|
HER ZAMAN AYNİ TERÂNE..
Eklenme: 19.01.2008 03:31
Tanzimat'la başlayan Batılılaşma hareketleri günümüze kadar Millî bünyemizden çok şeyleri alıp götürmüş, onulmaz yaralar ve hastalıklar meydana getirmiştir.
Her Batılılaşma hareketinin altından mutlaka "Çapanoğlu Çorbası" çıkmakta, Sâf beyinler idlâl edilmektedir.
Tanzimat-ı Ferman-ı Umum iye'nin getirdiği yeni edebiyat akımları, şiir ve nesirle ilgili çok sayıda kitap, yayın, araştırma ve tiyatro eserleri bizim temel değerlerimizi, kültür köklerimizi sömürmüş, kemirmiş ve asrımızın idrakinde büyük kaoslar meydana getirmiştir.
"Hainlere" "Vatansever", vatanseverlere hain diyen, mazisine ve ecdadına küfreden, gerçek tarihini bilmeyen, okumadan karar veren, saldıran bir ideoloji yumağı meydana geldi, vicdanlarda ve beyinlerde zakkum ağacı halinde zehirler aşılandı. Hele bu zehirler, altın tas içerisinde sunuluyorsa; gelecekten endişe edilir, izler ve yollar kaybolur. Bugün bunun ızdırabını ve hastalığını çeken bir toplum halinde, debelenip duruyoruz..
Yıllardan beri zaman zaman gündeme gelir, her telden bir ses yükselir. Nazım Hikmet'in mezarının Türkiye'ye getirilmesi nakaratı, temcid pilavı gibi soframıza konulur. İster ye, ister yeme, istersen de tiksinerek kus, elden bir şey gelmez..
Türkiye'den kaçan, Rus topraklarını öpen, "Beni Lenin yarattı diyen, soyadım Ran'ı ters okursanız, nar çıkar, içi kıpkızıldır" herzelerini söyleyen bir adam; bazıları tarafından "Hain", bazılarınca da "Vatansever Büyük Şair" olarak lanse edilir. Doğrusunu ayıklamak, hayli zor olsa gerek..
Türkiye'de bir vakıf var: "Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı".. Bu vakıf yöneticileri, sempatizanları ve çemberine giren, ağlarına düşen gençler ne yapar, ne öğrenir ve toplum için nasıl bir varlıktır, sorusunu inceleyin, irdeleyin ve karar verin.
"Mavi gözlü dev" olarak anılan, ölüm yıldönümlerinde bir gruba çeşitli geceler düzenleyen, konuşmalar yaptıran, sempozyumlar düzenleyen güruhun anatomisini bi zahmet araştırın.
Nazım Hikmet'in şiirlerinin çoğunda "Yoldaşlar" ifadesi yer alır. Yoldaşlar kimlerdir, hangi izimin temel taşıdır; yine bi zahmet inceleyin.
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömülmesi, Hasan Bey'in vurdurduğu ırgat Osman ile kırkı çıkmadan ölen Ayşe'nin mezarının iki yanına gömülmesi vasiyetini de okuyun ve araştırın.
Şiirlerindeki dengesizliği, hem nalına/hem mıhına nasıl vurduğunu, sekiz kitaplık şiir setinde sıkılmadan ve usanmadan okuyabilirseniz,okuyun.
Bugün Türkiye'de Nazım Hikmet'i kimler kullanır, kalkan yapar, istismar eder, miting meydanlarına, televizyon ekranlarına, makalelere, haberlere, kitaplara kim taşır? Araştırın, okuyun..
İzmir'de heykeli dikilen bu adamın karısı Vera Tulyakova'dır, bununda hangi aileden geldiğini yine araştırın.
Üvey kızı Anna Stepanova Türkiye'ye geliyor, Yapı Kredi Kültür Merkezinde bir sergi açıyor. Pijamasından, takım elbisesine, telefon defterinden oyuncaklarına, fotoğraflarına, bavuluna, daktilosuna, özel eşyalarına kadar ne varsa bu sergide teşhir ediyor. Yeleğini bile getiriyor. Ve ders kitaplarında nazımın yer almasını istiyor. "Rus çocukları O'nu biliyorsa, Türk çocukları da bilsin" diyerek beyanatlar veriyor. Sözüm ona sağcı ve İslamcı bazı gazeteler bile resimlerle bu habere sayfalarında yer veriyor.
Nedense ve her nasılsa, her devirde bir bakan çıkar, bu adamın mezarının Türkiye'ye getirilmesi şovmenliğini yapar. Rusya'daki eşi ve çocukları isterse, bakanlar kurulundan bir karar çıkarılarak Türkiye'ye getirilebileceği söylenir. Bir zamanlar ayni hatayı Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner yaptı, bugün yoklar âlemine gömüldü, siyasi bir mevta oldu. Şimdi de aslında CHP. kökenli olup, bugün AKP. de bakan olan Ertuğrul Günay ayni hatanın içinde,AK. Parti iktidarının zihniyetine, oy veren seçmenine uyar mı/uymaz mı? Allah kurtara...
Toplumu geleceğe taşıyamayan bazı tabuları yıkmak, perdeleri aralamak, gerçekleri saptırmadan söylemek ve yazmak zorundayız. Ak ile kara, ışık ile karanlık, doğru ile yalan, iyi ile kötü, bilinmezse kaos meydana gelir, gelecek aydınlık olamaz. "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovsalar" dahi..
|
