MUHSİN YAZICIOĞLU ÖLÜMÜNDEN SONRA GELEN GERÇEKLER
Eklenme: 28.03.2009 04:31
"Özellikle Türkiye'de dava adamı kolay yetişmiyor, yetişenlere çelme takılıyor, tuzaklar hazırlanıyor, hayat hakkı tanınmıyor" demek mümkündür.
Tarihi gelişimlere bakın, tarihi tetkik edin, tozlu rafları aşağı indirin, bilgi ve belgeleri karıştırın, menfaate dayanmayan kaleminizi ve dilinizi doğru yolda kullanın; işiniz zor demektir.
56 yıldan beri ayni cenderenin altında mücadele veriyor, kendi çapımızda yazmaya ve konuşmaya çalışıyoruz. Neler gördük, neler yaşadık, neler geldi geçti başımızdan. Nice mahkemeler, tayinler, sürgünler, kararlar, zindan koridorları bile bizim için şahadet eder.
Bazı insanlar dava adamı olarak doğar, yaşar ve ölürler. Fırtınalı ve dikenli hayatın soğuk rüzgârlarına direnecek yürek geliştirir, sert ve dürüst bir samimiyetle, nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmez, esas makama alınları dik, imanları sağlam olarak yürürler.
Elim ve karanlık bir helikopter kazasına kurban giden Muhsin Yazıcıoğlu dostumdan bahsediyorum. Konya "Gözyaşı Geceleri"nde, ayni anda konuştuğumuz, ayni dergide birlikte yazılar yazdığımız bir kadim dosttan... İdeal politiği reel politiğin önünde tutan, açık yürekli, cesur, fedakâr, samimi, inandıklarını yaşayan,yaşadıklarını anlatan bir Anadolu delikanlısından...
Tarihteki yüzkarası yerini alan Mamak işkencelerinde payını alan, damadımız Haşim Akten'le birlikte ayni çile harmanında yoğrulmuş, 12 Eylül öncesi nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla ölebilecekken, binmek istemediği helikoptere bindirilip, ölümünde tuhaflıklar bulunan, 48 saat sonra bedenine donmuş olarak rastlanan bir dava adamı...
"Arkadan ensene vuruldu, kafam bir yere çarptı ve anlımdan aşağıya doğru ılık ılık kan aktı. Hakaret ede ede, vura vura götürdüler. Ayakkabılarımı, çorabımı çıkarttılar. Bir kalasın üzerine sırtüstü yatırıldım ve iple bağlandım. Bir sandalyenin üzerine çıkartıldım. Kalas tavanda bir yere çengellere asıldı, sandalye altımdan çekildi, havada sallanarak boşlukta kaldım. O şekilde elektrik verdiler. Çok çeşitli işkencelere maruz kaldım." İfadeleri Muhsin Yazıcıoğlu'na ait, Ankara Mamak cezaevindeki günlüğünden..
"Ruhumu dinlemek istiyorum,
Zikre dalmış her şey.
Güne gülümserken papatyalar,
Dualar gibi yükselir umutlarım.
.....................................
Ben sonsuzluğu düşünüyorum.
Durun kapatmayın pencerelerimi,
Güneşimi kapatmayın,
Beton çok soğuk üşüyorum.."
Mısraları, Muhsin Yazıcıoğlu'nun, 12 Eylül 1980 ihtilalinde, 7,5 yıl kaldığı Mamak Cezaevinde yazdığı bir şiirinden... O tarihlerde zulüm ve işkencelerde üşüdü, 25 Mart 2009 tarihinde, partisinin Kahramanmaraş mitinginden, Yozgat'a gitmek için bindiği helikopterin Berit Dağı bölgesine düşmesi sonunda donarak öldü.
Bazı yazarlar, internet sitelerinde yer alan yazılara göre, Muhsin Yazıcığoğlu'na bir suikast yapıldığı, kazada çeşitli tuhaflıkların bulunduğu ileri sürüldü, zaman içinde de sürülecek.
İnternet siteleri ile çeşitli medya organlarından aldığım iddiaları aynen buraya almak istiyor, ayni şüpheleri taşıyorum:
1-Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesindeki yer alan şok iddialardan biri de uydu kanalıyla istedikleri yerde uçakları düşürebiliyorlar...
2-Son aylarda sürekli kazalar(?) geçiren M.Y, bu kez helikoptere bindi ilk ve de son binişi oldu.. Partililerin de iddia ettikleri gibi, helikopter benzin ikmali için ile gidip geldiğinde kimler helikoptere sokuldu kimler ilgilendi neden tespit edilmiyor?
3-Bir devlet ki, iki Müslüman bir araya gelse veya muhalif herhangi bir örgüt ya da şahıs, kapalı telefonundan dahi dinlenmekte ve yeri de tespit edilebilmektedir.. Muhsin Yazıcıoğlu'nun yanındaki kazazede gazeteci 20 dakika boyunca konuşmuş 112 ile nasıl olur da yeri belirlenemez?
4-İlk günkü haberler neden facia denecek derecede trajik-komik bir çelişki ve
apaçık yalan idi?
5-İlk günün gecesinde yapılan haberlerde 350 kadar korucu 300 kadar da asker ve bir köpek var dendi. Acaba devletin her biri ayrı şey için eğitilmiş, kimisi narkotik kimisi silah kaçakçılığında arama taramada kullanılmak üzere vs türlü türlü eğitilmiş köpek ve uzman insanları varken, her kışlada her il emniyetinde ve avcı köylülerde yüzlerce eğitimli köpekler varken neden "1 adet köpek" geçti haberde?
Hadi sis soğuk radarı uyduyu veya görüşü etkiliyor köpeklerin burnunu da mı etkiliyor yüzlerce köpek varken elde neden 1 tane belki de o da uyuzun ya da öylesine çoban köpeğinin tekidir adı geçti
6-Partililerin de iddia ettiği gibi arama taramalar tam tersi istikamette alakasız bir yerde mi yaptırıldı ki vakit ve enerji kaybı olsun diye?
7-Bir devlet düşünün ki İstihbaratı Miti,Jiti, İti, Titi her türlü imkan sahibi, nasıl olurda bölgenin uydu fotoğraflarını anında ABD den vs elde etmezler?
8-Bir devlet düşünün ki Jit'inin evet Jandarmanın elinde tüm ülkenin bütün il ilçe ve arazilerinin hepsi de karış karış denecek kadar ayrıntılı ve izohipsli kroki ve haritaları var, sadece askeriyede bu denli ayrıntılı haritalar krokiler var, kullanılmadı mı acaba bunlar?
9-İlk gün 500 ikinci gün 3000 şimdi 3. gün ise belki 5000 insan belli bir araziyi aramada taramada, bunların kimisi özel birimler asker idi akut idi ss idi sos idi vs kimi avcı veya bölgeyi elinin içi gibi bilen yerel avcı ve köylüler vs, nasıl bulunmaz koskoca helikopter?
10-Neden binlerce asker bölgeye salınmadı? Nasılsa onlar için de eğitim olur tatbikat olur deyip de, gece gündüz boş işlere koşarak meşgul ettikleri veya bazen sırf zevkine-eğitim vs amaçlı iş olsun diye tatbikatlar intikaller vs yaptırdıkları askerleri gerçek bir ihtiyaçta kullanmadılar depremlerde olduğu gibi?
Evet binlerce askeri salsalardı oraya, hem onlar için de eğitim olurdu tatbikat ders olurdu -askeriyenin kendi mantığına göre diyorum, aynen böyle yapmaları beklenirdi- neden asker sayısı az tutuldu?
11)Ergenekon davasında Muhsin Yazıcıoğlu'nun adı geçiyor mu? Ayrıca kaç BBP' linin adı geçiyor direk veya dolaylı olarak?
12-MY, daha ilk bir saatte donarak öldüğünü düşünüyorum şahsen; ölümü kesinleştiğinde BBP'nin tabanı asılları olan MHP'ye rücu edecekleri belli, acaba Devlet Bahçeli MY'nin ölümünden nemalanacak ve bu suikast onunla mı alakalı?
13-Herhangi bir bildik kaza mı bu biz fazla mı komplocuyuz???
Diyelim ki kaza ona tamam, ya değilse ve helikopterin düşürülmesi de hala bulunamaması da birilerinin tezgahı ise; ya doğru ise? Garih, Mumcu, Bitlisli, Hablemitoğlu, Dink, Danıştay vs vakıalar da mı komplo ve paranoya idi? (Akıncı Zülfikar )
14-Helikopterin düştüğü bilgisinin gelmesiyle ciddi olarak araştırmalara başlanması arasında geçen zaman aralığı ihmal edilmeyecek kadar önemli. Bu arada bir tür "Bilgi kirliliği" ortalığı kapladı. Helikopterin bulunduğu, yaralıların Kayseri'de tedavi altına alınmak üzere yola çıkarıldığı söylendi. Ciddi arama, karanlık bastıktan sonra başladı. Bu bilgileri kim ve hangi amaçla yaydı?
15- İlk aramada yanlış koordinatların kullanıldığı söylendi, 1,5 gün sonra başka yönde arandı. Bu, bariz bir hata değil mi?
16- M. Yazıcıoğlu, önümüzdeki dönemde siyaseti "Sivas ve Orta Anadolu'dan çıkarıp Türkiye'nin sathına yaymak" istiyordu. Bu kadar önemli bir şahsiyetin bir kazaya kurban gitmesi bana inandırıcı gelmiyor. (Ali Bulaç-28 Mart 2009/Cumartesi-Zaman )
Kader-i İlahi böyle yazıldı ve uygulandı. Melekler yoldaşı olsun, ruhu rahmetle dolsun.
Sonsuzluğun sahibine giderken, boş kubbede hoş bir seda ve tarihte bir iz bıraktığına inanır, şahitlik ederiz. İla rahmetillah!..
|