz) isimli atla Koruk düzünden kaleye uçması, kalede bugün at ayağının izinin bulunması, Bayburt kalesinin diğer bir adının Tabutun (Taburt) Kalesi olması, Kitab-ı Tevhid isimli orijinal eserde daha geniş bilgilerin/belgelerin yer aldığını, ( "GEZ ANAYURDU/GÖR BAYBURDU" Hazreti Muhammed'in Sancaktarı, sahabe, Şark Komutanı Abdülvehhâb Gazi Bayburt'ta Medfundur. Haziran 2008. İlhan Yardımcı, Dizgi Ofset –Konya ) isimli eserimizde okuyabilir, bazılarının bizden, tarihten sakladığı gerçekleri öğrenmiş olabilirsiniz.
İster hayal mahsulü deyin, ister doğruluğuna inanın, isterseniz sizde kaynak, bilgi ve belgeleri karıştırın, yazılan arşivleri gözden geçirin, yazılı eserlere başvurun, Bayburt fethinin "İkinci Hayber "olduğu iddiasını, görüşünü, fikrini yabana atmayın, beyninizden dışlayarak çöpe hiç atmayın.
Bayburt sevdâlısı Kadir Temur kardeşin şiirini anlayın, yaşayın ve yaşatın.
Bayburt Anadolu ve Asya'ya açılan kapıdır,
Abdülvehhâb Gazi komutan, bir Milat yapmıştır.
Yiğitler yetiştirmiş, ilim kapısı vatan için fedâidir.
Bayburt; tarihtir, destandır, "İkinci Hayber"dir,
Unutulmaz bir şehir, mîrâs: mayası Medine'dendir,
Ruhu-l İstanbul ile kardeştir, özünde bilenendir,
Tarihin dilinden düşmeyen destan, sevdâlarda hasrettir.
Medine ışığını Anadolu'ya getiren, gönül kapılarını açan, hayat iksiri veren, sevgi ateşini yakan gönül sultanlarından biri olan Abdülvehhâb Gazi'nin (VEHAP SULTAN) Bayburt Fethi neden "İkinci Hayber" olmasın?.. Siz söyleyin, araştırın...

  Yorum gönder
 
Diğer yazılar

* ASRIMIZIN BÜYÜK HASTALIĞI ÇIPLAKLIK...
* HASTALAR RİSALESİ HASTALIKLA BARIŞMAYA VE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİR
* BİR DAMLA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
* ŞİKÂYET VE KARAMSARLIK SONSUZU...
* ŞİKAYET!..
* AK PARTİ NEREYE GİDİYOR?...
* ANARŞİ VE TERÖRDEN KURTULMAMIZ “HUCURAT SURESİ” İLKELERİNDE YER ALIYOR
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER
* İBRETLİK BİR HİKÂYE
* ERMENİ CEMAATİ VE KÜRT BİLİNEN ERMENİLER


Tüm Yazılar

 
© 2006 - 2024 İlhan YARDIMCI
Tasarım & Yazılım Sinan Eldem