KAHVEHANE Mİ KAPATIYORSUNUZ?..
Eklenme: 18.03.2008 06:45
Yüzde 47 oyla tekrar iktidara gelen ve Türkiye'yi bataklıktan kurtaran Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kapatma (AK PARTİ) davası açılması, asrın ayıpları arasına girebilir.
Millî İrâdeyi Türkiye Büyük Millet meclisinde temsil eden AK PARTİ; dışa tam bağımlı, dibe vuran ekonomisiyle can çekişen, devlet kurum ve kuruluşlarının zarar ettiği, devletin sırtında büyük bir kambur olduğu, eğitim ve sağlık reform ve projeleri ile devrim niteliğinde başarılara imza atıldığı, özel bir asansörle Başbakanlığa çıkıp/inen hasta bir başbakan yerine Türk milletini içte ve dışta haysiyetli ve otoriter bir politika ile idare eden, yürüten ve başarılarını bütün dünyanın taktir ettiği bir başbakan ve Çankaya köşküne çıkan ayni ölçülere sahip bir cumhurbaşkanı ve kabinede bulunan seçkin bakanların başarılı çalışmalarını hazmedemeyen iç ve dış mihrakların oyunu olarak da görmek mümkündür. Türk demokrasisi ve hukuk sistemi açısından da bir utanç vesilesi olacağını da ileri sürenler vardır.
Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AK PARTİ'yi kapatma davası açmayı kimden veya nerelerden direktif alarak asrın ayıbına imza koymuştur, bilinmez. "Millet iradesi ayaklar altında, halka köpek muamelesi yapılıyor. Böyle bir davayı ciddiye almaktan zorlanıyorum, eski bir zihniyeti temsil ediyor. Laiklik karşıtlığı icat edilmiş bir bahane. Demokrasilerde cezayı sadece halk verir. Bir yargıç, kişisel görüşlerini kapının önünde bırakmalıdır." Diyenler haksız değildir.
"Lâikliğe aykırı eylemlerin odağı olma" gerekçesiyle açılan dava; lâikliğin henüz tarif edilemediği, yaşanmadığı Türkiye için, ideal ve ideolojilere dayanan bir zihniyetin eseri olarak görülmekte, Türkiye'nin önüne taş koyanların hüsrana uğrayacakları belirtilmektedir.
Çoğunluk ile iktidara gelen ve ikinci dönemini yaşayan AK PARTİ'den değil, milletin egemenliğinden korkanlar, milletin ahını almaktan kurtulamazlar.
Millet Vekili olmamıza engel olan "Ak süt içinde, ak kılı gören" kalemle NEDEN AK PARTİ? İsimli Haziran 2007 tarihinde basılan kitabımızda; bu partinin sert ve dürüst bir samimiyetle yaptıklarını ve yapmadıklarını vesikalarla yazdık, aday adaylığımız sırasında halkımıza anlattık.
"Sert ve dürüst, kırılan fakat eğilmeyen, özü ile sözü bir, imanından tâviz vermeyen, dâvâ adamı, milletin vekillerine ithaf edilen" eserde belirtilen AK PARTİ, milletimizin ve millî iradenin partisi olarak iktidara gelmiş, başarılamayanları başarmış, sadece içte değil dışta da milletimizin itibarını yükseltmiş bir partidir. Olup/bitenleri, yapılanları, başarıları inkâr etmek nankörlük ve millet adına hıyanet olur.
Demokrasinin balta yediği, hukuk kurallarının budandığı, bir günde ekonomide 33 milyar doların Türkiye'ye fatura edildiği, borcun onbir milyar dolara yükseldiği, tarihte yerini alan "Kara Pazartesi" nin düşman mihraklarının kara listesi olduğu, şahsi ideal ve ideolojilerin zirvelere taşınarak makamın âlet edildiği, Türkiye'nin küçük düşürüldüğü, millî irade ile fikirlerin kapatılmak istenilmesi ve totaliter devirlerin geri gelmesi hevesinden başka bir şey olmayacak olan AK PARTİ'yi kapatma davasını açanlara 301. madde gereğince ve 'zorla delil tesis etmekten görevi kötüye kullanma' gerekçesiyle başsavcı hakkında dava açılmalı, gerekirse Adalet Bakanlığı tarafından derhal görevden alınmalıdır.Şemdinli savcısı Ferhat Sarıkaya ile Van Üniversitesi rektörü Aşkın davasında, türkiyenin bir kaosa sürüklenmek istemi ile karanlık provokasyonlar unutulmamalıdır. Burası hukuk devleti ve kanunların geçerli olduğu bir ülkedir, kahvehane kapatır gibi, iktidar partisini kapatamazsınız!..
"12 Eylül ürünü, demokrasi özürlü, rejimin mezar kazıcısı, çağ dışı yasayı tez elden mezara gömmek, ya da kökten değiştirmek.." Ulusal iradenin temsilcileri, egemenliği halk adına kullanabilme fırsatını yakalamalı, samimi iseler ispat etmelidirler.
Başına buyruk davranan, yasalara uymayan, görevini savsayan, yetkisini kötüye kullanan bir savcı; bugün size, yarın başkasına neler yapmaz, bir düşünün..Sorumsuz tepkiler de, ülkemizi küçük düşürür. İddianame, iddialar içeren bir yazıdır/metindir. İddialar; zayıfsalar, sakatsalar elbette çürütülebilir, elenirler. Ancak, bu mahkeme salonlarında belli olur. Kent meydanlarında, kahvehanelerde, basında değil.." ifâdelerini kullanan Sami Selçuk haklıdır.
Özellikle Doğan Grubu medya ve şer odakların uşakları tarafından başlatılan tahrik, kışkırtma, taraf olma, laiklik, Cumhuriyet ve Atatürk'ü kullanarak birlik/dirliği bozucu yayınlar, olaylar ve istismarlar bizi doğrudan ayırmamalı, inancımız kırılmamalıdır. İstiklal Savaşı vermiş bir millet olarak; biz neleri gördük, daha neler göreceğiz.
|