UTANCIMIZ HANÇER OLMALI!..
Eklenme: 17.06.2008 04:46
Günümüz kaosunda bizim gençlikle ilgili en önemli meselemiz Millî Eğitimdir. Sağlıklı bir dille örülmüş şuurlu ve inançlı bir eğitim anlayışının ısrarla uygulanması vazgeçilmez bir zarurettir. Aksi halde, Batı hayranı, taklitçi ve maymun iştâhlı gençlik geleceğin yeniden büyük Türkiye'sini meydana getiremeyecektir.
Geleceğimiz, umudumuz, varımız/yoğumuz, millî servetimiz gençler, "Evlâd-ı Fatihan, Asım'ın Nesli, Ümit Nesli, Yeni Nesil, Geleceğin Mânevi Mimarı" olursa, endişe edilmez, günümüzdeki şikâyet, feryat ve kaoslar meydana gelmez.
Yakın tarihe kadar siyasi ve kültürel yaraların acısıyla kendi haline bırakılan neslimizi, özüne döndürmenin çarelerini bulmalı, hatalarımız, ihanet ve eksiklerimizle utancımızı hançer haline getirmeliyiz.
Her yıl üniversiteye girmek için milyonların çektikleri çile ve ıstırapları biliriz. İnançlarından dolayı örtülerinin sınav kapılarında polis zoru ile nasıl açıldığını, asrın ayıbını ve manevi ihanetini gözlerimiz yaşararak, utanarak izleriz, yaşarız.
'Millî' olup/olmadığı her zaman tartışılabilen, özellikle Cumhuriyet döneminde çeşitli '..izm'lerin ideal ve ideoloji arenası haline gelen millî eğitim politikası değişmeli, öze bağlı, fıtrat değerlerini çiğnemeyen, ecdadı, maziyi ve tarihi karalamayan, feryatlara kulak veren hale getirilmelidir.
Kâinat sedefinde en üstün varlık olarak yaratılan, emanetlerin sırtına yüklendiği 'insan'ımızın ahlak değerlerini hiçe sayarak, kadını bir meta olarak kullanan boyalı basında çıkan bir haber, utancımızı ikiye katlamalıdır. Sınav gecesi, 1200 şişe rakı, 150 kasa bira, 30 kasa şarap, 800 kg. balık ve kilolarca meze ve meyve tüketilen bir meyhanede, gençliğin ne hale getirildiğinin sadece bir aynası olan resimli haber: '3 yanlış, 1 dubleyi götürdü' şeklinde verildi. Sodom-Gomora'yı aratmayan kılık/kıyafet ve masalar üzerinde sızıp kalan zavallı ve yine bizim utancımız kadın/erkek gençlerimiz.. Diğer meyhane ve diskolarda bilemediğimiz uyuşturucu, cinsel taciz, ilişki ve sabahlamalar hariç...
Bu gençler; üniversiteye girecek, okuyacak, adam olacak ve bizi yönetecek. Devletin başına geçecek, büyük adamlar olacak, siyaset yapacak, milletvekili olacak ve yetmiş milyonu idare edecek.
Gençlik ve gençler kardelenlere benzer. Karları delerek, Kış içinde baharı kucaklarlar. Her kardelen bir müjde, her müjde bir gelecek demektir. Filizlenen kardelenler; yeni bir hayat, bir sabır kuvveti, kudrete ve kuvvete talip bir meyve, Cehennem'leri Cennet'e çevirecek bir şahlanış, imanın galebe çaldığı bir zaferdir.
"Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik" yetiştirilmezse, meyhaneleri, barları, diskoları, bilmem nereleri dolduran gençlerin sayısı azalmaz, başarısızlıklar içki, zina, kumar, Şeytana tapma ve uyuşturucu ile telâfi edilmek istenir. Yaşadıkları gibi iman eder, temel değerlerden uzak yaşarlar.
"İmdat!.. Kurtarın beni, dünyam zindan, her yer matem bana. Beni can evimden vurdular. Elimden Kur'an'ımı aldılar. Kalbimden imanımı çaldılar. Işığım ve hayatım söndü. Yıldızım düştü benim. Karanlıklarda kaldım, ateşlerde yandım. Issız ve kurak çöllere, yıkık ve virane mezarlara döndüm. Camiyi görüp gidemiyorum. Ezan okunuyor duyamıyorum. Kur'an okunuyor dinleyemiyorum. Kahredici sıkıntıların kıskacında mahvoldum, yolumu yitirdim, kendimi kaybettim. Bana nur ver kurtar beni Allah'ım!.." diye feryat eden günümüz gençlerinin getirildikleri durum bizi düşündürmeli, utandırmalı, ağlatmalıdır.
"Ortada başıboş gezen kirliliğe rağmen, Allah'ın ezelden temiz ve bulaşmaz yarattığı senden başka güvenimiz yoktur!" diyen gençliğin manevi mimarlarından nice üstatlar, bizi yeis ve karamsarlıktan azâde eder, ümit verir, geleceği gösterir.
Bu gençliği yıllardan beri bekledik, bekliyoruz.
|