BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ 'YURTKURAN'LARDAN ARINMALI.
Eklenme: 20.06.2008 03:55
'Türkiye'de bulunan üniversite rektörleri arasında en ideolojik, en fanatik, en inandığı davasına bağlı rektör kimdir?' Diye bir sual olsa: Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran diyebilirim.
Bursa Üniversitesi ve bütün üniteleri tırnakla kazınarak bugünlere gelmiş, çok bâdireler atlatmış, köprülerin altından çook sular akıp gitmiştir. Bir Tıp fakültesinin, İlahiyat fakültesinin Bursa'ya nasıl kazandırıldığı, nasıl kurulduğu, nasıl mezbelelik mekânlarda hizmet verdiklerini ben çok iyi bilirim. Bir zamanların Bursa'nın temel taşı BURSA MARMARA gazetesinde nasıl mücadele verdiğimizi ben bilirim, bir de bizi okuyanlar, takip edenler iyi bilir.
Fiziki yapısı dışında, ideal ve ideolojilerin, Kemalist başkaldırıların, türban meselesindeki zulme dayanan uygulamaların hangi derecelere geldiğini biz iyi biliriz, herkes bilir, bütün Türkiye bilir, hatta dünya bile bilir.
Fakültelerin açılış merasimlerinde, yapılan tüm etkinlik ve gecelerde, sempozyum, toplantı, brifing, konferans ve basın toplantılarında hangi demeçlerin, mesajların, fikirlerin verildiğini bilmeyen sağır sultan bile kalmadı sanırım.
Özellikle fikri yapıları belli olan medya ve köşe yazarlarının Mustafa Yurtkuran gibi kişileri neden pompaladıkları, görevden ayrıldıktan sonra da karısı Melih Yurtkuran'ın rektör olması için ellerinden gelen bütün gayretleri (!) neden yaptıkları da ortadadır, ışık ve kılavuza gerek yok.
AK Parti iktidarının TMSF. tarafından görevlendirilen memurlarının halen görev başında oldukları OLAY MEDYA grubunun özellikle ve çırpınırcasına bu sahada da gayret göstermeleri arkasındaki gerçekleri iyi görmek, bilmek ve anlamak lazımdır. Rant ve ideolojik kapılar her zaman açıktır, girip/çıkanları, nemâlananları insanımız çok iyi bilir ve vicdanında karar verir.
Eski rektör Mustafa Yurtkuran ile eşi Melih Yurtkuran yıllardan beri Bursa Uludağ Üniversitesinde bir saltanat-ı silsile gibi ömür geçirdiler, 'astıkları astık/kestikleri kestik" misali önlerine çıkan yok, dur diyen yok.. Padişahlık dönemini tenkit ederiz ya, aile içinden devam eden saltanat gibi...
Her şeyin bir sonu olduğu gibi, bu saltanatın da bir sonu olsa gerek, oldu da.. Yurtkuran'lardan biri gitti, diğeri gelmemeli.. En azından söylenenler, şaibeler, serzenişler, şikâyetler, büzmeye kimsenin gücü yetmeyen ağız torbalarının önüne geçilmesi için olmamalı.. UludağÜniversitesi 'Yurtkuran'lardan arındırılmalıdır.
Türkiye Üniversiteleri arasında önemli bir yeri bulunan, Osmanlının Dibâcesi Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlüğüne kendi ideal ve ideolojisini, siyasi görüşünü, inancını taşımayan, temel değerlere bağlı, ilim/irfan sahibi, eser ve tecrübeleri ile iz bırakan değerler atanmalıdır.
Dr. Furkan Aydıner'in köşesinde yer alan: "İdeoloji körü rektörler dönemi bitmeli.Üniversiteleri belirli bir ideolojinin vaaz edilerek zihinlerin doldurulduğu tapınaklar olmaktan çıkarıp, gençleri küresel dünya vatandaşlığına hazırlayan, onların zihinlerini açan çağdaş eğitim kurumlarına dönüştürülmeli. Üniversitelerin baskıcı, tekelci ve devletçi yapısını değiştirip, rekabetçi, özgürlükçü ve çoğulcu bir yapıya kavuşturmalı. Kısır döngü tartışmalar üretmek yerine, bilim ve teknoloji üreterek, topluma öncü olacak. Toplumun topyekun bilgi çağını yakalaması için lokomotif fonksiyonu görecek." İfadelerine hak vermemek mümkün değildir.
Sıkıştıkları zaman; Atatürk'e, Devrimlere, Cumhuriyet ve ilkelerine, orduya, birilerinin manifestolarına, millî/mânevî değerlere sığınanlar, 'can kurtaran simidi' gibi kullananlar, samimi değildir. Yıllardan beri insanlık ve bilime zarar vermişlerdir.
Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün bu sahada çok titiz olduğunu, taşı gediğine koyabilecek cesaret ve imana sahip, cumhur adına karar verebilecek, birilerinin pompalamasına kulak asmayacak bir karaktere sahip olduğunu biliriz, inanırız, güveniriz. Ve de bekleriz.. 'Gün ola, harman ola...' Neler geldi neler geçti bu âlemden, daha niceleri gelip/geçmez mi? Bursa neleri gördü, görecek ya..
|