TÜRBAN, ÇARŞAF VE CHP...
Eklenme: 18.11.2008 03:47
Provokasyon mudur, yeni bir oyun mudur, yoksa cehâlet kumkumasıdır bilinmez.
"Barış ve kardeşlik için-Laik demokratik Türkiye için" levhası altında, iki çarşaflı bayana Baykal rozet takarken haberi, medyada önemli bir yer işgal etti.Günlerce dillerde pelesenk oldu, olmaya da devam edecek gibi görünüyor. Yeni bir istismarın oyunu da olabilir. Bir zamanlar Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün CHP'den aday olup, milletvekili seçilip, CHP ve Baykal'ın meddahlığını yaptıktan sonra, "Burası benim yerim değil" diyerek ayrılan ve başka bir parti kuran ve boyunun ölçüsünü aldığı tarihi olay gibi...
Atatürk tarafından kurulduğu halde, Atatürk'ün üstüne çıkan, vasiyeti ve İş Bankasının trilyonlarını mirasyedi olarak yıllardan beri kullanan CHP zihniyeti bilinir, izaha gerek yok.
Üniversitelerde başörtüsü özgürlüğü getiren Anayasa değişikliğinin iptali için Anayasa Mahkemesine dava açan ve kazanan (!...), grup toplantısına katılan türbanlı kadınların salondan çıkarıldığı, CHP Samsun Milletvekili Haluk Koç'un: "kara çarşafı dekor yaparak verilmek istenen mesaj partinin kimliği ve çizgisi ile ne denli uyumludur? Bu tutum nedeniyle CHP'nin ve dolayısıyla ülkemizin geleceği ile ilgili derin endişeler taşımaktayız." Eski kadın kolları başkanı Güldal Okuducu'nun: "CHP'nin ideolojisi değişmez. Bu görüntüye ne gerek vardı?" İzmir milletvekili Canan Arıtman'ın: "Sümerlerde fahişeler örtünmüş. Türban bayrağı altında başka bir karşı devrim hareketi yapılmak isteniyor." İstanbul milletvekili Nur Serter'in: "Türban , kadını ikinci sınıf birey konumuna indirgeyen, kadın-erkek eşitliğini ortadan kaldıran, ikinci sınıf bir giyim tarzıdır." Ankara milletvekili Nesrin Baytok'un: "Yapılacak anayasa değişikliği; kadınlara baskıyı, Hizbullah ve El-Kaide terörünü, yobazlığı getirecek Domino taşlarının son durağı Afganistan olur." Deniz Baykal'ın: "Türban Kur'an-ı Kerim'in emri değil. 1400 yıllık İslam tarihinde türbanın yeri yok. Yerli değil, dışarıdan ithal. Başörtüsü, eşlerin ayıbını örtmez." gibi tarihe yazılan, boş kubbede bekleyerek Mizan'a gidecek olan sözleri nereye koyacağız? Özellikle karanlık ve kasvetli, zulmün zirveye çıktığı, dini tedrisatın yasaklandığı, ezanın yıllarca Türkçe okunduğu, şapka giymeyenlerin başlarına zift/katran sürülüp, idam edildiği, "Allah" diyenlerin hapse atıldığı bir devre adını veren "Devr-i Sabık-Millî Şef Dönemi" nin acı belgelerini ve Esref Edip Bey'in "KARA KİTAB"ını ne yapacağız? Millî irâdenin ters çarığı CHP' ve zihniyetinin belli tablolarını, siyaset tarihindeki iniş/kalkışları unutulur mu, unutacak mıyız?
Çarşaf ve türban İslami bir emrin gereği, örtünme simgesi, Müslüman kadının fanusudur. Türban ve çarşafı nasıl, nerede kullananları çok iyi biliriz, herkes bilir.
İman, âmel, akıl ve ihlas dörtgeninde kullanmadıktan sonra; eşeğe de palan vurulsa, örtü takılsa kâr etmez.
|