"AK PARTİ BURSA TEŞKİLÂTI" KAN KAYBEDİYOR?..
Eklenme: 29.05.2009 07:10
"Hakkı ve halkı hoşnut etme çizgisinde Sevk-i İdare Sanatı" olan siyaset kirlendiği için AK PARTİ iki dönem iktidara gelmiş, ak alın ve gönül taşıyanlar "Millî İrâde" yi tecelli ettirmişlerdir. Her inanan dürüst ve liyakatli insanların, menfâat sandalyesini ayakları altına alan insanların iktidar gerçeğinde payı vardır. Başarılar; şahıslara ve siyaset cambazlarına mal edilemez...
İktidarlar ve Milletin vekilleri, güç ve iktidarlarıyla; halkımızı şerlerden, adaletleriyle ve onları zulümlerden korudukları ölçüde başarılı sayılır, istikbâl vâât ederler. Aksine ikbâl mumları söner, sonra da yıkılır gider, arkalarında lânetlerle seslendirilen bir herc-ü merc bırakırlar. Tarih ve siyasi hayatı tetkik edecek olursanız; bu hep böyle olmuş; niceleri köprülerden geçmiş, niceleri attan inip eşeğe, eşekten inip ata binmişler, makam ve şöhretleri unutulup gitmiştir. Millete hizmet edenler, doğruluktan ayrılmayanlar müstesna...
Hazreti Adem'le başlayan insanlık, tarih ve siyaset kervanı; asırlar ötesinden bugüne, bugünden yarına, yarından ebede kadar devam edecektir. İnsan ve siyasi makam adamları; Hak ve adalet ölçüleri sayesinde yücelirler veya küçülürler. Bir gün gelir, onlar da toprak olurlar. Ne mutlu eser bırakarak toprak olanlara, gıpta edilir Hak ve adalet mücadelesinde meşâle ve önder olanlara...
"Osmanlı'nın Dibâcesi" Bursa'da genel seçim ve ardından mahalli seçim dönemleri yaşadık. Ak Partiye gönül veren herkes; elinden geldiği, dilinin döndüğü ve kaleminin yettiği nispette, maddi/manevi gücü imkânında sandıklarda mücadele verdi, hizmet etti, gayret gösterdi, çalıştı. Siyaseti menfaat ve şöhret basamağı olarak kullanmak istemeyen, yıllardan beri bunun mücadelesini veren, bir kenara atılmış nice değerler ise; daha çok çalıştı, daha çok mücadele verdi, sandıklara gitmede, layık olanları seçmede çevresine daha çok etkili oldu.
On iki Milletvekili'ni TBMM'ne gönderen Bursalı seçmen, belediyelerin tamamına yakını da Ak Parti'ye teslim etti. Bursa'nın siyasi tarihinde görülmeyen bu olay küçümsenmemeli, siyasi arenada bulunanlara rehâvet ve "Zafer Sarhoşluğu" vermemelidir.
ANAP., DYP., CHP., DSP. DP'nin iniş/çıkışları, Bursa'daki icrââtları, özellikle belediyelerde siyasi ideâl ve ideolojinin hakim olması, "İş'e göre adam değil, adama göre iş" görüş ve düşünceleri ile işlerin çığırından çıkması, savurgan yatırım ve harcamaların halk tarafından yakinen takip edilmesi, kenar mahallelere gidilmemesi, dertlerinin halledilmemesi, lüks yatırımların belediyeleri büyük borç altına sokması, okulu, yolu, asfaltı, sosyal imkânları bulunmayan Yavuz Selim gibi mahallelere trilyonlar harcanarak spor kompleksleri yapılarak kadın/erkeklerin ayni anda yüzme havuzlarına girmeleri, Cami amblemli ilçe armasının yerine, Haç'a benzeyen yeni bir amblemin yaptırılması, siyasi zorbalıkla ismi konan, Ahmet Taner Kışlalı Meydanına trilyonların gömülmesi, inançlı ve türbanlı doktorların sağlık ocaklarından görevden alınması, belediye çatısı altındaki mescidin kapatılması; havadan gelen bir partinin havaya gitmesi ile son buldu... Öyle bir son bulma ve gidiş ki, ömrü billah bir daha gelemeyeceklerini söylemek, görmek gerçeğinde...
Bursa'nın siyasi tarihinde önemli bir yer alacak olan Nilüfer, Gemlik, Orhangazi, İznik ilçelerimizde Ak Parti'nin mahalli seçimi kaybetmelerinin acısı hala unutulmadı. "Doğru oturup, doğru konuşmak" gerekirse; hataları, o tarihlerde görevde bulunan teşkilatlarda değil, siyaset cambazlığı yapan bazı milletvekillerinde aramak lazımdır..Yıldırım İlçesinde Özgen Keskin yeniden başkan seçilmesine rağmen, belediye meclisi üyelerinde düşüş görülmüş, Nilüfer de büyük farkla CHP. adayı Mustafa Bozbey kazanmış, Gemlik CHP'ye kaptırılmış, Orhangazi tarihe gömülen ANAP'ın eline geçmiş, İznik MHP'nin olmuştur. İsâbetli bir aday konulmadığı için kaybedilen ilçeler masaya yatırılmalı, hatalar, noksanlar gözden geçirilerek, teşkilatlar hesaba çekilmelidir.
"Değerler" için değil, menfâât pastasından bir dilim kapmak için Ak Parti'ye koşan, üşüşen niceleri iyice tetkik edilmeden, araştırılmadan, maddi güçleri ön plana alınarak, "Bölgecilik/Irkçılık" yapılarak ve tabiri caizse siyasi derebeylik oyunları ile listeler hazırlanmıştı. Özel merasimlerle yakalarına Ak Parti rozeti takılan niceleri; listelere giremeyince. seçimlerde parti aleyhinde çalışmış, gayret göstermişlerdi. Fikir, ahlak, kültür, siyasi kariyer, tahsil ve ruh yapılarına bakılmaksızın partiye alınanlar, partiden bir menfaat bekleyenler, Ak Parti'yi şöhret ve menfaat kapısı olarak görenler yanında; gerçek değerler bir kenara atılmış, göreve talip olanlar, bazı milletvekillerinin özel gayretleriyle listelerden çıkarılmışlardı. On iki milletvekili ile bütün teşkilatların birlikte karar vermeleri siyasi edep ve yol iken; vermedikleri, zaman zaman kavgalara dönüşen listelerle seçime gidilmişti..
Mazide görülen ve yaşanan rehâvet, iktidar sarhoşluğu ve beceriksizlikler; Ak parti'ye kan kaybettirebilir. Seçim Sath-ı Mahallinde millete verilen sözler; sadece semâda değil, milletin beyin disketinde de kayıtlıdır. Fikir ve ruh yapıları belli olan mahalli basın ve televizyonlar, öküzün altında buzağı arama gayretiyle yapıcı değil, yıkıcıdırlar. "Pireyi deve yapan" sütun yazarları ile muhabirlerin kime ve kimlere hizmet ettikleri bellidir...
"Sert ve dürüst bir samimiyeti, riya perdesi altında saklanan yapmacık nezaketten üstün tutan" bir zihniyetle, Bursa Anadolu Gazetesinde birkaç hafta devam eden, Bursa'nın çözüm bekleyen âcil meselelerini yazdık, halkın görüş ve isteklerini dile getirdik.Yazmaya da devam edeceğiz..
Ak Parti'ye gönül verenlerin oylarıyla koltuklara gelenlerde büyük icraatlar görememek, partinin kan kaybına vesile olabilir. Alınan kadrolar, seçimde kaybedenlerin bir yerlere getirilmesi, ehil olmayan kişilerin kadrolaşmada siyasi şemsiye altına alınması, "Ben"leri oynayan milletvekili Faruk Çelik'in bürokrat atamalarındaki ısrarları, Ertuğrul Yalçınbayır'ın küskünlükleri, milletvekilleri arasındaki hiçte sıcak olmayan hava, her birinin ayrı bir telden çalması, Bursa için çok şeylerin yapılması beklentileri yanında bir şeylerin yapılamaması yanlıştır, noksandır, partinin kan kaybına sebep olmaktadır. "Kardeşim, Dayım, Amca oğlum, köylüm, arkadaşım, akrabam, yakınım, vs." gibi kayırma ve oyunlar nice partileri bitirdi, götürdü, nicelerinin sonunu getirdi, ayni akıbet Ak Parti içinde geçerlidir.
Belediyelerdeki sabık mahut kadrolar halen iş başındadır; değişenler "Devede kulak misali" mesabesinde olup, bir çentikten ibarettir. Kötü bir iz bırakarak büyük farkla seçimi kaybeden Hikmet Şahin'in taraftarı, adamı, seçimde taraflı ve tehdit edici konuşma yapmalarına rağmen, halen görev başında olmaları bir acizlik olarak yorumlanabilir.
Ak Partiye kan kaybettiren meseleler arasında yer alan oyun ve tezgâhlar içerisinde bir tanesi de, il başkanı seçilen Ragip Vardar'ın yüksek okul mezunu olmadığı yaygara ve çığırtkanlığıdır.Hizmet, gayret, çalışma ve başarılar bir kâğıt parçasından ibaret diploma değil, itimat, marifet, şahsiyet ve icraat meselesidir. Nice ayakların baş, başların ayak olduğunu biliriz. Bu memlekete ne gelmişse, birçok diplomalı cahillerden gelmemiş midir? Bir zamanlar, asansörle makamına çıkan Bülent Ecevit zamanında, 40 bin kişiye sahte diploma verilmemiş midir? Diplomalı ve yakaları yüksek rütbeli Ergenekon sanıklarının halini görmüyor muyuz?Mum ışığına muhtaç nice aydınların, 'aydınlık' adına karanlıklara gömüldüklerini, çıkmaz sokaklarda kaybolduklarını bilmez miyiz?
Açık ve net olarak icrâât beklemek, seçim meydanlarında millete verilen sözlerin tutulması, mâşeri vicdanın ve Akparti'nin görevidir. Gelecek seçimlerde milletvekilliğine hazırlanan il başkanı ile ilçe başkanları, koltuklarda gözü olanlar ve diğerlerinin; millet iradesi ile iktidara gelen Ak Parti'nin kan kaybetmesine vesile olmalarına hakları yoktur. Milli irade, millet iradesi, Ak partiye oy verenler, Türkiye'yi eski hale getirenleri bir daha görmek istemeyen aziz milletimiz, bütün üyeler feryatlarında, sitemlerinde, dileklerinde haklıdır..
Beklemek de bir ümit kapısıdır, bekliyoruz.
|